Tedirginlik....
Durağan konuşmaların sıkıntısı...
Isırılmış dudaklardan içime akan kanın damağıma yapışan pıhtısı...
Hani hiçbir cümleye yerleşemeyen kelime ...
İsmi yani;
Gidenin ismi satır başıdır aşk ayetlerime...
Ürpermek... Tekrar dokunabilmek tutkusu...
Temassız sevişmeler...
Tenlerin son bir el sallaması gibi...
Duygusal orgazmın doruğu ...
Hani ellerimi koymayı bilemediğim yer...
Yıldızlar tutmaya alıştığım o ipeksi gökyüzü...
Teni yani;
Yoksunluğun teni geceleri uykularımı örter....
Yitirmek...
Sonlara müptela aşkların koyu yası.. .
Tüm renklerin siyaha tutsaklığı...
Kesin intiharı gökkuşağının...
Hani gözlerimin rengini yitirdiğim o son bakış...
Pulunu terk eden mektup gibi...
Kimsenin sahiplenemeyeceği o büyük aldanış...
Tutsaklık...
O şehvetli teslimiyet...
Tenimi acıtan yokluğunun prangaları...
Ve bundan duyduğum tanımsız zevk
Bir zafer çığlığı inlemelerim...
Ve gövdemin gönderine çektiğim...
O dimdik bakabilen gözlerim...
Kesin inkarıdır en çetin yenilgilerimin...
Sevmek....
Yeniden alışarak kan kaybına...
Ve ekleyerek kazandıklarını anılarına ...
Savaşmak yani... Silahsız... Çıplak...
Müttefik ederek kelimeleri ve hayalleri...
Yaşamın dayatmasına rağmen...
Ağırlaşan nefese rağmen...
Bir pankart açar gibi yazmak aşkı...
Sol yanını bir el bombası gibi atmak aşk meydanlarına...
Ve tutuşmak bir hıdrellez ateşi gibi...
Dolanmak çarşafların o muhteşem yalnızlığına...
Vazgeçmemek...
Yenilen bir orduyu sahiplenebilmek...
Ve kendini her devirdiğinde...
Her ihtilalinde...
Kendini tekrar tahta çıkarabilmek...
O muhteşem yenilgilerin muhteşem kumandanı...
O soluk gecelerin parlayan tek yıldızı...
Yüreğim yani;
O içimdeki menzilsiz kurşun...
Ben umutlarımı boş kovanlara doldururum
Acemidir aldığım nişanlar
Ben her aşkta kendimi vururum!!!
(alıntıdır)