Ben sana yazılar yazarım şiirler okurum “yorgun iş dönüşlerine” bırakırım tüm kasvetimi ve her gece ölmeden kusarım sensizliği…
Gözlerim taşırken gamı rızk denen bu yükü de unuturum saçı sakala bağlar yatarım sen yeter ki ruhumda kal!
Sen hülyalarımda kal! Orada daha kutsal ve daha yücesin!
Bilirim! Orada daha huzur verici ve sevgini esirgemezsin.
Sen rüyalarımda kal!
Elini tutarım gözüne bakarım saçlarını tararım rüzgârda!
Sen hep içimde kal yasak aşkım!
Ağlarım
Söylerim hem şarkımızı sonra dualarım vardır peşi sıra mübarek akşamlarda dillendiririm!
Sen içimde kal ey sevdiğim!
Ben sana yazılar yazarım şiirler okurum “yorgun iş dönüşlerine” bırakırım tüm kasvetimi ve her gece ölmeden kusarım sensizliği…
Gözlerim taşırken gamı rızk denen bu yükü de unuturum saçı sakala bağlar yatarım sen yeter ki ruhumda kal!
Zannımca bu aşk efsanem olacak benim! Her defasında ulaşmak istediğim ama tutamadığım bir ağaç dalı. Görmek istediğim sonsuzluk bulmak istediğim mutluluk sevgilerin en yücesini yüklediğim sen;
Zannımca bu aşk sonum olacak benim!
Rubai’den de girdim Mesneviden de Kürdili Hicaz da yetmedi Uşşak makamı da kurtarmadı bu ruh halini… Anlatmaya değer bulamadım hiçbir nağmeyi anlamaya değer gelmedi hiç biri…
Arayıp bulması gereken bir adresi var gönlümün! Biliyorum çiçeğim hiç bulamayacak seni! Hep soracak isteyecek koklayacak ve arayacak ama hiç bulamayacak.
Gözlerim tütecek gözlerinde ellerinin hasretiyle yokluğa deyecek ellerim sesinin titreşimini ararken kulaklarım bir kurt kadar keskin olacak ve kesif bir yorgunlukla düşecekler omzuma… Acıdır ızdıraptır yazıktır ki ne ellerini bulacak ellerim ne gözlerini gözlerim ve ne de sesini işitecek kulaklarım…
Şimdi bu geceden sonra yani bir sonraki geceye eş düşen karanlıkta ve onu takip eden sonraki ayrılık zamanında ya da sonrasında…
Şimdi bu gündüzden sonra yani bir sonraki gündüze eş düşen aydınlıkta ve onu takip eden sonraki ayrılık zamanında ya da sonrasında…
Şimdi bu düşündüğüm “sen”den sonra yani bir sonraki düşünceme eş düşen paragrafta ve onu takip eden ayrılık cümlesinde ya da sonrasında…
Şimdi bu yaşamdan sonra yani bir sonraki yaşama eş düşen zamanda ve onu takip eden sonraki ayrılık zamanında ya da sonrasında
Kulakların çınlarsa sevdiğim bil ki adını anıyorum ve seni söylüyorum her daim!
Sen içimde kal ey sevdiğim!
Ben sana yazılar yazarım şiirler okurum “yorgun iş dönüşlerine” bırakırım tüm kasvetimi ve her gece ölmeden kusarım sensizliği…
Gözlerim taşırken gamı rızk denen bu yükü de unuturum saçı sakala bağlar yatarım sen yeter ki ruhumda kal!
Mahur akşamlardan da yazdım denemelerden de manzum da yetmedi serbest nazım da kurtarmadı beni yazıya dökmeye başaramadım hiçbir zaman seni! Seni tercüme edemedi lisanıma hiçbir kelime!
Sonunda olması gereken bir sahibi var gönlümün! Biliyorum sevdiğim hiç olmayacaksın sen! Hep soracak isteyecek koklayacak ve arayacak ama hiç bulamayacak.
Sen içimde kal ey sevdiğim!
Gözlerim taşırken gamı rızk denen bu yükü de unuturum saçı sakala bağlar yatarım sen yeter ki ruhumda kal!
Sen hülyalarımda kal! Orada daha kutsal ve daha yücesin!
Bilirim! Orada daha huzur verici ve sevgini esirgemezsin.
Sen rüyalarımda kal!
Elini tutarım gözüne bakarım saçlarını tararım rüzgârda!
Sen hep içimde kal yasak aşkım!
Ağlarım
Söylerim hem şarkımızı sonra dualarım vardır peşi sıra mübarek akşamlarda dillendiririm!
Sen içimde kal ey sevdiğim!
Ben sana yazılar yazarım şiirler okurum “yorgun iş dönüşlerine” bırakırım tüm kasvetimi ve her gece ölmeden kusarım sensizliği…
Gözlerim taşırken gamı rızk denen bu yükü de unuturum saçı sakala bağlar yatarım sen yeter ki ruhumda kal!
Zannımca bu aşk efsanem olacak benim! Her defasında ulaşmak istediğim ama tutamadığım bir ağaç dalı. Görmek istediğim sonsuzluk bulmak istediğim mutluluk sevgilerin en yücesini yüklediğim sen;
Zannımca bu aşk sonum olacak benim!
Rubai’den de girdim Mesneviden de Kürdili Hicaz da yetmedi Uşşak makamı da kurtarmadı bu ruh halini… Anlatmaya değer bulamadım hiçbir nağmeyi anlamaya değer gelmedi hiç biri…
Arayıp bulması gereken bir adresi var gönlümün! Biliyorum çiçeğim hiç bulamayacak seni! Hep soracak isteyecek koklayacak ve arayacak ama hiç bulamayacak.
Gözlerim tütecek gözlerinde ellerinin hasretiyle yokluğa deyecek ellerim sesinin titreşimini ararken kulaklarım bir kurt kadar keskin olacak ve kesif bir yorgunlukla düşecekler omzuma… Acıdır ızdıraptır yazıktır ki ne ellerini bulacak ellerim ne gözlerini gözlerim ve ne de sesini işitecek kulaklarım…
Şimdi bu geceden sonra yani bir sonraki geceye eş düşen karanlıkta ve onu takip eden sonraki ayrılık zamanında ya da sonrasında…
Şimdi bu gündüzden sonra yani bir sonraki gündüze eş düşen aydınlıkta ve onu takip eden sonraki ayrılık zamanında ya da sonrasında…
Şimdi bu düşündüğüm “sen”den sonra yani bir sonraki düşünceme eş düşen paragrafta ve onu takip eden ayrılık cümlesinde ya da sonrasında…
Şimdi bu yaşamdan sonra yani bir sonraki yaşama eş düşen zamanda ve onu takip eden sonraki ayrılık zamanında ya da sonrasında
Kulakların çınlarsa sevdiğim bil ki adını anıyorum ve seni söylüyorum her daim!
Sen içimde kal ey sevdiğim!
Ben sana yazılar yazarım şiirler okurum “yorgun iş dönüşlerine” bırakırım tüm kasvetimi ve her gece ölmeden kusarım sensizliği…
Gözlerim taşırken gamı rızk denen bu yükü de unuturum saçı sakala bağlar yatarım sen yeter ki ruhumda kal!
Mahur akşamlardan da yazdım denemelerden de manzum da yetmedi serbest nazım da kurtarmadı beni yazıya dökmeye başaramadım hiçbir zaman seni! Seni tercüme edemedi lisanıma hiçbir kelime!
Sonunda olması gereken bir sahibi var gönlümün! Biliyorum sevdiğim hiç olmayacaksın sen! Hep soracak isteyecek koklayacak ve arayacak ama hiç bulamayacak.
Sen içimde kal ey sevdiğim!