--------------------------------
EFSUNLU KEMAL
Mustafa Kemal yönettiği savaşlarda cephenin ateş altında sık sık dururdu.
Siperleri dolaşarak hatta bazen öne çıkarak askerlerin moralini yükseltmeye
çalışır, tüm gelişmeleri yakından takip ederdi.
Atatürk'ü karalayan bir yazar olarak bir hayli eleştirilen ve bir zamanlar kitabı
Türkiye'de yasaklanan H.C. Armstrong bile “Bozkurt” adlı kitabında Mustafa
Kemal'in mucizevi bir şekilde vurulamadığından bahseder:
Bir keresinde yeni kazılmış bir siperin dışında duruyordu. Avcılarımızın yoğun
ateşi altındaydı. Bir İngiliz Bataryası da o sipere ateş açtı. Toplar menzili ve
hedefi buldukça şarapneller gitgide daha yakınlarına düşmeye başladı.
Vurulması matematiksel olarak kesindi. Kurmayları sipere girmesi için
yalvarmaya başladılar. Dürbünle görüyorduk. Fakat o sigara yakıp gayet sakin
bir şekilde sigara içmeye başladı. Ne yakınında patlayan şarapneller, ne de
yoğun avcı ateşi Mustafa Kemal'e bir şey olmuyordu. Çünkü O'nu vuramıyorduk.
O, zaman zaman eline bir tüfek alıp yoğun ateş altında, siperden dışarı çıkıyor,
Avustralya siperlerine dikkatli, telaşsız ve isabetli atışlar yapıyordu. Bu kısa
menzilde bile avcılarımız onu vurmayı başaramıyorlardı. Vurulmuyordu... Onu
vuramıyorduk...
Bu inanılmaz gerçeği büyük bir şaşkınlıkla kaleme alan Armstrong, sonra şöyle
devam ediyor: Sonra duyduk ki, Mehmetçik adı verilen Türk Neferleri bu
inanılmaz olayı gördükten sonra Mustafa Kemal'e bir isim takmışlar: “Efsunlu
Kemal...” Bu isim askerlerimizin moralini bozmuştu. Gelip soruyorlardı:
“Karşıdaki Türk Birliği'nin komutanı kim? O mu?”
“Hayır... Hayır...” diyorduk,
“O değil, O burada değil, sakin olun...”
EFSUNLU KEMAL
Mustafa Kemal yönettiği savaşlarda cephenin ateş altında sık sık dururdu.
Siperleri dolaşarak hatta bazen öne çıkarak askerlerin moralini yükseltmeye
çalışır, tüm gelişmeleri yakından takip ederdi.
Atatürk'ü karalayan bir yazar olarak bir hayli eleştirilen ve bir zamanlar kitabı
Türkiye'de yasaklanan H.C. Armstrong bile “Bozkurt” adlı kitabında Mustafa
Kemal'in mucizevi bir şekilde vurulamadığından bahseder:
Bir keresinde yeni kazılmış bir siperin dışında duruyordu. Avcılarımızın yoğun
ateşi altındaydı. Bir İngiliz Bataryası da o sipere ateş açtı. Toplar menzili ve
hedefi buldukça şarapneller gitgide daha yakınlarına düşmeye başladı.
Vurulması matematiksel olarak kesindi. Kurmayları sipere girmesi için
yalvarmaya başladılar. Dürbünle görüyorduk. Fakat o sigara yakıp gayet sakin
bir şekilde sigara içmeye başladı. Ne yakınında patlayan şarapneller, ne de
yoğun avcı ateşi Mustafa Kemal'e bir şey olmuyordu. Çünkü O'nu vuramıyorduk.
O, zaman zaman eline bir tüfek alıp yoğun ateş altında, siperden dışarı çıkıyor,
Avustralya siperlerine dikkatli, telaşsız ve isabetli atışlar yapıyordu. Bu kısa
menzilde bile avcılarımız onu vurmayı başaramıyorlardı. Vurulmuyordu... Onu
vuramıyorduk...
Bu inanılmaz gerçeği büyük bir şaşkınlıkla kaleme alan Armstrong, sonra şöyle
devam ediyor: Sonra duyduk ki, Mehmetçik adı verilen Türk Neferleri bu
inanılmaz olayı gördükten sonra Mustafa Kemal'e bir isim takmışlar: “Efsunlu
Kemal...” Bu isim askerlerimizin moralini bozmuştu. Gelip soruyorlardı:
“Karşıdaki Türk Birliği'nin komutanı kim? O mu?”
“Hayır... Hayır...” diyorduk,
“O değil, O burada değil, sakin olun...”