Beni kendine saklama..!
Bazen uzaklaşıyorum biliyorum herşeyden ve herkesten. Senden de böyle zamanlarda... Sanki artık benim olmayan ama yine de bende olan geçmiş hayatıma. Benim değil çünkü ben artık orada değilim. Ve ben aynı ben değilim. Kim aynı kalabilir ki ben de değiştim. Ama hala bende çünkü bana dair... İşte senden kopup kopup gittiğim yer orası... Başka nereye gidebilirim ki en iyi bildiğim yer orası ve en kolay gittiğim. Beni kendime döndüren duygularım var. Kendi içimde kendimden kaçıyorum ama yine yakalanıyorum kendime. Hepsi benim..! Birden fazla ben hepsi aynı benin içinde... Dışarıda bir şey yok..! Ya da biri..!
Yeterince iyi miyim? Hiç kimse yeterince iyi değildir. Benim bazen tenimi tutuşturan yangınlara ihtiyacım var. Eriyip gitmelere ihtiyacım var kendimden sonra yine dönmelere... Pişman olmalara belki belki kendime kızmalara ama her durumda benim karışmaya ihtiyacım var sonra yine durulmaya. Beni bu yoldan geri çevirebilir misin? Söyle bana bunu yapabilir misin..? Oysa benim olan bir tek özgürlüğüm var..!
Başka bir memlekettesin. Her an herşey olabilir demek bu. Hayat her an ikimizden birine bir kötülük yapabilir. Yetişemeyebilirim yetişemeyebilirsin...
Sen başka bir memlekettesin. Örümcekler ağlarını örüyorlar buldukları her boşlukta. Her tuzak düşülebilir yakınlıkta gözümde... Her yol kendinden çıkılabilir... Her köşe başı tutulmuş gibi şehrin. Ve her asfaltta mutlaka en az bir tane çukur var. Yağmur suyu çamura buladığında yolları toprağa karıştığında yani ne toprak ne de su olmadığında artık ben de dönüşüyorum hep kendimden başka bir şeye... Ve hiç bir şey aynı kalmaz bilirsin zamandan ötürü... Ve her deneyim biraz daha yaklaştırır insanı kendine.
Beni kendine saklama..!
Düşmem gereken tuzaklar var..!
Sence yeterince yanıldım mı? Yeterince ağladım mı sence bu hayatta..? Yeterince acıdı mı canım yeterince kahkaha attım mı..? Hayatımın geri kalanında bana geri kalan herşeyi bir tek senin hissettirebileceğinin sözünü verebilir misin..? Böyle bir sorumluluk alabilir misin..? Kimse alamaz..!
Sen başka bir memlekettesin. Örümcekler ağlarını örmeye devam ediyorlar beynimin içinde...
Bir gün sen de sıkılacaksın bu tutunamama halimden varlığına hiçbirşeyin. Bir gün sen de “yeter” diyeceksin bu bana yetmeyenlere. Avuçların kanayacak bir gün avuçlarımın içinde. Benim avuçlarımda çünkü dikenli tellerim... Sayısını unuttum kalbime atılmış jilet darbelerinin. Umudumu doğradı biri. O sen değilsin!
Şimdi sen bana gördüklerimi hiç görmemiş sandırabilir misin? Hiç duymamış sandırabilir misin duyduklarımı? Ruhunda ruhumu temize çekebilir misin?
Zor bir yolumuz var. Oysa zorumuz yok. Zor olan nedir ki? Hep baştan başlıyorum. Neye başladığımı bile bilmeden devam eden herşeye yeniden başlıyorum! Aslında yanlış olan eski olanlara yeniden başlamaya çalışmam mı? Yeni olan bir tek sen misin? Eski olan ben miyim? Zor bir yolumuz var bak şimdi kesinlikle eminim! Rüzgara karşı durabilir misin ve yeldeğirmenleriyle savaşabilir misin? Yeldeğirmenlerim var benim. Ve sonra yenemediklerim... Bitmedi! Bir de bazen ayın dolunay hali gibiyim... İçim keskin. Sana gelişlerim var bir de dönüşlerim... Ya bir gece ansızın yolundan çekilirsem hayallerinin..! Bu kadar yokum belki. Ve belki bu kadar ince bir çizgi var varlığımla yokluğum arasında. Bir silgi istiyorum yanlış yazılmış her şeyi silebilmek için hayatın tahtasından. Ama olmuyor. Ben de zaten bazen istiyorum her zaman değil.
Sen uzak bir memlekettesin. Ben ağırlığındayım şehrin! Omuzlarım düşüyor...
Lütfen çabuk döner misin..?