Los Angeles kökenli grup yola, gitarist Kerry King ile başladı. Kerry son derece sert müzik yapan bir grup kurma planları içindeyken Tom Araya ile tanıştı ve grup kurma planlarından sonra Tom Kerry'e net bir yanıt vermedi.Bir süre sonra Kerry Jeff Hanneman ile tanıştı, o zamana kadar punk müzik ile ilgilenen Jeff bu projeye büyük ilgi duyarak gruba katılmaya karar verdi ve ardından gruba üst düzeyde yetenekli baterist Dave Lombardo katıldı. Bu arada basist ve vokalist arayan Slayer, Jeff'in Tom Araya ile konuşup ikna edip gruba katılması ile kadrosunu
kurmuş oldu. O zamana kadar yakın bir hastanede solunum yolları konusunda uzman bir terapist olarak çalışan Tom Araya, tıp ile ilgisini keserek kendisini tam manası ile müziğe verdi. Bu ne güzel bir seçimdir....
Slayer ilk olarak 1982 yılında başka grupların şarkılarını ufak kulüplerde çalarak para kazanmaya başlamışlardı. O zamanlar "Judas Priest" ve "Iron Maiden" şarkılarını çalmayı tercih ediyorlardı. Evet çığ ufak ufak başlamıştı ve giderek büyüyecek ve bütün dünyayı etkisi altına alacaktı..
Faaliyet ...
1983 yılının başında grubun başına tam manası ile devlet kuşu kondu. "Woodstock" adlı ufak bir barda çalarken Amerika'nın ünlü Metal Blade Stüdyolarının sahibi Brian Slagel onların performanslarından çok etkilenerek firmalarının yeni çıkaracakları bir toplama albümde bir Slayer şarkısı görmek istediğini söyledi. "Metal Massacra III" adlı bu toplama albümde yer alabilmek için sıkı çalışmaya karar veren Slayer, Brain'a grubun kayıtlarını yapmasını önerdi...
Bunu kabul eden Slayer "Aggressive Protector" adında bir şarkı yaparak bu toplama albüme dahil oldu. Brian daha sonra Slayer'e yardım ederek onların ilk kendi albümlerini çıkarmalarına ön ayak oldu, "Show No Mercy" adındaki bu ilk albümleri Aralık 1983 yılında piyasaya sürüldü. Pek çok metal dergisi yazar, Slayer'e güldü, çünkü albüm kapağındaki keçi/şeytan illüstrasyonu onlara çok komik gelmişti. Daha henüz müzik piyasası bu tür şeylere hazır değildi...
1983 yılında bir başka klasik albüm daha piyasaya sürüldü. Evet sizinde tahmin edebileceğiniz gibi Metallica'nın "Kill'Em All" albümü. Metallica'da Slayer gibi 1981 yılında müzik yapmaya başlamıştı.Show No Mercy albümü pek çok çığlık,gitar solosu ve son derece hızlı bateri soloları ile doluydu. Herkesin ortak bir kanısı vardı oda Tom, Jeff, Kerry ve Dave'in enstrümanlarını son derece profesyonelce ve iyi kullandıkları idi. Örneğin bir dergi "Dave Lombardo, Lars Ulrich'ten 8-10 gömlek üstündür" diye yazmıştı. Açıkçası bu fikre %100 katılmaktayım."Show No Mercy" çeşitli teknik sorunlar yüzünden 1984 yılında Avrupa'da piyasaya sürüldü.Aynı sene içinde Slayer "Chemical Warfare" adında bir şarkı bestelemişti. Bu onların şimdiye kadar yaptıkları en sert şarkıydı.Hemen ardından "Captor Of Sin" adlı şarkıyı kayıt ettikten sonra "Haunting The Chapel" adlı EP'lerini piyasaya sürdüler.
Cehennem bekçileri..
1985 yılında Slayer eylemlerine devam etme kararı alarak "Hell Awaits" albümünü piyasaya sürdüler.Albümün yapımcılığını onları keşfeden Brian
Slagel yapmış ve kendi firması Metal Blade etiketi ile piyasaya sürmüştü.Albüm, ismi gibi satanist içerikleri ile dolu idi (Hell Awaits - Cehennem Bekçileri). Albüm çok kısa süreç içinde 100.000 adet sattı (O zamanlar için çok ciddi bir rakam) ve bütün büyük firmaların dikkati, Slayer üzerinde toplandı. "At Dawn They Sleep", "Kill Again", "Necrophilliac" ve "Hell Awaits" gibi muhteşem şarkıların olduğu bu albüm
metal müzik piyasası için gerçek bir hazinedir. Show No Mercy albümü çıktığında onlara gülen eleştirmenler, utanç içinde köşelerine saklanmışlardır. Grup 1985 yılında ilk Avrupa turnesine çıktı....
Müthiş "Reign In Blood"
Gelmiş geçmiş en iyi Trash-Metal albümü
Bu albümden sonra speed metalin önü kesilmiş ve yavaş yavaş trash metale dönüş başlamıştı. Albümün açılış şarkısı "Angel Of Death" 2.ci Dünya Savaşı sırasındaki ünlü Auschwitz toplama kampında masum yahudiler üzerinde insanlık dışı deneyler yapan hasta ruhlu doktor Joseph Mengele'nin acımasızlıklarını anlatmaktadır.Bu şarkıyı Jeff Hanneman yazmıştır.Uzun sarı saçları olan bu gitarist Nazi Almanya'sı ile (SS-Waffen SS gibi askeri teşkilatlar) ilgilenmekteydi ve çok geniş bir Alman savaş ve Nazi madalyası kolleksiyonu vardır. Bu şarkı yüzünden pek çok insan Jeff ve diğer Slayer elemanlarının nazi olduğunu düşünmeye başlamışlardı ama onlar asla nazi değillerdi.Slayer grup logosunda bir demir kartal yer alması ve grubun fan klübünün adının "Slaytanic Wehrmacht"( wehrmacht = Almancada askeri güç, ordu demek) olması onların senelerce nazi grubu olarak bilinmesine yol açtı..
Grup Amerika ve Kanada'da ciddi zorluklar yaşadılar. Konser salonları Slayer'a salonlarını kiralamak istemediler. Büyük müzik firmaları onları reddetti, bu yüzden Ekim 1986 yılında "Reign Of Blood" albümü Def Jam Stüdyolarından piyasaya sürüldü. Bu yüzden Avrupa'daki Slayer fanları 1997 senesinde Slayer'in konserlerini seyretme şansına sahip oldular.Burada dikkati çeken nokta ise "Reign In Blood" albümünün şarkı sözlerinin satanist ve vahşi ifadelerle kurgulu olmasaydı. Yani nazizm ile uzaktan yakından alakası yoktu.
İlk altın plak rekoru, başarıya doğru bir adım daha..
Slayer, "Reign In Blood" albümü ile 1987 yılında ilk altın plak ödülünü almaya hak kazandı. Amerikada çok kısa bir süre içinde 500.000 albüm satması ve Amerika'da hiçbir konsere dahi çıkmamalarına karşın Amerika metal Top-100 listelerinde haftalarca ilk sırada kalmaları bu albümün başarısının ufak bir ispatıdır. Aynı sene içinde Slayer, efsanevi rock grubu Iron Butterfly'ın 14 dakikalık "In A Gadda Da Vidda" şarkısını "Less Then Zero" filmi için cover yapmışlardır.Hiç bir grup Slayer'in alt grubu olarak sahneye çıkmak istemiyordu. Çünkü seyirciler ilk saniyeden itibaren "Slayer! Slayer!" diye bağırıyorlar ve grupların kendilerini kötü hissetmelerine yol açıyorlardı..
Problemler - Bölüm I
Fakat herşey Slayer için iyi gitmiyordu . Grubun içinde sorunlar çıkmaya başlamıştı. Tom, Kerry ve Jeff bir yanda Dave başka bir yanda idi.Grup içinde kutuplaşma oluşmaya başlamıştı ve ardından Dave gruptan çıkartılarak yerine Whiplash grubunun bateristi Tony Scaglione alındı. Fakat istedikleri performansı veremeyen Tony grupta fazla barınamadı ve çıkartıldı. Daha sonra aralarındaki sorunlar çözülmüş ve Dave tekrar gruba dahil olmuştu. Grup hiç ara vermeden uzun bir Amerika ve Kanada turnesine çıktı.Bu arada eğer Dave gruba dönmeseydi Sacred Reich grubunun bateristi Gregg Hall'un gruba alınacağı söylentileri uzun süre konuşuldu. Ve 1988 yılında Slayer'in yeni albümü çıktı.
South Of Heaven...
"South Of Heaven" 1988 yılında piyasaya sürüldü. "Reign In Blood" albümünden biraz daha az sert ve hızlıydı.Bunun sebebi, müziklerin genelde Tom Araya ve Jeff Hanneman tarafından yapılmış olmasıydı. Daha önceleri genelde daha hızlı ve sert tekniğe sahip olan Kerry King'in şarkıları kullanıldığından son albümde daha yavaş tekniğe sahip olan Tom ve Jeff'in ön olana çıkması ile albüm Reign In Blood kadar sert olmamıştı. Bu albümdeki "South Of Heaven" şarkısı ayrıca Tom Araya'nın ilk yaptığı şarkıdır. Bu albümde şarkı sözlerinde de bir takım farklılıklar dikkati çekmektedir, yine sert ve satanist ifadeler kullanılmış ama bunun yanında ilk defa, nazizm, savaş, kürtaj ve televizyon vaizleri şarkı sözlerine dahil olmuştur. South Of Heaven, Mandatory Suicide ve Silence Scream bu albümün lokomotif şarkıları arasındadır.Slayer bu albümü ile de bir altın plak almaya hak kazanmıştır.Trash Metal dünyasının büyük dörtlüleri arasına bu albümden sonra girmiştir. Metallica, Anthrax ve Megadeth ile birlikte trash-metal dünyasının en büyük 4 grubundan birisi olmuştur.
1990 yılında grup "Seasons In The Abyss" albümünü piyasaya sürdü. Bu albüm eski ve yeni ritmler taşımaktaydı. Bir önceki albüm "South Of
Heaven"'dan daha sert olan bu albümde Tom Araya'nin vokalini biraz daha sertleştirdiğini görüyoruz. Tom bir ara seri katiller olayına daldığı için bir zamanların ünlü seri katili Ed Gein'den etkilenerek bu albümde "Dead Skin Mask" şarkısını yapmıştır. War Ensemble şarkısı ise konserlerde çalınıp seyircileri coşturacak lokomotif bir şarkıydı. Seasons In The Abyss, Slayer'in çıkış anında en çok sattığı albümdür. Amerika'da 1.000.000 dan fazla satarak Platin Plak ödünülü almıştır.
"The Clash Of The Titans" Turnesi
1990 yılında hala konuşulan ünlü Clash Of The Titans turnesine çıktılar. Megadeth grubu Slayer'a birlikte bir Avrupa turnesi yapmalarını önerdi. Turnenin Avrupa ayağında Suicidal Tencencies, Testament, Megadeth ve Slayer sahne alırken Amerika ayağında Alice In Chains, Anthrax, Megadeth ve Slayer sahne almıştır. Slayer ile Alice In Chains grubunun çok iyi anlaştığı hatta aynı soyunma odasını kullandıklarını görürken Slayer ve Megadeth'in devamli sürtüştüklerini görmemek mümkün değildi.Bunun en büyük sebebi pek çok konserde seyircilerin Megadeth sahnede iken Slayer Slayer diye bağırmalarıydı.
A Decade Of Aggression
Slayer 1991 yılında 10.cu kuruluş yıldönümlerini kutlamak amacı ile iki CD lik "Decade Of Agression" albümünü çıkardılar.Toplam 21 şarkıdan oluşan bu konser kayıtı albüm kişisel görüşüme göre Heavy-Metal tarihinde yapılmış en iyi konser albümüdür. Grup klasik şarkıları Angel Of Death, Mandatory Suicide, South Of Heaven, Chemical Warfare, Raining Blood, Black Magic gibi etkili şarkılarını sanki stüdyodaymış gibi çalıp kayıt etmeleri hemen hemen bütün müzik otoritelerince tam puan ile değerlendirildi. Dolayısı ile Slayer yine bir platin plak kazanmaya hak kazandı.
Problemler - Bölüm II
Metal dünyası Ocak 1992 de büyük bir şok yaşadı Slayer daha önce kendileri ile pek çok sorun yaşayan bateristleri Dave Lombardo'yu gruptan
kovdular.Bunun en önemli sebebi bir önceki sorundaki ile aynı idi Tom, Kerry ve Jeff Dave ve Karısı Theresa'yı ünlü oyuncak bebek "Ken ve Barbie" ikisilisine benzetiyorlardı. Karı koca hiç ayrılmıyorlar ve Dave devamlı çalışmaları aksatıyordu. Buna ek olarak birde sırtında
oluşan rahatsızlığın onun performansını düşürmesi eklenince Dave'i tek kelime ile gruptan kovdular. Grup bir süre sonra kendi grubu Forbidden'den ayrılan Paul Bostaph'ın boşta olduğunu duyunca onu çalışmalarına davet ettiler.Bünyelerine hemen alışan Paul Bospath'ı memnuniyetle gruplarına kabul ettiler.
The Monsters Of Rock: Slayer
Sıradaki turne "Monsters Of Rock" turnesi idi, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Polonya ve İngiltere ayaklarından oluşan bu turnede Slayer'a, "Iron Maiden", "Skid Row" ve "WASP" eşlik etmekteydi. Slayer'ın tahtına adaylar çıkmaya başlamıştı. Bunların en önemli ikisi "Pantera" ve "Sepultura" idi. Nitekim Pantera, "Vulgar Display Of Power" albümü ile Amerika'da platin plak alınca Slayer'in tahtına ortak olarak gösterilmeye başladılar.Bu süreç içinde trash metal yavaş yavaş ölmeye başlamıştı.Trash grupları ya yumuşayıp heavy metal, glam, power metale kayıyor yada sertleşip dark, doom, death metale kayıyordu.Bu süreçte ayakta kalabilen çok az grup vardı..Mesela Violence, Death Angel ve Dark Angel.
Slayer..Hayata dönüş!
Slayer 1993 yılının sonlarına doğru suskunluğunu bir filmin soundtrack albümü için bozdu. "Judgement Night" filminin soundtrack çalışması çok ilginç bir deneyim oldu. Bir metal grubu ile bir hip-hop yada hardcore yada punk grubu eşleştiriliyor ve beraber bir şarkı yapıyorlardı.Ve Slayer Ice-T ile eşleşti. Ve beraberce War, UK 82 ve Disorder şarkılarını yaptılar [Gerçekten her arşivde bulunması gereken bir şarkı, bulun dinleyin derim] Ağustos 1994 yılında Slayer Brezilya'da bir seri konser verdi. 40.000 kişilik kapasiteli stadyumlarda Suicidal Tendencies, Kiss, Black Sabbath ve bazı yerel gruplarla sahne aldılar.
Yeni albümleri Divine Intervention bize tekrar o eski sert Slayer'i geri getirdi. Reign In Blood albümündeki sertlik bu albümde tekrarlanmıştı. Albüm çıkar çıkmaz bir hafta içinde Amerika'da 100.000 satıp müzik listelerine direk en üst basamaklardan girmişti.Bu albümde genellikle her parça Tom ve Kerry tarafından yapılmıştır.Nedendir bilinmez Jeff bu albüm sırasında oldukça pasif kaldı.Bu albümden Killing Fields, Dittohead ve Divine Intervention gibi klasik şarkılar çıkmıştır.
Problemler - Bölüm III
Slayer'ın tahtına sahip olmak isteyen Sepultura grubunun vokalisti Max Cavalera bütün dünya önünde Slayer'a savaş açmış onların pis bir nazi grubu olduğunu ve konserlerine sadece neonazilerin gittiğini söylemiştir. Buna bir Fransız Televizyonunda verdiği iki dakikalık sansürlenmiş, küfürlerle dolu yanıttan sonra Slayer ve Sepultura kanlı bıçaklı iki grup haline gelmiştir..
Avrupa Turnesi 1994
1994 yılı başında Slayer Avrupa turnesine Machine Head ile çıktılar. Ama Max Cavalera'nın sesi yine kesilmiyor ve bir röportajında "Slayer yaşlı ve yorgun bu yüzden Machine Head gibi sert bir grubu yanlarına seçtiler" diyerek yine tansiyonu yükseltiyordu.Buna yanıt vermeyen Slayer sadece şunu söyledi "Machine Head bizim için mükemmel bir açılış grubu" Avrupa turnesinde hayal kırıklığına uğramayı bir kenara bırakın umduklarından çok büyük ilgi ile karşılaştılar...
1995 Turnesi
Ocak 1995de Biohazard ve Machine Head ile uzun bir Amerika turnesine çıkan Slayer, hemen ardından "Amerika Stüdyolar Birliği"nden onur ödülü aldılar. Mart ayında Uzak Doğu ve Avusturalya turnesine tek başlarına çıktılar.Pek çok müzik otoritesi, Slayer'ın Dave Lombardo'dan sonra Paul Bostaph gibi harika bir baterist bulması ile sorunlarından arındığını düşünürken, metal müzikten sıkıldığını söyleyen Paul Bostaph gruptan ayrılarak kendisine "The Truth About Seafood" adlı bir grup kurmuştur. Ama Slayer çok kısa vadede sorunu çözmüş ve Testament'in bateristi Jon Dette gruba katılmıştır.
Slayer'ın sıradaki albümü "Undisputed Attitude" Ekim 1995 yılında kayıt edilmesine karşın çalıştığı firmadan kaynaklanan sorunlar yüzünden
ancak Mayıs 1996 tarihinde piyasaya sürülmüştür.Bu albümden "I Hate You" şarkısına video clip çeken Slayer hemen ardından "Superficial
Love/Abolish Government" adında bir single piyasaya sürmüştür. Takiben Hollanda'daki ünlü Dynamo ve Danimarka'daki Roskilde festivallerine
katıldılar. Kasım ayında Ozzy Osbourne tarafından organize edilen OzzFest festivaline katılmışlar ve Neurosis, Fear Factory, Biohazard, Sepultura, Danzig, ve Ozzy Osbourne ile beraber sahne almışlardır.Bu festival sonunda Ozzy Ozbourne'un firmasının çıkardığı bu festival CD'sinde Slayer "Angel Of Death" şarkısı ile yer almıştır. 1997 yılı başlarında bateristleri Jon Dette Jeff ile anlaşamadığını öne sürüp gruptan ayrılmıştır ve Slayer yine aynı sorunla başbaşa kalmıştır..BATERİST ! ....
"The Truth About Seafood" adlı kurduğu gruptan beklediğini alamayan Paul Bostaph Slayer'in bize tekrar katılırmısın teklifini kabul edip gruba geri döndü ve böylece Slayer yine baterist sorununu bu şekilde çözdü.Bu sırada Dave Lombardo kendi grubu Grip Inc. ile Slayer'in bir turneye beraber çıkmasını teklif etti ama Slayer'ın menajerleri buna gülerek net bir "HAYIR" yanıtı verdiler.
Yeni Albüm... Sonunda
Haziran 1998 tarihinde Slayer yeni albümü "Diabolus In Musica"yı piyasaya sürdü. Çıktıktan sonra bütün müzik otoritelerince harika bulunan bu albüm için yazılan kritiklerde grubun "Reign In Blood" havasını yeniden yakaladığını ve 1986 daki o sert acımasız Slayer'ın geri döndüğünü yazdılar. Amerika'nın en büyük müzik firması SONY/COLOMBIA etiketi ile piyasaya sürülen albüm gerçekten Slayer'in kendini yeniden bulmasını sağladı. Aynı firmada çalıştıkları "System Of A Down" ile birlikte bir Amerika ve Avrupa turnesine çıktıktan sonra Danimarka'daki Roskilde festivaline katıldılar.Bu arada yine Slayer-Sepultura çatışması başlamıştı ki, S.O.A.D grubu elemanları daha önce Sepultura ile de sahne aldıklarını ama Slayer'ın her açıdan daha iyi müzik yapıp daha profesyonel olduklarını açıklaması ortalığı daha da kızıştırmıştı. Slayer Avrupa turnesinden sonra tek başlarına Avusturalya ve Japonya turnesine çıktı.
Slayer, turnelerine 1999 yılında devam etti. Mart ayında Sick Of It All ve Messugah ile bir Amerika turnesi yaptılar.Hemen ardından yine OzzFest festivaline katıldılar bu sefer Black Sabbath, White Zombie, Deftones gibi pek çok grup ile sahneye çıktılar.Festivelden sonra Ozzy Ozbourne'un açıklaması tamamı ile Slayer'ı açıklıyordu "Festival sırasında pek çok insan çimlere uzanıp çıkan grupları dinleyip içkilerini içerken Slayer sahne aldığında hepsi sahneye doğru koşarak ayağa kalktılar ve çılgınca eğlendiler.... inanılmaz birşeydi, inanılmaz ..."
Turneler ve festivaller ile geçen dönem sonunda Slayer'in 10-11 şarkısı ortaya çıkmıştı.Özellikle Tom ve Kerry oldukça üretkendi ve turneleri sırasında yeni albümleri için gerekli miktarda şarkı bestelemişlerdi. 2001 yılında çıkardıkları "God Hates Us All" albümü ile ortalığı tam manası ile yıktılar. Tam 20 sene sonra hala ilk günlerindeki gibi sert nefret dolu müzikleri ile dinleyicilerini memnun ettiler. Ve hemen ardından Bruce Dickinson'un Iron Maiden'e geri dönmesi ile beraber bir turneye çıktılar. Hala ayaktalar ve ilk günkü kadar sertler...
kurmuş oldu. O zamana kadar yakın bir hastanede solunum yolları konusunda uzman bir terapist olarak çalışan Tom Araya, tıp ile ilgisini keserek kendisini tam manası ile müziğe verdi. Bu ne güzel bir seçimdir....
Slayer ilk olarak 1982 yılında başka grupların şarkılarını ufak kulüplerde çalarak para kazanmaya başlamışlardı. O zamanlar "Judas Priest" ve "Iron Maiden" şarkılarını çalmayı tercih ediyorlardı. Evet çığ ufak ufak başlamıştı ve giderek büyüyecek ve bütün dünyayı etkisi altına alacaktı..
Faaliyet ...
1983 yılının başında grubun başına tam manası ile devlet kuşu kondu. "Woodstock" adlı ufak bir barda çalarken Amerika'nın ünlü Metal Blade Stüdyolarının sahibi Brian Slagel onların performanslarından çok etkilenerek firmalarının yeni çıkaracakları bir toplama albümde bir Slayer şarkısı görmek istediğini söyledi. "Metal Massacra III" adlı bu toplama albümde yer alabilmek için sıkı çalışmaya karar veren Slayer, Brain'a grubun kayıtlarını yapmasını önerdi...
Bunu kabul eden Slayer "Aggressive Protector" adında bir şarkı yaparak bu toplama albüme dahil oldu. Brian daha sonra Slayer'e yardım ederek onların ilk kendi albümlerini çıkarmalarına ön ayak oldu, "Show No Mercy" adındaki bu ilk albümleri Aralık 1983 yılında piyasaya sürüldü. Pek çok metal dergisi yazar, Slayer'e güldü, çünkü albüm kapağındaki keçi/şeytan illüstrasyonu onlara çok komik gelmişti. Daha henüz müzik piyasası bu tür şeylere hazır değildi...
1983 yılında bir başka klasik albüm daha piyasaya sürüldü. Evet sizinde tahmin edebileceğiniz gibi Metallica'nın "Kill'Em All" albümü. Metallica'da Slayer gibi 1981 yılında müzik yapmaya başlamıştı.Show No Mercy albümü pek çok çığlık,gitar solosu ve son derece hızlı bateri soloları ile doluydu. Herkesin ortak bir kanısı vardı oda Tom, Jeff, Kerry ve Dave'in enstrümanlarını son derece profesyonelce ve iyi kullandıkları idi. Örneğin bir dergi "Dave Lombardo, Lars Ulrich'ten 8-10 gömlek üstündür" diye yazmıştı. Açıkçası bu fikre %100 katılmaktayım."Show No Mercy" çeşitli teknik sorunlar yüzünden 1984 yılında Avrupa'da piyasaya sürüldü.Aynı sene içinde Slayer "Chemical Warfare" adında bir şarkı bestelemişti. Bu onların şimdiye kadar yaptıkları en sert şarkıydı.Hemen ardından "Captor Of Sin" adlı şarkıyı kayıt ettikten sonra "Haunting The Chapel" adlı EP'lerini piyasaya sürdüler.
Cehennem bekçileri..
1985 yılında Slayer eylemlerine devam etme kararı alarak "Hell Awaits" albümünü piyasaya sürdüler.Albümün yapımcılığını onları keşfeden Brian
Slagel yapmış ve kendi firması Metal Blade etiketi ile piyasaya sürmüştü.Albüm, ismi gibi satanist içerikleri ile dolu idi (Hell Awaits - Cehennem Bekçileri). Albüm çok kısa süreç içinde 100.000 adet sattı (O zamanlar için çok ciddi bir rakam) ve bütün büyük firmaların dikkati, Slayer üzerinde toplandı. "At Dawn They Sleep", "Kill Again", "Necrophilliac" ve "Hell Awaits" gibi muhteşem şarkıların olduğu bu albüm
metal müzik piyasası için gerçek bir hazinedir. Show No Mercy albümü çıktığında onlara gülen eleştirmenler, utanç içinde köşelerine saklanmışlardır. Grup 1985 yılında ilk Avrupa turnesine çıktı....
Müthiş "Reign In Blood"
Gelmiş geçmiş en iyi Trash-Metal albümü
Bu albümden sonra speed metalin önü kesilmiş ve yavaş yavaş trash metale dönüş başlamıştı. Albümün açılış şarkısı "Angel Of Death" 2.ci Dünya Savaşı sırasındaki ünlü Auschwitz toplama kampında masum yahudiler üzerinde insanlık dışı deneyler yapan hasta ruhlu doktor Joseph Mengele'nin acımasızlıklarını anlatmaktadır.Bu şarkıyı Jeff Hanneman yazmıştır.Uzun sarı saçları olan bu gitarist Nazi Almanya'sı ile (SS-Waffen SS gibi askeri teşkilatlar) ilgilenmekteydi ve çok geniş bir Alman savaş ve Nazi madalyası kolleksiyonu vardır. Bu şarkı yüzünden pek çok insan Jeff ve diğer Slayer elemanlarının nazi olduğunu düşünmeye başlamışlardı ama onlar asla nazi değillerdi.Slayer grup logosunda bir demir kartal yer alması ve grubun fan klübünün adının "Slaytanic Wehrmacht"( wehrmacht = Almancada askeri güç, ordu demek) olması onların senelerce nazi grubu olarak bilinmesine yol açtı..
Grup Amerika ve Kanada'da ciddi zorluklar yaşadılar. Konser salonları Slayer'a salonlarını kiralamak istemediler. Büyük müzik firmaları onları reddetti, bu yüzden Ekim 1986 yılında "Reign Of Blood" albümü Def Jam Stüdyolarından piyasaya sürüldü. Bu yüzden Avrupa'daki Slayer fanları 1997 senesinde Slayer'in konserlerini seyretme şansına sahip oldular.Burada dikkati çeken nokta ise "Reign In Blood" albümünün şarkı sözlerinin satanist ve vahşi ifadelerle kurgulu olmasaydı. Yani nazizm ile uzaktan yakından alakası yoktu.
İlk altın plak rekoru, başarıya doğru bir adım daha..
Slayer, "Reign In Blood" albümü ile 1987 yılında ilk altın plak ödülünü almaya hak kazandı. Amerikada çok kısa bir süre içinde 500.000 albüm satması ve Amerika'da hiçbir konsere dahi çıkmamalarına karşın Amerika metal Top-100 listelerinde haftalarca ilk sırada kalmaları bu albümün başarısının ufak bir ispatıdır. Aynı sene içinde Slayer, efsanevi rock grubu Iron Butterfly'ın 14 dakikalık "In A Gadda Da Vidda" şarkısını "Less Then Zero" filmi için cover yapmışlardır.Hiç bir grup Slayer'in alt grubu olarak sahneye çıkmak istemiyordu. Çünkü seyirciler ilk saniyeden itibaren "Slayer! Slayer!" diye bağırıyorlar ve grupların kendilerini kötü hissetmelerine yol açıyorlardı..
Problemler - Bölüm I
Fakat herşey Slayer için iyi gitmiyordu . Grubun içinde sorunlar çıkmaya başlamıştı. Tom, Kerry ve Jeff bir yanda Dave başka bir yanda idi.Grup içinde kutuplaşma oluşmaya başlamıştı ve ardından Dave gruptan çıkartılarak yerine Whiplash grubunun bateristi Tony Scaglione alındı. Fakat istedikleri performansı veremeyen Tony grupta fazla barınamadı ve çıkartıldı. Daha sonra aralarındaki sorunlar çözülmüş ve Dave tekrar gruba dahil olmuştu. Grup hiç ara vermeden uzun bir Amerika ve Kanada turnesine çıktı.Bu arada eğer Dave gruba dönmeseydi Sacred Reich grubunun bateristi Gregg Hall'un gruba alınacağı söylentileri uzun süre konuşuldu. Ve 1988 yılında Slayer'in yeni albümü çıktı.
South Of Heaven...
"South Of Heaven" 1988 yılında piyasaya sürüldü. "Reign In Blood" albümünden biraz daha az sert ve hızlıydı.Bunun sebebi, müziklerin genelde Tom Araya ve Jeff Hanneman tarafından yapılmış olmasıydı. Daha önceleri genelde daha hızlı ve sert tekniğe sahip olan Kerry King'in şarkıları kullanıldığından son albümde daha yavaş tekniğe sahip olan Tom ve Jeff'in ön olana çıkması ile albüm Reign In Blood kadar sert olmamıştı. Bu albümdeki "South Of Heaven" şarkısı ayrıca Tom Araya'nın ilk yaptığı şarkıdır. Bu albümde şarkı sözlerinde de bir takım farklılıklar dikkati çekmektedir, yine sert ve satanist ifadeler kullanılmış ama bunun yanında ilk defa, nazizm, savaş, kürtaj ve televizyon vaizleri şarkı sözlerine dahil olmuştur. South Of Heaven, Mandatory Suicide ve Silence Scream bu albümün lokomotif şarkıları arasındadır.Slayer bu albümü ile de bir altın plak almaya hak kazanmıştır.Trash Metal dünyasının büyük dörtlüleri arasına bu albümden sonra girmiştir. Metallica, Anthrax ve Megadeth ile birlikte trash-metal dünyasının en büyük 4 grubundan birisi olmuştur.
1990 yılında grup "Seasons In The Abyss" albümünü piyasaya sürdü. Bu albüm eski ve yeni ritmler taşımaktaydı. Bir önceki albüm "South Of
Heaven"'dan daha sert olan bu albümde Tom Araya'nin vokalini biraz daha sertleştirdiğini görüyoruz. Tom bir ara seri katiller olayına daldığı için bir zamanların ünlü seri katili Ed Gein'den etkilenerek bu albümde "Dead Skin Mask" şarkısını yapmıştır. War Ensemble şarkısı ise konserlerde çalınıp seyircileri coşturacak lokomotif bir şarkıydı. Seasons In The Abyss, Slayer'in çıkış anında en çok sattığı albümdür. Amerika'da 1.000.000 dan fazla satarak Platin Plak ödünülü almıştır.
"The Clash Of The Titans" Turnesi
1990 yılında hala konuşulan ünlü Clash Of The Titans turnesine çıktılar. Megadeth grubu Slayer'a birlikte bir Avrupa turnesi yapmalarını önerdi. Turnenin Avrupa ayağında Suicidal Tencencies, Testament, Megadeth ve Slayer sahne alırken Amerika ayağında Alice In Chains, Anthrax, Megadeth ve Slayer sahne almıştır. Slayer ile Alice In Chains grubunun çok iyi anlaştığı hatta aynı soyunma odasını kullandıklarını görürken Slayer ve Megadeth'in devamli sürtüştüklerini görmemek mümkün değildi.Bunun en büyük sebebi pek çok konserde seyircilerin Megadeth sahnede iken Slayer Slayer diye bağırmalarıydı.
A Decade Of Aggression
Slayer 1991 yılında 10.cu kuruluş yıldönümlerini kutlamak amacı ile iki CD lik "Decade Of Agression" albümünü çıkardılar.Toplam 21 şarkıdan oluşan bu konser kayıtı albüm kişisel görüşüme göre Heavy-Metal tarihinde yapılmış en iyi konser albümüdür. Grup klasik şarkıları Angel Of Death, Mandatory Suicide, South Of Heaven, Chemical Warfare, Raining Blood, Black Magic gibi etkili şarkılarını sanki stüdyodaymış gibi çalıp kayıt etmeleri hemen hemen bütün müzik otoritelerince tam puan ile değerlendirildi. Dolayısı ile Slayer yine bir platin plak kazanmaya hak kazandı.
Problemler - Bölüm II
Metal dünyası Ocak 1992 de büyük bir şok yaşadı Slayer daha önce kendileri ile pek çok sorun yaşayan bateristleri Dave Lombardo'yu gruptan
kovdular.Bunun en önemli sebebi bir önceki sorundaki ile aynı idi Tom, Kerry ve Jeff Dave ve Karısı Theresa'yı ünlü oyuncak bebek "Ken ve Barbie" ikisilisine benzetiyorlardı. Karı koca hiç ayrılmıyorlar ve Dave devamlı çalışmaları aksatıyordu. Buna ek olarak birde sırtında
oluşan rahatsızlığın onun performansını düşürmesi eklenince Dave'i tek kelime ile gruptan kovdular. Grup bir süre sonra kendi grubu Forbidden'den ayrılan Paul Bostaph'ın boşta olduğunu duyunca onu çalışmalarına davet ettiler.Bünyelerine hemen alışan Paul Bospath'ı memnuniyetle gruplarına kabul ettiler.
The Monsters Of Rock: Slayer
Sıradaki turne "Monsters Of Rock" turnesi idi, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Polonya ve İngiltere ayaklarından oluşan bu turnede Slayer'a, "Iron Maiden", "Skid Row" ve "WASP" eşlik etmekteydi. Slayer'ın tahtına adaylar çıkmaya başlamıştı. Bunların en önemli ikisi "Pantera" ve "Sepultura" idi. Nitekim Pantera, "Vulgar Display Of Power" albümü ile Amerika'da platin plak alınca Slayer'in tahtına ortak olarak gösterilmeye başladılar.Bu süreç içinde trash metal yavaş yavaş ölmeye başlamıştı.Trash grupları ya yumuşayıp heavy metal, glam, power metale kayıyor yada sertleşip dark, doom, death metale kayıyordu.Bu süreçte ayakta kalabilen çok az grup vardı..Mesela Violence, Death Angel ve Dark Angel.
Slayer..Hayata dönüş!
Slayer 1993 yılının sonlarına doğru suskunluğunu bir filmin soundtrack albümü için bozdu. "Judgement Night" filminin soundtrack çalışması çok ilginç bir deneyim oldu. Bir metal grubu ile bir hip-hop yada hardcore yada punk grubu eşleştiriliyor ve beraber bir şarkı yapıyorlardı.Ve Slayer Ice-T ile eşleşti. Ve beraberce War, UK 82 ve Disorder şarkılarını yaptılar [Gerçekten her arşivde bulunması gereken bir şarkı, bulun dinleyin derim] Ağustos 1994 yılında Slayer Brezilya'da bir seri konser verdi. 40.000 kişilik kapasiteli stadyumlarda Suicidal Tendencies, Kiss, Black Sabbath ve bazı yerel gruplarla sahne aldılar.
Yeni albümleri Divine Intervention bize tekrar o eski sert Slayer'i geri getirdi. Reign In Blood albümündeki sertlik bu albümde tekrarlanmıştı. Albüm çıkar çıkmaz bir hafta içinde Amerika'da 100.000 satıp müzik listelerine direk en üst basamaklardan girmişti.Bu albümde genellikle her parça Tom ve Kerry tarafından yapılmıştır.Nedendir bilinmez Jeff bu albüm sırasında oldukça pasif kaldı.Bu albümden Killing Fields, Dittohead ve Divine Intervention gibi klasik şarkılar çıkmıştır.
Problemler - Bölüm III
Slayer'ın tahtına sahip olmak isteyen Sepultura grubunun vokalisti Max Cavalera bütün dünya önünde Slayer'a savaş açmış onların pis bir nazi grubu olduğunu ve konserlerine sadece neonazilerin gittiğini söylemiştir. Buna bir Fransız Televizyonunda verdiği iki dakikalık sansürlenmiş, küfürlerle dolu yanıttan sonra Slayer ve Sepultura kanlı bıçaklı iki grup haline gelmiştir..
Avrupa Turnesi 1994
1994 yılı başında Slayer Avrupa turnesine Machine Head ile çıktılar. Ama Max Cavalera'nın sesi yine kesilmiyor ve bir röportajında "Slayer yaşlı ve yorgun bu yüzden Machine Head gibi sert bir grubu yanlarına seçtiler" diyerek yine tansiyonu yükseltiyordu.Buna yanıt vermeyen Slayer sadece şunu söyledi "Machine Head bizim için mükemmel bir açılış grubu" Avrupa turnesinde hayal kırıklığına uğramayı bir kenara bırakın umduklarından çok büyük ilgi ile karşılaştılar...
1995 Turnesi
Ocak 1995de Biohazard ve Machine Head ile uzun bir Amerika turnesine çıkan Slayer, hemen ardından "Amerika Stüdyolar Birliği"nden onur ödülü aldılar. Mart ayında Uzak Doğu ve Avusturalya turnesine tek başlarına çıktılar.Pek çok müzik otoritesi, Slayer'ın Dave Lombardo'dan sonra Paul Bostaph gibi harika bir baterist bulması ile sorunlarından arındığını düşünürken, metal müzikten sıkıldığını söyleyen Paul Bostaph gruptan ayrılarak kendisine "The Truth About Seafood" adlı bir grup kurmuştur. Ama Slayer çok kısa vadede sorunu çözmüş ve Testament'in bateristi Jon Dette gruba katılmıştır.
Slayer'ın sıradaki albümü "Undisputed Attitude" Ekim 1995 yılında kayıt edilmesine karşın çalıştığı firmadan kaynaklanan sorunlar yüzünden
ancak Mayıs 1996 tarihinde piyasaya sürülmüştür.Bu albümden "I Hate You" şarkısına video clip çeken Slayer hemen ardından "Superficial
Love/Abolish Government" adında bir single piyasaya sürmüştür. Takiben Hollanda'daki ünlü Dynamo ve Danimarka'daki Roskilde festivallerine
katıldılar. Kasım ayında Ozzy Osbourne tarafından organize edilen OzzFest festivaline katılmışlar ve Neurosis, Fear Factory, Biohazard, Sepultura, Danzig, ve Ozzy Osbourne ile beraber sahne almışlardır.Bu festival sonunda Ozzy Ozbourne'un firmasının çıkardığı bu festival CD'sinde Slayer "Angel Of Death" şarkısı ile yer almıştır. 1997 yılı başlarında bateristleri Jon Dette Jeff ile anlaşamadığını öne sürüp gruptan ayrılmıştır ve Slayer yine aynı sorunla başbaşa kalmıştır..BATERİST ! ....
"The Truth About Seafood" adlı kurduğu gruptan beklediğini alamayan Paul Bostaph Slayer'in bize tekrar katılırmısın teklifini kabul edip gruba geri döndü ve böylece Slayer yine baterist sorununu bu şekilde çözdü.Bu sırada Dave Lombardo kendi grubu Grip Inc. ile Slayer'in bir turneye beraber çıkmasını teklif etti ama Slayer'ın menajerleri buna gülerek net bir "HAYIR" yanıtı verdiler.
Yeni Albüm... Sonunda
Haziran 1998 tarihinde Slayer yeni albümü "Diabolus In Musica"yı piyasaya sürdü. Çıktıktan sonra bütün müzik otoritelerince harika bulunan bu albüm için yazılan kritiklerde grubun "Reign In Blood" havasını yeniden yakaladığını ve 1986 daki o sert acımasız Slayer'ın geri döndüğünü yazdılar. Amerika'nın en büyük müzik firması SONY/COLOMBIA etiketi ile piyasaya sürülen albüm gerçekten Slayer'in kendini yeniden bulmasını sağladı. Aynı firmada çalıştıkları "System Of A Down" ile birlikte bir Amerika ve Avrupa turnesine çıktıktan sonra Danimarka'daki Roskilde festivaline katıldılar.Bu arada yine Slayer-Sepultura çatışması başlamıştı ki, S.O.A.D grubu elemanları daha önce Sepultura ile de sahne aldıklarını ama Slayer'ın her açıdan daha iyi müzik yapıp daha profesyonel olduklarını açıklaması ortalığı daha da kızıştırmıştı. Slayer Avrupa turnesinden sonra tek başlarına Avusturalya ve Japonya turnesine çıktı.
Slayer, turnelerine 1999 yılında devam etti. Mart ayında Sick Of It All ve Messugah ile bir Amerika turnesi yaptılar.Hemen ardından yine OzzFest festivaline katıldılar bu sefer Black Sabbath, White Zombie, Deftones gibi pek çok grup ile sahneye çıktılar.Festivelden sonra Ozzy Ozbourne'un açıklaması tamamı ile Slayer'ı açıklıyordu "Festival sırasında pek çok insan çimlere uzanıp çıkan grupları dinleyip içkilerini içerken Slayer sahne aldığında hepsi sahneye doğru koşarak ayağa kalktılar ve çılgınca eğlendiler.... inanılmaz birşeydi, inanılmaz ..."
Turneler ve festivaller ile geçen dönem sonunda Slayer'in 10-11 şarkısı ortaya çıkmıştı.Özellikle Tom ve Kerry oldukça üretkendi ve turneleri sırasında yeni albümleri için gerekli miktarda şarkı bestelemişlerdi. 2001 yılında çıkardıkları "God Hates Us All" albümü ile ortalığı tam manası ile yıktılar. Tam 20 sene sonra hala ilk günlerindeki gibi sert nefret dolu müzikleri ile dinleyicilerini memnun ettiler. Ve hemen ardından Bruce Dickinson'un Iron Maiden'e geri dönmesi ile beraber bir turneye çıktılar. Hala ayaktalar ve ilk günkü kadar sertler...