I diggin' with my fingertips
-parmak uçlarımla kazıyorum
I'm gripping at the ground I stand upon
-bir zamanlar bulunduğum yerde tutunmaya çalışıyorum
I'm searching for fragile zones
-kırılgan bölgeler arıyorum
Evolution
-evrim
I fear I'm never gonna find
-korkarım hiç bulmayacağım
Keep trying but I won't assimilate
-denemeye devam ediyorum ancak benimsemeyeceğim
Should death come far in time
-ölüm uzak zamanda gelmeli
And I'm sorry that I don't believe
-ve üzgünüm inanmıyorum
but the evidence that I see
-ama gördüğüm kanıt
Doesn't show much hope for me
-benim için fazla umut göstermiyor
It's evolution
-bu evrimdir
Just evolution
-sadece evrim
And I, I do not dare deny
-ve ben inkar etmeyi göre alamam
the basic beast inside
-temel canavar içinde
It's right here
-tam burada
It's conjoined my mind
-aklımda bağlandı
And why do I deserve to die
-ve neden ölmeyi hak ediyorum?
The moments locked up inside
-zaman kilitlendi
I'm betting that the space she fills survives
-bahse girerim doldurduğu boşluk hayatta kalır
Hold tight, I'm getting inside you
-sıkı tut, içine giriyorum
Evolution
-evrim
They're never gonna find these bones
-bu kemikleri hiç bulmayacaklar
They're gonna want to keep them in a jar
-bunları bir kavanozun içinde tutmak isteyecekler
the number one virus
-bir numaralı virüs
caused by procreation
-doğurma nedeniyle
And the panic may go astray
-ve diyorum ki telaş azabilir
in a million years I say
-bir milyon yıl içinde
The smoke clears we're all derranged
-duman temizler bozukluğumuzu
It's evolution
-bu evrimdir
Just evolution
-sadece evrim
Take a look around
-bi' etrafa bak
Nothing much has changed
-değişen fazla bir şey yok
Take a look around
-bi' etrafa bak
Nothing much has changed
-değişen fazla bir şey yok
Take a look around
-bi' etrafa bak
Nothing much has changed
-değişen fazla bir şey yok
Take a look around
-bi' etrafa bak
Nothing much has changed
-değişen fazla bir şey yok
-parmak uçlarımla kazıyorum
I'm gripping at the ground I stand upon
-bir zamanlar bulunduğum yerde tutunmaya çalışıyorum
I'm searching for fragile zones
-kırılgan bölgeler arıyorum
Evolution
-evrim
I fear I'm never gonna find
-korkarım hiç bulmayacağım
Keep trying but I won't assimilate
-denemeye devam ediyorum ancak benimsemeyeceğim
Should death come far in time
-ölüm uzak zamanda gelmeli
And I'm sorry that I don't believe
-ve üzgünüm inanmıyorum
but the evidence that I see
-ama gördüğüm kanıt
Doesn't show much hope for me
-benim için fazla umut göstermiyor
It's evolution
-bu evrimdir
Just evolution
-sadece evrim
And I, I do not dare deny
-ve ben inkar etmeyi göre alamam
the basic beast inside
-temel canavar içinde
It's right here
-tam burada
It's conjoined my mind
-aklımda bağlandı
And why do I deserve to die
-ve neden ölmeyi hak ediyorum?
The moments locked up inside
-zaman kilitlendi
I'm betting that the space she fills survives
-bahse girerim doldurduğu boşluk hayatta kalır
Hold tight, I'm getting inside you
-sıkı tut, içine giriyorum
Evolution
-evrim
They're never gonna find these bones
-bu kemikleri hiç bulmayacaklar
They're gonna want to keep them in a jar
-bunları bir kavanozun içinde tutmak isteyecekler
the number one virus
-bir numaralı virüs
caused by procreation
-doğurma nedeniyle
And the panic may go astray
-ve diyorum ki telaş azabilir
in a million years I say
-bir milyon yıl içinde
The smoke clears we're all derranged
-duman temizler bozukluğumuzu
It's evolution
-bu evrimdir
Just evolution
-sadece evrim
Take a look around
-bi' etrafa bak
Nothing much has changed
-değişen fazla bir şey yok
Take a look around
-bi' etrafa bak
Nothing much has changed
-değişen fazla bir şey yok
Take a look around
-bi' etrafa bak
Nothing much has changed
-değişen fazla bir şey yok
Take a look around
-bi' etrafa bak
Nothing much has changed
-değişen fazla bir şey yok