Selimiye Mektupları / Yılmaz Güney
Canım ciğerim sevgili
Bugün senin doğum günün... ayrı değiliz bilesin... her zamankinden çok
her zamankinden içten yüreğimdesin... sürekli yaşatarak besleyerek büyüterek seni...
içimi yalayıp geçen hüzün geride mutlu düşler bırakıyor...
çünkü tutacağız bir gün hayatın ucundan yükleneceğiz ne varsa
ne kadar solmuş gül varsa canlandıracağız onu....
Sevgili yavrum.... hiçbir darbe yıkamadı içimizdeki hayat ağacını...
ezemedi... ezemez de... Bugün... yirmiikinci yaşına bastığın gün bilesin ki
önümüzde hiçbir engel duramayacaktır... akıp geçeceğiz yıkıp gideceğiz çünkü...
Kar var dışarıda güneş var insanlar var... İçimizde canlılığını koruyan hayat böceği kıpırdıyor... buzlar çözülüyor toprak uyanıyor...
Evet... Hayat ve onun bütün unsurları başkaldırıyor... Yeni bir güne yeni bir güneşe...
Sevgiyi yeni baştan kurarak.
Canım sevgili... yirmiiki yaşlım... güzelim... sevgiyle kucaklarım hepinizi...
bin defa yüzbin defa onmilyon defa merhaba...
Merhaba sevgili!
Evet... hayat durdurulamaz yerine akıyor ve biz bu akıntının içinde bizi bekleyen yarınlara sardunyalara hanımeli çiçeklerine kiraz ağaçlarına varacağız...
Mutlu ol sevgili... Sevin... hayat senindir... bir ırmaktır çünkü o... sonsuza akan bir ırmak...
Öperim... Heyecanımı hüznümü acımı anla sevgili...
Oğlumu sar ve ona anasının yirmiiki yaşına bastığını anlat.
Oğlumuz da yirmiiki yaşında olacak birgün...
sen de kırkiki yaşında olacaksın... Ya ben... ben n'olacağım acaba!
17 Ocak 1974
Canım ciğerim sevgili
Bugün senin doğum günün... ayrı değiliz bilesin... her zamankinden çok
her zamankinden içten yüreğimdesin... sürekli yaşatarak besleyerek büyüterek seni...
içimi yalayıp geçen hüzün geride mutlu düşler bırakıyor...
çünkü tutacağız bir gün hayatın ucundan yükleneceğiz ne varsa
ne kadar solmuş gül varsa canlandıracağız onu....
Sevgili yavrum.... hiçbir darbe yıkamadı içimizdeki hayat ağacını...
ezemedi... ezemez de... Bugün... yirmiikinci yaşına bastığın gün bilesin ki
önümüzde hiçbir engel duramayacaktır... akıp geçeceğiz yıkıp gideceğiz çünkü...
Kar var dışarıda güneş var insanlar var... İçimizde canlılığını koruyan hayat böceği kıpırdıyor... buzlar çözülüyor toprak uyanıyor...
Evet... Hayat ve onun bütün unsurları başkaldırıyor... Yeni bir güne yeni bir güneşe...
Sevgiyi yeni baştan kurarak.
Canım sevgili... yirmiiki yaşlım... güzelim... sevgiyle kucaklarım hepinizi...
bin defa yüzbin defa onmilyon defa merhaba...
Merhaba sevgili!
Evet... hayat durdurulamaz yerine akıyor ve biz bu akıntının içinde bizi bekleyen yarınlara sardunyalara hanımeli çiçeklerine kiraz ağaçlarına varacağız...
Mutlu ol sevgili... Sevin... hayat senindir... bir ırmaktır çünkü o... sonsuza akan bir ırmak...
Öperim... Heyecanımı hüznümü acımı anla sevgili...
Oğlumu sar ve ona anasının yirmiiki yaşına bastığını anlat.
Oğlumuz da yirmiiki yaşında olacak birgün...
sen de kırkiki yaşında olacaksın... Ya ben... ben n'olacağım acaba!
17 Ocak 1974