İlişik yaşayacaksın. Uzaktan seveceksin eğer ille de sevmek istiyorsan.
Bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne. “ O olmazsa yaşayamam” demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü. Öyle beylik etmeye gerek yok ki…Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni,senin onu sevdiğinden.
Çünkü değil midir ki aşk biri kaçarken diğerinin kovalaması. Değil midir sevenlerin bir türlü kavuşamaması.
Çok sevmezsen çok kırılmazsın…Çok sahiplenmeyince,çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı,telefonunu,kartvizitini… Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Sahiplenmeyeceksin.Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa,kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela; bir evin olacak paldır küldür yürüyebileceğin… ya da içi kuru toprakla dolu saksıların.
Çiçek olmamalı içinde;olursa sen yetiştirirsin ve alışırsın bir gün solduğunda kaybettiğini anlarsın ve kırılırsın.
Bu yüzden sonu olan hiçbir şeye bağlanmayacaksın…İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, gökyüzünü sahipleneceksin, güneşi, ayı, yıldızları…
Çünkü bileceksin ki onlar yok olduğunda sende yok olacaksın. Mesela kutup yıldızı; senin yıldızın olacak “o” diyeceksin…
her akşam görecek,gece onunla uyuyacaksın ve sabah yok olacak.
Ama biliyorsun ki o akşam seni görmek için tekrar pencerende görünecek…
İlle de aşk istiyorsan ona aşık ol,onu düşün…Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin mesela gök senin olacak.
Gözlerini kapattığın anda kendini orda bulacaksın. Gece gündüz sen ona değil o sana gelecek.
Yokluğunda yağmur bırakacak bulunduğun topraklara damla damla.
İlle de bir şeye ait olacaksan renklere ait ol! Mesela maviye… sonsuzluğu hissettirecek sana aynı zamanda mutluluğu…
Ya da pembeye… Hayallerinin güzelliğini simgeleyecek sana ve ya hayal kurmanın güzelliğini…
Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden,çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş hem de hep seninle kalacakmış gibi…
Bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne. “ O olmazsa yaşayamam” demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü. Öyle beylik etmeye gerek yok ki…Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni,senin onu sevdiğinden.
Çünkü değil midir ki aşk biri kaçarken diğerinin kovalaması. Değil midir sevenlerin bir türlü kavuşamaması.
Çok sevmezsen çok kırılmazsın…Çok sahiplenmeyince,çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı,telefonunu,kartvizitini… Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Sahiplenmeyeceksin.Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa,kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela; bir evin olacak paldır küldür yürüyebileceğin… ya da içi kuru toprakla dolu saksıların.
Çiçek olmamalı içinde;olursa sen yetiştirirsin ve alışırsın bir gün solduğunda kaybettiğini anlarsın ve kırılırsın.
Bu yüzden sonu olan hiçbir şeye bağlanmayacaksın…İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, gökyüzünü sahipleneceksin, güneşi, ayı, yıldızları…
Çünkü bileceksin ki onlar yok olduğunda sende yok olacaksın. Mesela kutup yıldızı; senin yıldızın olacak “o” diyeceksin…
her akşam görecek,gece onunla uyuyacaksın ve sabah yok olacak.
Ama biliyorsun ki o akşam seni görmek için tekrar pencerende görünecek…
İlle de aşk istiyorsan ona aşık ol,onu düşün…Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin mesela gök senin olacak.
Gözlerini kapattığın anda kendini orda bulacaksın. Gece gündüz sen ona değil o sana gelecek.
Yokluğunda yağmur bırakacak bulunduğun topraklara damla damla.
İlle de bir şeye ait olacaksan renklere ait ol! Mesela maviye… sonsuzluğu hissettirecek sana aynı zamanda mutluluğu…
Ya da pembeye… Hayallerinin güzelliğini simgeleyecek sana ve ya hayal kurmanın güzelliğini…
Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden,çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş hem de hep seninle kalacakmış gibi…