İçimde garip bir telaş, yüreğimde tuhaf bir hüzün var bugün... Ellerimi buldum diyeyim, gözlerim kayboluyor; gözlerimi anladım diyeyim sözlerim karışıyor... Kime kızıyorum, kime kırılıyorum, bilmiyorum!!!
Sus pus bilgisayarın başına oturdum, yazıyorum yine... Düşünüyorum niye yanımda değil, niye, niye, niye... Bazen de düşünüyorum herşeyi, bir kişiye bağlayıp sevdadan deli divane olmak değil ki benimkisi, güzeli özlemek iyiyi sevmek aslında kimsenin bilmediği... Beni anlayacak mı bir gün, hiç bilmiyorum... Anlamayanları da bilmiyordu ki anlasın, o sadece küçük bir zaman diliminde kuşandığım sevdaydı, ben bilemedim bunu, belki de o biliyor, olmayacağını, olamayacakları, inadımın sonunun hayıra alamet olmadığını... Öfkem belki de ona değil, onsuz hayatın bana sunduğu sahnelere... O yok mu??? Yok!!! Zaten öyle biri de yok, demi??? Cevabım yok!!! Cevabım yok, yok, yok!!! Gelecekte olacak mı, olmayacak biliyorum!!!
Ama sevdanı öyle bir kuşanmışım ki üzerime, hayata karşı zırhım, insanlara karşı inadım, kötü ve çirkin olan herşeye karşı mücadelemi içimde sevdan dediğim kuşanmışlığımla sağlıyorum!...
Sen bunu nerden bileceksin ki, zaten bilseydin de bilemezdin, anlayamazdın beni...
Sen benim vazgeçemediğim MASUMyanımsın!!!...
Belki de iki dünya bir araya gelse, beni dar ağacına götürseler vazgeçemediğim masum yanım... Bazen hayatın karanlığı ve zorlukları öyle yoruyor ki sana kaçıyorum ben de, yani masum yanıma... Kimi sevda diyor, kimi aşk, kimi özlem, kimi iyi olmuş, kimi güzel yazı...AMA BİLMİYORLAR Kİ BEN MASUM YANIMLA KONUŞUYOR, ONU ÖZLÜYORUM!...
Belki de konuştuğum kendimim, bunu bile bilmiyorum...
Sen bilirsin, kimi sevsem yanlıştı... "AŞK YANLIŞ SEVER" demiştim ya tıpkı öyle...
Yokluğuna alıştım, en çok korktuğum da buydu, yokluğuna alışmak... Ama yokluğunda yaşadıklarıma hala alışamadım... Bir yokluk ancak bu kadar yokluk olabilirdi...SEN BİLMİYORSUN AMA O YOKLUKLA GELEN KİMSELERDE YOK ARTIK HAYATIMDA, KİMSEYİ İSTEMİYORUM ÇÜNKÜ...
Seni özlüyor muyum, özlüyorum, tıpkı çocukluğumda oynadığım sokakları özler gibi, tıpkı ağlayarak annemden pamuk şeker ister gibi....
MASUMCA VE HALA BU YAŞA RAÄžMEN ÇOCUKCA!..
Sus pus bilgisayarın başına oturdum, yazıyorum yine... Düşünüyorum niye yanımda değil, niye, niye, niye... Bazen de düşünüyorum herşeyi, bir kişiye bağlayıp sevdadan deli divane olmak değil ki benimkisi, güzeli özlemek iyiyi sevmek aslında kimsenin bilmediği... Beni anlayacak mı bir gün, hiç bilmiyorum... Anlamayanları da bilmiyordu ki anlasın, o sadece küçük bir zaman diliminde kuşandığım sevdaydı, ben bilemedim bunu, belki de o biliyor, olmayacağını, olamayacakları, inadımın sonunun hayıra alamet olmadığını... Öfkem belki de ona değil, onsuz hayatın bana sunduğu sahnelere... O yok mu??? Yok!!! Zaten öyle biri de yok, demi??? Cevabım yok!!! Cevabım yok, yok, yok!!! Gelecekte olacak mı, olmayacak biliyorum!!!
Ama sevdanı öyle bir kuşanmışım ki üzerime, hayata karşı zırhım, insanlara karşı inadım, kötü ve çirkin olan herşeye karşı mücadelemi içimde sevdan dediğim kuşanmışlığımla sağlıyorum!...
Sen bunu nerden bileceksin ki, zaten bilseydin de bilemezdin, anlayamazdın beni...
Sen benim vazgeçemediğim MASUMyanımsın!!!...
Belki de iki dünya bir araya gelse, beni dar ağacına götürseler vazgeçemediğim masum yanım... Bazen hayatın karanlığı ve zorlukları öyle yoruyor ki sana kaçıyorum ben de, yani masum yanıma... Kimi sevda diyor, kimi aşk, kimi özlem, kimi iyi olmuş, kimi güzel yazı...AMA BİLMİYORLAR Kİ BEN MASUM YANIMLA KONUŞUYOR, ONU ÖZLÜYORUM!...
Belki de konuştuğum kendimim, bunu bile bilmiyorum...
Sen bilirsin, kimi sevsem yanlıştı... "AŞK YANLIŞ SEVER" demiştim ya tıpkı öyle...
Yokluğuna alıştım, en çok korktuğum da buydu, yokluğuna alışmak... Ama yokluğunda yaşadıklarıma hala alışamadım... Bir yokluk ancak bu kadar yokluk olabilirdi...SEN BİLMİYORSUN AMA O YOKLUKLA GELEN KİMSELERDE YOK ARTIK HAYATIMDA, KİMSEYİ İSTEMİYORUM ÇÜNKÜ...
Seni özlüyor muyum, özlüyorum, tıpkı çocukluğumda oynadığım sokakları özler gibi, tıpkı ağlayarak annemden pamuk şeker ister gibi....
MASUMCA VE HALA BU YAŞA RAÄžMEN ÇOCUKCA!..