:yikildim: :yikildim: :yikildim: Küçük bir kız öğretmeni ile balinalar hakkında konuşuyordu.
Öğretmen bir balinanın insanı yutmasının fiziksel olarak imkansız olduğunu söyledi, çünkü balinaların boğazı çok küçüktü.
Küçük kız Jonah'ı (Yunus peygamber) bir balinanın yuttuğunu söyledi, sinirlenen öğretmen balinanın insanı yutamayacağını tekrarladı, bu imkansızdı.
Küçük kız şöyle dedi, "Cennete gittiğim zaman Jonah'a soracağım"
Öğretmen "Ya Jonah cehenneme gittiyse?" diye yanıtladı.
Küçük kız " O zaman sen sorarsın"
--------------
Bir anaokulu öğretmeni sınıftaki çocuklar resim yaparken, onları seyrediyordu. Her çocuğun çalışmasına bakmak için sınıfta dolaşıyordu.
Gayretli bir şekilde çalışan küçük bir kızın yanında gittiğinde, ona ne çizdiğini sordu.
Kız yanıtladı, "Tanrıyı çiziyorum"
Öğretmen duraksadı ve sordu, "Ama hiç kimse Tanrının neye benzediğini bilmiyor"
Kız kafasını kaldırmadan yanıtladı, "Birazdan öğrenecekler"
-----
Bir Pazar okulu öğretmeni beş, altı yaşlarındaki çocuklarla On Emri tartışıyordu. Anne ve Babaya "saygı" emrini açıkladıktan sonra, sordu,
"Kardeşlerimize nasıl davranacağımızı öğreten bir emir var mı?"
(Bir ailenin en büyük çocuğu olan) küçük bir oğlan yanıtladı,
"Öldürmemelisin"
----
Bir gün küçük bir kız oturup annesinin mutfakta bulaşıkları yıkamasını seyrediyordu. Aniden annesinin saçlarında beyazlar olduğunu fark etti.
Annesine baktı ve merakla sordu, "Neden saçında beyazlar var anne?"
Annesi yanıtladı, "Her yanlış yaptığında, beni kızdırdığında, mutsuz ettiğinde, saçlarımdan biri beyazlar"
Küçük kız bu cevap üzerinde bir süre düşündü ve sonra sordu, "Anne, anneannemin tüm saçları nasıl bembeyaz oldu?"
------
Çocuklar hep birlikte fotoğraf çektirmişlerdi, öğretmen her birini bir fotoğraf almaya ikna etmeye çalışıyordu. " Düşünün, büyüdüğünüz zaman bu fotoğrafa bakıp 'Bu Jennifer, o avukat,' veya 'bu Michael, o doktor' demek ne kadar güzel olur"
Sınıfın arkasından zayıf bir ses çınlar "Ve bu öğretmen, o öldü."
-----
Bir öğretmen kan dolaşımı üzerine ders anlatıyordu. Konuyu daha iyi açıklamaya çalışarak şöyle dedi, "Şimdi, sınıf, eğer başımın üzerinde durursam, bildiğiniz gibi, kan başıma iner ve yüzüm kıpkırmızı olur".
"Evet" dedi sınıf.
"O zaman, neden ben olağan pozisyonda ayakta dururken kan ayaklarıma gitmiyor?" Küçük bir oğlan bağırdı, "Çünkü ayakların boş değil"
----
Çocuklar öğle yemeği için Katolik ilkokulunun kafeteryasında sıraya girmişlerdi. Masanın başında büyük bir elma yığını vardı, rahibe bir not yazıp elma tepsisinin üzerine asmıştı:
"Sadece BİR tane alın. Tanrı izliyor"
Sırada biraz daha ilerleyince, masanın diğer ucunda büyük bir
çukulatalı çörek yığını vardı.
Bir çocuk not yazmıştı, "İstediğiniz kadar alın. Tanrı elmaları
gözlüyor"
Öğretmen bir balinanın insanı yutmasının fiziksel olarak imkansız olduğunu söyledi, çünkü balinaların boğazı çok küçüktü.
Küçük kız Jonah'ı (Yunus peygamber) bir balinanın yuttuğunu söyledi, sinirlenen öğretmen balinanın insanı yutamayacağını tekrarladı, bu imkansızdı.
Küçük kız şöyle dedi, "Cennete gittiğim zaman Jonah'a soracağım"
Öğretmen "Ya Jonah cehenneme gittiyse?" diye yanıtladı.
Küçük kız " O zaman sen sorarsın"
--------------
Bir anaokulu öğretmeni sınıftaki çocuklar resim yaparken, onları seyrediyordu. Her çocuğun çalışmasına bakmak için sınıfta dolaşıyordu.
Gayretli bir şekilde çalışan küçük bir kızın yanında gittiğinde, ona ne çizdiğini sordu.
Kız yanıtladı, "Tanrıyı çiziyorum"
Öğretmen duraksadı ve sordu, "Ama hiç kimse Tanrının neye benzediğini bilmiyor"
Kız kafasını kaldırmadan yanıtladı, "Birazdan öğrenecekler"
-----
Bir Pazar okulu öğretmeni beş, altı yaşlarındaki çocuklarla On Emri tartışıyordu. Anne ve Babaya "saygı" emrini açıkladıktan sonra, sordu,
"Kardeşlerimize nasıl davranacağımızı öğreten bir emir var mı?"
(Bir ailenin en büyük çocuğu olan) küçük bir oğlan yanıtladı,
"Öldürmemelisin"
----
Bir gün küçük bir kız oturup annesinin mutfakta bulaşıkları yıkamasını seyrediyordu. Aniden annesinin saçlarında beyazlar olduğunu fark etti.
Annesine baktı ve merakla sordu, "Neden saçında beyazlar var anne?"
Annesi yanıtladı, "Her yanlış yaptığında, beni kızdırdığında, mutsuz ettiğinde, saçlarımdan biri beyazlar"
Küçük kız bu cevap üzerinde bir süre düşündü ve sonra sordu, "Anne, anneannemin tüm saçları nasıl bembeyaz oldu?"
------
Çocuklar hep birlikte fotoğraf çektirmişlerdi, öğretmen her birini bir fotoğraf almaya ikna etmeye çalışıyordu. " Düşünün, büyüdüğünüz zaman bu fotoğrafa bakıp 'Bu Jennifer, o avukat,' veya 'bu Michael, o doktor' demek ne kadar güzel olur"
Sınıfın arkasından zayıf bir ses çınlar "Ve bu öğretmen, o öldü."
-----
Bir öğretmen kan dolaşımı üzerine ders anlatıyordu. Konuyu daha iyi açıklamaya çalışarak şöyle dedi, "Şimdi, sınıf, eğer başımın üzerinde durursam, bildiğiniz gibi, kan başıma iner ve yüzüm kıpkırmızı olur".
"Evet" dedi sınıf.
"O zaman, neden ben olağan pozisyonda ayakta dururken kan ayaklarıma gitmiyor?" Küçük bir oğlan bağırdı, "Çünkü ayakların boş değil"
----
Çocuklar öğle yemeği için Katolik ilkokulunun kafeteryasında sıraya girmişlerdi. Masanın başında büyük bir elma yığını vardı, rahibe bir not yazıp elma tepsisinin üzerine asmıştı:
"Sadece BİR tane alın. Tanrı izliyor"
Sırada biraz daha ilerleyince, masanın diğer ucunda büyük bir
çukulatalı çörek yığını vardı.
Bir çocuk not yazmıştı, "İstediğiniz kadar alın. Tanrı elmaları
gözlüyor"