İstanbul'a kar yağıyor.
Ve benim yüreğim üşüyor.
İstanbul’ a kar yağıyor.
Ve benim yüreğim üşüyor...
Öpemediğim gözyaşlarınla ,
Meriç’ e akıp bensiz gitme,
Fakir yüreğim bu koca şehirde,
Senin gözlerinden başka hangi limanı tanır?
Hangi sokak lambası aydınlatır? sensizliğimi...
Ve benim yüreğim üşüyor.
İstanbul’ a kar yağıyor.
Ve benim yüreğim üşüyor...
Öpemediğim gözyaşlarınla ,
Meriç’ e akıp bensiz gitme,
Fakir yüreğim bu koca şehirde,
Senin gözlerinden başka hangi limanı tanır?
Hangi sokak lambası aydınlatır? sensizliğimi...
Ben bu kentin yabancısıyım.
Vitrin camlarında solar umutlarım.
Kalabalıkların arasında boğulur baharlarım.
Yüreğini kaybettiğim bu şehirde,
Sensiz yağan karla kaybolur giderim...
Vitrin camlarında solar umutlarım.
Kalabalıkların arasında boğulur baharlarım.
Yüreğini kaybettiğim bu şehirde,
Sensiz yağan karla kaybolur giderim...
Ne olur gitme, ben alışkın değilim,
Tahta beşiklerde hasretini uyutmaya...
Koca şehirde sensiz nefes almaya,
Alışkın değilim...
Çünkü İstanbul bana yabancı, ben de ona..
Tahta beşiklerde hasretini uyutmaya...
Koca şehirde sensiz nefes almaya,
Alışkın değilim...
Çünkü İstanbul bana yabancı, ben de ona..
Güneşe serdiğim umutlarımı,
Ayaklarınla ezip gitme.
İçimdeki büyüttüğüm hasretin kanamasın,
Kanarsa, bir daha ayağa kalkamaz yüreğim.
Ayaklarınla ezip gitme.
İçimdeki büyüttüğüm hasretin kanamasın,
Kanarsa, bir daha ayağa kalkamaz yüreğim.
Her gece,
Bilmediğim rıhtımlara boşalttırma gözyaşımı.
Güneşe alışkın İstanbul’ a
Gidişinle düşmesin hüzünlü bulutlarım.
Gül bahçeme hazanları bırakıp gitme.
Yoksa ürkek canımla mavilerin arasında.
Kaybolup giderim.
Tek başına gidersen,
Ağlayan satırlarımı hangi köhne sokak dinler?
Hangi gemi alır içimdeki ağlayan çocuğu?
Hangi semtlerde kuruturum ıslak umudumu.