Say ki
O seni sevmiyor yani sevilmiyorsun. Seni duymazdan geliyor. Bunca çabaların var
niyazların
iniltilerin var. Hep
bir takım beklentilerin oldu. Gidecek makamı da zaten bilmiştin ya. Kim bilir
kaç defa ellerini açıp yalvardın
yakardın durdun. Bilemiyorum
acaba kim bilir kaç defadır seccadelerin ıslandı
dakikalarca belki de saatlerce kaldın. Hep bekledin
bekledin
bekledin.
Ama sonuçta gördün ki değişen bir şey yok. Sen hep aynısın. Dertler aynı dert
hüzün ise artmış aynı hüzün. Karamsarlık dediğin ise seni elbisen olmuş artık. Giyinmişin adeta bir daha çıkamamacasına!
İyi de
sitem etmeye değer mi? Sevmemek olur mu? Düşün hele
seni sevmiyor olabilir mi? O zaman ne diye yaratmış ki seni?
Görünmez en küçük varlığın varlığından haberdar olan zat
senin niyazlarını duymuyor olabilir mi? Hadi
“olabilir
belki beni duymuyor olabilir” de. Hadi durma de. “ beni duymuyor! Duysaydı beni bu halden kurtarır
benim için iyi olanı verirdi.” de.
Öyle canlılar var ki şu an ki teknolojiyle görünmesi çok zor. Onları bile görebildiği halde seni görmüyor olabilir mi? Diyebilir misin “O beni görmüyor
görse bu halim değişirdi. Günahlarımdan dolayı benden intikam alıyor.” De hadi bakalım.
Hadi desene!!!
Diyemezsin.
Peki
böyle mi düşünüyorsun gerçekten?
Dertlerin seni bitirdiğini düşünüyorsun değil mi? Senden başka dertli
gamlı
kederli
sıkıntılı kimse yok. Her şey bir tek seni buldu. Parasal dert desen
cepte metelik yok. Çoluk çocuk desen almış başını gidiyor
seni dinleyen yok. Eşin ile problemin var. İşin desen
ya işsizsin ya da işinde başarısız oldun. Çevren desen sana değer vermiyor. Öyle ya
onların gözünde paran varsa insansın. Of
hep dert
dert!
Haklısın bir bakıma. Evet
çok sıkıntılısın. Ani bir dönüş ile konuyu bir başka deyişle ilişkilendiriyorum
iyi dinle şimdi.
Dert sevdirir dostum sevdirir. Hem de ne sevdirir. Nice dertsizler var ki
bir elini çırptı mı emrine binler amade. Ama sevgisiz onlar dostum. Kulluktan yoksun onlar. Kalpleri mühürlenmiş
kulakları sağır
gözleri kör olmuş.
Sen ne büyük bir lütuftasın ki
hala O’ndan istiyorsun. Çünkü O
seni unutmuyor
kendisinden istetiyor. Seni başka kapıya göndermiyor. Bakma seni kapısında beklettiğine.
Hatırla bir Hak dostunun ince düşünceli sözünü:
“Sen kapıyı tıkla
açmak içerdekinin işidir!”
Dert seni pişiriyor dostum
belki farkında değilsin ama gerçekten de böyle.
Merak etme
izleniyorsun
duyuluyorsun ve görünüyorsun. Hatta sen ara sıra unutsan bile
O
seni salisenin milyonda biri bile olsa seni duymuyor
görmüyor veya izlemiyor olmasın! Ta ki dünyaya ilk geliş anından son anına kadar. Yo
sakın yanlış anlama. Derdini küçümsemiyorum. Diyebileceğim sana
şunu sakın unutma ve sık sık de:
“Derdimi seviyorum
çünkü VERENİ seviyorum !!!”
Bu yüzden derdini sev dostum
derdini çok sev. Zira onu sana takdim eden BİR’i vermiş.
Besbelli vardır bir hikmeti… Olamaz mı?










Ama sonuçta gördün ki değişen bir şey yok. Sen hep aynısın. Dertler aynı dert

İyi de


Görünmez en küçük varlığın varlığından haberdar olan zat




Öyle canlılar var ki şu an ki teknolojiyle görünmesi çok zor. Onları bile görebildiği halde seni görmüyor olabilir mi? Diyebilir misin “O beni görmüyor

Hadi desene!!!
Diyemezsin.
Peki

Dertlerin seni bitirdiğini düşünüyorsun değil mi? Senden başka dertli









Haklısın bir bakıma. Evet


Dert sevdirir dostum sevdirir. Hem de ne sevdirir. Nice dertsizler var ki



Sen ne büyük bir lütuftasın ki



Hatırla bir Hak dostunun ince düşünceli sözünü:
“Sen kapıyı tıkla

Dert seni pişiriyor dostum

Merak etme







“Derdimi seviyorum

Bu yüzden derdini sev dostum

Besbelli vardır bir hikmeti… Olamaz mı?