Elim kağıt kalem arasında gidip gelirken, yüreğimden dökülüyordu bu satırlar sana.
Mürekkep biteli epey oldu da, çoktandır kanımı akıtmaya korkuyordum..
Bugün başardım senli notlarımı gözden geçirmeyi.
Tozlanmışta olsalar, benim onlar..
Okudukça senli her satırı, karmaşıklaşıyor yaşananlar.
Ben çıkmazlar yolcusu, ben umutsuz hayat yorgunu.
Birazcıkta olsa aşkı gene tatmak istediğim senli notlarımda, harbe giriyorum elimde olmadan.
Mayın tarlasının içinde öylece kalmış olan ben,
Hiç keşfedilmemiş, biri dokunduğu anda patlamaya hazır olan sen..
Sonra birden kan gölüne dönüyor her taraf. Parçalanmış iki beden var. Binlerce parçaya ayrılmış iki beden..
Sağlam kalan iki yürek. Fakat biri ağır yaralı...
Daha MasuM, daha ağlamaklı, daha suskun, daha...
Üç noktalar isyanları belirtmiş her cümlenin sonunda. İsyan etmiş ağır yaralı kalp. Yaşanmışlıklara,
hayata,
iki ayrı bedene,
bir de gözlerine.. isyan etmiş...
Susturulmuş ardından ağır yaralı kalp..
Gitmeye zorlanmış. Veda hakkı dahi tanınmamış..
O da gitmiş. Ardına bile bak(a)madan...
Senli notlar bu kadar işte..
iki kalp..
Biri gerçekten ağır yaralı...