Spiritüalizm (öte âlemcilik) terimi Latince “ruh” anlamına gelen “spiritus” sözcüğünün sıfatı “spiritualis” sözcüğünden türetilmiş olup ruhçuluk anlamında kullanılmaktadır. Türkçe'de tinselcilik olarak da adlandırılmaktadır. Günümüzde dinsel mistik ve felsefi alanlarda pek çok akım ekol ve gruplar kendilerine spiritüalist adını vermekteyse de aralarında ilke görüş ve kavram bakımından önemli farklar bulunmaktadır. Aralarındaki temel ortak nokta ruh denilen manevi bir unsurun varlığını kabul etmeleridir. Fakat bunlardan bir kısmı ruhun orijinal ve kendine özgü olduğunu kabul etmez bir kısmı ruhun sürekli gelişim içinde olduğuna karşıdır bir kısmı ise ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğini kabul eder. Bu yüzden kimi ansiklopedilerde spiritüalizm denen ruhçuluk iki kısımda ele alınır:
1-Felsefi spiritüalizm. Antik çağdan beri pek çok filozof ruh denilen bir cevherin varlığını savunmakla birlikte bunlardan bazıları ruhların kendilerine özgü orijinal cevherler olduklarını kabul etmemişlerdir.
2-Deneysel spiritüalizm. Platon ve Pisagor gibi filozofların döneminden 19. yüzyıla dek sistemsiz bir şekilde dalgalanan reenkarnasyonu kabul eden ruhçuluğun Fransa’da Allan Kardec tarafından kurulan ilk sistemli biçimidir. Fransa gibi kimi Avrupa ülkelerinde Spiritizm adıyla da bilinir. Latin Amerika ülkelerinde ise kurucusuna ithafen Kardesizm adını almıştır.
Konu hakkında yeterince bilgili olmayanlar spiritüalist sözcüğünün kullanıldığı her akım ekol ve grubun reenkarnasyonu kabul ettiğini sanmaktadırlar. Oysa bu ruhun varlığını kabul edenlerce kullanılan çok genel bir terimdir. Örneğin A.B.D.’de adında spiritüalist sözcüğü bulunan sayıları yüzü aşkın Hıristiyan kurum kuruluş örgüt ve tarikat bulunmakta olup reenkarnasyon ilkesini kabul etmezler.
Kimileri ise ruhçuluğu maddeciliğin karşıtı olarak ele alır. Bu felsefi alanda bazı spiritüalist akımlar için geçerli olmakla birlikte tüm spiritüalist görüşler için geçerli değildir. Örneğin neo-spiritüalizm ruh ve maddenin ayrılığını değil birliğini savunur ve materyalist görüşten tümüyle kopuk ruhçuluğu eleştirir.
Genel
Spiritüalizm geniş anlamda tinselcilik (ruhçuluk) anlamında olup ruhani tüm konuları kapsar; dar anlamda da dini bir kavram olmaktadır. Spiritüalizm’in dini anlamı öteki dünya veya sonsuzluk gibi manevi kavramlarla bağdaştırılabilir.
Spiritüalizm’in sadece kesin sınırları ve temel anlayışı diğer manevi düşünce alanlarından farklıdır. Fakat çoğu sözcüklerde (özellikle İngilizce sözcüklerde) anlayış olarak birbirlerinden farklı olmalarına rağmen dindarlık ve spiritüalizm (tinselcilik) eşanlamlı olarak verilir.
Spiritüalizm anlamı bazı yerlerde ruhçuluk ruhaniyet ruhani oluş olarak geçer. Materyalizm‘in (maddecilik) karşıt anlamı olarak verildiği yerler de vardır.
Spiritüalizm büyük dinlerde de yer yer geçmektedir. Bu bağlamda tinselcilik; takva tanrıya giden bir yol olarak da ele alınabilir.
Kimi psikologlar spiritüalizm’i varoluşun en önemli ayrıcalıklarını bilmek özellikle kişinin kendi varlığının kendi gücünün farkındalığını yaşamak olarak tanımlar.
Yani kısaca spiritüalizm bir insanın dinsel öğeleri manevi biçimde yaşaması demek değildir. İnsan materyalizmden kopuk yaşamaya da bilir. Spiritüalizm kişinin benliğini aşan sanal gerçeklik ve maksimum derecede önemliliği savunur. Kimi kitaplarda da spiritüalizm maddesel olmayan madde ötesi ruhsal fakat anlaşılır gerçekliktir. Tanrı varlık en büyük güç ya da uyanış anlayış tanıma gibi konuları ele alır. Bu inanışta sorgulayıcı tutum inanarak kabul etme bilinçli olarak edimlerde bulunma savunulmaktadır.
Spiritüalizm aşağıdaki 7 maddeyle açıklanabilir:
*
o Dua tanrıya inanma anlama
o Tanıma bilme anlama
o Maneviyat inanç
o Hissetme geniş düşünme hoşgörü
o Dünyayı ve kendini bilerek dış çevreyi doğru algılama
o Derin saygı ve düşünceli olma
o Soğukkanlılık ve meditasyon
Birçok felsefeci yukarıdaki özelliklere sahip olunarak insanın kendi hayatının önemini mantığını kavrayabilir. Hangi tanrıya (Allah Tao Brahman Praina) inanılırsa inanılsın eğer bir kişi bu özelliklere sahipse içindeki maneviyatı yakalayacağına inanılır. Spiritüalizm aracı olmadan belli bir gruba dahil olunmadan etnik olan yaşam tarzını sürdürülebilir olduğunu savunur.
Din psikologları spiritüalizmin ana düşüncesinin maneviyata yönelme olarak da tanımlar. Onlara göre spiritüalizm bencillikten tamamen uzak materyalist olmayan bir düşüncenin merkezinde olmaktır.
Transpersonel psikologlar da Spiritüalizm’i tek bir gerçeğin olduğunu algılama ve ruhsal gerçekliği bilme olarak tanımlar.
1-Felsefi spiritüalizm. Antik çağdan beri pek çok filozof ruh denilen bir cevherin varlığını savunmakla birlikte bunlardan bazıları ruhların kendilerine özgü orijinal cevherler olduklarını kabul etmemişlerdir.
2-Deneysel spiritüalizm. Platon ve Pisagor gibi filozofların döneminden 19. yüzyıla dek sistemsiz bir şekilde dalgalanan reenkarnasyonu kabul eden ruhçuluğun Fransa’da Allan Kardec tarafından kurulan ilk sistemli biçimidir. Fransa gibi kimi Avrupa ülkelerinde Spiritizm adıyla da bilinir. Latin Amerika ülkelerinde ise kurucusuna ithafen Kardesizm adını almıştır.
Konu hakkında yeterince bilgili olmayanlar spiritüalist sözcüğünün kullanıldığı her akım ekol ve grubun reenkarnasyonu kabul ettiğini sanmaktadırlar. Oysa bu ruhun varlığını kabul edenlerce kullanılan çok genel bir terimdir. Örneğin A.B.D.’de adında spiritüalist sözcüğü bulunan sayıları yüzü aşkın Hıristiyan kurum kuruluş örgüt ve tarikat bulunmakta olup reenkarnasyon ilkesini kabul etmezler.
Kimileri ise ruhçuluğu maddeciliğin karşıtı olarak ele alır. Bu felsefi alanda bazı spiritüalist akımlar için geçerli olmakla birlikte tüm spiritüalist görüşler için geçerli değildir. Örneğin neo-spiritüalizm ruh ve maddenin ayrılığını değil birliğini savunur ve materyalist görüşten tümüyle kopuk ruhçuluğu eleştirir.
Genel
Spiritüalizm geniş anlamda tinselcilik (ruhçuluk) anlamında olup ruhani tüm konuları kapsar; dar anlamda da dini bir kavram olmaktadır. Spiritüalizm’in dini anlamı öteki dünya veya sonsuzluk gibi manevi kavramlarla bağdaştırılabilir.
Spiritüalizm’in sadece kesin sınırları ve temel anlayışı diğer manevi düşünce alanlarından farklıdır. Fakat çoğu sözcüklerde (özellikle İngilizce sözcüklerde) anlayış olarak birbirlerinden farklı olmalarına rağmen dindarlık ve spiritüalizm (tinselcilik) eşanlamlı olarak verilir.
Spiritüalizm anlamı bazı yerlerde ruhçuluk ruhaniyet ruhani oluş olarak geçer. Materyalizm‘in (maddecilik) karşıt anlamı olarak verildiği yerler de vardır.
Spiritüalizm büyük dinlerde de yer yer geçmektedir. Bu bağlamda tinselcilik; takva tanrıya giden bir yol olarak da ele alınabilir.
Kimi psikologlar spiritüalizm’i varoluşun en önemli ayrıcalıklarını bilmek özellikle kişinin kendi varlığının kendi gücünün farkındalığını yaşamak olarak tanımlar.
Yani kısaca spiritüalizm bir insanın dinsel öğeleri manevi biçimde yaşaması demek değildir. İnsan materyalizmden kopuk yaşamaya da bilir. Spiritüalizm kişinin benliğini aşan sanal gerçeklik ve maksimum derecede önemliliği savunur. Kimi kitaplarda da spiritüalizm maddesel olmayan madde ötesi ruhsal fakat anlaşılır gerçekliktir. Tanrı varlık en büyük güç ya da uyanış anlayış tanıma gibi konuları ele alır. Bu inanışta sorgulayıcı tutum inanarak kabul etme bilinçli olarak edimlerde bulunma savunulmaktadır.
Spiritüalizm aşağıdaki 7 maddeyle açıklanabilir:
*
o Dua tanrıya inanma anlama
o Tanıma bilme anlama
o Maneviyat inanç
o Hissetme geniş düşünme hoşgörü
o Dünyayı ve kendini bilerek dış çevreyi doğru algılama
o Derin saygı ve düşünceli olma
o Soğukkanlılık ve meditasyon
Birçok felsefeci yukarıdaki özelliklere sahip olunarak insanın kendi hayatının önemini mantığını kavrayabilir. Hangi tanrıya (Allah Tao Brahman Praina) inanılırsa inanılsın eğer bir kişi bu özelliklere sahipse içindeki maneviyatı yakalayacağına inanılır. Spiritüalizm aracı olmadan belli bir gruba dahil olunmadan etnik olan yaşam tarzını sürdürülebilir olduğunu savunur.
Din psikologları spiritüalizmin ana düşüncesinin maneviyata yönelme olarak da tanımlar. Onlara göre spiritüalizm bencillikten tamamen uzak materyalist olmayan bir düşüncenin merkezinde olmaktır.
Transpersonel psikologlar da Spiritüalizm’i tek bir gerçeğin olduğunu algılama ve ruhsal gerçekliği bilme olarak tanımlar.