Death Metal'de insanların korkularıyla nihilist düşünceler karakterize edilmiş, insanoğlunu rahatsız eden korkutucu düşünceler açık bir şekilde korkusuzca dile getirilmiş ve aslında bir nevi kısa bir hayat gerçeği gözler önüne serilmiştir. Hayat doğmak, yaşamak ve ölmekten ibaret değil midir? Nasıl ki doğum varsa er geç ölüm de olacaktır ve nihilist korkuyla yaşamaktansa bunu hayatın bir parçası olarak kabul ederek yaşamı olduğu gibi güçlü bir şekilde yaşamak gerekirdi. Böyle bir tanımlandırmayla yeryüzüne çıkan Death Metal tarzı, kapitalist ve maddiyatçı yaşam biçiminin de önüne geçmiş ve popülist kitleleri de rahatsız etmiştir. Metal müzik sürekli gelişiyordu, yeni ideolojiler ve fikirleri bünyesine katıyordu. Çünkü müziğin barındırdığı değerler tüm dünyayı ve toplumu ilgilendirdiği için dünya ve toplumdaki değişimler de Metal müziğin ideolojilerini büyütmesi ihtiyacını ortaya koyuyor ve sanki dünya üzerindeki bir çok ideoloji ret edilerek bu müziğin kendisine ait ideolojisi oluşuyor, gelişiyordu.
Bu noktada ortaya Slayer ismini atmamız gerekiyor. Bu grubun önemini inkar etmek imkansız çünkü Metallica nasıl ilklerin grubuysa Slayer da ilklerin grubuydu. Çünkü Slayer’ın yükselişe geçmesiyle birlikte Metal müzikte bazı modern soundlar da ortaya çıktı ve bir çok heavy metal türüne zemin hazırlandı. Melodiler daha karmaşık, vurucu bir hal alıyor, müzik iyice hızlanıyor ve sertleşiyor, kayıt sistemleri ve müzikal yapı ileriye gidiyordu. Bu zemin dahilinde yeni bir tür vücut buluyordu: Death Metal... Slayer’dan etkilenen bazı gruplar aldıkları ilhamla 1983-1985 yıllarında bu türün öncülüğünü yapıyorlardı. Death, Morbid Angel, Possessed, Sepultura gibi gruplar aynı zemin üzerinde kendilerine özgü rifflerle yeni sanatları gözler önüne seriyorlardı. Aslında bu esnada Metal grupları ve kültürü yeni ekstrem noktalara dikkatleri çekiyor, insanları canından bezdiren politikalara dokundurmalarının yanında insanların kendi içlerinde sakladıkları yardımlaşma olgusuna dikkat çekiyordu.
Vokal konusunu da es geçmememiz gerekiyor. Önceki dönemlerin daha yumuşak ve havalı sesleri yavaş yavaş kaybolmaya başlayacak, gırtlak ve diyaframdan gelen sesler dikkati çekecekti. Bu nasıl bir sesti? O zamana kadar kalıplanmış müzikal soundun ötesinde vahşi bir müzikle birlikte boğaz ve gırtlak zorlanarak çığlıklar atmak ve şiddet dolu dokunaklı geçişlerle haykırmak yeni bir vokal tarzı olmuştu. Yeni vokal tarzı anlatılmak istenen şeylerle çok iyi uyuşuyordu. Çünkü şiddeti, gerçekleri, insanların kaçtıkları şeyleri, dünyada yaşanan iğrençlikleri ve kaos ortamını kendi diliyle anlatmak diye buna deniyordu. Aynı esnalarda Death Metal gruplarının da bu vokale daha farklı bir açıdan bakması ve insanları ürperten, daha çok diyaframdan gelen ve brutal vokal olarak isimlendirilen bir vokal şekli bu müziğe yabancı olan kişilere korkutucu gelecekti. Ne de olsa bu müzikte insanların korktukları gerçeklerin, fantastik akışların sıradan bir şeymiş gibi yansıtılması, Death Metal gruplarının isimlerinde niçin tıbbi ve ölüme dair hastalıklarla ilgili kavramları üzerlerine aldıklarına dair gerekli betimlemeyi yapıyordu. Liriksel bağlamda başka neler vardı Death Metalde? Dünyayı yıkıcı nihilist düşüncelerle beraber, ölümün kendisi, hastalıklar, yaralanmalar, çeşitli ölüm şekilleri, fantastik açılımlar ve yer yer karamsar izlenimler. Aslında bu liriklerin derinliğinde gizemli ve öyküsel varsayımlar güçlü bir şekilde yer alıyordu ama asıl bitirici nokta, insan modeli ve benliği üzerindeki ölüm olgusu ve onun sınırsız gücüydü.
Death Metal’in tam anlamıyla oturmasından birkaç zaman önce ortaya çıkmış Death, Morbid Angel, Massacre, Sepultura, Entombed, Slayer, Posssessed gibi gruplar Hıristiyanlık doktrinlerine karşılık kendi fikirlerini katarak mezhep ayrılıklarına dikkat çekmişler, yaşamı her insanın kendi içindeki sesleriyle yönlendirmişler, varlıkla ilgili ve bağımsız bir çok sosyal etmenleri müziklerinde takdim etmişlerdir. Ahlaki değerler müziğin içinde sorgulanırken Death Metal demeçleri yavşaklığı, samimiyetsizliği içermemiş, söz konusu ekstrem tarz; underground bir düzlemde etkileyici ideolojiler ve akıcı tasvirlerle kendisini ortaya koymuştur. Soundsal olarak nasıl açabilirdik bunu? Yapısal düzenlemeleri fazlasıyla üzerinde bulunduran, çok sert olmasına rağmen aslında çok dokunaklı pasajların ölümcül şekilde direkt kaos ve karanlık bir ortamda suratlarımızda patlaması, bunu dinamik bir tonla sağlaması ve söz konusu yapısal düzenlemeleri, müzikal motifleri kilit nokta olarak yansıtması.
İdeolojik olarak Black Metal ile Death Metal arasındaki bazı farklar
Her iki tür modern zamanlarda farklı modern fikirleri taşımışlardır. Death Metal kaos ortamında düzeni bulmak için yenilikçi düşünceleri saf yapıyı koruyarak ifade etmiştir. Black Metal kendisini ifade eden objelerle bilinçaltındaki öyküsel anlatım biçimini saf gürültüyle filtrelemiştir. Death Metal güçlü etkiyi, yapıyı, kesinliği ve ahenk akışlarını melodiyle desteklerken, Black Metalde ana prensip olarak melodi kullanılmış ve her parçada ahenk zikzaklı bir görünüm çizmiştir. Death Metal genelde arka planda kalıp underground bir yapıda ticari olmadan devam ederken Black Metal’de bazı pasajlar oldukça ticari kaçmıştır. Death Metal yılların birikimi sonucunda daha hümanist ve sanatsal bir yön çizerken Black Metal, izleyicileri görünümüyle provoke ederek mantıklı sosyal konumları, korkuları küçük görüyordu. Bütün maddelere karşı iştah duymak, maddiyatçı insanları incelemek, ölümden ve eziyet olgusundan korkmayı inkar etmek, kontrol edilemeyen ve çılgın insanların dolu olduğu dünyadan görüntüler aksettirmek Death Metalin son zamanlarda taşıdığı ideolojilerdi. Yeni Black Metal akımları eskilerin sert düşüncelerinin ötesine giderek daha seçilir melodilere akıp, yaratıcılıklarını kullanarak daha geniş kompozisyonlara kayarak seçilebilir ideolojileri de aktarmışlardır.
Bu noktada ortaya Slayer ismini atmamız gerekiyor. Bu grubun önemini inkar etmek imkansız çünkü Metallica nasıl ilklerin grubuysa Slayer da ilklerin grubuydu. Çünkü Slayer’ın yükselişe geçmesiyle birlikte Metal müzikte bazı modern soundlar da ortaya çıktı ve bir çok heavy metal türüne zemin hazırlandı. Melodiler daha karmaşık, vurucu bir hal alıyor, müzik iyice hızlanıyor ve sertleşiyor, kayıt sistemleri ve müzikal yapı ileriye gidiyordu. Bu zemin dahilinde yeni bir tür vücut buluyordu: Death Metal... Slayer’dan etkilenen bazı gruplar aldıkları ilhamla 1983-1985 yıllarında bu türün öncülüğünü yapıyorlardı. Death, Morbid Angel, Possessed, Sepultura gibi gruplar aynı zemin üzerinde kendilerine özgü rifflerle yeni sanatları gözler önüne seriyorlardı. Aslında bu esnada Metal grupları ve kültürü yeni ekstrem noktalara dikkatleri çekiyor, insanları canından bezdiren politikalara dokundurmalarının yanında insanların kendi içlerinde sakladıkları yardımlaşma olgusuna dikkat çekiyordu.
Vokal konusunu da es geçmememiz gerekiyor. Önceki dönemlerin daha yumuşak ve havalı sesleri yavaş yavaş kaybolmaya başlayacak, gırtlak ve diyaframdan gelen sesler dikkati çekecekti. Bu nasıl bir sesti? O zamana kadar kalıplanmış müzikal soundun ötesinde vahşi bir müzikle birlikte boğaz ve gırtlak zorlanarak çığlıklar atmak ve şiddet dolu dokunaklı geçişlerle haykırmak yeni bir vokal tarzı olmuştu. Yeni vokal tarzı anlatılmak istenen şeylerle çok iyi uyuşuyordu. Çünkü şiddeti, gerçekleri, insanların kaçtıkları şeyleri, dünyada yaşanan iğrençlikleri ve kaos ortamını kendi diliyle anlatmak diye buna deniyordu. Aynı esnalarda Death Metal gruplarının da bu vokale daha farklı bir açıdan bakması ve insanları ürperten, daha çok diyaframdan gelen ve brutal vokal olarak isimlendirilen bir vokal şekli bu müziğe yabancı olan kişilere korkutucu gelecekti. Ne de olsa bu müzikte insanların korktukları gerçeklerin, fantastik akışların sıradan bir şeymiş gibi yansıtılması, Death Metal gruplarının isimlerinde niçin tıbbi ve ölüme dair hastalıklarla ilgili kavramları üzerlerine aldıklarına dair gerekli betimlemeyi yapıyordu. Liriksel bağlamda başka neler vardı Death Metalde? Dünyayı yıkıcı nihilist düşüncelerle beraber, ölümün kendisi, hastalıklar, yaralanmalar, çeşitli ölüm şekilleri, fantastik açılımlar ve yer yer karamsar izlenimler. Aslında bu liriklerin derinliğinde gizemli ve öyküsel varsayımlar güçlü bir şekilde yer alıyordu ama asıl bitirici nokta, insan modeli ve benliği üzerindeki ölüm olgusu ve onun sınırsız gücüydü.
Death Metal’in tam anlamıyla oturmasından birkaç zaman önce ortaya çıkmış Death, Morbid Angel, Massacre, Sepultura, Entombed, Slayer, Posssessed gibi gruplar Hıristiyanlık doktrinlerine karşılık kendi fikirlerini katarak mezhep ayrılıklarına dikkat çekmişler, yaşamı her insanın kendi içindeki sesleriyle yönlendirmişler, varlıkla ilgili ve bağımsız bir çok sosyal etmenleri müziklerinde takdim etmişlerdir. Ahlaki değerler müziğin içinde sorgulanırken Death Metal demeçleri yavşaklığı, samimiyetsizliği içermemiş, söz konusu ekstrem tarz; underground bir düzlemde etkileyici ideolojiler ve akıcı tasvirlerle kendisini ortaya koymuştur. Soundsal olarak nasıl açabilirdik bunu? Yapısal düzenlemeleri fazlasıyla üzerinde bulunduran, çok sert olmasına rağmen aslında çok dokunaklı pasajların ölümcül şekilde direkt kaos ve karanlık bir ortamda suratlarımızda patlaması, bunu dinamik bir tonla sağlaması ve söz konusu yapısal düzenlemeleri, müzikal motifleri kilit nokta olarak yansıtması.
İdeolojik olarak Black Metal ile Death Metal arasındaki bazı farklar
Her iki tür modern zamanlarda farklı modern fikirleri taşımışlardır. Death Metal kaos ortamında düzeni bulmak için yenilikçi düşünceleri saf yapıyı koruyarak ifade etmiştir. Black Metal kendisini ifade eden objelerle bilinçaltındaki öyküsel anlatım biçimini saf gürültüyle filtrelemiştir. Death Metal güçlü etkiyi, yapıyı, kesinliği ve ahenk akışlarını melodiyle desteklerken, Black Metalde ana prensip olarak melodi kullanılmış ve her parçada ahenk zikzaklı bir görünüm çizmiştir. Death Metal genelde arka planda kalıp underground bir yapıda ticari olmadan devam ederken Black Metal’de bazı pasajlar oldukça ticari kaçmıştır. Death Metal yılların birikimi sonucunda daha hümanist ve sanatsal bir yön çizerken Black Metal, izleyicileri görünümüyle provoke ederek mantıklı sosyal konumları, korkuları küçük görüyordu. Bütün maddelere karşı iştah duymak, maddiyatçı insanları incelemek, ölümden ve eziyet olgusundan korkmayı inkar etmek, kontrol edilemeyen ve çılgın insanların dolu olduğu dünyadan görüntüler aksettirmek Death Metalin son zamanlarda taşıdığı ideolojilerdi. Yeni Black Metal akımları eskilerin sert düşüncelerinin ötesine giderek daha seçilir melodilere akıp, yaratıcılıklarını kullanarak daha geniş kompozisyonlara kayarak seçilebilir ideolojileri de aktarmışlardır.