Sevdim...
Hesapsızca, hiç bir beklenti olmadan.
Yüreğimi ortaya koydum.
Korkusuzca...
'Dingil ol' dedin,
oldum.
'Çılgın ol' dedin,
oldum.
'Çocuk ol' dedin,
oldum.
'Olgun ol' dedin,
oldum.
Ya ben sana
resmen köle oldum.
Ama yine de yaranamadım.
Yaranmak için ne yapmalıydım söylesene yâr, ne yapmalıydım... Küfür mü etmeliydim yoksa hakaret mi? Senle dalga mı geçmeliydim yoksa aldatmalı mıydım? Seni harcamalı mıydım yoksa kullanmalı mıydım? Yok, yok sen buna da razı olmazdın. Ben ne yaparsam yapim sana, sonuçlarım hep çıkmaza çıkar.Hep de böyle olmadı mı zaten... Biliyorum tek hatam kendimden fazla değer vermem oldu sana... Havalandın inkar etme sakın, tepeden bakmaya başladın bana değerli sandın kendini... Hatta hint kumaşıyla kıyaslayıp kendini, değer biçtin bu aşka... Şartlar koydun yürütmek adına, iyi de sevgilim şart olmalı mıydı bu aşkta...Aşk, şartları sevmezdi ki... Şart olan yer de bir dakika olsun durmazdı ki... Sen en büyük yanlışı şartlarınla koydun, ben ise seni kaybetmemek için şartlarını uygulamakla... Dedim ya sen hep kendini değerli gördün ama bilemedin hiç, gözümde değerin olduğu sürece değerli olduğunu... Gittin, elbette birgün gidecektin fakat bu denli erken değil...Hem de yaşanacak çok şeyi yarı da bırakarak gittin. Anlamadığım ne biliyor musun sevgili; giden, gidiyorsa ve kafasına koymuşsa neden geriye dönüp bakar ağlamaklı yada geçen zamandan sonra neden dönmek ister sevdiğine geri... Bakacaktı madem arkasına giderken öyle matemli ve dönecekti sevdiğine geri neden gider ki ey sevgili... Gidip de hem karşsındakini hem de kendini bu denli neden üzer ki... Sen de o gidenlerdensin belli ki, baksana arkana bakıp bakıp gidip, sonra da dönmek istediğine göre... Ama yo sevgili, ben kabul edenlerden olmayacağım... Kabul edip de beni tekrar üzmene müsade etmeyeceğim, çünkü sen beynine yerleştireceksin her ne kadar inkar etsen de benim her halükârda kabullendiğimi...Bu yüzden bu gidişin arkası kesilmeyecek biliyorum. O yüzdendir ki; ne sen söylemiş ol bu geri dön çağrısını, ne de ben duymuş olayım dönmke istediğini. At artık içinden beni, bak bana ben attım bile seni... Hem de yosunlaşan sevdamı taşa bağlayıp attım denizin en derinliklerine kimseler bulamasın diye, ben bile sevgili...
Şimdiler de ise artık ay ve ben... Artık sen hiç yoksun, ay çoktan yerini aldı bile... Güneş gibi de değil, her gece yanımda yokluğunu aratmıyor kış gecelerinde güneşin arattığı gibi... Bırakmıyor hiç beni, hatırlatmıyor hiç bir gece seni...
Elveda sevgilim, unut artık beni...
Hesapsızca, hiç bir beklenti olmadan.
Yüreğimi ortaya koydum.
Korkusuzca...
Güneş, sen ve ben...Birbirimizi ne çok tamamlardık değil mi? Kış günlerin de güneş olmasa da sen ve ben yeterdik etrafa gülüşlerimizle ve birbirimize bakışlarımızla... Sen bana bakardın etraf aydınlanırdı adeta, bense sana güldüğüm de tatlı sıcak esintiler gezinirdi etrafta... Yaz günlerin de hasret de çeksek güneş yeterdi seni bana, beni de sana hatırlatmaya...
Beni bir sen anlıyorsun sandım, sen de en anlamayanlar arasına katıldın. Söylesene yâr ben bu ayrılığı hak edecek sana ne yaptım.
Beni bir sen anlıyorsun sandım, sen de en anlamayanlar arasına katıldın. Söylesene yâr ben bu ayrılığı hak edecek sana ne yaptım.
'Dingil ol' dedin,
oldum.
'Çılgın ol' dedin,
oldum.
'Çocuk ol' dedin,
oldum.
'Olgun ol' dedin,
oldum.
Ya ben sana
resmen köle oldum.
Ama yine de yaranamadım.
Yaranmak için ne yapmalıydım söylesene yâr, ne yapmalıydım... Küfür mü etmeliydim yoksa hakaret mi? Senle dalga mı geçmeliydim yoksa aldatmalı mıydım? Seni harcamalı mıydım yoksa kullanmalı mıydım? Yok, yok sen buna da razı olmazdın. Ben ne yaparsam yapim sana, sonuçlarım hep çıkmaza çıkar.Hep de böyle olmadı mı zaten... Biliyorum tek hatam kendimden fazla değer vermem oldu sana... Havalandın inkar etme sakın, tepeden bakmaya başladın bana değerli sandın kendini... Hatta hint kumaşıyla kıyaslayıp kendini, değer biçtin bu aşka... Şartlar koydun yürütmek adına, iyi de sevgilim şart olmalı mıydı bu aşkta...Aşk, şartları sevmezdi ki... Şart olan yer de bir dakika olsun durmazdı ki... Sen en büyük yanlışı şartlarınla koydun, ben ise seni kaybetmemek için şartlarını uygulamakla... Dedim ya sen hep kendini değerli gördün ama bilemedin hiç, gözümde değerin olduğu sürece değerli olduğunu... Gittin, elbette birgün gidecektin fakat bu denli erken değil...Hem de yaşanacak çok şeyi yarı da bırakarak gittin. Anlamadığım ne biliyor musun sevgili; giden, gidiyorsa ve kafasına koymuşsa neden geriye dönüp bakar ağlamaklı yada geçen zamandan sonra neden dönmek ister sevdiğine geri... Bakacaktı madem arkasına giderken öyle matemli ve dönecekti sevdiğine geri neden gider ki ey sevgili... Gidip de hem karşsındakini hem de kendini bu denli neden üzer ki... Sen de o gidenlerdensin belli ki, baksana arkana bakıp bakıp gidip, sonra da dönmek istediğine göre... Ama yo sevgili, ben kabul edenlerden olmayacağım... Kabul edip de beni tekrar üzmene müsade etmeyeceğim, çünkü sen beynine yerleştireceksin her ne kadar inkar etsen de benim her halükârda kabullendiğimi...Bu yüzden bu gidişin arkası kesilmeyecek biliyorum. O yüzdendir ki; ne sen söylemiş ol bu geri dön çağrısını, ne de ben duymuş olayım dönmke istediğini. At artık içinden beni, bak bana ben attım bile seni... Hem de yosunlaşan sevdamı taşa bağlayıp attım denizin en derinliklerine kimseler bulamasın diye, ben bile sevgili...
Şimdiler de ise artık ay ve ben... Artık sen hiç yoksun, ay çoktan yerini aldı bile... Güneş gibi de değil, her gece yanımda yokluğunu aratmıyor kış gecelerinde güneşin arattığı gibi... Bırakmıyor hiç beni, hatırlatmıyor hiç bir gece seni...
Elveda sevgilim, unut artık beni...