ağladım sabah gelirken işe gelirken
bir şarkı dinledim
bizi düşündüm...
sana kahvaltı hazırladığımı düşündüm
masada sadece kızarmış ekmek ve bal vardı
zengin sofraların alınmayan tadıydı sevgimiz
çay demlediğimi düşündüm sana
dibi az kireç tutmuş çaydanlığa baktım
kaç gecenin izi vardı onda
suyla durulanan sabahlar dokundu tenime
o şarkıyı mırıldandım sana
güneşte demledim çayını
yüreğimden süzdüm
koydum ince belliye
bir şeker attım içine
diğerini koydum yanına
kıtlama içmek var serde
yaşamın tadını usul usul almak gerek dedim kendi kendime
saçlarıma dokundum birden
ruhumun kozasıydı saçlarım
savrulmuş bir hayatın girzgahıydı aklar
saydıydık seninle bir bir onları
gökyüzünden yıldız tutar gibi
"kadın oluyorsun" demiştin bana
sarılmıştın usulca
içim tiredi birden
sanki yüreğim iki değirmen taşı arasında kalmış buğday tanesi
seninle, sensizliği hissedince
elimden kayıp gitti ekmek
nimeti yere düşürdüm derken
çıplak ayaklarım karşıladı beni
annemin sesi çınladı kulaklarımda o anda
"bozkırın kızı! ayağına kenger batmayasıca hasta olacaksın.."
hüzünlü bir gülümseme kapladı yüzümü
annemi özledim
sarmak istedim ayaklarımı birden
yalın ayak gezen ruhumdu aslında
onu örtmek istemedim
döndüm o an gülüsedim sana
yataktan bana bakıyordun
yüreğin vurmuştu yüzüne
düş'tüm yüreğine
aynaya bakarcasına
ömrümün tüm sabahlarını böyle yaşayacağımı düşünürken...
başka bir sabaha uyandığımı fark ettim
kelimelerle gözyaşı çizilir mi?
ben çizdim hece hece
seni bıraktım satırlara kendimi yine yola vururken
anılardan merdiven yaptım..
okuyanlar takılsın istedim bir bir..
durdukları her noktada bir sevda bıraksınlar
anımsamak duadır
tıpkı eksik kalanları tamamlamak için yazılan bu yazı gibi
herkes kendi duasında seslenir
tıpkı kendi dilinde sevdiği gibi
Tıpkı bu şarkıyla benim seni bi daha sevdiğim gibi....
"Gittin, kanadı kırık kuştum
Sustum, sözlerine küstüm
Hani kırılırsın siyaha
Nöbet nöbet geceler boyunca
Dün güne dize gelince
Yürek acılara doyunca
O tez dönüşün geç olunca
Kendime tahammülü öğrendim
Kördüm, bilendim
Seni unutmayı öğrendim
Sen yoktun, ben yalnız kalmayı öğrendim,
Acıya duvar gibi durmayı öğrendim,
Kaybolmuş bir dilin sözcükleri gibi
Köksüz, bağsız durmayı öğrendim
Vazgeçtiysen hep sağanak yağışlarımdan
Vazgeçtiysen bitmek bilmez kışlarımdan
Korkma kimseye ödenecek borcum yok
Yoksaymayı ben senden öğrendim.."