Acıyı Aşka Yama Yaptım
Sahte mutluluklar giyiniyor sözcükler.
Sen-ben savaşında imtiyazsız yarınlara bugünden açıyorum gözlerimi. Savaşacak kadar bile yakın olmayışımızı bilirim.
Bilirim acı verişindir bu kadar sözcük dizdiren.
Ömrümü ömrünün ardında sürüyen...
Söz dinlemeyen yanımı artık çok iyi tanıyorum.
Ayağım takılıyor bir acıya ve yokluğunun üstüne düşüyorum.
Hala üşüyorum...
İğne deliğinden geçiriyorum sevdayı.
Sen oluyor nakışımın adı.
Bir an sen oluyorum anlayışsız vurdumduymaz...
Harf harf işlerken kelimelerimi
şimdiden yerleştiriyorum acılarımı parmaklarımın ucuna.
Son düşen cemreyi de ayırıyorum payıma.
Acıttığın yerden tüm acılarımı da topla git hadi.
Anlamadım yâr Sen mi yâr olmadın yoksa ben mi yarenlikten uzaktım? Hangi kıyıya vurmuştu aramızdaki eksik o taş?
Hangi şarkı sözlerida yarım kalmıştı notamız?
Hangi satır içine sığdırabilmişti de seni; sen bulunmazım olmuştun?
Ah yâr sana bağlamazsam sözcüklerimi
hep anlamsızlık oluyor yüreğimin dili.
Sana bağlandığında da gözyaşına paralel oluyor.
Yok mu önümde senden gayri gidecek bir yol?
İçim yine aynı mısra´ları tekrarlıyor..
Yamaçlarımda senli güzel düşerim var
Ama düşlerime damlayan zehir de sensin yâr
Bulamadım yâr.
Seni bu kadar ararken kendime bir mutluluğu da bulamadım.
Zamandan bir bir çalıp saatleri sızlayan yanlarıma kattım. Ben acıyı aşka yama yaptım.
Hafife almadım duyuları.
Kuytu köşelerde ölümüne besledim sevdayı.
Acıydı bildiğim aşkın ön adı. Hiçbir şehre sığmadı yüreğim.
İstanbul sen de yüreğimi ayaklarına doladın.
Ve sen düştün ben kanadım.
Ezildim yarama yine koskoca bir kenti bastım.
Büyük bir uykudan ibaret sandım satırlarda yaşamayı.
Kelimeleri vurdum kumsallara.
Canımı ağrıttım ardında.
Ve bir taş daha attım içimin karanlık dehlizine.
Hüzün meskenine kilitli aşk hangi makamı kabul ediyordu ki sözlerine? Hangi yaram düşlerimi sana vurduğumda acı damlatmıyordu?
Gerçeğimde olmayan yâr gönlümden git!
Hadi git! Ben sarsılan bir şehrin enkazı olmaya razıyım.
Ben yine kâbuslar saklarım yatak başlarımda.
Ve sana şiirler biriktirmekten vazgeçerim.
Bu resım kucultulmustur.Gercek boyuta donmek ıcın tıklayın.Orjınal boyut 717x520
Sahte mutluluklar giyiniyor sözcükler.
Sen-ben savaşında imtiyazsız yarınlara bugünden açıyorum gözlerimi. Savaşacak kadar bile yakın olmayışımızı bilirim.
Bilirim acı verişindir bu kadar sözcük dizdiren.
Ömrümü ömrünün ardında sürüyen...
Söz dinlemeyen yanımı artık çok iyi tanıyorum.
Ayağım takılıyor bir acıya ve yokluğunun üstüne düşüyorum.
Hala üşüyorum...
İğne deliğinden geçiriyorum sevdayı.
Sen oluyor nakışımın adı.
Bir an sen oluyorum anlayışsız vurdumduymaz...
Harf harf işlerken kelimelerimi
şimdiden yerleştiriyorum acılarımı parmaklarımın ucuna.
Son düşen cemreyi de ayırıyorum payıma.
Acıttığın yerden tüm acılarımı da topla git hadi.
Anlamadım yâr Sen mi yâr olmadın yoksa ben mi yarenlikten uzaktım? Hangi kıyıya vurmuştu aramızdaki eksik o taş?
Hangi şarkı sözlerida yarım kalmıştı notamız?
Hangi satır içine sığdırabilmişti de seni; sen bulunmazım olmuştun?
Ah yâr sana bağlamazsam sözcüklerimi
hep anlamsızlık oluyor yüreğimin dili.
Sana bağlandığında da gözyaşına paralel oluyor.
Yok mu önümde senden gayri gidecek bir yol?
İçim yine aynı mısra´ları tekrarlıyor..
Yamaçlarımda senli güzel düşerim var
Ama düşlerime damlayan zehir de sensin yâr
Bulamadım yâr.
Seni bu kadar ararken kendime bir mutluluğu da bulamadım.
Zamandan bir bir çalıp saatleri sızlayan yanlarıma kattım. Ben acıyı aşka yama yaptım.
Hafife almadım duyuları.
Kuytu köşelerde ölümüne besledim sevdayı.
Acıydı bildiğim aşkın ön adı. Hiçbir şehre sığmadı yüreğim.
İstanbul sen de yüreğimi ayaklarına doladın.
Ve sen düştün ben kanadım.
Ezildim yarama yine koskoca bir kenti bastım.
Büyük bir uykudan ibaret sandım satırlarda yaşamayı.
Kelimeleri vurdum kumsallara.
Canımı ağrıttım ardında.
Ve bir taş daha attım içimin karanlık dehlizine.
Hüzün meskenine kilitli aşk hangi makamı kabul ediyordu ki sözlerine? Hangi yaram düşlerimi sana vurduğumda acı damlatmıyordu?
Gerçeğimde olmayan yâr gönlümden git!
Hadi git! Ben sarsılan bir şehrin enkazı olmaya razıyım.
Ben yine kâbuslar saklarım yatak başlarımda.
Ve sana şiirler biriktirmekten vazgeçerim.