Bitmez sanılan aşklardır en erken sona varan
Dönülmez sanılan gidişlerdir bize yol kenarlarında mola verdiren..
Gittin...
Dönüşü olmayan bir gidişin başlangıç saatiydi.
Oysa yollar iki kişilikti..Tek gittiğini zannettin..
Yolculuklar tek gidenler için düşünülmemişti
Yol araçlarının yanyana koltukları boşuna değildi.
Oysa gittin.
Ama gitmeyecektin.
Bitmeyecektik.
Öğrendim;
Bitmez sanılan aşklarmış en erken sona varan..
Hep konuşacaktın hep konuşacaktım
Susmalar olmayacaktı ama
Sustun..
Sustum..
Bazen bir susuş yüzlerce cümleyi barındırdı içinde.
Duymak istenilen güzel veya çirkin
ama bize ait cümleleri dolabımın en ücra köşesine kaldırdım
Kulaklarımı yüreğime yönlendirdim.
Duymak istemediklerim kucaklarken beni
duymak istediklerimi beklemeye aldım..
Sessizlik çöktü üzerimebeklediğim seslerin içinde.
Kendimle konuşmaların içinde kendime tekrar ettim;
Bilirsin belki duymayacağını ama yine de duymak istersin.
Bilirsin soruların cevabını ama beklenenden almayınca cevapları
Bildiğin doğruları yanlış diyerek tüketirsin zamanı.
Harcadığın sen harcanan senden bekler bir söz diye konuştum.
Ama
Sözün gelmesi uzadıkça
Sözler uçuştu kendimde başlayan
ve yine bana çarpan..
Bir söz..
Anlamlı anlamsız
Güzel çirkin
Acı tatlı ama ruhumun özlediği sesten gelen bir söz..
Bekledim..
Yaşananlara beklenen bir cevap oldukça
Dondu kaldı yaşam sözün bittiği yerde
Sustun..
Sustum..
Ama Kapatamadım kulaklarımı Yaşamın sesine..
Hayat bu işte..
Gökkuşağı ararken siyah ve beyazın içinde
faili meçhul cinayetlere büründüm.
En azılı katil hallerimle gölgeleri gömdüm derin mezarlıklara
Kışları öldürdüm karları gömdüm.
Kara kışların beyaz canavarı oldu karlar
Bazen de kara sevdaların beyaz yüreği..
Hangi kıyıdan baktıysam avuçlarıma öyle yağdı karlar..
Yağmurlar gibi..
Seni sevmek gibi...