olup olmadığın her yere
duyabildiğin tüm sesle
haykirabilidiğim kadarıyla
cevaplayabilirdiğim her soru
gecenin lakirtisi hala kulaklarımda
zaman ise sensizliğin sınırsızlığında
ve bensiziliğin ilk demleri kaplanıyor...
istanbulda karşı pencerede yağıyodu kar
görebilidğim tek buydu
buğulu bir kırmızıydı gök
sana yazdğım harfleri
birleşitirp çizgi yapsam ne kadar uzak olsan
sana gelirdi biliyorum
karmakarişık sanmalar içinde her geleni o zannerderdim
tabi gidenleride...
gittiğim geldi aklıma
karşı bir yoldan
bir trene binipte
arkamda ağlayan iki göz...
ağlardım süzülürdü yanaklarımdan
buz çiçek olurdu
ağlardım toprak yeşerir gonca çıkartır
ağardım deniz maviş gök lavciverte dönerdi.
gözlerim yanardı maviye bakamazdım.
herşey senden yana
ben yalnızdım
kapatırdım sayfaları kilit vururdum
deniz kara gök siyah olurdu
ben hala ağlardım...