Tüketilmemiş Sevgilere İnat
Öyle ya, terk ettin beni, kendine dair ne varsa yaşanacak yanında alıp
götürdün, gözlerindeki kıvılcımları dahi almışsın bana sormaksızın...."
Bütün bunlar sana ceza değil" diyordun telefonda, "üzülme" derken asıl
üzülenin sen olduğunu gizlemeye çalışarak..
Evet...Üzdüm seni farkına varmaksızın, üzdüm seni çünkü sence hakkım
olmayanı yaşamaya çalıştım bencilce, ve gözlerinde dinlendiğimi anlattım
sana usulca....Şarkılar dinlettim en hüzünlüsünden, istedim ki
anlatamadıklarımı dinle bensiz kaldığında, dinle ki içimde ki fırtınaların
nasıl güçlü ve acımasız olduğunu biraz olsun anla diye....Ben korkusuzluğun
en kuytularında kendi korkularına yenik düşmemeye çalışan bir çığlığım
aslında, aslında senin bende görmediklerindir beni sana muhtaç
kılan...İsterdim ki senin kıyılarında soluklanayım biraz olsun, fırtınalar
ha koptu ha kopacakken bu düzlükte, isterdim ki ellerinde bulayım yitirdiğim
düşleri bir anda olsa...Biliyorum, kocaman bir yürek var senin o narin
bedenin de Ve o yürekte kocaman bir yer açtın bana alelacele, bilemezdin ki
bu denli pişman olacaktın
Böylesine yorgun kaçışlara kapı aralayacaktın, üzgünüm, üzgünüm çünkü seni
hak etmediğin kadar çok üzdüm....Şimdi ikimizde farklı yerlerde farklı
türkülerin melodisiyle aynı hüznü bölüşüyoruz, bölüşemediklerimize
inat.....Keşke durabilseydin bu sevdanın karşısında, keşke korkmasaydın
acılardan bu denli, hangi gün bilmediğimiz acılara merhaba demiyoruz ki
oysa.............
Bu kadar çabuk pes edeceğin aklıma gelmezdi doğrusu, tutkuların bir adım
önde olduğunu söylerdin hep, nedense bana karşı bu denli acımasız olabildin
yaşamın boyunca bir tek, seni üzenlere inat ve tüm hatalara bana yükleyerek,
artık istediğin kadar susabiliyorsundur geceler boyu, benli düşlere çoktan
son vermişliğin keyfini yaşayarak, ben hala bıraktığın yerdeyim iki gözüm,
birazda utanarak.......
Öyle ya, terk ettin beni, kendine dair ne varsa yaşanacak yanında alıp
götürdün, gözlerindeki kıvılcımları dahi almışsın bana sormaksızın...."
Bütün bunlar sana ceza değil" diyordun telefonda, "üzülme" derken asıl
üzülenin sen olduğunu gizlemeye çalışarak..
Evet...Üzdüm seni farkına varmaksızın, üzdüm seni çünkü sence hakkım
olmayanı yaşamaya çalıştım bencilce, ve gözlerinde dinlendiğimi anlattım
sana usulca....Şarkılar dinlettim en hüzünlüsünden, istedim ki
anlatamadıklarımı dinle bensiz kaldığında, dinle ki içimde ki fırtınaların
nasıl güçlü ve acımasız olduğunu biraz olsun anla diye....Ben korkusuzluğun
en kuytularında kendi korkularına yenik düşmemeye çalışan bir çığlığım
aslında, aslında senin bende görmediklerindir beni sana muhtaç
kılan...İsterdim ki senin kıyılarında soluklanayım biraz olsun, fırtınalar
ha koptu ha kopacakken bu düzlükte, isterdim ki ellerinde bulayım yitirdiğim
düşleri bir anda olsa...Biliyorum, kocaman bir yürek var senin o narin
bedenin de Ve o yürekte kocaman bir yer açtın bana alelacele, bilemezdin ki
bu denli pişman olacaktın
Böylesine yorgun kaçışlara kapı aralayacaktın, üzgünüm, üzgünüm çünkü seni
hak etmediğin kadar çok üzdüm....Şimdi ikimizde farklı yerlerde farklı
türkülerin melodisiyle aynı hüznü bölüşüyoruz, bölüşemediklerimize
inat.....Keşke durabilseydin bu sevdanın karşısında, keşke korkmasaydın
acılardan bu denli, hangi gün bilmediğimiz acılara merhaba demiyoruz ki
oysa.............
Bu kadar çabuk pes edeceğin aklıma gelmezdi doğrusu, tutkuların bir adım
önde olduğunu söylerdin hep, nedense bana karşı bu denli acımasız olabildin
yaşamın boyunca bir tek, seni üzenlere inat ve tüm hatalara bana yükleyerek,
artık istediğin kadar susabiliyorsundur geceler boyu, benli düşlere çoktan
son vermişliğin keyfini yaşayarak, ben hala bıraktığın yerdeyim iki gözüm,
birazda utanarak.......
Öyle ya, terk ettin beni, kendine dair ne varsa yaşanacak yanında alıp
götürdün, gözlerindeki kıvılcımları dahi almışsın bana sormaksızın...."
Bütün bunlar sana ceza değil" diyordun telefonda, "üzülme" derken asıl
üzülenin sen olduğunu gizlemeye çalışarak..
Evet...Üzdüm seni farkına varmaksızın, üzdüm seni çünkü sence hakkım
olmayanı yaşamaya çalıştım bencilce, ve gözlerinde dinlendiğimi anlattım
sana usulca....Şarkılar dinlettim en hüzünlüsünden, istedim ki
anlatamadıklarımı dinle bensiz kaldığında, dinle ki içimde ki fırtınaların
nasıl güçlü ve acımasız olduğunu biraz olsun anla diye....Ben korkusuzluğun
en kuytularında kendi korkularına yenik düşmemeye çalışan bir çığlığım
aslında, aslında senin bende görmediklerindir beni sana muhtaç
kılan...İsterdim ki senin kıyılarında soluklanayım biraz olsun, fırtınalar
ha koptu ha kopacakken bu düzlükte, isterdim ki ellerinde bulayım yitirdiğim
düşleri bir anda olsa...Biliyorum, kocaman bir yürek var senin o narin
bedenin de Ve o yürekte kocaman bir yer açtın bana alelacele, bilemezdin ki
bu denli pişman olacaktın
Böylesine yorgun kaçışlara kapı aralayacaktın, üzgünüm, üzgünüm çünkü seni
hak etmediğin kadar çok üzdüm....Şimdi ikimizde farklı yerlerde farklı
türkülerin melodisiyle aynı hüznü bölüşüyoruz, bölüşemediklerimize
inat.....Keşke durabilseydin bu sevdanın karşısında, keşke korkmasaydın
acılardan bu denli, hangi gün bilmediğimiz acılara merhaba demiyoruz ki
oysa.............
Bu kadar çabuk pes edeceğin aklıma gelmezdi doğrusu, tutkuların bir adım
önde olduğunu söylerdin hep, nedense bana karşı bu denli acımasız olabildin
yaşamın boyunca bir tek, seni üzenlere inat ve tüm hatalara bana yükleyerek,
artık istediğin kadar susabiliyorsundur geceler boyu, benli düşlere çoktan
son vermişliğin keyfini yaşayarak, ben hala bıraktığın yerdeyim iki gözüm,
birazda utanarak.......
Öyle ya, terk ettin beni, kendine dair ne varsa yaşanacak yanında alıp
götürdün, gözlerindeki kıvılcımları dahi almışsın bana sormaksızın...."
Bütün bunlar sana ceza değil" diyordun telefonda, "üzülme" derken asıl
üzülenin sen olduğunu gizlemeye çalışarak..
Evet...Üzdüm seni farkına varmaksızın, üzdüm seni çünkü sence hakkım
olmayanı yaşamaya çalıştım bencilce, ve gözlerinde dinlendiğimi anlattım
sana usulca....Şarkılar dinlettim en hüzünlüsünden, istedim ki
anlatamadıklarımı dinle bensiz kaldığında, dinle ki içimde ki fırtınaların
nasıl güçlü ve acımasız olduğunu biraz olsun anla diye....Ben korkusuzluğun
en kuytularında kendi korkularına yenik düşmemeye çalışan bir çığlığım
aslında, aslında senin bende görmediklerindir beni sana muhtaç
kılan...İsterdim ki senin kıyılarında soluklanayım biraz olsun, fırtınalar
ha koptu ha kopacakken bu düzlükte, isterdim ki ellerinde bulayım yitirdiğim
düşleri bir anda olsa...Biliyorum, kocaman bir yürek var senin o narin
bedenin de Ve o yürekte kocaman bir yer açtın bana alelacele, bilemezdin ki
bu denli pişman olacaktın
Böylesine yorgun kaçışlara kapı aralayacaktın, üzgünüm, üzgünüm çünkü seni
hak etmediğin kadar çok üzdüm....Şimdi ikimizde farklı yerlerde farklı
türkülerin melodisiyle aynı hüznü bölüşüyoruz, bölüşemediklerimize
inat.....Keşke durabilseydin bu sevdanın karşısında, keşke korkmasaydın
acılardan bu denli, hangi gün bilmediğimiz acılara merhaba demiyoruz ki
oysa.............
Bu kadar çabuk pes edeceğin aklıma gelmezdi doğrusu, tutkuların bir adım
önde olduğunu söylerdin hep, nedense bana karşı bu denli acımasız olabildin
yaşamın boyunca bir tek, seni üzenlere inat ve tüm hatalara bana yükleyerek,
artık istediğin kadar susabiliyorsundur geceler boyu, benli düşlere çoktan
son vermişliğin keyfini yaşayarak, ben hala bıraktığın yerdeyim iki gözüm,
birazda utanarak.......