Dile gelsem şimdi, en çok seninle susarım yüzünün yarısı görünen uykusuz mevsimlere.
içimde yüzü koyun yatan sevdalar çarpar dirilmiş ölmelerimin alnına. Kusarım kendimi bana en aşina cümlelere.
Bileğinden kan sızsada bakışlarımın hala; bozgunlarım bozgunda şimdi.
Al bu feryat sende kalsın. Kapat gözlerini bana, inleyerek...
Ben karanlığın kıskacında ölürken, kimse seslenmesede beni;
kurtarma beni benden.
ki nereye bakarsan oradayım hala, hani tıpkı eskisi gibi okuduğun cümlelerin satır aralarında.
ne bileyim, yoksun diye yazamaz oldum artık, sustum, dilim mührünü açamaz oldu sensiz.
Bir ara seni kattım bütün seslerimin içine, öğrenebildiğim kadar bir şeyler karaladım yeniden, özledim, rüzgar oldum, gittim geldim, düştüm düş oldum, bir ilmik olup astım seni ama seni koymadım geçmişe.
Aldattım oysa kendimi geleceksin diye, bilmediğin adres oldum, ki sesimi duydukça gelirsin diye, ama nerden bileyim benden de kör olduğunu, gelmedin işte.
Ki bir ara seni kattım yollarımın üstüne, toz oldun, ağaç, evim barkım, altında şarap içtiğim sokak lambam oldun, ama nerden bileyim küçük bir melteme yerle bir olacağını...
Ki bir ara sen oldum, uyuyordun o vakit, senin gibi düşündüm beni, yok dedim, kaç gömlek daha giymen gerek ben olmaya deyip çıktım sen olmaktan.
Bir ara dün yaptım seni, koca çınarlar altında imansızlığıma sofra kurdum sana, kanımı duvarlardan kazıyan bir melekle konuşturdum, ama yok, yok işte, sen bir aralardan hiçbirine uymadın.
yıktım işte, dünü yıktım uğruna.
Duvarlarım yok hadi, sustum, yazamaz oldum, bekleyen oldum, acıyan, acınan oldum, korkun, güvenin oldum...
okudum
ben oldum
okudun
sen oldun
okuduk
hiçbir şey olduk
seni kattım içimdeki tüm seslere, sana ait ne varsa bildiğim; bana kattım, biraz ben kattım, durdum, aşk kattım, sesime göz kattım, ışığıma renk kattım...
ta ki sen gittiğinde sana yalnızlık kattım.
Alıştım şimdi,
artık yaşama sarılıyorum geceleri, uyurken kanarsa diye beklemiyorum, olacaksa olsun kıvamında geçiyor hayatım, sabah erken kalkıyorum mesela, güneş var mı diye pencereden baktığımda anlıyorum senin yokluğunu, ve başa dönüyorum karanlık kapımı çalana dek.
Sonrası malum, meyhanemin bütün ışıklarını açıp seni bekliyorum yalnızlığıma.
sonrası malum, uzaktan seyrediyorum sana kattıklarımla seni.
kendimi sende göremesem de...
içimde yüzü koyun yatan sevdalar çarpar dirilmiş ölmelerimin alnına. Kusarım kendimi bana en aşina cümlelere.
Bileğinden kan sızsada bakışlarımın hala; bozgunlarım bozgunda şimdi.
Al bu feryat sende kalsın. Kapat gözlerini bana, inleyerek...
Ben karanlığın kıskacında ölürken, kimse seslenmesede beni;
kurtarma beni benden.
ki nereye bakarsan oradayım hala, hani tıpkı eskisi gibi okuduğun cümlelerin satır aralarında.
ne bileyim, yoksun diye yazamaz oldum artık, sustum, dilim mührünü açamaz oldu sensiz.
Bir ara seni kattım bütün seslerimin içine, öğrenebildiğim kadar bir şeyler karaladım yeniden, özledim, rüzgar oldum, gittim geldim, düştüm düş oldum, bir ilmik olup astım seni ama seni koymadım geçmişe.
Aldattım oysa kendimi geleceksin diye, bilmediğin adres oldum, ki sesimi duydukça gelirsin diye, ama nerden bileyim benden de kör olduğunu, gelmedin işte.
Ki bir ara seni kattım yollarımın üstüne, toz oldun, ağaç, evim barkım, altında şarap içtiğim sokak lambam oldun, ama nerden bileyim küçük bir melteme yerle bir olacağını...
Ki bir ara sen oldum, uyuyordun o vakit, senin gibi düşündüm beni, yok dedim, kaç gömlek daha giymen gerek ben olmaya deyip çıktım sen olmaktan.
Bir ara dün yaptım seni, koca çınarlar altında imansızlığıma sofra kurdum sana, kanımı duvarlardan kazıyan bir melekle konuşturdum, ama yok, yok işte, sen bir aralardan hiçbirine uymadın.
yıktım işte, dünü yıktım uğruna.
Duvarlarım yok hadi, sustum, yazamaz oldum, bekleyen oldum, acıyan, acınan oldum, korkun, güvenin oldum...
okudum
ben oldum
okudun
sen oldun
okuduk
hiçbir şey olduk
seni kattım içimdeki tüm seslere, sana ait ne varsa bildiğim; bana kattım, biraz ben kattım, durdum, aşk kattım, sesime göz kattım, ışığıma renk kattım...
ta ki sen gittiğinde sana yalnızlık kattım.
Alıştım şimdi,
artık yaşama sarılıyorum geceleri, uyurken kanarsa diye beklemiyorum, olacaksa olsun kıvamında geçiyor hayatım, sabah erken kalkıyorum mesela, güneş var mı diye pencereden baktığımda anlıyorum senin yokluğunu, ve başa dönüyorum karanlık kapımı çalana dek.
Sonrası malum, meyhanemin bütün ışıklarını açıp seni bekliyorum yalnızlığıma.
sonrası malum, uzaktan seyrediyorum sana kattıklarımla seni.
kendimi sende göremesem de...