Sabaha karşı uyan elinde yasaklı bir kahve ve otur rüzgarın esintisiyle şenlenen balkona..
Sonra sessiz sessiz çek içine yasak dumanı…
Sonra üşümeye başla titre farkında olmadan yasak kıyafetlerle…
Ve sonra ise düşünmeye başla yasak olan her şeyi…
Gözlerini, sesini işitmeyi, sarılıp koklamayı ve belki de, belki de hüngür hüngür ağlamayı…
Sen yasak aşk..!
Sen gizli sevdam..!
Sen ürkek güzelim..!
Yalan dolu bu dünya da bana da yalan mı biçtin..?
Yoksa gerçekten uzak bu alemde tek gerçeğim olan senden mi ittin beni sensizliğe..?
Yaptın işte bir şeyler… Anlam veremediğim ve vermeye korktuğum şeyler…
Düşlemeni istesem düşleyebilir misin Sokak lambasını? Hani etrafında sinekler uçuşur, yapışırlar çevresine, gecenin karanlığında tek ışığa doğru… Ve sokak Lambasının sıcaklığı yakar öldürür onları… İşte öyle bir şey bu da… Dünyam karanlık, sen ise bu karanlık içerisinde tek aydınlığım sonunda sensiz olacağımı ve sensizlikle beraber hayatımın zindana döneceğimi dahi bilsem… sensiz acı ile kavrulsam… bana acıların en büyüklerini dahi yaşatsan… yine de bu karanlıkta tüm azmim ve kuvvetimle sana doğru koşup yanmayı göze alabiliyorum… Aşk senin adın olduğundan beri bende, ben kendimi çoktan kaybettim kendimi derinliklerinde hayatın…
Akşam olsa da yine sarılsam yasak da olsa sen dolu gerçeklere, ve yine yasaklı bir dumanın içinde kaybolsam karanlık ile birlikte hayalinin içinde.. sessiz bir günün yarı yaşanmamış diğer yarısı ise ölü gibi geçmiş tamamını geri de bıraktıktan sonra şimdi başımı kaldırıyorum yüzüne göğün… Benim için yasaklı olmayan tek şeye, karanlığa sarılıp yıldızlara doğru uzanıyorum ve sen beni içinde yaşatmak isteyen duygu ordusuyla pençeleşirken öldürmek için beni kalbinin derinliklerinde, ben ise pençeleşiyorum içimde seni öldürmek isteyen duygularla…
Duyguların genelde zayıf olduğunu hesaba katarsak, senin yenilmeni benim ise yenmemi ümid ediyorum…
Çünkü;
Aşk Senin Adın İle Takasa Girdiğinden Beri Kendi Adını, Senin Dışında Hiçbir Şeyi Hissedemez Oldum Sevdiğim…
Anlasana...!
Sonra sessiz sessiz çek içine yasak dumanı…
Sonra üşümeye başla titre farkında olmadan yasak kıyafetlerle…
Ve sonra ise düşünmeye başla yasak olan her şeyi…
Gözlerini, sesini işitmeyi, sarılıp koklamayı ve belki de, belki de hüngür hüngür ağlamayı…
Sen yasak aşk..!
Sen gizli sevdam..!
Sen ürkek güzelim..!
Yalan dolu bu dünya da bana da yalan mı biçtin..?
Yoksa gerçekten uzak bu alemde tek gerçeğim olan senden mi ittin beni sensizliğe..?
Yaptın işte bir şeyler… Anlam veremediğim ve vermeye korktuğum şeyler…
Düşlemeni istesem düşleyebilir misin Sokak lambasını? Hani etrafında sinekler uçuşur, yapışırlar çevresine, gecenin karanlığında tek ışığa doğru… Ve sokak Lambasının sıcaklığı yakar öldürür onları… İşte öyle bir şey bu da… Dünyam karanlık, sen ise bu karanlık içerisinde tek aydınlığım sonunda sensiz olacağımı ve sensizlikle beraber hayatımın zindana döneceğimi dahi bilsem… sensiz acı ile kavrulsam… bana acıların en büyüklerini dahi yaşatsan… yine de bu karanlıkta tüm azmim ve kuvvetimle sana doğru koşup yanmayı göze alabiliyorum… Aşk senin adın olduğundan beri bende, ben kendimi çoktan kaybettim kendimi derinliklerinde hayatın…
Akşam olsa da yine sarılsam yasak da olsa sen dolu gerçeklere, ve yine yasaklı bir dumanın içinde kaybolsam karanlık ile birlikte hayalinin içinde.. sessiz bir günün yarı yaşanmamış diğer yarısı ise ölü gibi geçmiş tamamını geri de bıraktıktan sonra şimdi başımı kaldırıyorum yüzüne göğün… Benim için yasaklı olmayan tek şeye, karanlığa sarılıp yıldızlara doğru uzanıyorum ve sen beni içinde yaşatmak isteyen duygu ordusuyla pençeleşirken öldürmek için beni kalbinin derinliklerinde, ben ise pençeleşiyorum içimde seni öldürmek isteyen duygularla…
Duyguların genelde zayıf olduğunu hesaba katarsak, senin yenilmeni benim ise yenmemi ümid ediyorum…
Çünkü;
Aşk Senin Adın İle Takasa Girdiğinden Beri Kendi Adını, Senin Dışında Hiçbir Şeyi Hissedemez Oldum Sevdiğim…
Anlasana...!