Bir adam:
- "Ya Rasûlallah! Allah'ın en çok sevdiği amel hangisidir"? diye sordu. Hz. Peygamber:
- "Konup göçendir" cevabını verdi. Adam:
- "Konup göçen kimdir?" diye sorunca,
- "Kur’ân'ı okuyan, bitirince de tekrar başlayandır" cevabını aldı.
İbû Ümâme el-Bahîlî’den gelen rivâyette Allah Rasûlü; “Kur’ân okuyunuz. Çünkü Allah, Kur’ân’ı kavrayarak ezberlemiş bir kalbe azap vermez” buyurmuştu.
Hz. Peygamber bir gün Hz. Muaz’ın elinden tutup bir süre yürüdükten sonra kendisine birçok tavsiyede bulunmuştu. Bu tavsiyelerden birisi de “Kur’ân’ı anlamaya çalışması” gerektiği idi
Hz. Ali (Kerremallâhu vechehe)’den rivâyetle: Rasûlü Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) efendimiz: “Kendisinde idrak ve anlayış bulunmayan ibadette hayır olmadığı gibi, düşünmeksizin yapılan Kur’ân okumada hayır yoktur.”diyerek kutsal kitabımızı anlayarak okumanın dünya ve ahiret hayırlarını getireceği müjdesini vermektedir.
Hz. Peygamber bu gayrette olanı Allah (cc)’ın övdüğünü müjdeler.
"Allah’ın evlerinden birinde, Allah'ın kitabını okumak ve aralarında müzakere etmek için toplanan kimselerin kalplerine huzur dolar, onları rahmet kuşatır, melekler etraflarını sarar ve Allah onları kendi katında bulunanlara överek anlatır."
Yüce Allah:"Kur’ân'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?" buyurur. Peygamber Efendimiz sav:
Benim ümmetim, paraya ve mala çok değer vermeye başladıklarında, İslâm’ın heybet ve azameti onlardan gidecek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı terk ettiklerinde de vahyin bereketinden, yani Kur’ân’ı anlamaktan mahrum kalacaklardır”. buyurmaktadır.
Buna göre Kur’ân-ı Kerîm’in manasını anlayarak ve ondaki yüce hikmetleri düşünerek okumaya çalışılmalıdır. Zira Kur’ân, yalnız elfazının okunması için inmemiştir. Onun âyetlerinin tedebbürü, manasının tefekkürü ve kendisi ile amel edilmesi için indirilmiştir.
İslâm âlimlerinden bazıları Kur’ân’ı manasını düşünmeksizin okumanın mekruh olduğunu söylemişlerdir. Bu da gösteriyor ki Kur’ân okuyan kimse, okuduğu her sayfanın Türkçe tercümesini de en sahih mealden okumalıdır. Kur’ân’ın baştan sona kadar Türkçe tercümesini okuyan kişinin, Arapçasını okuyan gibi sevap kazanacağı da nakledilmektedir.
- "Ya Rasûlallah! Allah'ın en çok sevdiği amel hangisidir"? diye sordu. Hz. Peygamber:
- "Konup göçendir" cevabını verdi. Adam:
- "Konup göçen kimdir?" diye sorunca,
- "Kur’ân'ı okuyan, bitirince de tekrar başlayandır" cevabını aldı.
İbû Ümâme el-Bahîlî’den gelen rivâyette Allah Rasûlü; “Kur’ân okuyunuz. Çünkü Allah, Kur’ân’ı kavrayarak ezberlemiş bir kalbe azap vermez” buyurmuştu.
Hz. Peygamber bir gün Hz. Muaz’ın elinden tutup bir süre yürüdükten sonra kendisine birçok tavsiyede bulunmuştu. Bu tavsiyelerden birisi de “Kur’ân’ı anlamaya çalışması” gerektiği idi
Hz. Ali (Kerremallâhu vechehe)’den rivâyetle: Rasûlü Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) efendimiz: “Kendisinde idrak ve anlayış bulunmayan ibadette hayır olmadığı gibi, düşünmeksizin yapılan Kur’ân okumada hayır yoktur.”diyerek kutsal kitabımızı anlayarak okumanın dünya ve ahiret hayırlarını getireceği müjdesini vermektedir.
Hz. Peygamber bu gayrette olanı Allah (cc)’ın övdüğünü müjdeler.
"Allah’ın evlerinden birinde, Allah'ın kitabını okumak ve aralarında müzakere etmek için toplanan kimselerin kalplerine huzur dolar, onları rahmet kuşatır, melekler etraflarını sarar ve Allah onları kendi katında bulunanlara överek anlatır."
Yüce Allah:"Kur’ân'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?" buyurur. Peygamber Efendimiz sav:
Benim ümmetim, paraya ve mala çok değer vermeye başladıklarında, İslâm’ın heybet ve azameti onlardan gidecek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı terk ettiklerinde de vahyin bereketinden, yani Kur’ân’ı anlamaktan mahrum kalacaklardır”. buyurmaktadır.
Buna göre Kur’ân-ı Kerîm’in manasını anlayarak ve ondaki yüce hikmetleri düşünerek okumaya çalışılmalıdır. Zira Kur’ân, yalnız elfazının okunması için inmemiştir. Onun âyetlerinin tedebbürü, manasının tefekkürü ve kendisi ile amel edilmesi için indirilmiştir.
İslâm âlimlerinden bazıları Kur’ân’ı manasını düşünmeksizin okumanın mekruh olduğunu söylemişlerdir. Bu da gösteriyor ki Kur’ân okuyan kimse, okuduğu her sayfanın Türkçe tercümesini de en sahih mealden okumalıdır. Kur’ân’ın baştan sona kadar Türkçe tercümesini okuyan kişinin, Arapçasını okuyan gibi sevap kazanacağı da nakledilmektedir.