İki mahkum yağmur sonrası demirlerin arasındaki küçük pencereden dışarı bakar.
Biri der ki “Öf her taraf vıcık vıcık çamur oldu!”
Diğeri der ki “Kaldır kafanı bak ebemkuşağı çıktı rengârenk!”
En son siz kime iyilik yapmıştınız?
Peki en son size kim kötülük yapmıştı?
Bize iyiliği dokunan insanları çabuk unutuyor ama kötülüğü dokunanları unutmuyoruz…
Günde binlerce başarılı cerrahi müdahalede bulunan doktorları görmüyor bir tane sargı bezi unutan dikkatsiz doktoru unutmuyoruz…
Yine binlerce polis namusuyla dürüstçe işini yapıyor rüşvet alan iki polisten dolayı tüm teşkilatı karalıyor hepsi böyle bunların diyoruz…
Terk ettiklerimizin sayısını bilmiyor terk edenleri unutmuyor ve asla affetmiyoruz…
Yolsuzluk yapan -deprem sonrası da yargılanan- müteahhidi Veli Göçer’i tanıyor ama yıkılmayan yüzlerce binayı yapanları tanımıyoruz.
Öğrenciyken iyi notu biz alıyor kötü notu hoca verdi diyoruz…
Sayısız örneklendirilebilir bunlar.
Biz iyi şeyleri unutmada balık hafızamıza sığınıyor kötü şeyleri unutamamada deve kinine bürünüyoruz
Sürekli şikâyet ediyor sürekli bir yerlerimizi kanatıyor bir türlü mutlu olmayı beceremiyoruz…
Kötüyü düşünmek kötüyü çağırmaktır unutmayın! Polyanna olun demiyorum ama karamsar da olmayın. Yarım bardak suya baktığınız da bu bardağın yarısı boş demeyin bu bardağın yarısı dolu deyin yeter…
Çocuğunuzun sevgilinizin babanızın elemanınızın patronunuzun dolu tarafını görün; kötüye meyletse de kalbiniz aklınıza iyi yanlarını getirin…
Hepimiz bu ülkede yaşıyor eksik olanları hepimiz yaşıyoruz ama yaşadıkça ve yoğunlaştıkça da eksildiğimizi görüyoruz…
Enerjimizi yitiriyor etrafa nefretle bakıyoruz.
Siz umut dolu cıvıl cıvıl çevreniz olsun istiyorsanız siz öyle olun önce!
Siz somurtan sürekli dert yanan şikayet eden birini ne kadar istemiyorsanız bilin ki onlar da istemiyor…
Şimdi sorun kendi kendinize: “Ben ne kadar aranan bir arkadaşım ve arkadaşlarımın beni aralarında görmek istemelerinin gerçek sebebi ne?”
Bir de tavsiye –naçizane- siz de sizin geçmişiniz de çocukluğunuz dahil kötü iz bırakan kimler varsa hepini affedin yüreğinizde ama samimiyetle…
İşte o zaman rahatlayacak ve bunca yıldır nasıl kendi kendinizi boşu boşuna yediğinizi anlayacaksınız
Ama önce kendinizi affetmek şartıyla!
Şimdi sıra sizde.
Sevinçler iz bıraksın artık yüreklerinizde.