[COLOR="Blue"][SIZE="2"]Çok soğuk bir kış günü padişah, tebdil'i kıyafet gezmeye karar
vermiş.Yanına baş vezirini alıp yola çıkmış. Bir dere kenarında
çalışan yaşlı bir adam görmüşler..
Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormuş.
Padişah, ihtiyari selamlamış.
" Selamünaleyküm ey pir'i fani..."
" Aleykümselam ey serdar'ı cihan..." Padişah sormuş.
" Altılarda ne yaptın ?"
" Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor..." Padişah gene
sormuş.
" Geceleri kalkmadın mı ?"
" Kalktık...Lakin, ellere yaradı..." Padişah gülmüş.
" Bir kaz göndersem yolar mısın ?"
" Hem de cıyaklatmadan..."
Padişahla baş vezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar.
Padişah baş vezire dönmüş.
" Ne konuştuğumuzu anladın mı ?"
" Hayır padişahım..." Padişah sinirlenmiş.
" Bu aksama kadar ne konuştuğumuzu anlamazsan kelleni alırım."
Korkuya kapılan baş vezir, padişahı saraya bıraktıktan sonra telaşla
dere kenarına dönmüş. Bakmış adam hala orada çalışıyor..
" Ne konuştunuz siz padişahla..." Adam, baş veziri söyle bir
süzmüş.
" Kusura bakma. Bedava söyleyemem. Ver bir yüz altın
söyleyeyim.."
Baş vezir, yüz altın vermiş.
" Sen padişahı, serdar'ı cihan, diye selamladın. Nereden
anladın padişah olduğunu.."
" Ben dericiyim. Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası
giyemezdi.." Vezir kafasını kaşımış.
" Peki, altılara altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor ne
demek..."
Adam, bu soruya cevap vermek için de bir yüz altın daha almış.
" Padişah, altı aylık yaz döneminde çalışmadın mi ki, kış günü
çalışıyorsun, diye sordu. Ben de, yalnızca altı ay yaz değil, altı
ay da kış çalışmazsak, yemek bulamıyoruz dedim." Vezir bir soru daha
sormuş...
" Geceleri kalkmadın mı ne demek ?"Adam bir yüz altın daha
almış.
" Çocukların yok mu diye sordu..Var, ama hepsi kız.
Evlendiler, başkasına yaradılar, dedim..." Vezir gene kafasını
sallamış.
" Bir de kaz gönderirsem dedi, o ne demek..." Adam gülmüş.
" Onu da sen bul [/SIZE][/COLOR]
vermiş.Yanına baş vezirini alıp yola çıkmış. Bir dere kenarında
çalışan yaşlı bir adam görmüşler..
Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormuş.
Padişah, ihtiyari selamlamış.
" Selamünaleyküm ey pir'i fani..."
" Aleykümselam ey serdar'ı cihan..." Padişah sormuş.
" Altılarda ne yaptın ?"
" Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor..." Padişah gene
sormuş.
" Geceleri kalkmadın mı ?"
" Kalktık...Lakin, ellere yaradı..." Padişah gülmüş.
" Bir kaz göndersem yolar mısın ?"
" Hem de cıyaklatmadan..."
Padişahla baş vezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar.
Padişah baş vezire dönmüş.
" Ne konuştuğumuzu anladın mı ?"
" Hayır padişahım..." Padişah sinirlenmiş.
" Bu aksama kadar ne konuştuğumuzu anlamazsan kelleni alırım."
Korkuya kapılan baş vezir, padişahı saraya bıraktıktan sonra telaşla
dere kenarına dönmüş. Bakmış adam hala orada çalışıyor..
" Ne konuştunuz siz padişahla..." Adam, baş veziri söyle bir
süzmüş.
" Kusura bakma. Bedava söyleyemem. Ver bir yüz altın
söyleyeyim.."
Baş vezir, yüz altın vermiş.
" Sen padişahı, serdar'ı cihan, diye selamladın. Nereden
anladın padişah olduğunu.."
" Ben dericiyim. Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası
giyemezdi.." Vezir kafasını kaşımış.
" Peki, altılara altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor ne
demek..."
Adam, bu soruya cevap vermek için de bir yüz altın daha almış.
" Padişah, altı aylık yaz döneminde çalışmadın mi ki, kış günü
çalışıyorsun, diye sordu. Ben de, yalnızca altı ay yaz değil, altı
ay da kış çalışmazsak, yemek bulamıyoruz dedim." Vezir bir soru daha
sormuş...
" Geceleri kalkmadın mı ne demek ?"Adam bir yüz altın daha
almış.
" Çocukların yok mu diye sordu..Var, ama hepsi kız.
Evlendiler, başkasına yaradılar, dedim..." Vezir gene kafasını
sallamış.
" Bir de kaz gönderirsem dedi, o ne demek..." Adam gülmüş.
" Onu da sen bul [/SIZE][/COLOR]