Acı yüklü bu yüreğimin kaçıncı sığınağı bu bilinmezliğin limanı...
Kaç kez yüreğimden koparıp atmak istediğim, yitip gidenlerden kalan bu kirlenmiş duygularımı. şimdi başka bir aşkla derinleştiriyorum, iyice katıştırıyorum ruhuma, tuz basıyorum acıyan yerlerime.
Arınmak istemiyorum ki; biliyorum o acılar, o duygular da aşkın bir parçası…
Bu gönülden başladı seferler. hep bir ümitle taşıdı durdu bıkmadan usanmadan, arınmış sandığı o duyguları başka başka günüllere. aynısını yaşadı duyguların, o aşkların kendi derdine derman gördüğü zamansız duraksamalarında bile hep başka bir yolcunun izleri vardı yüreğinde. o insanı içinden koparıp atmak istercesine, esen yele bırakıyordu o yarım kalmışlık duygularını her seferinde.
Onun hüznü içinde saklı bambaşka bir yüzü vardı, yakamoz saklıydı sanki gözlerinde. aslında kocaman bir his karmaşası vardı o kendini bilmez yüreğinde. hep içinde saklı tutmaya çalıştığı acılarını kanattı. birini kapatmadan eskilerin üzerine yeni sancılı, ağrılı yeni aşklara kendini kaptırdı şuursuzca.yüreğini kanayan yaraların acısı kapladı her yeni aşkında, eski aşkına ihanet içinde sandı yüreğini kendine yüklendi her seferinde.Hep yanıldı, hep yanılttı aşkı yaşamak isteyen o aciz ruhunu.
O katran karası acısı saklı kalırdı aşkların gecelerce içimde…
Kişiliksiz bir aşkın iki kahramanı olduk sayesinde, oyunlar kurduk birbirimizden kaçamak kendi içimizde…
Birlikteliğin anlamını unuttuk zamanla, bir aldırmazlık sardı tüm benliğimizi. eski aşklarımıza döndük kendi içimizde gizlice, onlardan izler aradık birbirimizin gözlerinde. hep aradığımız hatalar birbirimizdik oysaki. asıl yanlış olan; benliğimizden söküp atamadığız o aşklara mahkum olduğumuzu bile bile, bu aşka mahkum sevdalılar gibi davranmaktı.
Bunu bile bile hala kandırıyoruz birbirimizi, kanatıyoruz o eski yaralarımızı. yine, yeniden aşık oldum diyerek başa dönüyoruz her seferinde. gerçek aşkı arıyoruz diyerek, aslında arada ne aşkları avucumuzdan sonsuza dek yitiriyoruz.
İçimizde sızı gibi duran o aşklara inat, başka aşklara yelken açtık…
Hep bedenimden ruhumu alıp, benden kendini alıp gidenlerin aşklarında buldum kendimi. fırtınalı aşkların hebercisi olacağını bile bile savruldum kederli bir limana doğru. bile bile acıttım ruhumu, acısı bile haz verirdi o aşkların.
O katran karası acısı saklı kalırdı aşkların gecelerce içimde…
Her aşkın tılsımı kendi içinde saklıdır. bitmediyse ne eskiden bir kurtuluş vardır, nede eskinin yerine geçebilen bir yeni vardır o yürekte…
Şimdi bende; kendi içimde yarım kalmışlıkların savaşını veriyorum, bu ufku karanlık limanın içimi acıtan sessizliğinde…
Kaç kez yüreğimden koparıp atmak istediğim, yitip gidenlerden kalan bu kirlenmiş duygularımı. şimdi başka bir aşkla derinleştiriyorum, iyice katıştırıyorum ruhuma, tuz basıyorum acıyan yerlerime.
Arınmak istemiyorum ki; biliyorum o acılar, o duygular da aşkın bir parçası…
Bu gönülden başladı seferler. hep bir ümitle taşıdı durdu bıkmadan usanmadan, arınmış sandığı o duyguları başka başka günüllere. aynısını yaşadı duyguların, o aşkların kendi derdine derman gördüğü zamansız duraksamalarında bile hep başka bir yolcunun izleri vardı yüreğinde. o insanı içinden koparıp atmak istercesine, esen yele bırakıyordu o yarım kalmışlık duygularını her seferinde.
Onun hüznü içinde saklı bambaşka bir yüzü vardı, yakamoz saklıydı sanki gözlerinde. aslında kocaman bir his karmaşası vardı o kendini bilmez yüreğinde. hep içinde saklı tutmaya çalıştığı acılarını kanattı. birini kapatmadan eskilerin üzerine yeni sancılı, ağrılı yeni aşklara kendini kaptırdı şuursuzca.yüreğini kanayan yaraların acısı kapladı her yeni aşkında, eski aşkına ihanet içinde sandı yüreğini kendine yüklendi her seferinde.Hep yanıldı, hep yanılttı aşkı yaşamak isteyen o aciz ruhunu.
O katran karası acısı saklı kalırdı aşkların gecelerce içimde…
Kişiliksiz bir aşkın iki kahramanı olduk sayesinde, oyunlar kurduk birbirimizden kaçamak kendi içimizde…
Birlikteliğin anlamını unuttuk zamanla, bir aldırmazlık sardı tüm benliğimizi. eski aşklarımıza döndük kendi içimizde gizlice, onlardan izler aradık birbirimizin gözlerinde. hep aradığımız hatalar birbirimizdik oysaki. asıl yanlış olan; benliğimizden söküp atamadığız o aşklara mahkum olduğumuzu bile bile, bu aşka mahkum sevdalılar gibi davranmaktı.
Bunu bile bile hala kandırıyoruz birbirimizi, kanatıyoruz o eski yaralarımızı. yine, yeniden aşık oldum diyerek başa dönüyoruz her seferinde. gerçek aşkı arıyoruz diyerek, aslında arada ne aşkları avucumuzdan sonsuza dek yitiriyoruz.
İçimizde sızı gibi duran o aşklara inat, başka aşklara yelken açtık…
Hep bedenimden ruhumu alıp, benden kendini alıp gidenlerin aşklarında buldum kendimi. fırtınalı aşkların hebercisi olacağını bile bile savruldum kederli bir limana doğru. bile bile acıttım ruhumu, acısı bile haz verirdi o aşkların.
O katran karası acısı saklı kalırdı aşkların gecelerce içimde…
Her aşkın tılsımı kendi içinde saklıdır. bitmediyse ne eskiden bir kurtuluş vardır, nede eskinin yerine geçebilen bir yeni vardır o yürekte…
Şimdi bende; kendi içimde yarım kalmışlıkların savaşını veriyorum, bu ufku karanlık limanın içimi acıtan sessizliğinde…