Hasan-ı Basri hazretlerine 90 lık bir ihtiyar gelir, ben tevbe edip
doğru yola girmek istiyorum der, O mübarek zat da latife yapmak
ister, (Beybaba, biraz geç olmadı mı?) der. İhtiyar, (Neresi geç
ki, ölmeden geldim ya) der. O zaman Hasan-ı Basri hazretleri,
(Doğru söyledin efendim, ölmeden önce gelen, zamanında gelmiş olur)
der.
Göz açıp kapatmak
Padişahın biri üç beş yardımcısıyla kırlara gezmeye çıkar. Ağacın
altında uyuyan birisini görünce, yanındakilere, (şu garibi
uyandırın, yılan falan zarar verebilir) der. Adam uyandırılınca,
bakar ki karşısında padişah, başlar söylenmeye, (niye beni
uyandırdınız, rüyada ne güzel padişahtım, saraylarım, ordularım
vardı, şöyle emrediyordum, şunları yapıyordum...)
Bunun üzerine padişah gülerek, (iyi ama bak kendin söylüyorsun,
rüyada diyorsun, rüyadaki padişahlığın ne kıymeti var, bak gözünü
açınca, bitti) der. Adam cevap verir: (Benim padişahlığım gözümü
açınca bitiyor, senin ki gözünü kapatınca bitecek, ne farkı var?)
Kararan yüz nurlandı
Süfyan-ı Sevri hazretleri anlatır:
Kâbe’yi tavaf ederken, her adımda salevat okuyan birini gördüm. Ona
(Sen gerekli duaları bırakıp hep salevat okuyorsun. Her yerde
okunacak dua var) dedim. Sen kimsin dedi. Ben de kendimi tanıttım.
(Sen avamdan değilsin, âlimsin, sana anlatayım) diyerek başladı:
Babamla Beytullaha gitmek üzere yola çıkmıştık. Yolda babam
hastalandı. Onu tedavi etmek için epey uğraştıysam da babam vefat
etti. Baktım, ölünce yüzü karardı. Yüzünü kapattım. Yanında uyuya
kalmışım. Rüyamda öyle bir zat gördüm ki, ondan daha güzel yüzlü
hiç kimse görmemiştim. Çok güzel kokuyordu. Babamın yanına geldi.
Yüzündeki örtüyü kaldırıp elini babamın yüzüne sürdü. Babamın siyah
yüzü nurlandı, bembeyaz oldu. Bu zata kim olduğunu sorunca, (Ben
Resulullahım. Baban, ömrünü boşa harcadı. Fakat bana çok salevat
okurdu, şimdi sıkıntıda olduğunu bildirdiler, kendisi de benden
yardım istedi. Çok salevat okuyan mümine ben elbette yardım ederim)
buyurdu. Uyanınca babamın yüzünün bembeyaz olduğunu gördüm. İşte bu
yüzden her yerde Peygamber efendimize çok salevat okuyorum.
Hocamdan tek şey öğrendim
Bir gün bir âlime, yakınlarından biri, sen hep hocam hocam
diyorsun, anlat bakalım sen hocandan ne öğrendin, diye sorar.
Talebeleri merak ederler, bu kadar geniş bir soruya ne cevap
verecekler diye. Kim sevilir, kim sevilmez bunu öğrendim der.
Evet hubbi fillah buğdi fillah imanın şartlarındandır. Yani Allah
için sevmek, Allah için buğzetmek.