Güneşin doğmasına hayli zaman var.Bütün kuşlar derin uykuda.
Herkes evinde barkındasıcacık yatağında.
Sahilde yürüyorum.``küçük bir tekne ve meyhanevi bir müzikiçeridekiler belliki kurmuşlar çilingir sofrasınışarkıyada eşlik ediyorlar.``
Yanlızyanlız gözüme uzaktakayalıkların hemen dibinde ağlayan bir adam çarpıyor...
Yaklaşıyorum farkımda değil..
-Kirli sakalkızarmış gözleriylebir elinde birasıağzında sigarası
ve durmadan oynayıp durduğu cep telefonu...
Telefonun öbür ucundaki belliki sevgilisi.
-Yapma diyoretme diyorben ettim sen etme diyor.
Ya karşıdaki çok inatçıya da adam çok büyük bir suç işlemiş.
Olumlu bir yanıt alamadığı kesin çünkü.
-Bakdiyor``Ben sana şu önümdeki denizin kendi içinde barındırdığı kumlara muhtaçlığı kadar hasretim.Farzet ki ben denizim sende benim içimdeki sevdamsın.Yani benim bir parçamsın....``
-Şu kayalıklar gibi taş kesileyim kionlara yoldaş olayım ki.
Ben seni ay ışığı gibi saf ve yalansız sevdim.. diyor.
Ama adam belkide ömründe ilk defa böyle ağlıyor.Çünkü.
kolay kolay yıkılacak birine benzemiyor.
Biraz suskun kaldıktan sonra telefonu bütün öfkesiyle denize fırlatıyor..
Sonra cebinden kağıt kalem çıkartıyor.Uzun uzun birşeyler yazıyor.
Sonra kalkıyor.
Derin ve ıslak bakışları kararlı bir şekilde karşıya bakıyor...
Şimdi anlıyorum adamın telefonda denizdenkayalıklardan bahsederek neyi anlatmaya çalıştığını....
Adam intihar etmeye niyetli...
Koşup yetişiyorumzar zor da olsa indiriyorum yere.
Altımda kıvranıyorbırak beni diyor.Bense teselli etmeye çalışıyorum.Değmez diyorum.
Sonra bir çırpıda beni itipkalkıp kaçıyorkaranlıklara karışıyor..
Tam o sırada yazdığı notu düşürüyordu cebinden..
Açıp okudum.O kağıtta neler yazdığını çok merak etmiştim çünkü..
Kağıtta hiç ama hiç ummadığım şu iki küçük cümle yazıyordu.
``YANLIZCA SEVMİŞTİM......YANLIZCA SEVMİŞTİM.......``
Herkes evinde barkındasıcacık yatağında.
Sahilde yürüyorum.``küçük bir tekne ve meyhanevi bir müzikiçeridekiler belliki kurmuşlar çilingir sofrasınışarkıyada eşlik ediyorlar.``
Yanlızyanlız gözüme uzaktakayalıkların hemen dibinde ağlayan bir adam çarpıyor...
Yaklaşıyorum farkımda değil..
-Kirli sakalkızarmış gözleriylebir elinde birasıağzında sigarası
ve durmadan oynayıp durduğu cep telefonu...
Telefonun öbür ucundaki belliki sevgilisi.
-Yapma diyoretme diyorben ettim sen etme diyor.
Ya karşıdaki çok inatçıya da adam çok büyük bir suç işlemiş.
Olumlu bir yanıt alamadığı kesin çünkü.
-Bakdiyor``Ben sana şu önümdeki denizin kendi içinde barındırdığı kumlara muhtaçlığı kadar hasretim.Farzet ki ben denizim sende benim içimdeki sevdamsın.Yani benim bir parçamsın....``
-Şu kayalıklar gibi taş kesileyim kionlara yoldaş olayım ki.
Ben seni ay ışığı gibi saf ve yalansız sevdim.. diyor.
Ama adam belkide ömründe ilk defa böyle ağlıyor.Çünkü.
kolay kolay yıkılacak birine benzemiyor.
Biraz suskun kaldıktan sonra telefonu bütün öfkesiyle denize fırlatıyor..
Sonra cebinden kağıt kalem çıkartıyor.Uzun uzun birşeyler yazıyor.
Sonra kalkıyor.
Derin ve ıslak bakışları kararlı bir şekilde karşıya bakıyor...
Şimdi anlıyorum adamın telefonda denizdenkayalıklardan bahsederek neyi anlatmaya çalıştığını....
Adam intihar etmeye niyetli...
Koşup yetişiyorumzar zor da olsa indiriyorum yere.
Altımda kıvranıyorbırak beni diyor.Bense teselli etmeye çalışıyorum.Değmez diyorum.
Sonra bir çırpıda beni itipkalkıp kaçıyorkaranlıklara karışıyor..
Tam o sırada yazdığı notu düşürüyordu cebinden..
Açıp okudum.O kağıtta neler yazdığını çok merak etmiştim çünkü..
Kağıtta hiç ama hiç ummadığım şu iki küçük cümle yazıyordu.
``YANLIZCA SEVMİŞTİM......YANLIZCA SEVMİŞTİM.......``