Lavabonuzu veya k?vetinizi su ile doldurun ve t?kac? aniden ?ekin. Su d?z olarak delikten bo?almayacak, d?ne d?ne bir hortum olu?turacak ?ekilde bo?alacakt?r. Bu d?n?? y?n? kuzey yar?mk?rede sa?a do?ru, yani saat y?n?nde, g?ney yar?mk?rede ise tam tersidir. Bilim insanlar? buna 'Coriolis' kuvveti diyorlar.
Her iki yar?mk?rede b?yle birbirine ters y?nde hava ak?mlar?n?n ve okyanus ak?nt?lar?n?n oldu?u herkes taraf?ndan kabul ediliyor da, bir lavabodan bo?alan suda, b?yle k???k bir ortamda d?nyan?n d?n???n?n etkili olup olamayaca?? tart??ma konusu.D?nya kendi etraf?nda d?nerken her taraf?ndaki h?z ayn? de?ildir. Ekvatordaki biri, bir g?nde d?nya ?ap? kadar yani 40.000 kilometre giderken bir di?er ifade ile saatte 1670 kilometre h?zla yol al?rken, tam kutuptaki bir insan s?f?r h?zla sadece kendi etraf?nda d?nmektedir. Ayn? ?ekilde g?ky?z?nde as?l? gibi duran bulutlar r?zgar?n etkisini katmazsan?z yere g?re hareketsizdirler ama altlar?ndaki kara par?as? ile birlikte d?nerler. Bu durumda ekvatordaki bulutlar da kutupdakilere nazaran h?zl? d?nmektedirler.
A'yi ekvatorda, B'yi ise onun tam kuzeyinde 45 derece paralelinde iki nokta olarak d???nelim. Bir top mermisini A'dan tam kuzeye ni?anlay?p att???m?zda, at?? s?ras?nda ekvatorun d?n?? h?z? B noktas?na g?re neredeyse iki kat olaca??ndan mermi B noktas?n?n do?usuna gidecektir.
Ayn? ?ekilde kuzey kutbundan hemen hemen hareketsiz bir konumdan tam g?neye at?lan bir mermi 45 paralelinde d?nya d?n?? h?z? daha ?ok oldu?undan bu sefer hedefin bat?s?na d??ecektir. Yani kuzey yar?mk?rede kuzeye veya g?neye at?lan her ?ey atan?n konumuna g?re sa?a gitmektedir. Bu durum g?ney yar?mk?rede ise sola do?ru ger?ekle?mektedir.Her iki yar?mk?rede kuzey - g?ney do?rultusunda hareket eden hava ak?mlar? ve okyanus ak?nt?lar? bu durumdan etkilenirler. Kuzey yar?mk?rede sa?a, g?neyde sola d?nerler. Ancak bu, d?nya y?z?nde b?y?k bir ?l?ekte okyanuslar?n dibindeki s?rt?nme ve bulutlar?n, hava ak?mlar?n?n ?zerinde bulunduklar? yerle birlikte hareket etmelerinin etkileriyle olu?an bir tabiat olay?d?r.Bilim insanlar? bunun lavabo veya k?vet gibi nispeten mik-ro ?l??de de m?mk?n olup olmad???n? hala tart???yorlar. Bir k?sm? burada suyun musluktan ??k?? ?ekil ve h?z?n?n, lavaboya d??t??? noktan?n, lavabonun ve suyun gitti?i yerin yap?s?n?n etken oldu?unu s?yl?yorlar, di?erleri de ideal ?artlarda 50 kere deney yap?n ve g?r?n diyorlar. Haydi banyoya, bilimsel deney yapmaya...!
?ngilterede neden trafik soldand?r??:insane:
Bir zamanlar herkes ?ngilizler gibi yolun solundan gidiyordu. Bunun i?in de ?ok ge?erli bir sebep vard?.
Y?zy?llarca ?nce yolun kar??s?ndan gelenin dost mu, yoksa d??man m? oldu?unu kestirmek m?mk?n de?ildi. ?nsanlar?n ?o?u sa? ellerini kulland?klar? i?in, yolun solundan, duvar dibinden (yaya veya atla) giderek sol taraflar?m emniyete al?r, sa? ellerini k?l??lar?n? hemen ?ekecek ?ekilde haz?r bekletirlerdi.
Yolun solundan seyahat, ilk defa 1300 y?llar?nda, papan?n Roma'ya gelecek hac?lar?n yolda karma?aya sebep vermemeleri i?in, yolun solundan gitmelerini s?ylemesiyle resmile?ti ve y?zy?llar boyu devam etti.
18. y?zy?l?n sonlar?nda ABD'de bir?ok at?n ?ekti?i posta arabalar?nda, s?r?c? koltu?u yoktu ve s?r?c? en arkada ve soldaki at?n ?st?nde oturuyordu. Bu da yolun solundan gidildi?inde kar??dan geleni ve yolun kontrol?n? zorla?tmyordu.
?ok ge?meden ABD'de trafik sa?dan i?lemeye ba?lad?. Frans?z ?htilali s?ras?nda, ihtilalin liderlerinden Maximilien Ro-bespierre, b?y?k bir olas?l?kla Katolik kiliseye meydan okuyanlara bir jest olsun diye, Parislilerden yollann sa??ndan gitmelerini istedi.
Bir s?re sonra asl?nda kendisi de bir solak olan Napolyon, or-dulanndaki ikmal arabalann?n yollann sa??ndan gitmeleri emrini verdi ve zaptetti?i her ?lkede de bu uygulamay? hayata ge?irdi.
?ngiltere hi?bir zaman Napolyon taraf?ndan zapt edilemedi?inden ?ngilizler yolun solundan gitme al??kanl?klanndan vazge?mediler. Avustralya, Hindistan gibi t?m eski s?m?rgelerinde de bu usul? devam ettirdiler. Zaten ?ngilizler'de Amerikal?lardan farkl? olarak s?r?c? araban?n ?st?nde ve sa??nda oturuyordu.
Modern araba teknolojisinin geli?mesi ile bu geli?imin d?nyada ?nc?s? olan ABD'de s?r?c? koltu?u ve direksiyon sa?dan gidi?e uygun olarak sola konuldu ve d?nyan?n bir?ok b?lgesinde bu ?ekilde yayg?nla?t?.
?ngiltere'de ve eski s?m?rgelerinde, trafik ak???n? sa? ?eride alman?n faturas? o kadar y?kl?d?r ki, art?k isteseler de kolay kolay bunu yapamazlar.
Hangi ?lkede olursan?z olun, trafi?in y?n? ister sa?dan olsun ister soldan, kar??dan kar??ya ge?meden ?nce, siz yine de her iki y?ne bakmay? ihmal etmeyin.
Neden trafik lambalar? k?rm?z?/ sar? ve ye?ildir?
Trafik ???klan uygulamas?, ?nceleri demiryollar?n?n trenleri kontrol i?in uygulad??? sinyaller ?rnek al?narak ba?lam??t?r. Demiryollar? idaresi k?rm?z? rengi 'dur' sinyali olarak se?mi?ti. K?rm?z? renk kan rengi oldu?undan as?rlar boyu tehlikenin, tahribat?n ve ?l?m?n simgesi olmu?tur. Demiryollar? ilk faaliyete ge?ti?i 1830'lu y?llarda 'ikaz' ?????n?n rengi ye?il, 'ge?' ?????n?n ise beyazd?.
Bir s?re sonra beyaz sinyal problem yaratmaya ba?lad?. Beyaz renkli 'ge?' sinyali di?er sokak lambalar? ile kar??t?r?labili-yordu. Ama daha da k?t?s? 'dur' i?aretlerine konulan k?rm?z? mercekler yerlerinden d???nce ???k beyazla??yor, 'ge?' sinyali olarak alg?lan?yor ve kazalara yol a?abiliyordu.
Sonunda demiryolcular k?rm?z?y? 'dur', ye?ili 'ge?' san rengi de 'ikaz' sinyali olarak kullanmaya ba?lad?lar. Bilindi?i gibi sar?, renk spektrumu i?inde en g?z al?c? renktir. B?ylece makinist bir sinyalin bulunmas? gereken yerde beyaz ????? g?r?rse, bir ?eylerin yanl?? oldu?unu anl?yor ve tedbirini al?yordu.
Karayollar?na gelince, yollarda sadece atlar?n ve at arabalar?n?n bulundu?u tarihlerde bile d?nyan?n b?y?k ?ehirlerinde trafik sorundu. ?lk trafik lambas? otomobillerin ortaya ??kmas?ndan ?ok ?nce 1868'de Londra'da kullan?ld?. Gazla yak?lan ve bir eksen etraf?nda d?nd?r?lebilen k?rm?z? ve ye?il lambalar bir y?l sonra patlay?p, kendilerini ?eviren polisi de yaralay?nca bu uygulama ortadan kalkt?.
Ama ?te yandan otomobillerin ortaya ??kmas? ve ?ehirlerde dola?maya ba?lamalar?yla birlikte durum iyice k?t?le?ti. ?e?itli ?ehirlerde de?i?ik uygulamalar yap?ld?. Demiryollar?ndaki uygulama ?rnek al?nd? ama demiryollar?nda birbirine paralel iki hat vard?. Bu sistem iki yolun kesi?ti?i kav?aklarda i?e yaram?yordu.
Sonunda g?n?m?zdekilere benzeyen ilk elektrikli otomatik trafik lambas?n?, ilkokul mezunu ve ABD'deki Cleveland'da otomobil sahibi ilk siyah olan Garrett Morgan geli?tirdi. 1914'de ilk denemelerine ba?layan Morgan 1923'de de patentini ald?. Morgan 1963'de ?l?m?nden az ?nce patentini 40 bin dolara General Electric firmas?na satt?.
Morgan'?n lambalar? demiryollar?na benzer ?ekilde bir 'T' ?zerinde k?rm?z? ve ye?il iki lambadan ibaretti. ?ok ge?meden ikaz anlam?nda sar? lamba da ilave edildi ve uygulama b?t?n d?nyaya s?ratle yay?ld?.
Aradan ge?en y?llara ra?men sar? renk hala 'ikaz' anlam?ndad?r ama g?n?m?z s?r?c?leri onu 'ge?' sinyali olarak alg?l?yorlar
Erkek bebeklerin giysileri neden mavidir?
Y?zy?llarca ?nce insanlarda ?eytani g??lerin, bebeklerin veya k???k ?ocuklar?n odalar?nda dola?t?klar?na, onlar?n v?cutlar?na girmek i?in f?rsat kollad?klar?na ili?kin ortak bir inan? vard?. Ayr?ca bu ?eytani g??lerin, mavi renk taraf?ndan kovuldu?una da inan?l?yordu. ??nk? mavi g?klerin rengi idi. Hatta bug?n bile hala Ortado?u'da ?eytan? kovmak i?in, baz? evlerin kap?lar? maviye boyanmaktad?r.
O zamanlarda, s?lalenin devam? i?in, erkek bebeklerin ?nemi daha fazla oldu?u i?in, ?eytan korkar da gider diye, erkek bebeklerin ve k???k erkek ?ocuklar?n giysilerinin mavi olmas? adet haline geldi ve y?zy?llar boyunca devam etti.
?ok sonralar? k?z bebekler de "erkek bebekler kadar ?nem kazan?nca", onlar?n giysilerine de bir renk verilmesi ihtiyac? do?du ve de ?i?eklerin en g?zeli olan g?l?n rengi, yani pembe renk verildi.
?nsanlar neden tokala??yorlar?
Tokala?ma asl?nda ?a?lar ?ncesi bir adet. ?ok eski ?a?larda, t?m erkekler bir silah ta??yor ve ?o?unlu?u da bu silah? sa? eli ile kullan?yordu.
Bir erkek di?erine dost oldu?unu, elinde silah bulunmad???n? g?stermek i?in, bo? sa? elini uzat?yor, di?eri de ayn? ?eyi yap?yordu. Ama her iki taraf da kendini emniyete almak, di?erinin aniden silah ?ekmesine mani olmak i?in, birbirlerinden emin olana kadar, birlikte ellerini hafif?e s?karak duruyorlard?.
Tokala??rken elleri sallama al??kanl???, elleri daha iyi kavrayarak, rakibin giysisinin i?inden aniden bir silah ??karmas?n? ?nlemek i?in ba?lam?? olabilir. Ancak sonralar? dostlu?un bir ifadesi oldu.
Matemde bayraklar neden yar?ya indirilir?
Bu gelene?in k?keni eski deniz sava?lar?na kadar uzan?yor. O devirlerde her bir sava? gemisinin dire?inin tepesinde dalgalanan kendine ?zg? renkli bir bayra?? vard?. Bir deniz sava??ndan sonra yenilen gemi, galip taraf?n bayra??n? asmak zorundayd?, bunun i?in de kendi bayra??n? yar?ya ?ekerek ?stte yer b?rak?rd?.
G?n?m?zde b?yle bir durum s?z konusu de?ilse de, bayraklar? yar?ya indirmek bir sayg? ifadesi olarak kald?. Milletlerin matem g?nlerinde, ?nemli devlet adamlar?n?n ?l?m?nde, di?er milletlerin de bayraklar?n? yar?ya indirmeleri, mateme kat?lmak anlam?nda uluslararas? bir gelenek haline geldi.
Hangi ulustan olursa olsun denizde birbirinin yan?ndan ge?en gemilerin, ge?i? s?resince bayraklar?n? yar?ya indirmeleri gelene?i, sayg?n?n bir ifadesi olarak g?n?m?zde hala devam etmektedir
?emsiyelerin ?o?unun rengi neden siyaht?r?
?emsiyeler ilk olarak 3400 y?l ?nce Mezopotamya'da, bir r?tbenin, bir ayr?cal???n sembol? olarak kullan?lmaya ba?land?. Bu ilk ?emsiyeler Mezopotamyal?lar? ya?murdan de?il, yak?c? g?ne?ten korumak i?in kullan?l?yordu.
?emsiyeler y?zy?llar boyu hep g?ne?ten korunmak i?in kullan?ld?. Bug?n bile baz? Afrika kabilelerinde ?efin arkas?nda y?r?yen bir ?emsiye ta??y?c?s? g?r?lmektedir. Hatta ?ngilizce'de ?emsiye anlam?ndaki 'umbrella' kelimesi, Latince g?lge anlam?na gelen 'umbra' kelimesinden t?remi?tir.
Milattan ?nce 1200 y?llar?na gelindi?inde ?emsiye M?s?rl?larda biraz dini bir anlam kazand?. G?ky?z?n?n Tanr?n?n v?cudundan yap?lm??, d?nyay? koruyan bir ?emsiye oldu?una inan?yorlard? ve ba?lar?n?n ?zerinde ta??d?klar? ?emsiye y?ksek ahlak sembol? idi.
Romal?lar ?emsiye k?lt?r?n? M?s?rl?lardan ald?lar ama onu hep kad?ns? bir sembol olarak g?rd?ler ve erkekler taraf?ndan hi? kullan?lmad?. Ya?l? ka??ttan yap?lan ?emsiyelerin ya?muru da ge?irmedi?i g?r?l?nce, kad?nlar taraf?ndan ya?murda da kullan?lmaya ba?land?. Art?k antik tiyatrolarda, ya?murda kad?nlar ?emsiyeler alt?nda rahat rahat otururlarken, erkekler ??r?l s?klam ?slan?yorlard?.
Avrupa'da ?emsiyelerin yayg?n olarak kullan?lmas?na 1700'l? y?llarda ba?lanm??t?r. Bu y?llarda ?emsiyelerin y?nl? kuma?lar?n?n ?st? bir ?e?it ya? ile s?van?yordu. Bu ya? kuma?a su ge?irmez bir ?zellik kazand?r?yor ve siyah bir renk veriyordu. Siyah renkli bu ?emsiyeler erkekler taraf?ndan da benimsendi ve g?ne? i?in olan beyaz ?emsiyeler kad?nlar?n, ya?mur i?in olan siyahlar ise erkeklerin vazge?ilmez aksesuarlar? oldu.Bir ?e?it ya? ile s?vanan siyah ?emsiyeler ger?ekten ya?muru hi? ge?irmiyorlard? ama ?m?rleri de pek uzun s?rm?yordu. Zamanla daha kaliteli ?emsiyeler ?retildi, ancak siyah renk su ge?irmezli?in bir garantisiymi? gibi alg?lanmaya devam edildi. G?n?m?zde yaz?n ?emsiye kullanma adeti pek kalmad? ama ya?murda erkekler siyah ?emsiye ta??mada hala ?srarl?. Kad?nlar ise c?v?l c?v?l renklerdeki ?emsiyelerle dola??yorlar.
G?n?m?zde ?niformalar neden haki renkte?
Napolyon sava?lar?na kadar, askeri ?niformalar ?ok renkli ve g?steri?li idi. Ancak sava? teknolojisi geli?tik?e bunun da baz? sak?ncalar? ortaya ??kmaya ba?lad?. K?l?? ve kalkanla yap?lan sava?larda g?steri?li ?niformalar d??manda moral bozuklu?u yarat?yordu ama ate?li silahlar bulununca, bu parlak ve renkli giysiler uzaktan iyi bir hedef olmaya ba?lad?. Bug?n askerler sava?a en uygun sadelikte giyinerek giderler ve sadece gerekli te?hizat? ta??rlar.
?niformalardaki haki renk ise ilk kez ingilizler taraf?ndan 1850'li y?llarda Hindistan'da kullan?lmaya ba?lanm??t?r. Britanya ordusundan Hary Lumsden ?ngiliz askerlerinin beyaz ?niformalar? nedeni ile kolay hedef olduklar?n? fark edince, ?niformalar?n ?zerine toz ve ?amur s?rerek ve biraz da ?ay ile boyayarak renklerini g?lgeli kahverengine d?n??t?rm?? ve giysilerin rengini araziye uydurmaya ?al??m??t?r. Toprak rengine benzeyen bu ?niformalara Hint?e toprak rengi anlam?na gelen 'Khaki' ad? verilmi? ve T?rk?e'ye de 'haki' olarak ge?mi?tir.
Khaki 20. y?zy?l?n ba?lar?nda g?n?n standartlar?na g?re de?i?tirildi. Bu model Amerikan ?zel timleri taraf?ndan tehlikeli g?revlerde kullan?lmaya ba?lan?ld?. Birinci D?nya Sava??'nda da kullan?lan bu renkteki kuma?lar ?ok sert olduklar? i?in askerlerin hareket kabiliyetlerini azalt?yor ve ?sland?k?a daral?yorlardi. 1932 y?l?nda pamuktan ?retilen 'cramerton' ordu elbisesi dayan?kl? olmas? ve i?inde kolayca hareket edilebilmesi a??s?ndan ?kinci D?nya Sava??'nda ordunun kulland??? en yayg?n arazi elbisesi haline geldi.
Bir sonraki a?ama ise askerlerin d??man taraf?ndan g?r?lmemesini sa?layacak kadar araziye uygun ama ayn? zamanda ayn? taraf?n askerlerinin birbirlerini vurmamas?n? sa?layacak ?ekilde ay?rt edilebilir kuma? renk ve desenini yaratmakt?.
Asl?nda kamuflaja ilk olarak askerler taraf?ndan de?il, hayvanlar?n kendilerini fark etmelerini ?nlemek i?in avc?lar taraf?ndan ba?vurulmu?tu. Kamuflaj desenlerini yaratabilmek i?in ?ngiliz ve Frans?z ordular? ressamlarla i?birli?i yapm??t?r. Hatta Pi-casso'nun ordu giysilerini g?r?nce, 'Bunlar benim desenlerim' diye ba??rd??? bile rivayet edilir.
Eski insanlar tuvaletlerini nas?l yap?yorlard??
?nsanlar tarihlerinde ?ok uzun bir s?re tuvalet kullanmad?lar. Ba?lang??ta hayvanlar nas?l yap?yorlarsa, onlar da ?yle yapt?lar. ??lerini en yak?n ?al?n?n dibinde veya bir ?rmak kenar?nda g?rebiliyorlard?. Ancak toplumlar geli?tik?e, k?yler, kasabalar ortaya ??kt?k?a tuvalet ihtiyac?n? kar??lamak i?in daha uzak mesafelere gitme zorunlulu?u do?du. Ayr?ca a??kta b?rak?lan at?klar?n yaratt??? k?t? koku ve hastal?k tehlikeleri de insanlarda bu konuda baz? ?nlemler alman?n zaman?n?n geldi?i bilincini olu?turdu.
Binlerce y?l ?nce S?merler, M?s?rl?lar ve Hindistan'da ya?ayanlar oturakta oturup, ihtiya?lar?n? giderdikten sonra otura?a d??enleri uzakta bir yerlere d?k?yorlard?. ?ki bin y?l ?nce ise Romal?lar ilk basit tuvaleti kullanmaya ba?lad?lar. At?klar oturduklar? deli?in i?ine d???yor, deli?in alt?ndan akan su onlar? uza?a ta??yordu.
?ift?ilerin, a??k arazide ?al??anlar?n ise zaten b?yle bir dertleri yoktu. Tarlan?n bir k??esine ?ukur kaz?yor, ?ukur yeterince dolunca, toprakla dolduruyor ve ba?ka bir ?ukur kaz?yorlard?. Geceleri ise yataklar?n?n alt?nda bir laz?ml?k bulunduruyorlard?.
Orta?a?da kale ve ?atolarda at?k bir delik vas?tas? ile binan?n etraf?ndaki su birikintisine d???r?l?yordu. Bir yere tuvaletini yap?p, onu bir tanktan gelen su ile s?r?kleyip, uygun bir yere b?rakma fikri ilk olarak Krali?e 1. Elizabeth zaman?nda, 1589 y?l?nda John Harrington'dan geldi. Ancak o zamanlar ?ngiltere'deki evlerde ne b?yle bir tank? dolduracak, ne de at??? al?p g?t?recek su sistemi vard?.
G?n?m?zdekilere benzer bir tuvalet ancak iki y?zy?l sonra 1778'de ?ngiltere'de bir saat yap?mc?s? olan Alexander Cum-ming taraf?ndan tasarland? ve Joseph Bramah taraf?ndan geli?tirildi. Tuvaletlerden evlere yay?lan k?t? koku ise 1849 y?l?nda Stephen Green'in 'U' ?eklinde bir boruyu tuvaletin ??k???na monte etmesi ile son buldu. Tuvaletlerin ve g?n?m?zde lavabolar?n da alt?nda bulunan bu 'U' ?eklindeki boruda her zaman bir miktar su kal?r ve kokunun olu?mas?n? ?nler. Tabii o zamanlar tuvaletler d?kme demirden yap?l?yordu. Sonra d?zg?n y?zeylerinin temizlenme kolayl??? bak?m?ndan seramik tuvaletler ?retilmeye ba?lan?ld?. 1888 y?l?nda ise tuvaletlere zinciri ?ekilince suyu akan klozetler ilave edildi.
Bizde tuvaletler i?in hela, kenef, ayakyolu, WC., 00, y?znu-mara gibi bir?ok isim kullan?l?r. 'WC.' ?ngilizce ismindeki 'Wa-ter Closet'in ba? harfleridir. Y?znumaran?n hikayesi ise de?i?ik. Eskiden Fransa'da otellerde tuvaletler koridorlar?n u?larmdayd?. Odalar?n her birine birer numara verirken, tuvaletlere numaras?z demi?ler ve '00' diye i?aretlemi?lerdi. Frans?zca'daki 'numaras?z' kelimesi ile ' 100 numara' kelimesi hemen hemen ayn? telaffuz edildi?inden, bizde Frans?zcas? biraz k?t birinin terc?me hatas? sonucu'y?znumara'olarak yerle?mi?tir.
Erkekler eskiden nas?l t?ra? oluyorlard??
1991 'de Avusturya Alpleri'nde buzullar aras?nda donmu? bir erkek cesedi bulundu. ?a??rt?c? olan cesedin 5.200 y?l ?nce ya?am?? birine ait olmas? ve bug?ne kadar hemen hemen hi? bozulmadan kalabilmesiydi. 'Alp ?oban?' ad? verilen bu,cesette dikkat ?eken bir ba?ka husus da, y?z?nde sakal ve b?y?k olmamas?yd?.
Arkeologlara g?re erkekler tarih ?ncesi devirlerde de t?ra? oluyorlard?. Ma?ara duvarlar?ndaki bu devirlerden kalma resimler sakal t?ra?? i?in kabuklar?n, k?pekbal??? di?lerinin, en ?ok da keskinle?tirilmi? ?akmakta?lar?n?n kullan?ld???n? g?stermektedir. G?n?m?zde ke?fedilen baz? ilkel kabilelerde ?akmakta??n?n bu ama?la kullan?ld??? ger?ekten de g?r?lmektedir. M?s?r'da a??lan mezarlarda eski M?s?rl?lar?n M.?. 4. y?zy?lda sakal kesmek i?in kulland?klar? alt?n ve bak?r aletler bulunmu?tur.
Tarih ?ncesi erke?inin sakal t?ra?? olma nedeni, kesilmezse 150 santimetreye kadar uzayabilecek olan sakal?n hareket kabiliyetini hayli k?s?tlamas?d?r. Ancak sinek kayd? t?ra? olma ihtiyac?n?n nedeni bilinmemektedir. Her g?n kesilmesi gerekiyorsa erkekler ni?in sakall? yarat?lm??lard?r, o da ayr? bir konu. Erkekler g?n?m?zde oldu?u gibi ge?mi? zamanlarda da din, toplumsal konum ve moda gibi nedenlerle t?ra? oluyorlard?. ?rne?in, Ro-ma'da sadece ?zg?r insanlar t?ra? olabilirdi.
MS. 14. y?zy?lda ?imdiki usturan?n ilkelleri ortaya ??kmaya ba?lad?, ama erkeklerin ac?l? ve kanl? t?ra? derdi 20. y?zy?l?n ba?lar?na kadar devam etti. King Camp Gillette (jilet) ABD'de 1901 y?l?nda ilk iki tarafl? jileti ke?fetti. Ancak Birinci D?nya Sava?? y?llar?na kadar 168 jilet ve 51 makine satabilmi?ti. Sava? ba?lar?nda ABD h?k?meti ordunun ihtiyac?n? kar??lamak i?in firmaya 3,5 milyon t?ra? makinesi sipari? etti. B?ylece t?ra? b??a?? bir sekt?r haline geldi
K?sa bir s?re sonra eski bir k?l?? ?reticisi olan Wilkinson firmas? da t?ra? b??a?? ?retimine ge?ti ve bu ikili g?n?m?ze kadar piyasan?n devleri olarak geldiler. G?n?m?zde Gillette d?nya pazar?n?n y?zde 66'sini elinde bulundururken, Wilkinson'un pay? y?zde 20'dir. Daima sekt?r?n motoru olan Gillette asl?nda ka?ifinin ve firman?n ismi ve bir marka iken ?r?n?n de ismi haline gelmi?tir.
1950'li y?llarda ilk elektrikli t?ra? makineleri devreye girdi. Ayn? y?llarda ise paslanmaz ?elik t?ra? b??a?? piyasaya ??kt?. G?n?m?z erkeklerinin yakla??k y?zde 80'i ?slak t?ra?? yani t?ra? b??a?? kullanmay? tercih ediyor. D?nyada t?ra? olan 2 milyar erkek ve her birinin y?z?nde ortalama 15 bin k?l varken ve hele hele bu k?llar g?nde yakla??k 2 milimetre uzarken, yani bir erke?in ?mr?n?n ortalama 100 g?n? t?ra? olmakla ge?erken, kim b?kebilir t?ra? b??a?? sekt?r?n?n bile?ini?
Ata neden soldan binilir?
Di?er bir?ok al??kanl?kta oldu?u gibi, bunun da sebebi, insanlar?n ?o?unun sa? ellerini kullan?yor olmalar?d?r. As?rlar ?nce, daha ?ok sa? ellerini kullanan insanlar, k?l??lar?n? kolay ?ekebilmeleri i?in, k?l??lar?n? k?nlar?nda, sol taraflar?nda ta??yorlard?.
Ata binerken, sol dizin alt?na kadar inen bu uzun k?l??la ata sa?dan binmek, yani sa? aya?? ?zengiye koyup, sol aya?? at?n ?zerine atarak binmek k?l?? nedeni ile zor oluyordu.
Soldan, sol aya?? ?zengi ?zerine koyup, sa? aya?? at?n ?zerine atarak binince k?l?? sorun yaratm?yordu. ?zellikle sava?a giden ordularda disiplin nedeni ile bir ?rnek hareket edilmesi gerekti?inden, solaklar da ata soldan binmek zorunda kal?yorlard?.
Art?k biniciler k?l?? ta??m?yorlarsa da, ata soldan binmek g?n?m?ze kadar uzanan bir gelenek haline geldi.
Erkekler neden kravat takar?
Tak?lar hari? ?zerimizdeki her giysinin bir fonksiyonu vard?r. Peki kravat?n bo?az? s?kmaktan ba?ka fonksiyonu nedir? Her iki yakay? bir araya getirmekse d??me o i?i g?r?yor. D??meleri ?rt?p giysimizi g?zel ve renkli k?lmaksa kad?nlar niye takm?yor? Pek de kravat sever bir millet olmad???m?z a??kt?r ama ister inan?n, ister inanmay?n kravat?n ortaya ??k???nda T?rklerin de rol? var.
1660'da Osmanl?lar Avusturya ordusuna yenilince o zamanlar Avusturya-Macaristan imparatorlu?u s?n?rlar? i?inde olan H?rvatistan'dan (Croatia) bir alay asker zaferin kahramanlar? olarak Paris'e g?t?r?ld?ler ve kral?n huzuruna ??kar?ld?lar. Bu askerler bo?azlar?na renkli mendiller takm??lard?. Bu mendiller Romal?lar devrinde hatiplerin, ses tellerini s?cak tutmak i?in bo?azlar?na sard?klar? mendillere benziyordu. Kral ?ok be?endi ve kendisi de krall?k kravatlar? takan bir alay kurdu. Kravat kelimesi de H?rvat anlam?ndaki 'Croat'tan t?redi.
?ok ge?meden bu moda ?ngiltere'ye s??rad?. Hi?bir centilmen bo?az?na bir ?ey sarmadan kendini iyi giyinmi? hissetmiyordu. Kravat o zamanlar o kadar y?ksek ba?lan?rd? ki, insanlar v?cudunu d?nd?rmeden etrafa bakam?yorlard?, ama hi? olmazsa bir faydas? vard?. K?l?? darbelerine kar?? boyunu koruyordu.
Kravat ?e?itli ?ekillerde y?zy?llarca yerini korudu, y?zden fazla de?i?ik ba?lama ?ekli geli?tirildi. Ba?lama ?ekilleri ?zerine kitaplar yaz?ld?. 1960 gen?li?inin d?zene ba? kald?rmas? s?ras?nda biraz g?zden d??t? ama 1970'li y?llardan ba?layarak pop?laritesi yine artt?. Tabii ki patronlar kravat tak?nca ?al??anlara da ba?ka se?enek kalm?yordu.
Kravatlar erkeklerin elbise dolaplar?n?n en kolay y?pranabilir aksesuarlar?d?r. Genellikle erkekler kravat? d???m?n?n bir taraf?ndan, ince ucunu ?ekerek ??kar?rlar. Halbuki do?ru yol kravat? ba?larken hangi hareketleri yapt?ysan?z, s?kerken de ters s?ra ile ayn?s?n? yapman?zd?r.
Kravat? ??kard?ktan sonra her iki ucunu birle?tirip iki kat yapman?z, parma??n?z?n ?zerine bir kemer gibi sarman?z, parma??n?z? i?inden ?ektikten sonra b?t?n gece o ?ekilde muhafaza etmeniz uzmanlar taraf?ndan tavsiye ediliyor. E?er s?z konusu olan bir ipek kravat ise sabahleyin de hemen ask?ya asman?z gerekiyor, bu ?ekilde i?indeki fiberler orijinal ?ekillerine gelecektir. Son bir uyar?: ?zerinde leke olsa bile ipek kravatlar? kuru temizlemeye g?ndermeyin, deforme olabilirler, m?mk?n oldu?unca kendiniz temizlemeye ?al???n bu da bir sonu? vermezse diki?lerini s?k?p mendil olarak kullanabilirsiniz.
Gelinliklerin rengi neden beyazd?r?
?ocuk annesine sormu?: 'Anne gelinlerin giysisi neden beyaz renkte?' Annesi cevaplam??: 'Beyaz renk masumiyetin ve mutlulu?un sembol?d?r.' ?ocuk tekrar sormu?: 'Peki o zaman damatlar neden siyah giyiyorlar?'
Eski Roma'da gelinliklerin rengi sar?yd?. Gelinler yine sar? renkte pe?e tak?yorlard?. Pe?e evli ve bekar kad?nlar? ay?rt ediyordu. Orta?a?larda ise gelinli?in rengi ?zerinde pek durulmad?. Kuma??n kaliteli ve g?steri?li olmas? daha ?nemliydi. Herkes en iyi elbiselerini giyiyordu, renk de herkesin kendi tercihine g?reydi.
Beyaz gelinlik adetinin yayg?nla?mas? 16. y?zy?lda olmu?tur. Bu y?llarda kraliyet ailesi gelinlerinin g?m??i renkte gelinlik giymeleri gelenekti. Krali?e Viktorya bunu reddetti ve beyaz gelinlik giymekte ?srar etti.
Bundan sonra ?ngiliz ve Frans?z yazarlar, beyaz rengin masumiyetin simgesi oldu?u konusunu i?lemeye ba?lad?lar. O d?nem
ahlak?na g?re bekaret evlili?in vazge?ilmez ko?ulu oldu?u i?in beyaz gelinlik adeti tuttu. Evlenirken beyaz giysi giymek gen? k?zlar?n bekaretlerini topluma ilan etmelerinin vas?tas? oldu.
Gelinlikle ilgili baz? bat?l inan?lar da var. Bunlara g?re gelinin gelinli?ini bizzat kendisi dikmesi, damad?n d???nden ?nce gelini gelinlikle g?rmesi, gelinin gelinli?i d???nden ?nce giymesi u?ursuzluk getiriyor.
S?z evlenmeden a??l?nca evlilik y?z???nden de bahsetmek gerekiyor. ?nsanlar?n evlenince y?z?k takmalar? eski M?s?rl?lar?n inan?lar?na dayan?yor. Milattan 2800 y?l ?nce M?s?r'da ya?ayanlar dairenin veya halka ?eklindeki cisimlerin, ba?lang?? ve biti? noktalar?n?n olmamas? nedeni ile sonsuzlu?u - temsil ettiklerine inan?yorlard?. Y?z?k evlili?in sonsuza dek s?rece?ini simgeliyordu. Sonra bu inan? ve adet Romal?lar vas?tas? ile iyice yayg?nla?t?. Kaz?larda o devirlere ait ?ok ilgin? evlilik y?z?klerine rastlan?lm??t?r.
Evlilik y?z???n?n sol ele ve sondan bir ?nceki parma?a tak?lmas?n?n sebebi ise modern t?bb?n geli?mesinden ?nceki devirlere ait yanl?? bir insan anatomisi bilgisidir. O zamanlarda dola??m sistemimizdeki ana damar?n sol elimizde bu parmaktan ba?lay?p kalbimize gitti?i san?l?yordu. B?ylece buraya tak?lan y?z?kler evli ?iftin kalben ba?l?l???n? simgeliyordu. Ger?i ?imdi damarlar?n nereden gelip nereye gitti?i biliniyor ama bu da bir adet olarak kald?.
13 say?s? neden u?ursuzdur?
13 say?s?n?n u?ursuz oldu?una ili?kin inan? d?nyada o kadar yayg?nd?r ki, ya?am? bir?ok y?nde ciddi olarak etkilemektedir. Baz? ?lkelerde evlerin kap?lar?na 13 numaras? verilmez, u?aklarda 13. koltuk s?ras? yoktur, apartmanlarda, otellerde 13. kat ya 1 2 A' d?r ya da 1 4 't?r. 13 numaral? oda yoktur. Olsa bile insanlar o odada kalmak istemezler. Hatta ay?n 1 3 '?nde i?e gelmeme, u?ak ve tren rezervasyonlar?n?n iptali, al??veri?in d??mesi ve benzeri davran??lar?n ABD 'ye g?nde milyonlarca dolara mal oldu?u s?ylenmektedir. Bu inan? bir fobi yani bir ?e?it korku hastal??? olarak kabul edilmi? olup ad? 'triskaidekaphobia'd?r.
Genel olarak bu inanc?n, Hz. ?sa'n?n me?hur son yeme?indeki havarilerin say?s?ndan kaynakland??? san?lsa da, k?k? ?ok daha eskilere mitolojik tanr?lar?n ya?ad???na inan?lan ?a?lara, ?skandinavya topraklar?na kadar gider.
O zamanlarda ???k ve g?zellik tanr?s? Balder bir ziyafet verir. Balder Vikking'lerin me?hur tanr?s? Odin ile Frigga'n?n o?ullar? olup, ay krali?esi Nanna'mn da e?idir. Bu ziyafete 12 ki?i davetli iken, yalanlar?n ve hilelerin tanr?s? Loki, davetli olmad??? halde, zorla 13. ki?i olarak kat?lmak ister. Ancak bu arada ??kan tart??mada, Loki di?er tanr?lar taraf?ndan da ?ok sevilen Balder'i ?ld?r?r.
Bu mitolojik hikaye ve inan?? ?skandinavya'dan Avrupa'n?n g?neyine kadar yay?l?r. H?ristiyan din adamlar? bu halk masal?n? kullan?rlar ve Hz. ?sa'n?n son yeme?ine uygularlar. H?ristiyan versiyonunda Balder'in yerini Hz. ?sa, Loki'nin yerini de hain Judas al?r. Bu yemekten sonra 24 saat i?inde de Hz. ?sa ?arm?ha gerilerek ?ld?r?l?r. Bu nedenle H?ristiyanlarda ak?am yeme?inde 13 ki?i bir araya gelirse bunlardan birinin ba??na bir felaket gelece?ine inan?l?r.
Bu inan??lara g?re 13 say?s? u?ursuzdur ama ay?n cumaya rastlayan 13. g?n? hepten u?ursuzdur. Ancak b?yle bir g?nde do?mu?san?z tam tersi, yani 13 sizin u?urlu g?n?n?zd?r.
Cuma g?n?n?n u?ursuz say?lmas?na Havva anam?z?n Adem babam?za elmay? (bence "ayva"y?!) cuma g?n? yedirtip cennetten kovulmas?na sebep olmas?, Hz. Nuh zaman?ndaki b?y?k selin cuma g?n? olmas?, Hz. ?sa'n?n cuma g?n? ?arm?ha gerilmesi gibi olaylardan biri veya hepsi neden olmu? olabilir. M?sl?manlar ise Hz. Adem'in cuma g?n? yarat?ld???na inand?klar?ndan bu g?ne di?er g?nlerden daha ?ok de?er verirler.
13 say?s?n?n u?ursuzlu?una duyulan inanc?n k?keninde bir y?l i?inde ay?n 13 kez dolunay olarak g?z?kmesinin yatt???n? s?yleyenler de vard?r.
Ayna k?r?lmas? neden u?ursuzluk getirir?
Ayna k?r?lmas?n?n u?ursuzluk getirece?ine olan inan??, en eski bat?l inan?lardan biridir. K?keni ilk aynan?n yap?l???ndan y?zy?llar ?ncesine, hatta ilk ?a? insan?na kadar gider. G?llerde veya su birikintilerinde, kendi aksini g?ren ilkel insan ?a??rm??, bunun kendisinin ruhu oldu?unu sanm??, suyu buland?r?p g?r?nt?s?n?n kaybolmas?na neden olanlar? da d??man bilmi?tir.
?lk aynalar?n kullan?l??? eski M?s?r devirlerine rastlar. Bunlar pirin?, bronz, g?m?? hatta alt?n gibi metallerden yap?lm?? ve ?ok iyi parlat?lm?? y?zeylerdi ve de tabii ki k?r?lmalar? m?mk?n de?ildi. Bu devirde de bu parlak y?zeylerden yans?yan g?r?nt?n?n o insan?n ruhunun bir yans?mas? oldu?una inan?l?yordu. Sonralar? buna vampirlerin ruhlar? olmad???ndan bu parlak y?zeylerde g?r?nt?lerinin de yans?mad??? inanc? ilave edildi.
Cam kaplar?n yap?lmaya ba?lan?lmas?ndan sonra da, i?indeki sudan yans?yan g?r?nt?n?n ruhun bir yans?mas? oldu?u inanc? devam etti ama camlar k?r?labiliyordu ve o zaman da i?inde bulunan ruhun bir par?as? v?cudu terk ediyordu.
Birinci y?zy?lda Romal?lar bu u?ursuzlu?un s?resini 7 y?la ??kard?lar. Romal?lar hayat?n her yedi senede bir kendini yeniledi?ine inan?yorlard?. Cam?n k?r?lmas? sonucu ruh ve dolay?s?yla insan?n sa?l??? tahrip oldu?undan, v?cudun kendini yenileyerek, sa?l???na kavu?mas? i?in yedi y?l ge?mesi gerekiyordu.
Bu bat?l inan?, 15. y?zy?lda ?talya'da, Venedik ?ehrinde, arkas? g?m?? kapl?, ?ok kolay k?r?labilir ve pahal? ilk aynalar?n yap?lmas? ile birlikte iyice geli?ti. ?nan? biraz da ekonomik boyut kazanm??t?. Aynay? ta??yanlar, evlerde aynalar? temizleyen hizmetkarlar, aynalar? k?rmalar? halinde, yedi y?l boyunca, ?l?mden daha beter felaketlerle kar??la?abilecekleri hususunda uyanl?yorlard?.
Bu inan?la beraber geli?tirilen baz? ?nlemler de oldu tabii. ?rne?in: aynan?n k?nlan par?alar? toplan?r ve g?neye do?ru akan bir ?rmakta y?kan?rsa veya topra?a g?m?l?rse k?t? ?ans yok edilmi? olur. Ancak k?r?lan par?alar? al?p evden ??karken i?lerine bakmamak gerekir. Yatak odalar?ndaki aynalar?n ?zerleri kullan?lmad??? zamanlarda ?rt?lmelidir ki ruh i?inde kalmas?n. ?len bir insan?n evindeki aynalar?n da ?zerleri ?rt?lmelidir ki ruh g?ky?z?ne do?ru olan yolculu?unda bir engelle kar??la?mas?n.
17. y?zy?l?n ortalar?nda ?ngiltere ve Fransa'da ucuz maliyetli aynalar ?retilmeye ba?lan?ld? ama bat?l inan? o kadar yerle?mi?ti ki, g?n?m?z?n modern d?nyas?nda bile hala devam ediyor.
Nazar de?mesi nas?l oluyor?
Bizde "nazar de?mesi" ad? verilen inan?, di?er lisanlarda "?eytan g?z" veya "?eytan bak???" olarak adland?r?l?r. Bebe?ine yeni elbiseler giydiren bir anne, ?ar??ya gidip al??veri? yapar. Bu arada bir ba?ka kad?n gelir ve bebe?i sever. Eve gittiklerinde bebek ishal olur. ??te anneye g?re bebe?ine o kad?n?n nazar? de?mi?tir. Dikkat ederseniz burada bebe?i seven kad?n?n art niyeti yoktur. Zaten nazar? de?en ki?inin genellikle k?t?l??? de?il, k?skan?l??? ve ?ekemezli?idir s?z konusu olan.
Noel Baba ve benzeri bat?l inan?lar ?ocuklukta kuvvetli olup ya? ilerledik?e azal?rken, nazar de?me inanc? bunun tam tersidir. Nazar inanc?n?n ard?ndaki g??, bak???n ruhla b?t?nle?mesidir. Bak?? konu?maya g?re daha etkilidir. ?nsana tam odaklan?r ve daha duygusald?r. Bir?o?umuz arkam?z d?n?k oldu?umuz halde kalabal?k i?inden birinin bize bakt???m hissetmi?izdir.
Nazar de?mesi ile ilgili olarak en ?ok kabul g?ren g?r??, g?zdeki yans?mad?r. E?er kar??n?zdaki birinin g?zlerine dikkatle bakarsan?z, g?zlerinde kendi g?r?nt?n?z?n yans?d???n? g?r?rs?n?z. Eski insanlar sudan, aynadan yans?yan g?r?nt?lerinin kendi ruhlar? oldu?una inan?yorlard?. Kar??lar?ndaki insan?n g?zleri i?inde kendi k???k g?r?nt?lerini g?r?nce tehlikede olduklar?n?, ruhlar?n?n kar??s?ndakinin g?zleri i?inde hapsoldu?u-nu san?yorlard?.
Bu korkunun d?nya ?ap?nda genel bir inanca d?n??mesinin, ?imdi Irak'?n bulundu?u topraklarda ya?am?? eski S?merlerden kaynakland??? san?l?yor. S?merlerin inan?lar?na g?re baz? insanlar bakarak sular? kurutabilir ve bu nedenle ?l?me sebep olabilirlerdi. Sonradan bu inan? bir bak??la ya?ayan ?eyleri de kurulabilme y?n?nde geli?ti. ?rne?in, nazar de?en ?ocuklar?n ishal olup v?cutlar?n?n s?v? kaybetmesi, annelerin ve s?t veren hayvanlar?n s?tlerinin kurumas?, meyve a?a?lar?n?n kurumas? ve erkeklerin iktidars?z kalmalar? vb. G?r?ld??? gibi, bunlar?n hepsinde de s?v? kayb? ve kuruma vard?r.
Bu inan? do?uda Hindistan'a, bat?da Portekiz ve ?ngiltere'ye, kuzeyde ?skandinavya'ya kadar yay?ld?. B?ylesi bir inanca sahip olmayan Amerika, Asya, Afrika ve Avustralya'ya ise ka?ifler, denizciler ve g??menler taraf?ndan ta??nd?. Ama g?n?m?zde hala ?in, Kore, G?neydo?u Asya, Avustralya ve Amerika yerlilerinde, Afrika'da sahran?n g?neyinde B?yle bir bat?l inan? yoktur.
Do?u Akdeniz ve Ege k?y?lar?nda bu inanca, mavi g?zl? insanlar?n daha fazla nazarlar?n?n de?di?i inanc? da ilave edilmi?tir. Bu y?relerde mavi g?zl? insanlar?n azl??? bunun sebebi san?l?yor. Bu nedenle buralarda nazar? geri itmek veya ayna gibi yans?tmak i?in mavi g?z ?eklinde, camdan yap?lan nazarl?klar ba?ta bebekler olmak ?zere nazar?n de?ebilece?i d???n?len her yere tak?lmaktad?r.
Merdivenin alt?ndan ge?mek neden u?ursuzluk say?l?r?
Duvara dayanm?? bir merdiven g?r?rseniz alt?ndan ge?meyin, etraf?ndan dolan?n. ??nk? o merdivenin tepesinde ya bir tamirci, ya bir boyac? ya da camlar? silen biri olabilir. Yani ba??n?za bir ?eki?, su kovas?, boya kutusu, hatta bir adam?n d??me olas?l??? y?ksektir. Merdiven alt?ndan ge?menin u?ursuzluk getirece?i inanc? ger?ekten bat?l inan?lar i?inde en az?ndan bir i?e yarayan tek inan?t?r. Ancak inanc?n k?keninde pratikteki faydas? ile ilgili olmayan farkl? ?eyler yatmaktad?r.
Duvara dayanan bir merdiven, duvar ile aras?nda bir ??gen olu?turur. Bu, bir ?ok k?lt?rde tanr?lar?n kutsal ??geni olarak bilinir. ?rne?in piramitlerin kenarlar?n?n ??gen olmas? da bu inanca dayan?r. Bir ??genin i?inden ge?mek de, bir kutsal yere meydan okumak anlam?na gelebilir.
Eski M?s?rl?lar i?in zaten merdivenin kendisi iyi ?ans?n sembol? idi. Merdiven olmasayd?, G?ne? Tanr?s? Osiris'i karanl?klar?n ruhundaki hapis hayat?ndan kurtarmak m?mk?n olamayacakt?. Ayr?ca merdiven tanr?lar?n kat?na t?rmanmak i?in de ?ekil-sel bir sembold?. G?n?m?zde a??lan bu antik mezarlarda ?l?n?n cennete t?rmanmas? i?in yan?na konulmu? bulunan merdivenlere rastlanmaktad?r.
As?rlar sonra bir?ok bat?l inan?ta oldu?u gibi H?ristiyanl?k bu inanc? da Hz. ?sa'n?n ?l?m ?ekline adapte etti. ?arm?ha dayal? merdiven k?t?l???n, h?yanetin ve ?l?m?n sembol? oldu. ?nsanlar, merdivenin alt?ndan ge?mekle b?t?n bu k?t? geleceklerle kar??la?abileceklerine inand?r?ld?lar.
17. y?zy?lda ?ngiltere ve Fransa'da su?lular dara?ac?na g?t?r?lmeden ?nce bir merdivenin alt?ndan ge?iriliyorlard?. Tabii yan?nda olanlar merdivenin etraf?ndan dolan?yordu.
De?i?ik k?lt?rler bu u?ursuzlu?a kar?? baz? panzehirler geli?tirdiler. Mesela bir merdivenin alt?ndan yanl??l?kla veya zorda kalarak ge?en ki?iler i?in Romal?lar?n panzehiri yumruktu. O ki?iler orta yani en uzun parmaklar?n? gerip di?er parmaklar?n? yumruk gibi yaparlar ve ge?tikten sonra merdivene do?ru sallarlard?. Bizde, T?rkiye'de b?yle bir adet yoktur ama Amerikan filmlerinde kar??s?ndakine bu hareketi yaparak k?f?r veya hakaret edildi?i s?k?a g?r?l?r. Bunun k?keni de i?te bu Roma panzehiridir.
Neden tahtaya vuruyoruz?
Me?e a?ac?na insanlar?n ruhani bir de?er vermesi ?ok eskilere dayan?r. A?ac?n y?ksekli?i ve sa?laml??? nedeni ile baz? g??lere sahip oldu?una inan?l?yordu. Tahtaya vurma inanc? d?nyan?n apayr? iki yerinde birbirinden ba??ms?z olarak geli?ti. ?nce milattan ?nce 2000'li y?llarda Kuzey Amerika yerlilerinde, sonra da Ege'de Helen uygarl???nda.
Her iki k?lt?r de me?e a?ac?na ?ok s?k y?ld?r?m d??t???n? g?zlemlemi?ti. Amerika yerlileri me?enin, Tanr?n?n y?ld?r?mla yery?z?ne inip ?zerinde oturdu?u yer oldu?una, Helenler ise Y?ld?r?m Tanr?s? oldu?una inanm??lard?.
Kuzey Amerika yerlileri bu bat?l inanc? bir ad?m daha ileri g?t?rd?ler. Bu a?ac?n k?k?ne vurarak, ileride ba?lar?na gelebilecek tehlikelere ve ?ans?zl?klara kar?? Tanr? ile temasa ge?tiklerine inan?yorlar ve ondan kendilerini korumas?n? istiyorlard?.
Orta?a?da ise H?ristiyan din adamlar? bu inanc? kendi devirlerine ta??d?lar. Onlara g?re bu inan???n temelinde Hz. ?sa'n?n tahta bir ?arm?hta ?ld?r?lmesi yat?yordu. Hatta Avrupa'n?n her katedralinde orijinal tahta ha??n k???k bir par?as?n?n bulundu?una inan?l?yordu. Bu tahtaya vurmak ise "Tanr?m dua ve isteklerimi ger?ekle?tir" anlam?na geliyordu.
Bu arada di?er k?lt?rlerde inan??taki tahta ayn? kald? ama cinsi biraz de?i?ti. Amerika yerlileri ve Helen medeniyetinin a?ac? me?e iken, M?s?rl?lar incir a?ac?n?, Almanlar di?buda?? tercih ettiler. Hollandal?lar ise a?ac?n cinsine ?nem vermediler. Boyas?z ve cilas?z olmas? onlar i?in yeterliydi.
Amerikal?lar?n tahtaya vurma inanc?n?n k?keni ne gariptir ki Amerikan yerlilerine dayanm?yor. Romal?lar devrinde Avrupa'da iyice yayg?nla?an eski Helen inanc?n?n bir par?as? olarak Amerikal?lar tahtaya vuruyorlar.
Ba??m?za gelebilecek k?t? ?eyleri savu?turmak i?in tahtaya vurma inanc? hala devam ediyor ama uygulama alan? ?ok darald?. Her taraf plastik ve l*****t dolu. Si/ en iyisi yan?n?zda daima bir k???k tahta par?as? bulundurun. Me?e a?ac?ndan olursa daha da iyi olur!
Neden m?zikten ho?lan?yoruz?
M?zik nedir? D?z bi?imde konu?arak s?ylenebilecek bir ?eyin de?i?ik ses dalgalar? ile s?ylenmesinden ni?in ho?lan?r?z? M?zik ni?in keyif veya tam aksi h?z?n duygusu verebiliyor?
M?zik asl?nda ses dalgalar?n?n, belirli kurallar i?inde bir d?zene sokulmas?d?r. Bilindi?i gibi, ses dalgalar halinde yay?l?r. Bir saniye i?indeki dalga say?s? sesin karakterini tespit eder. Saniyede 260 dalga yapan, yani titre?en ses 'Do' notas?d?r.
Bu ?ekilde 7 temel nota olu?ur. Do-Re-Mi-Fa-Sol-La-Si. Son notadan sonra, Do'n?n titre?im say?s?n?n bir kat? kadar titre?imde daha ince bir Do gelir ki, bu iki Do aras?na bir oktav denir. ??te bu oktav, gam, akort denilen matematiksel diziler, bir ?e?it dizilerek m?zik olu?turulur. Ancak t?m bunlar bize, bu matematiksel diziden bihaber, Afrika yerlilerinin, da? ba??ndaki ?oban?n enfes m?zi?ini a??klayamaz.
Asl?nda k?lt?r?n m?zik ve bundan al?nan zevk ?zerinde do?rudan ilgisi vard?r. Do?u m?zi?inde yukar?da belirtilen matematik dizilerdeki perdelerin aras?nda kar???k gezinilme, Afrika'da ba? d?nd?r?c? ritimler, Avrupa'da ise notalar?n ideal d?zeni ?ne ??kar. Ancak bunlar da, de?i?ik m?zik t?rlerine ilgi duyan bizlerin ve m?zi?in ho?lan?lma nedenini a??klamaya yetmez.
M?zik ve dil yetenekleri bir?ok y?nden birbirine benzemektedir. Bilimciler insanlar?n m?zik yetene?i kazanmalar?n?n, konu?maya ba?lamalar? ile ayn? zamanlara denk d??t???n? ileri s?r?yorlar. Konu?ma yetene?i ??phesiz daha iyi bir ileti?im veya?ama ?ans? avantaj?n? getirmi?tir ama m?zi?in hangi ihtiyac? kar??lad??? hala me?hul.
Bebekler anlaml? kelimelere benzer sesler ??karmaya ba?larken ayn? zamanda ?ark? s?yler gibi m?r?ldanmaya da ba?larlar. Uzun ve kar???k c?mleler kurmay? becerdik?e, daha uzun ve kar???k ?ark?lar? s?yleme yetenekleri de artar. Ancak beynin konu?maya kumanda eden k?sm?nda hasar olan hastalar?n konu?amamala-nna ra?men m?zik yeteneklerinin devam etti?i de g?r?lm??t?r.
Son zamanlarda, beynimizde m?zi?i alg?layan bir al?c? bulunabilece?i tezi ileri s?r?lmektedir. E?er bir g?n bu al?c? bulunsa bile, bunun ni?in beynimize konuldu?unun sebebi yine anla??la-mayacakt?r.
??retilme yoluyla bir ?e?it dans yapabilen veya dans olarak alg?lanamayacak hareketleri olan canl?lar? saymazsak, do?ada m?zik ve ritim duygusu sadece insanda vard?r. Bu ?zelli?in nedeni ise hala tam olarak a??klanam?yor.
Aylar?n g?nleri neden 28, 30, 31 gibi farkl??
Romal?lar milattan 758 y?l ?nce 10 ayl?k takvim uygulamas?na ba?lad?lar. Bu ilk orijinal Roma takviminde aylar, g?nd?z ve gecenin e?it oldu?u, binlerce y?ld?r hayat?n ba?lang?? zaman? olarak kabul edilen Mart ay?ndan ba?lamak ?zere, Martius (Mart), Aprilis (Nisan), Maius (May?s), Junius (Haziran), Quin-tilis (Temmuz), Sextilis (A?ustos), September (Eyl?l), October (Ekim), November (Kas?m) ve December (Aral?k) idi.
Bu ay adlar?ndan Quintilis'den (Temmuz), December'a (Aral?k) kadar olanlar, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 rakamlar?n?n Roma'l?-larca telaffuz edili? ?ekliydi yani, Mart ba?lang??l? takvime g?re bu aylar y?l?n 5'inci, 6'nc?, 7'nci, 8'inci, 9'uncu, ve 10'uncu aylar?yd?lar. Bu 10 ayl?k takvim geride hesaba kat?lmam?? daha 60 g?n b?rak?yordu.
35
Yedek olarak b?rak?lan bu 60 g?n sorun yarat?nca, Janarius (Ocak) ve Februarius (?ubat) adlar? ile iki ay daha eklenerek takvim tamamland?. Yani y?l?n ilk ay? Martius (Mart), son ay? ise Februarius (?ubat) oldu.
As?rlar sonra milattan 46 y?l ?nce Roma ?mparatoru Julius Caesar (Sezar), muhtemelen politik sebeplerden takvimde baz? de?i?iklikler yapt?. On bir ay? 30 ve 31 g?n olarak iki ?ekilde d?zenledi, y?l?n son ay? olan ?ubat'a 29 g?n verdi, her d?rt senede bir ?ubat'a bir g?n ilavesini kabul etti. Ancak sonra nedendir bilinmez Janairus'u (Ocak) y?l?n ilk ay? olarak ilan etti. B?yle olunca da, her 4 y?lda bir eklenecek bir g?n?n, yeni durumda y?l?n ikinci ay? konumuna gelmesine ra?men Februarius'a (?ubat) eklenilmesine devam edildi.
Julius Caesar'in beklenmeyen ?l?m?nden (Sen de mi Br?t?s olay?!) sonra, Romal?lar bu ?ok sevdikleri imparatorlar?n?n an?s?na Quintilis (Temmuz) ay?n?n ismini July olarak de?i?tirdiler.
Ondan sora tahta ??kanlardan, Augustus kendi ?erefine, Sex-tilis (A?ustos) ay?n?n ad?n? kendi ismi ile de?i?tirerek, bu aya August ad?n? verdi. Ama ortaya ba?ka bir sorun ??km??t?. Sezar'm ay? 31 g?n, Augustus'un ay? ise 30 g?n ?ekiyordu. Sorunu yine imparatorun kendisi ??zd? ve zaten 29 g?n olan ?u-bat'tan bir g?n daha alarak A?utos'a ekleyiverdi. B?ylece iki ay da e?itlenmi? oldu.
??te size takvimin, ni?in 12 ay oldu?unun, aylar?n isimlerinin nas?l kondu?unun ve ni?in farkl? say?da g?nlerden meydana geldiklerinin, d?rt sene sonra eklenecek art?k g?n?n ni?in y?l?n sonuncu de?il de, alakas?z bir ?ekilde ikinci ay?na eklendi?inin k???k bir hikayesi.
?zellikle orta?a?da takvimler ?zerinde o kadar oynanm??t?r ki, yap?lan bilimsel hesaplamalara g?re, ?sa'n?n bug?n kabul edilen Milattan, yani ?sa'n?n do?umundan yakla??k 6 y?l ?nce do?du?u, 36 y?l ya?ay?p Milattan sonra 30 y?l?nda ?ld??? ileri s?r?lmektedir.
Bozuk paralar?n kenarlar? neden t?rt?ll?d?r?
?zellikle ka??t para devrinden ?nce, al??veri?te kullan?lan paralar alt?n ve g?m?? i?eriyorlard?. Her devirde oldu?u gibi, o devirde de bulunan baz? d?zenbazlar, bu paralar? kenarlar?ndan kaz?yarak, ?ok az miktarda da olsa, bu de?erli madenleri biriktiriyor, paray? da tekrar kullanabiliyorlard?.
O devirlerde t?ccarlar, paray? tart?yorlar ve a??rl??? eksikse kabul etmiyorlard?. Tabii, para da elinizde kal?yordu. Antik para kataloglar?nda dikkat ederseniz, paralar?n b?y?k bir k?sm?n?n tam yuvarlak olmad???n? g?r?rs?n?z.
Bu sorunu ??zmek ve halk? eksik paraya kar?? korumak i?in bozuk paralar?n kenarlar? t?rt?ll? yap?lmaya ba?land?. Bu t?rt?llar sayesinde paran?n kenar?n?n kaz?nd??? hemen belli oluyordu ve kenar? kaz?nm?? paray? kimse alm?yordu.
Bu adet g?n?m?ze kadar devam etti. Art?k i?inde de?erli bir maden bulunmamas?na ra?men, bozuk paralar?m?z?n kenarlar?nda ya t?rt?l ya da bir yaz? vard?r.
G?n?m?zde madeni paralar 'bozukluk' veya 'ufakl?k' ad? alt?nda sadece k?suratlar? ?demede kullan?l?yor. Bozuk paralar da para olma niteliklerini kanundan almalar?na ra?men, kullan?lmalar?nda baz? s?n?rlamalar vard?r.
Gerek ka??t, gerekse madeni para olsun, her ikisiyle de yap?lan ?demeleri kabul etmemek m?mk?n de?ildir. Buna 'Kanuni Tedav?l Mecburiyeti' denilir ki, ka??t paralarda bu mecburiyet s?n?rs?zd?r. ?denen miktar ne kadar b?y?k olursa olsun, bunu kar?? taraf kabul etmek mecburiyetindedir.
Madeni paralar?n ise mecburiyeti s?n?rl?d?r. En ?ok ?zerlerinde yazan de?erin 50 kat?n? tamamen bozuk para ile ?deyebilirsiniz. ?rne?in 50 bin liral?klarla, 2,5 milyona kadar ?demelerinizi yapabilirsiniz ama daha fazlas?n? da bozuk para ile ?deme iste?inizi kar?? taraf kabul etmeyebilir.
Ka??t paralar?n Merkez Bankas? taraf?ndan bas?ld??? bilinir de, madeni paralar? Maliye Bakanl???'n?n ??kard??? pek bilinmez. Madeni paralar?n toplam para stoku i?indeki oran? da yakla??k y?zde l civar?ndad?r.
Hi? dikkat ettiniz mi? ?nsan y?zleri ka??t paralarda ?nden, madeni paralarda ise yandand?r. Madeni paralarda yer ?ok k???k oldu?undan, kabartma tekni?i ile bir y?z?n tam detay?n? vermek m?mk?n olamamaktad?r. Yandan bir profil ki?iyi daha iyi tan?n?r k?lmaktad?r.
Sirk ?ad?rlar? neden daima daire bi?imindedir?
18. y?zy?la gelinceye kadar, cambazl?k, ate? yutma vb. g?steriler sokaklarda halka, saraylarda ise asillere yap?yordu.
Philip Astley, bug?nk? modern sirklerin kurucusu kabul edilir. 1763 y?l?nda kurdu?u sirkinde, ana g?steri ata binilerek yap?lanlard?. Astley atlar bir daire etraf?nda d?nd?klerinde, binicilerin at ?zerinde daha rahat ayakta durduklar?n? bildi?inden, sirk ?ad?r?n? ve g?steri yerini bir daire olu?turacak ?ekilde d?zenledi ve atlar?n g?steri s?ras?nda, daima daire bi?iminde d?nmelerini sa?lad?.
Bir ba?ka sirk sahibi, Antonio Franconi'de, dairenin en uygun ?ap?n?n yakla??k 13 metre oldu?unu saptad? ki, bu mesafe bug?n bile kullan?lan ?l??d?r.
Son bir not olarak, ?ngilizce'si 'circus' olan sirk kelimesinin, Latince'de daire anlam?na gelen, 'circle'dan t?redi?ini de belirtmeden ge?meyelim.
Neden kur?unkalemlerin ?o?u alt?gen ve sar? renkte?
Esas?nda en kolay ?retim bi?imi kare kesitli kur?un kalemdir ama yazarken elde tutulmas? pek kolay de?ildir. Yuvarlak kalemlerin elde tutulmas? kolayd?r ama ?retimi pahal?d?r. Alt?gen kesitli kalemler ise orta yoldur. Yuvarlak kesitli kalemler kadar kullan?lmas? kolay ve ?retimi daha ucuzdur.
Sekiz yuvarlak kur?unkalem i?in harcanan a?a?tan, dokuz alt?gen kesitli kalem yap?labilir ve ?retim safhas? bir kademe daha k?sad?r.
Tabii ki, al?c?lar i?in ?retim maliyetlerinin pek ?nemi yoktur. Alt?gen kesitli kur?unkalemlerin ?b?rlerine g?re hala on bir kat daha fazla tercih edilmelerinin sebebi, belki de konuldu?u masada yuvarlan?p, a?a??ya d??memeleridir.
Kur?unkalemlerin d???n?n sar?ya boyanarak sat??? 1854 y?l?na dayan?r. Ancak 1890 y?l?na kadar bu rengi kullanmak ?ok ?nemsenecek bir fakt?r de?ildi.
1890 y?l?nda Avusturya'da L&C Hardtmuth Co. isimli ?irket ?yle bir kur?un kalem ?retti ki, di?er ?reticiler de bu kaliteyi yakalamak zorunda kald?lar.
Bu kur?unkaleme me?hur Hindistan elmas? olan 'Koh-I-Mo-or' ad? verilmi?ti ve alt?n sar?s?na boyanm??t?. Ayr?ca i?indeki siyah renkli kur?un ucuyla birlikte Avusturya-Macaristan imparatorlu?unun bayra??n? olu?turuyordu.
Bu kur?unkalem o kadar be?enildi ve o kadar ba?ar?l? oldu ki, sar? renk kur?unkalemdeki kalitenin bir simgesi olarak kald?. Di?er kur?unkalem ?reticileri de bu ba?ar?dan pay alabilmek i?in ?r?nlerini piyasaya sar? renkte s?rmeye ba?lad?lar. Bug?n hala piyasada olan d?rt kur?unkalemden ??? sar? renktedir.
Kur?unkalemlerin i?inde kesinlikle kur?un yoktur. Ana madde olarak kullan?lan grafit 40 de?i?ik malzeme ile kar??t?r?larak, y?ksek s?cakl?kta ?ok ince ?ubuklar haline gelene kadar preslenir. Zaten kur?un ?ok zehirli bir elementtir. Kur?unkalem denilmesinin sebebi 16. y?zy?lda grafiti bulan ?ngiliz bilimcinin onu bir ?e?it kur?un elementi sanmas?d?r. Ancak 200 y?l sonra grafitin bir ?e?it karbon oldu?u anla??ld?.
Buz neden kaygand?r?
Evde cilal? parke ?zerinde ?orapla y?r?rken d??me olas?l???n?z, hal?ya oranla ?ok daha fazlad?r. ??nk? hal? ile aya??m?z aras?nda, cilal? parkeye nazaran daha ?ok s?rt?nme ve daha fazla temas vard?r. Buzlu bir y?zeyin ?zerinde aya??m?z?n kaymas?n? benzer bir sebebe dayand?rabiliriz, ancak buz pateni yapanlar p?t?rl? buz y?zeyinde, d?z bir buz y?zeyinden ?ok daha fazla bir h?zla kayarlar.
Buz, san?ld??? gibi, d?zg?n bir y?zey oldu?u i?in kaygan de?ildir. Olay, buz pateninin ?ok k???k y?zeyinin buza bas?n? yapmas? dolay?s?yla o noktadaki buzun erimesi ve olu?an bu ince su tabakas? ?zerinde patenin hareket etmesidir.
?nsan aya??n?n boyunun ortalama 25 santimetre, eninin ise 10 santimetre oldu?unu kabul edelim. Ortalama insan a??rl??? olan 75 kg., iki ayakla 500 santimetrekare yere bast???nda, her santimetrekareye 0,15 kg. a??rl?k biner. Topuklu ayakkab? giyen kad?nlarda yere bas?lan alan o kadar k???l?r ve bas?n? o kadar artar ki, kad?nlar?n topuklu ayakkab? izi s?cak asfaltta kal?r, hatta bu bas?n? nerede ise filinki ile ayn?d?r.
Ucu neredeyse b??ak gibi olan patenlerin buza de?en alan? o kadar k???kt?r ki, erime ?s?s?n? l derece azaltmak i?in 130 kg/cm2 gereken buz y?zeyini derhal eritir.
Buz p?t?rl? olunca, paten sadece buzun p?t?r?n?n ??k?nt?lar?na basar, b?ylece temas y?zeyi iyice k???l?r ve bas?n? artar ve buz daha kolay eriyerek, paten buz ile aras?nda olu?an ince su tabakas? ?zerinde rahat?a kayar.
Bu arada buzun bir ba?ka ?a??rt?c? ?zelli?ine de de?inmeden ge?emeyece?iz. Di?imiz a?r?d???nda elimizin ?zerine konulan buz bu di? a?r?s?n?n azalmas?na yard?mc? olur.
V?cudumuzun herhangi bir yerinde bir a?r? olu?tu?unda, uyar?c? sinirler buradan orta beyine a?r? sinyalleri g?nderirler.
Bu sayede beyin taraf?ndan uyar?larak v?cudun do?al a?r? kesicileri olan 'endorfin' ve 'enkefolin' salg?lan?r.
Bu salg?lar?n kayna?a gidebilmesi i?in sinir sisteminin di?er b?l?mlerine, a?r? alg?lar?n?n ge?ti?i di?er kap?lar? 'kapat' sinyali g?nderilir. El ?zerinden gelen a?r? sinyallerinden dolay? salg?lanan do?al a?r? kesiciler sonucu y?z sinirlerinden gelen a?r? kap?lar? beyinde kapanmaktad?r.
Di? a?r?lar?nda v?cudun ba?ka bir yerinde de?il de el ?st?ne buz konulmas?n?n nedeni bu olup, bu noktaya akapuntur uygulanmas?yla da benzer sonuca ula??lmaktad?r. Ba? parmakla i?aret parma?? aras?ndaki bu noktaya HO-KU noktas? denilmektedir.
Saatler neden ileri-geri al?n?r?
Birinci D?nya Sava?? s?resince bir?ok ?lke saatlerini y?l?n belli aylar?nda yeniden ayarlamaya ba?lad?. Bunun amac? g?n?n ayd?nl?k saatlerini, insanlar?n uyan?k olduklar? zamana uydurmak, dolay?s?yla evlerde ve sokaklarda yanan lambalar i?in gerekli enerjiden tasarruf sa?lamakt?.
Bug?n de ayn? uygulamaya devam edilmekte, Nisan ay?n?n ilk pazar g?n?nde saatler bir saat ileri, Ekim ay?n?n son pazar g?n?nde ise bir saat geri al?nmaktad?r. Di?er bir deyi?le ilkbaharda size kaybettirilen bir saat, sonbaharda geri verilmektedir.
ABD'de k?? aylar?nda standart zaman, yazlan ise g?n ?????ndan tasarruf zaman? uygulamas? kongre karar? olarak kabul edilmi? olmas?na ra?men baz? eyaletler bu uygulamay? reddetmi?tir. Bu eyaletlerde halen yaz-k?? standart zaman uygulamas? devam etmektedir.
Yaz g?nlerinde g?n ?????, yani ayd?nl?k saatler ?ok daha uzun olmas?na ra?men hala tasarruf i?in saatlerin ni?in bir saat ileriye al?nd??? ?o?unlukla anla??lmaz. Bunun en k?sa a??klamas? 'gece zaman?n? da g?nd?ze katmakt?r' ama bizler zaten karanl?k
olan saat 24:00'de de?il de 23:00'de yatmam?z?n ?lkemize ne kazand?raca??m genellikle anlayamay?z.
Saatleri ileri alman?n k?? mevsimi ile alakas? yoktur. K?? aylar?nda standart zaman uygulan?r. Ancak yaz g?nlerinde ?ok uzun ayd?nl?k ge?en bir zaman s?resi vard?r. Ama? bu s?renin ba?lang?c?n? ileri kayd?rarak, ak?am olma s?resini bir saat uzatmakt?r.
Yaz g?nleri hava ?ok erken ayd?nlan?r. E?er ?ift?i de?ilseniz saat 05:00'de uyanman?za gerek yoktur. Ancak g?n ?????ndan tasarrufa gerek duymayarak saatlerimizi ileri almasayd?k, bak?n
ne olurdu?
D?nyada g?ne?in 21 Haziranda 04:43'de do?du?u bir yer se?elim. Siz burada ya??yorsunuz ve saat sekizde i?te olmak i?in saat alt?y? ?eyrek ge?e yataktan kalkmak zorundas?n?z. Bu se?ti?imiz yerde g?ne? ufukla 6 derece a?? yapt???nda, standart saat ile saat 05:11 civarlar?nda etraf tamamen ayd?nlan?r. Bu durumda ileri al?nm?? saatler 06:15'I g?sterir yani ger?ekte siz i?e bir saat erken gitmi? olursunuz ama ????? yakmadan saate bakar, t?ra? olup kahvalt? yapabilirsiniz.
Ak?amlar? ise, her zaman 24:00'de yatmaya v?cudunu al??t?rm?? bir insan, bir saat ?nce yatmak zorunda kalm?? olur ama hava karar?nca gece evde ve sokakta lambalar?n yanma s?resi
bir saat k?salm?? olur.
G?n ?????ndan tasarrufun sanayinin kulland??? elektrikle alakas? yoktur. Onlar gece de, g?nd?z de olsa zaten ayn? elektrik enerjisini harcarlar..
Her iki yar?mk?rede b?yle birbirine ters y?nde hava ak?mlar?n?n ve okyanus ak?nt?lar?n?n oldu?u herkes taraf?ndan kabul ediliyor da, bir lavabodan bo?alan suda, b?yle k???k bir ortamda d?nyan?n d?n???n?n etkili olup olamayaca?? tart??ma konusu.D?nya kendi etraf?nda d?nerken her taraf?ndaki h?z ayn? de?ildir. Ekvatordaki biri, bir g?nde d?nya ?ap? kadar yani 40.000 kilometre giderken bir di?er ifade ile saatte 1670 kilometre h?zla yol al?rken, tam kutuptaki bir insan s?f?r h?zla sadece kendi etraf?nda d?nmektedir. Ayn? ?ekilde g?ky?z?nde as?l? gibi duran bulutlar r?zgar?n etkisini katmazsan?z yere g?re hareketsizdirler ama altlar?ndaki kara par?as? ile birlikte d?nerler. Bu durumda ekvatordaki bulutlar da kutupdakilere nazaran h?zl? d?nmektedirler.
A'yi ekvatorda, B'yi ise onun tam kuzeyinde 45 derece paralelinde iki nokta olarak d???nelim. Bir top mermisini A'dan tam kuzeye ni?anlay?p att???m?zda, at?? s?ras?nda ekvatorun d?n?? h?z? B noktas?na g?re neredeyse iki kat olaca??ndan mermi B noktas?n?n do?usuna gidecektir.
Ayn? ?ekilde kuzey kutbundan hemen hemen hareketsiz bir konumdan tam g?neye at?lan bir mermi 45 paralelinde d?nya d?n?? h?z? daha ?ok oldu?undan bu sefer hedefin bat?s?na d??ecektir. Yani kuzey yar?mk?rede kuzeye veya g?neye at?lan her ?ey atan?n konumuna g?re sa?a gitmektedir. Bu durum g?ney yar?mk?rede ise sola do?ru ger?ekle?mektedir.Her iki yar?mk?rede kuzey - g?ney do?rultusunda hareket eden hava ak?mlar? ve okyanus ak?nt?lar? bu durumdan etkilenirler. Kuzey yar?mk?rede sa?a, g?neyde sola d?nerler. Ancak bu, d?nya y?z?nde b?y?k bir ?l?ekte okyanuslar?n dibindeki s?rt?nme ve bulutlar?n, hava ak?mlar?n?n ?zerinde bulunduklar? yerle birlikte hareket etmelerinin etkileriyle olu?an bir tabiat olay?d?r.Bilim insanlar? bunun lavabo veya k?vet gibi nispeten mik-ro ?l??de de m?mk?n olup olmad???n? hala tart???yorlar. Bir k?sm? burada suyun musluktan ??k?? ?ekil ve h?z?n?n, lavaboya d??t??? noktan?n, lavabonun ve suyun gitti?i yerin yap?s?n?n etken oldu?unu s?yl?yorlar, di?erleri de ideal ?artlarda 50 kere deney yap?n ve g?r?n diyorlar. Haydi banyoya, bilimsel deney yapmaya...!
?ngilterede neden trafik soldand?r??:insane:
Bir zamanlar herkes ?ngilizler gibi yolun solundan gidiyordu. Bunun i?in de ?ok ge?erli bir sebep vard?.
Y?zy?llarca ?nce yolun kar??s?ndan gelenin dost mu, yoksa d??man m? oldu?unu kestirmek m?mk?n de?ildi. ?nsanlar?n ?o?u sa? ellerini kulland?klar? i?in, yolun solundan, duvar dibinden (yaya veya atla) giderek sol taraflar?m emniyete al?r, sa? ellerini k?l??lar?n? hemen ?ekecek ?ekilde haz?r bekletirlerdi.
Yolun solundan seyahat, ilk defa 1300 y?llar?nda, papan?n Roma'ya gelecek hac?lar?n yolda karma?aya sebep vermemeleri i?in, yolun solundan gitmelerini s?ylemesiyle resmile?ti ve y?zy?llar boyu devam etti.
18. y?zy?l?n sonlar?nda ABD'de bir?ok at?n ?ekti?i posta arabalar?nda, s?r?c? koltu?u yoktu ve s?r?c? en arkada ve soldaki at?n ?st?nde oturuyordu. Bu da yolun solundan gidildi?inde kar??dan geleni ve yolun kontrol?n? zorla?tmyordu.
?ok ge?meden ABD'de trafik sa?dan i?lemeye ba?lad?. Frans?z ?htilali s?ras?nda, ihtilalin liderlerinden Maximilien Ro-bespierre, b?y?k bir olas?l?kla Katolik kiliseye meydan okuyanlara bir jest olsun diye, Parislilerden yollann sa??ndan gitmelerini istedi.
Bir s?re sonra asl?nda kendisi de bir solak olan Napolyon, or-dulanndaki ikmal arabalann?n yollann sa??ndan gitmeleri emrini verdi ve zaptetti?i her ?lkede de bu uygulamay? hayata ge?irdi.
?ngiltere hi?bir zaman Napolyon taraf?ndan zapt edilemedi?inden ?ngilizler yolun solundan gitme al??kanl?klanndan vazge?mediler. Avustralya, Hindistan gibi t?m eski s?m?rgelerinde de bu usul? devam ettirdiler. Zaten ?ngilizler'de Amerikal?lardan farkl? olarak s?r?c? araban?n ?st?nde ve sa??nda oturuyordu.
Modern araba teknolojisinin geli?mesi ile bu geli?imin d?nyada ?nc?s? olan ABD'de s?r?c? koltu?u ve direksiyon sa?dan gidi?e uygun olarak sola konuldu ve d?nyan?n bir?ok b?lgesinde bu ?ekilde yayg?nla?t?.
?ngiltere'de ve eski s?m?rgelerinde, trafik ak???n? sa? ?eride alman?n faturas? o kadar y?kl?d?r ki, art?k isteseler de kolay kolay bunu yapamazlar.
Hangi ?lkede olursan?z olun, trafi?in y?n? ister sa?dan olsun ister soldan, kar??dan kar??ya ge?meden ?nce, siz yine de her iki y?ne bakmay? ihmal etmeyin.
Neden trafik lambalar? k?rm?z?/ sar? ve ye?ildir?
Trafik ???klan uygulamas?, ?nceleri demiryollar?n?n trenleri kontrol i?in uygulad??? sinyaller ?rnek al?narak ba?lam??t?r. Demiryollar? idaresi k?rm?z? rengi 'dur' sinyali olarak se?mi?ti. K?rm?z? renk kan rengi oldu?undan as?rlar boyu tehlikenin, tahribat?n ve ?l?m?n simgesi olmu?tur. Demiryollar? ilk faaliyete ge?ti?i 1830'lu y?llarda 'ikaz' ?????n?n rengi ye?il, 'ge?' ?????n?n ise beyazd?.
Bir s?re sonra beyaz sinyal problem yaratmaya ba?lad?. Beyaz renkli 'ge?' sinyali di?er sokak lambalar? ile kar??t?r?labili-yordu. Ama daha da k?t?s? 'dur' i?aretlerine konulan k?rm?z? mercekler yerlerinden d???nce ???k beyazla??yor, 'ge?' sinyali olarak alg?lan?yor ve kazalara yol a?abiliyordu.
Sonunda demiryolcular k?rm?z?y? 'dur', ye?ili 'ge?' san rengi de 'ikaz' sinyali olarak kullanmaya ba?lad?lar. Bilindi?i gibi sar?, renk spektrumu i?inde en g?z al?c? renktir. B?ylece makinist bir sinyalin bulunmas? gereken yerde beyaz ????? g?r?rse, bir ?eylerin yanl?? oldu?unu anl?yor ve tedbirini al?yordu.
Karayollar?na gelince, yollarda sadece atlar?n ve at arabalar?n?n bulundu?u tarihlerde bile d?nyan?n b?y?k ?ehirlerinde trafik sorundu. ?lk trafik lambas? otomobillerin ortaya ??kmas?ndan ?ok ?nce 1868'de Londra'da kullan?ld?. Gazla yak?lan ve bir eksen etraf?nda d?nd?r?lebilen k?rm?z? ve ye?il lambalar bir y?l sonra patlay?p, kendilerini ?eviren polisi de yaralay?nca bu uygulama ortadan kalkt?.
Ama ?te yandan otomobillerin ortaya ??kmas? ve ?ehirlerde dola?maya ba?lamalar?yla birlikte durum iyice k?t?le?ti. ?e?itli ?ehirlerde de?i?ik uygulamalar yap?ld?. Demiryollar?ndaki uygulama ?rnek al?nd? ama demiryollar?nda birbirine paralel iki hat vard?. Bu sistem iki yolun kesi?ti?i kav?aklarda i?e yaram?yordu.
Sonunda g?n?m?zdekilere benzeyen ilk elektrikli otomatik trafik lambas?n?, ilkokul mezunu ve ABD'deki Cleveland'da otomobil sahibi ilk siyah olan Garrett Morgan geli?tirdi. 1914'de ilk denemelerine ba?layan Morgan 1923'de de patentini ald?. Morgan 1963'de ?l?m?nden az ?nce patentini 40 bin dolara General Electric firmas?na satt?.
Morgan'?n lambalar? demiryollar?na benzer ?ekilde bir 'T' ?zerinde k?rm?z? ve ye?il iki lambadan ibaretti. ?ok ge?meden ikaz anlam?nda sar? lamba da ilave edildi ve uygulama b?t?n d?nyaya s?ratle yay?ld?.
Aradan ge?en y?llara ra?men sar? renk hala 'ikaz' anlam?ndad?r ama g?n?m?z s?r?c?leri onu 'ge?' sinyali olarak alg?l?yorlar
Erkek bebeklerin giysileri neden mavidir?
Y?zy?llarca ?nce insanlarda ?eytani g??lerin, bebeklerin veya k???k ?ocuklar?n odalar?nda dola?t?klar?na, onlar?n v?cutlar?na girmek i?in f?rsat kollad?klar?na ili?kin ortak bir inan? vard?. Ayr?ca bu ?eytani g??lerin, mavi renk taraf?ndan kovuldu?una da inan?l?yordu. ??nk? mavi g?klerin rengi idi. Hatta bug?n bile hala Ortado?u'da ?eytan? kovmak i?in, baz? evlerin kap?lar? maviye boyanmaktad?r.
O zamanlarda, s?lalenin devam? i?in, erkek bebeklerin ?nemi daha fazla oldu?u i?in, ?eytan korkar da gider diye, erkek bebeklerin ve k???k erkek ?ocuklar?n giysilerinin mavi olmas? adet haline geldi ve y?zy?llar boyunca devam etti.
?ok sonralar? k?z bebekler de "erkek bebekler kadar ?nem kazan?nca", onlar?n giysilerine de bir renk verilmesi ihtiyac? do?du ve de ?i?eklerin en g?zeli olan g?l?n rengi, yani pembe renk verildi.
?nsanlar neden tokala??yorlar?
Tokala?ma asl?nda ?a?lar ?ncesi bir adet. ?ok eski ?a?larda, t?m erkekler bir silah ta??yor ve ?o?unlu?u da bu silah? sa? eli ile kullan?yordu.
Bir erkek di?erine dost oldu?unu, elinde silah bulunmad???n? g?stermek i?in, bo? sa? elini uzat?yor, di?eri de ayn? ?eyi yap?yordu. Ama her iki taraf da kendini emniyete almak, di?erinin aniden silah ?ekmesine mani olmak i?in, birbirlerinden emin olana kadar, birlikte ellerini hafif?e s?karak duruyorlard?.
Tokala??rken elleri sallama al??kanl???, elleri daha iyi kavrayarak, rakibin giysisinin i?inden aniden bir silah ??karmas?n? ?nlemek i?in ba?lam?? olabilir. Ancak sonralar? dostlu?un bir ifadesi oldu.
Matemde bayraklar neden yar?ya indirilir?
Bu gelene?in k?keni eski deniz sava?lar?na kadar uzan?yor. O devirlerde her bir sava? gemisinin dire?inin tepesinde dalgalanan kendine ?zg? renkli bir bayra?? vard?. Bir deniz sava??ndan sonra yenilen gemi, galip taraf?n bayra??n? asmak zorundayd?, bunun i?in de kendi bayra??n? yar?ya ?ekerek ?stte yer b?rak?rd?.
G?n?m?zde b?yle bir durum s?z konusu de?ilse de, bayraklar? yar?ya indirmek bir sayg? ifadesi olarak kald?. Milletlerin matem g?nlerinde, ?nemli devlet adamlar?n?n ?l?m?nde, di?er milletlerin de bayraklar?n? yar?ya indirmeleri, mateme kat?lmak anlam?nda uluslararas? bir gelenek haline geldi.
Hangi ulustan olursa olsun denizde birbirinin yan?ndan ge?en gemilerin, ge?i? s?resince bayraklar?n? yar?ya indirmeleri gelene?i, sayg?n?n bir ifadesi olarak g?n?m?zde hala devam etmektedir
?emsiyelerin ?o?unun rengi neden siyaht?r?
?emsiyeler ilk olarak 3400 y?l ?nce Mezopotamya'da, bir r?tbenin, bir ayr?cal???n sembol? olarak kullan?lmaya ba?land?. Bu ilk ?emsiyeler Mezopotamyal?lar? ya?murdan de?il, yak?c? g?ne?ten korumak i?in kullan?l?yordu.
?emsiyeler y?zy?llar boyu hep g?ne?ten korunmak i?in kullan?ld?. Bug?n bile baz? Afrika kabilelerinde ?efin arkas?nda y?r?yen bir ?emsiye ta??y?c?s? g?r?lmektedir. Hatta ?ngilizce'de ?emsiye anlam?ndaki 'umbrella' kelimesi, Latince g?lge anlam?na gelen 'umbra' kelimesinden t?remi?tir.
Milattan ?nce 1200 y?llar?na gelindi?inde ?emsiye M?s?rl?larda biraz dini bir anlam kazand?. G?ky?z?n?n Tanr?n?n v?cudundan yap?lm??, d?nyay? koruyan bir ?emsiye oldu?una inan?yorlard? ve ba?lar?n?n ?zerinde ta??d?klar? ?emsiye y?ksek ahlak sembol? idi.
Romal?lar ?emsiye k?lt?r?n? M?s?rl?lardan ald?lar ama onu hep kad?ns? bir sembol olarak g?rd?ler ve erkekler taraf?ndan hi? kullan?lmad?. Ya?l? ka??ttan yap?lan ?emsiyelerin ya?muru da ge?irmedi?i g?r?l?nce, kad?nlar taraf?ndan ya?murda da kullan?lmaya ba?land?. Art?k antik tiyatrolarda, ya?murda kad?nlar ?emsiyeler alt?nda rahat rahat otururlarken, erkekler ??r?l s?klam ?slan?yorlard?.
Avrupa'da ?emsiyelerin yayg?n olarak kullan?lmas?na 1700'l? y?llarda ba?lanm??t?r. Bu y?llarda ?emsiyelerin y?nl? kuma?lar?n?n ?st? bir ?e?it ya? ile s?van?yordu. Bu ya? kuma?a su ge?irmez bir ?zellik kazand?r?yor ve siyah bir renk veriyordu. Siyah renkli bu ?emsiyeler erkekler taraf?ndan da benimsendi ve g?ne? i?in olan beyaz ?emsiyeler kad?nlar?n, ya?mur i?in olan siyahlar ise erkeklerin vazge?ilmez aksesuarlar? oldu.Bir ?e?it ya? ile s?vanan siyah ?emsiyeler ger?ekten ya?muru hi? ge?irmiyorlard? ama ?m?rleri de pek uzun s?rm?yordu. Zamanla daha kaliteli ?emsiyeler ?retildi, ancak siyah renk su ge?irmezli?in bir garantisiymi? gibi alg?lanmaya devam edildi. G?n?m?zde yaz?n ?emsiye kullanma adeti pek kalmad? ama ya?murda erkekler siyah ?emsiye ta??mada hala ?srarl?. Kad?nlar ise c?v?l c?v?l renklerdeki ?emsiyelerle dola??yorlar.
G?n?m?zde ?niformalar neden haki renkte?
Napolyon sava?lar?na kadar, askeri ?niformalar ?ok renkli ve g?steri?li idi. Ancak sava? teknolojisi geli?tik?e bunun da baz? sak?ncalar? ortaya ??kmaya ba?lad?. K?l?? ve kalkanla yap?lan sava?larda g?steri?li ?niformalar d??manda moral bozuklu?u yarat?yordu ama ate?li silahlar bulununca, bu parlak ve renkli giysiler uzaktan iyi bir hedef olmaya ba?lad?. Bug?n askerler sava?a en uygun sadelikte giyinerek giderler ve sadece gerekli te?hizat? ta??rlar.
?niformalardaki haki renk ise ilk kez ingilizler taraf?ndan 1850'li y?llarda Hindistan'da kullan?lmaya ba?lanm??t?r. Britanya ordusundan Hary Lumsden ?ngiliz askerlerinin beyaz ?niformalar? nedeni ile kolay hedef olduklar?n? fark edince, ?niformalar?n ?zerine toz ve ?amur s?rerek ve biraz da ?ay ile boyayarak renklerini g?lgeli kahverengine d?n??t?rm?? ve giysilerin rengini araziye uydurmaya ?al??m??t?r. Toprak rengine benzeyen bu ?niformalara Hint?e toprak rengi anlam?na gelen 'Khaki' ad? verilmi? ve T?rk?e'ye de 'haki' olarak ge?mi?tir.
Khaki 20. y?zy?l?n ba?lar?nda g?n?n standartlar?na g?re de?i?tirildi. Bu model Amerikan ?zel timleri taraf?ndan tehlikeli g?revlerde kullan?lmaya ba?lan?ld?. Birinci D?nya Sava??'nda da kullan?lan bu renkteki kuma?lar ?ok sert olduklar? i?in askerlerin hareket kabiliyetlerini azalt?yor ve ?sland?k?a daral?yorlardi. 1932 y?l?nda pamuktan ?retilen 'cramerton' ordu elbisesi dayan?kl? olmas? ve i?inde kolayca hareket edilebilmesi a??s?ndan ?kinci D?nya Sava??'nda ordunun kulland??? en yayg?n arazi elbisesi haline geldi.
Bir sonraki a?ama ise askerlerin d??man taraf?ndan g?r?lmemesini sa?layacak kadar araziye uygun ama ayn? zamanda ayn? taraf?n askerlerinin birbirlerini vurmamas?n? sa?layacak ?ekilde ay?rt edilebilir kuma? renk ve desenini yaratmakt?.
Asl?nda kamuflaja ilk olarak askerler taraf?ndan de?il, hayvanlar?n kendilerini fark etmelerini ?nlemek i?in avc?lar taraf?ndan ba?vurulmu?tu. Kamuflaj desenlerini yaratabilmek i?in ?ngiliz ve Frans?z ordular? ressamlarla i?birli?i yapm??t?r. Hatta Pi-casso'nun ordu giysilerini g?r?nce, 'Bunlar benim desenlerim' diye ba??rd??? bile rivayet edilir.
Eski insanlar tuvaletlerini nas?l yap?yorlard??
?nsanlar tarihlerinde ?ok uzun bir s?re tuvalet kullanmad?lar. Ba?lang??ta hayvanlar nas?l yap?yorlarsa, onlar da ?yle yapt?lar. ??lerini en yak?n ?al?n?n dibinde veya bir ?rmak kenar?nda g?rebiliyorlard?. Ancak toplumlar geli?tik?e, k?yler, kasabalar ortaya ??kt?k?a tuvalet ihtiyac?n? kar??lamak i?in daha uzak mesafelere gitme zorunlulu?u do?du. Ayr?ca a??kta b?rak?lan at?klar?n yaratt??? k?t? koku ve hastal?k tehlikeleri de insanlarda bu konuda baz? ?nlemler alman?n zaman?n?n geldi?i bilincini olu?turdu.
Binlerce y?l ?nce S?merler, M?s?rl?lar ve Hindistan'da ya?ayanlar oturakta oturup, ihtiya?lar?n? giderdikten sonra otura?a d??enleri uzakta bir yerlere d?k?yorlard?. ?ki bin y?l ?nce ise Romal?lar ilk basit tuvaleti kullanmaya ba?lad?lar. At?klar oturduklar? deli?in i?ine d???yor, deli?in alt?ndan akan su onlar? uza?a ta??yordu.
?ift?ilerin, a??k arazide ?al??anlar?n ise zaten b?yle bir dertleri yoktu. Tarlan?n bir k??esine ?ukur kaz?yor, ?ukur yeterince dolunca, toprakla dolduruyor ve ba?ka bir ?ukur kaz?yorlard?. Geceleri ise yataklar?n?n alt?nda bir laz?ml?k bulunduruyorlard?.
Orta?a?da kale ve ?atolarda at?k bir delik vas?tas? ile binan?n etraf?ndaki su birikintisine d???r?l?yordu. Bir yere tuvaletini yap?p, onu bir tanktan gelen su ile s?r?kleyip, uygun bir yere b?rakma fikri ilk olarak Krali?e 1. Elizabeth zaman?nda, 1589 y?l?nda John Harrington'dan geldi. Ancak o zamanlar ?ngiltere'deki evlerde ne b?yle bir tank? dolduracak, ne de at??? al?p g?t?recek su sistemi vard?.
G?n?m?zdekilere benzer bir tuvalet ancak iki y?zy?l sonra 1778'de ?ngiltere'de bir saat yap?mc?s? olan Alexander Cum-ming taraf?ndan tasarland? ve Joseph Bramah taraf?ndan geli?tirildi. Tuvaletlerden evlere yay?lan k?t? koku ise 1849 y?l?nda Stephen Green'in 'U' ?eklinde bir boruyu tuvaletin ??k???na monte etmesi ile son buldu. Tuvaletlerin ve g?n?m?zde lavabolar?n da alt?nda bulunan bu 'U' ?eklindeki boruda her zaman bir miktar su kal?r ve kokunun olu?mas?n? ?nler. Tabii o zamanlar tuvaletler d?kme demirden yap?l?yordu. Sonra d?zg?n y?zeylerinin temizlenme kolayl??? bak?m?ndan seramik tuvaletler ?retilmeye ba?lan?ld?. 1888 y?l?nda ise tuvaletlere zinciri ?ekilince suyu akan klozetler ilave edildi.
Bizde tuvaletler i?in hela, kenef, ayakyolu, WC., 00, y?znu-mara gibi bir?ok isim kullan?l?r. 'WC.' ?ngilizce ismindeki 'Wa-ter Closet'in ba? harfleridir. Y?znumaran?n hikayesi ise de?i?ik. Eskiden Fransa'da otellerde tuvaletler koridorlar?n u?larmdayd?. Odalar?n her birine birer numara verirken, tuvaletlere numaras?z demi?ler ve '00' diye i?aretlemi?lerdi. Frans?zca'daki 'numaras?z' kelimesi ile ' 100 numara' kelimesi hemen hemen ayn? telaffuz edildi?inden, bizde Frans?zcas? biraz k?t birinin terc?me hatas? sonucu'y?znumara'olarak yerle?mi?tir.
Erkekler eskiden nas?l t?ra? oluyorlard??
1991 'de Avusturya Alpleri'nde buzullar aras?nda donmu? bir erkek cesedi bulundu. ?a??rt?c? olan cesedin 5.200 y?l ?nce ya?am?? birine ait olmas? ve bug?ne kadar hemen hemen hi? bozulmadan kalabilmesiydi. 'Alp ?oban?' ad? verilen bu,cesette dikkat ?eken bir ba?ka husus da, y?z?nde sakal ve b?y?k olmamas?yd?.
Arkeologlara g?re erkekler tarih ?ncesi devirlerde de t?ra? oluyorlard?. Ma?ara duvarlar?ndaki bu devirlerden kalma resimler sakal t?ra?? i?in kabuklar?n, k?pekbal??? di?lerinin, en ?ok da keskinle?tirilmi? ?akmakta?lar?n?n kullan?ld???n? g?stermektedir. G?n?m?zde ke?fedilen baz? ilkel kabilelerde ?akmakta??n?n bu ama?la kullan?ld??? ger?ekten de g?r?lmektedir. M?s?r'da a??lan mezarlarda eski M?s?rl?lar?n M.?. 4. y?zy?lda sakal kesmek i?in kulland?klar? alt?n ve bak?r aletler bulunmu?tur.
Tarih ?ncesi erke?inin sakal t?ra?? olma nedeni, kesilmezse 150 santimetreye kadar uzayabilecek olan sakal?n hareket kabiliyetini hayli k?s?tlamas?d?r. Ancak sinek kayd? t?ra? olma ihtiyac?n?n nedeni bilinmemektedir. Her g?n kesilmesi gerekiyorsa erkekler ni?in sakall? yarat?lm??lard?r, o da ayr? bir konu. Erkekler g?n?m?zde oldu?u gibi ge?mi? zamanlarda da din, toplumsal konum ve moda gibi nedenlerle t?ra? oluyorlard?. ?rne?in, Ro-ma'da sadece ?zg?r insanlar t?ra? olabilirdi.
MS. 14. y?zy?lda ?imdiki usturan?n ilkelleri ortaya ??kmaya ba?lad?, ama erkeklerin ac?l? ve kanl? t?ra? derdi 20. y?zy?l?n ba?lar?na kadar devam etti. King Camp Gillette (jilet) ABD'de 1901 y?l?nda ilk iki tarafl? jileti ke?fetti. Ancak Birinci D?nya Sava?? y?llar?na kadar 168 jilet ve 51 makine satabilmi?ti. Sava? ba?lar?nda ABD h?k?meti ordunun ihtiyac?n? kar??lamak i?in firmaya 3,5 milyon t?ra? makinesi sipari? etti. B?ylece t?ra? b??a?? bir sekt?r haline geldi
K?sa bir s?re sonra eski bir k?l?? ?reticisi olan Wilkinson firmas? da t?ra? b??a?? ?retimine ge?ti ve bu ikili g?n?m?ze kadar piyasan?n devleri olarak geldiler. G?n?m?zde Gillette d?nya pazar?n?n y?zde 66'sini elinde bulundururken, Wilkinson'un pay? y?zde 20'dir. Daima sekt?r?n motoru olan Gillette asl?nda ka?ifinin ve firman?n ismi ve bir marka iken ?r?n?n de ismi haline gelmi?tir.
1950'li y?llarda ilk elektrikli t?ra? makineleri devreye girdi. Ayn? y?llarda ise paslanmaz ?elik t?ra? b??a?? piyasaya ??kt?. G?n?m?z erkeklerinin yakla??k y?zde 80'i ?slak t?ra?? yani t?ra? b??a?? kullanmay? tercih ediyor. D?nyada t?ra? olan 2 milyar erkek ve her birinin y?z?nde ortalama 15 bin k?l varken ve hele hele bu k?llar g?nde yakla??k 2 milimetre uzarken, yani bir erke?in ?mr?n?n ortalama 100 g?n? t?ra? olmakla ge?erken, kim b?kebilir t?ra? b??a?? sekt?r?n?n bile?ini?
Ata neden soldan binilir?
Di?er bir?ok al??kanl?kta oldu?u gibi, bunun da sebebi, insanlar?n ?o?unun sa? ellerini kullan?yor olmalar?d?r. As?rlar ?nce, daha ?ok sa? ellerini kullanan insanlar, k?l??lar?n? kolay ?ekebilmeleri i?in, k?l??lar?n? k?nlar?nda, sol taraflar?nda ta??yorlard?.
Ata binerken, sol dizin alt?na kadar inen bu uzun k?l??la ata sa?dan binmek, yani sa? aya?? ?zengiye koyup, sol aya?? at?n ?zerine atarak binmek k?l?? nedeni ile zor oluyordu.
Soldan, sol aya?? ?zengi ?zerine koyup, sa? aya?? at?n ?zerine atarak binince k?l?? sorun yaratm?yordu. ?zellikle sava?a giden ordularda disiplin nedeni ile bir ?rnek hareket edilmesi gerekti?inden, solaklar da ata soldan binmek zorunda kal?yorlard?.
Art?k biniciler k?l?? ta??m?yorlarsa da, ata soldan binmek g?n?m?ze kadar uzanan bir gelenek haline geldi.
Erkekler neden kravat takar?
Tak?lar hari? ?zerimizdeki her giysinin bir fonksiyonu vard?r. Peki kravat?n bo?az? s?kmaktan ba?ka fonksiyonu nedir? Her iki yakay? bir araya getirmekse d??me o i?i g?r?yor. D??meleri ?rt?p giysimizi g?zel ve renkli k?lmaksa kad?nlar niye takm?yor? Pek de kravat sever bir millet olmad???m?z a??kt?r ama ister inan?n, ister inanmay?n kravat?n ortaya ??k???nda T?rklerin de rol? var.
1660'da Osmanl?lar Avusturya ordusuna yenilince o zamanlar Avusturya-Macaristan imparatorlu?u s?n?rlar? i?inde olan H?rvatistan'dan (Croatia) bir alay asker zaferin kahramanlar? olarak Paris'e g?t?r?ld?ler ve kral?n huzuruna ??kar?ld?lar. Bu askerler bo?azlar?na renkli mendiller takm??lard?. Bu mendiller Romal?lar devrinde hatiplerin, ses tellerini s?cak tutmak i?in bo?azlar?na sard?klar? mendillere benziyordu. Kral ?ok be?endi ve kendisi de krall?k kravatlar? takan bir alay kurdu. Kravat kelimesi de H?rvat anlam?ndaki 'Croat'tan t?redi.
?ok ge?meden bu moda ?ngiltere'ye s??rad?. Hi?bir centilmen bo?az?na bir ?ey sarmadan kendini iyi giyinmi? hissetmiyordu. Kravat o zamanlar o kadar y?ksek ba?lan?rd? ki, insanlar v?cudunu d?nd?rmeden etrafa bakam?yorlard?, ama hi? olmazsa bir faydas? vard?. K?l?? darbelerine kar?? boyunu koruyordu.
Kravat ?e?itli ?ekillerde y?zy?llarca yerini korudu, y?zden fazla de?i?ik ba?lama ?ekli geli?tirildi. Ba?lama ?ekilleri ?zerine kitaplar yaz?ld?. 1960 gen?li?inin d?zene ba? kald?rmas? s?ras?nda biraz g?zden d??t? ama 1970'li y?llardan ba?layarak pop?laritesi yine artt?. Tabii ki patronlar kravat tak?nca ?al??anlara da ba?ka se?enek kalm?yordu.
Kravatlar erkeklerin elbise dolaplar?n?n en kolay y?pranabilir aksesuarlar?d?r. Genellikle erkekler kravat? d???m?n?n bir taraf?ndan, ince ucunu ?ekerek ??kar?rlar. Halbuki do?ru yol kravat? ba?larken hangi hareketleri yapt?ysan?z, s?kerken de ters s?ra ile ayn?s?n? yapman?zd?r.
Kravat? ??kard?ktan sonra her iki ucunu birle?tirip iki kat yapman?z, parma??n?z?n ?zerine bir kemer gibi sarman?z, parma??n?z? i?inden ?ektikten sonra b?t?n gece o ?ekilde muhafaza etmeniz uzmanlar taraf?ndan tavsiye ediliyor. E?er s?z konusu olan bir ipek kravat ise sabahleyin de hemen ask?ya asman?z gerekiyor, bu ?ekilde i?indeki fiberler orijinal ?ekillerine gelecektir. Son bir uyar?: ?zerinde leke olsa bile ipek kravatlar? kuru temizlemeye g?ndermeyin, deforme olabilirler, m?mk?n oldu?unca kendiniz temizlemeye ?al???n bu da bir sonu? vermezse diki?lerini s?k?p mendil olarak kullanabilirsiniz.
Gelinliklerin rengi neden beyazd?r?
?ocuk annesine sormu?: 'Anne gelinlerin giysisi neden beyaz renkte?' Annesi cevaplam??: 'Beyaz renk masumiyetin ve mutlulu?un sembol?d?r.' ?ocuk tekrar sormu?: 'Peki o zaman damatlar neden siyah giyiyorlar?'
Eski Roma'da gelinliklerin rengi sar?yd?. Gelinler yine sar? renkte pe?e tak?yorlard?. Pe?e evli ve bekar kad?nlar? ay?rt ediyordu. Orta?a?larda ise gelinli?in rengi ?zerinde pek durulmad?. Kuma??n kaliteli ve g?steri?li olmas? daha ?nemliydi. Herkes en iyi elbiselerini giyiyordu, renk de herkesin kendi tercihine g?reydi.
Beyaz gelinlik adetinin yayg?nla?mas? 16. y?zy?lda olmu?tur. Bu y?llarda kraliyet ailesi gelinlerinin g?m??i renkte gelinlik giymeleri gelenekti. Krali?e Viktorya bunu reddetti ve beyaz gelinlik giymekte ?srar etti.
Bundan sonra ?ngiliz ve Frans?z yazarlar, beyaz rengin masumiyetin simgesi oldu?u konusunu i?lemeye ba?lad?lar. O d?nem
ahlak?na g?re bekaret evlili?in vazge?ilmez ko?ulu oldu?u i?in beyaz gelinlik adeti tuttu. Evlenirken beyaz giysi giymek gen? k?zlar?n bekaretlerini topluma ilan etmelerinin vas?tas? oldu.
Gelinlikle ilgili baz? bat?l inan?lar da var. Bunlara g?re gelinin gelinli?ini bizzat kendisi dikmesi, damad?n d???nden ?nce gelini gelinlikle g?rmesi, gelinin gelinli?i d???nden ?nce giymesi u?ursuzluk getiriyor.
S?z evlenmeden a??l?nca evlilik y?z???nden de bahsetmek gerekiyor. ?nsanlar?n evlenince y?z?k takmalar? eski M?s?rl?lar?n inan?lar?na dayan?yor. Milattan 2800 y?l ?nce M?s?r'da ya?ayanlar dairenin veya halka ?eklindeki cisimlerin, ba?lang?? ve biti? noktalar?n?n olmamas? nedeni ile sonsuzlu?u - temsil ettiklerine inan?yorlard?. Y?z?k evlili?in sonsuza dek s?rece?ini simgeliyordu. Sonra bu inan? ve adet Romal?lar vas?tas? ile iyice yayg?nla?t?. Kaz?larda o devirlere ait ?ok ilgin? evlilik y?z?klerine rastlan?lm??t?r.
Evlilik y?z???n?n sol ele ve sondan bir ?nceki parma?a tak?lmas?n?n sebebi ise modern t?bb?n geli?mesinden ?nceki devirlere ait yanl?? bir insan anatomisi bilgisidir. O zamanlarda dola??m sistemimizdeki ana damar?n sol elimizde bu parmaktan ba?lay?p kalbimize gitti?i san?l?yordu. B?ylece buraya tak?lan y?z?kler evli ?iftin kalben ba?l?l???n? simgeliyordu. Ger?i ?imdi damarlar?n nereden gelip nereye gitti?i biliniyor ama bu da bir adet olarak kald?.
13 say?s? neden u?ursuzdur?
13 say?s?n?n u?ursuz oldu?una ili?kin inan? d?nyada o kadar yayg?nd?r ki, ya?am? bir?ok y?nde ciddi olarak etkilemektedir. Baz? ?lkelerde evlerin kap?lar?na 13 numaras? verilmez, u?aklarda 13. koltuk s?ras? yoktur, apartmanlarda, otellerde 13. kat ya 1 2 A' d?r ya da 1 4 't?r. 13 numaral? oda yoktur. Olsa bile insanlar o odada kalmak istemezler. Hatta ay?n 1 3 '?nde i?e gelmeme, u?ak ve tren rezervasyonlar?n?n iptali, al??veri?in d??mesi ve benzeri davran??lar?n ABD 'ye g?nde milyonlarca dolara mal oldu?u s?ylenmektedir. Bu inan? bir fobi yani bir ?e?it korku hastal??? olarak kabul edilmi? olup ad? 'triskaidekaphobia'd?r.
Genel olarak bu inanc?n, Hz. ?sa'n?n me?hur son yeme?indeki havarilerin say?s?ndan kaynakland??? san?lsa da, k?k? ?ok daha eskilere mitolojik tanr?lar?n ya?ad???na inan?lan ?a?lara, ?skandinavya topraklar?na kadar gider.
O zamanlarda ???k ve g?zellik tanr?s? Balder bir ziyafet verir. Balder Vikking'lerin me?hur tanr?s? Odin ile Frigga'n?n o?ullar? olup, ay krali?esi Nanna'mn da e?idir. Bu ziyafete 12 ki?i davetli iken, yalanlar?n ve hilelerin tanr?s? Loki, davetli olmad??? halde, zorla 13. ki?i olarak kat?lmak ister. Ancak bu arada ??kan tart??mada, Loki di?er tanr?lar taraf?ndan da ?ok sevilen Balder'i ?ld?r?r.
Bu mitolojik hikaye ve inan?? ?skandinavya'dan Avrupa'n?n g?neyine kadar yay?l?r. H?ristiyan din adamlar? bu halk masal?n? kullan?rlar ve Hz. ?sa'n?n son yeme?ine uygularlar. H?ristiyan versiyonunda Balder'in yerini Hz. ?sa, Loki'nin yerini de hain Judas al?r. Bu yemekten sonra 24 saat i?inde de Hz. ?sa ?arm?ha gerilerek ?ld?r?l?r. Bu nedenle H?ristiyanlarda ak?am yeme?inde 13 ki?i bir araya gelirse bunlardan birinin ba??na bir felaket gelece?ine inan?l?r.
Bu inan??lara g?re 13 say?s? u?ursuzdur ama ay?n cumaya rastlayan 13. g?n? hepten u?ursuzdur. Ancak b?yle bir g?nde do?mu?san?z tam tersi, yani 13 sizin u?urlu g?n?n?zd?r.
Cuma g?n?n?n u?ursuz say?lmas?na Havva anam?z?n Adem babam?za elmay? (bence "ayva"y?!) cuma g?n? yedirtip cennetten kovulmas?na sebep olmas?, Hz. Nuh zaman?ndaki b?y?k selin cuma g?n? olmas?, Hz. ?sa'n?n cuma g?n? ?arm?ha gerilmesi gibi olaylardan biri veya hepsi neden olmu? olabilir. M?sl?manlar ise Hz. Adem'in cuma g?n? yarat?ld???na inand?klar?ndan bu g?ne di?er g?nlerden daha ?ok de?er verirler.
13 say?s?n?n u?ursuzlu?una duyulan inanc?n k?keninde bir y?l i?inde ay?n 13 kez dolunay olarak g?z?kmesinin yatt???n? s?yleyenler de vard?r.
Ayna k?r?lmas? neden u?ursuzluk getirir?
Ayna k?r?lmas?n?n u?ursuzluk getirece?ine olan inan??, en eski bat?l inan?lardan biridir. K?keni ilk aynan?n yap?l???ndan y?zy?llar ?ncesine, hatta ilk ?a? insan?na kadar gider. G?llerde veya su birikintilerinde, kendi aksini g?ren ilkel insan ?a??rm??, bunun kendisinin ruhu oldu?unu sanm??, suyu buland?r?p g?r?nt?s?n?n kaybolmas?na neden olanlar? da d??man bilmi?tir.
?lk aynalar?n kullan?l??? eski M?s?r devirlerine rastlar. Bunlar pirin?, bronz, g?m?? hatta alt?n gibi metallerden yap?lm?? ve ?ok iyi parlat?lm?? y?zeylerdi ve de tabii ki k?r?lmalar? m?mk?n de?ildi. Bu devirde de bu parlak y?zeylerden yans?yan g?r?nt?n?n o insan?n ruhunun bir yans?mas? oldu?una inan?l?yordu. Sonralar? buna vampirlerin ruhlar? olmad???ndan bu parlak y?zeylerde g?r?nt?lerinin de yans?mad??? inanc? ilave edildi.
Cam kaplar?n yap?lmaya ba?lan?lmas?ndan sonra da, i?indeki sudan yans?yan g?r?nt?n?n ruhun bir yans?mas? oldu?u inanc? devam etti ama camlar k?r?labiliyordu ve o zaman da i?inde bulunan ruhun bir par?as? v?cudu terk ediyordu.
Birinci y?zy?lda Romal?lar bu u?ursuzlu?un s?resini 7 y?la ??kard?lar. Romal?lar hayat?n her yedi senede bir kendini yeniledi?ine inan?yorlard?. Cam?n k?r?lmas? sonucu ruh ve dolay?s?yla insan?n sa?l??? tahrip oldu?undan, v?cudun kendini yenileyerek, sa?l???na kavu?mas? i?in yedi y?l ge?mesi gerekiyordu.
Bu bat?l inan?, 15. y?zy?lda ?talya'da, Venedik ?ehrinde, arkas? g?m?? kapl?, ?ok kolay k?r?labilir ve pahal? ilk aynalar?n yap?lmas? ile birlikte iyice geli?ti. ?nan? biraz da ekonomik boyut kazanm??t?. Aynay? ta??yanlar, evlerde aynalar? temizleyen hizmetkarlar, aynalar? k?rmalar? halinde, yedi y?l boyunca, ?l?mden daha beter felaketlerle kar??la?abilecekleri hususunda uyanl?yorlard?.
Bu inan?la beraber geli?tirilen baz? ?nlemler de oldu tabii. ?rne?in: aynan?n k?nlan par?alar? toplan?r ve g?neye do?ru akan bir ?rmakta y?kan?rsa veya topra?a g?m?l?rse k?t? ?ans yok edilmi? olur. Ancak k?r?lan par?alar? al?p evden ??karken i?lerine bakmamak gerekir. Yatak odalar?ndaki aynalar?n ?zerleri kullan?lmad??? zamanlarda ?rt?lmelidir ki ruh i?inde kalmas?n. ?len bir insan?n evindeki aynalar?n da ?zerleri ?rt?lmelidir ki ruh g?ky?z?ne do?ru olan yolculu?unda bir engelle kar??la?mas?n.
17. y?zy?l?n ortalar?nda ?ngiltere ve Fransa'da ucuz maliyetli aynalar ?retilmeye ba?lan?ld? ama bat?l inan? o kadar yerle?mi?ti ki, g?n?m?z?n modern d?nyas?nda bile hala devam ediyor.
Nazar de?mesi nas?l oluyor?
Bizde "nazar de?mesi" ad? verilen inan?, di?er lisanlarda "?eytan g?z" veya "?eytan bak???" olarak adland?r?l?r. Bebe?ine yeni elbiseler giydiren bir anne, ?ar??ya gidip al??veri? yapar. Bu arada bir ba?ka kad?n gelir ve bebe?i sever. Eve gittiklerinde bebek ishal olur. ??te anneye g?re bebe?ine o kad?n?n nazar? de?mi?tir. Dikkat ederseniz burada bebe?i seven kad?n?n art niyeti yoktur. Zaten nazar? de?en ki?inin genellikle k?t?l??? de?il, k?skan?l??? ve ?ekemezli?idir s?z konusu olan.
Noel Baba ve benzeri bat?l inan?lar ?ocuklukta kuvvetli olup ya? ilerledik?e azal?rken, nazar de?me inanc? bunun tam tersidir. Nazar inanc?n?n ard?ndaki g??, bak???n ruhla b?t?nle?mesidir. Bak?? konu?maya g?re daha etkilidir. ?nsana tam odaklan?r ve daha duygusald?r. Bir?o?umuz arkam?z d?n?k oldu?umuz halde kalabal?k i?inden birinin bize bakt???m hissetmi?izdir.
Nazar de?mesi ile ilgili olarak en ?ok kabul g?ren g?r??, g?zdeki yans?mad?r. E?er kar??n?zdaki birinin g?zlerine dikkatle bakarsan?z, g?zlerinde kendi g?r?nt?n?z?n yans?d???n? g?r?rs?n?z. Eski insanlar sudan, aynadan yans?yan g?r?nt?lerinin kendi ruhlar? oldu?una inan?yorlard?. Kar??lar?ndaki insan?n g?zleri i?inde kendi k???k g?r?nt?lerini g?r?nce tehlikede olduklar?n?, ruhlar?n?n kar??s?ndakinin g?zleri i?inde hapsoldu?u-nu san?yorlard?.
Bu korkunun d?nya ?ap?nda genel bir inanca d?n??mesinin, ?imdi Irak'?n bulundu?u topraklarda ya?am?? eski S?merlerden kaynakland??? san?l?yor. S?merlerin inan?lar?na g?re baz? insanlar bakarak sular? kurutabilir ve bu nedenle ?l?me sebep olabilirlerdi. Sonradan bu inan? bir bak??la ya?ayan ?eyleri de kurulabilme y?n?nde geli?ti. ?rne?in, nazar de?en ?ocuklar?n ishal olup v?cutlar?n?n s?v? kaybetmesi, annelerin ve s?t veren hayvanlar?n s?tlerinin kurumas?, meyve a?a?lar?n?n kurumas? ve erkeklerin iktidars?z kalmalar? vb. G?r?ld??? gibi, bunlar?n hepsinde de s?v? kayb? ve kuruma vard?r.
Bu inan? do?uda Hindistan'a, bat?da Portekiz ve ?ngiltere'ye, kuzeyde ?skandinavya'ya kadar yay?ld?. B?ylesi bir inanca sahip olmayan Amerika, Asya, Afrika ve Avustralya'ya ise ka?ifler, denizciler ve g??menler taraf?ndan ta??nd?. Ama g?n?m?zde hala ?in, Kore, G?neydo?u Asya, Avustralya ve Amerika yerlilerinde, Afrika'da sahran?n g?neyinde B?yle bir bat?l inan? yoktur.
Do?u Akdeniz ve Ege k?y?lar?nda bu inanca, mavi g?zl? insanlar?n daha fazla nazarlar?n?n de?di?i inanc? da ilave edilmi?tir. Bu y?relerde mavi g?zl? insanlar?n azl??? bunun sebebi san?l?yor. Bu nedenle buralarda nazar? geri itmek veya ayna gibi yans?tmak i?in mavi g?z ?eklinde, camdan yap?lan nazarl?klar ba?ta bebekler olmak ?zere nazar?n de?ebilece?i d???n?len her yere tak?lmaktad?r.
Merdivenin alt?ndan ge?mek neden u?ursuzluk say?l?r?
Duvara dayanm?? bir merdiven g?r?rseniz alt?ndan ge?meyin, etraf?ndan dolan?n. ??nk? o merdivenin tepesinde ya bir tamirci, ya bir boyac? ya da camlar? silen biri olabilir. Yani ba??n?za bir ?eki?, su kovas?, boya kutusu, hatta bir adam?n d??me olas?l??? y?ksektir. Merdiven alt?ndan ge?menin u?ursuzluk getirece?i inanc? ger?ekten bat?l inan?lar i?inde en az?ndan bir i?e yarayan tek inan?t?r. Ancak inanc?n k?keninde pratikteki faydas? ile ilgili olmayan farkl? ?eyler yatmaktad?r.
Duvara dayanan bir merdiven, duvar ile aras?nda bir ??gen olu?turur. Bu, bir ?ok k?lt?rde tanr?lar?n kutsal ??geni olarak bilinir. ?rne?in piramitlerin kenarlar?n?n ??gen olmas? da bu inanca dayan?r. Bir ??genin i?inden ge?mek de, bir kutsal yere meydan okumak anlam?na gelebilir.
Eski M?s?rl?lar i?in zaten merdivenin kendisi iyi ?ans?n sembol? idi. Merdiven olmasayd?, G?ne? Tanr?s? Osiris'i karanl?klar?n ruhundaki hapis hayat?ndan kurtarmak m?mk?n olamayacakt?. Ayr?ca merdiven tanr?lar?n kat?na t?rmanmak i?in de ?ekil-sel bir sembold?. G?n?m?zde a??lan bu antik mezarlarda ?l?n?n cennete t?rmanmas? i?in yan?na konulmu? bulunan merdivenlere rastlanmaktad?r.
As?rlar sonra bir?ok bat?l inan?ta oldu?u gibi H?ristiyanl?k bu inanc? da Hz. ?sa'n?n ?l?m ?ekline adapte etti. ?arm?ha dayal? merdiven k?t?l???n, h?yanetin ve ?l?m?n sembol? oldu. ?nsanlar, merdivenin alt?ndan ge?mekle b?t?n bu k?t? geleceklerle kar??la?abileceklerine inand?r?ld?lar.
17. y?zy?lda ?ngiltere ve Fransa'da su?lular dara?ac?na g?t?r?lmeden ?nce bir merdivenin alt?ndan ge?iriliyorlard?. Tabii yan?nda olanlar merdivenin etraf?ndan dolan?yordu.
De?i?ik k?lt?rler bu u?ursuzlu?a kar?? baz? panzehirler geli?tirdiler. Mesela bir merdivenin alt?ndan yanl??l?kla veya zorda kalarak ge?en ki?iler i?in Romal?lar?n panzehiri yumruktu. O ki?iler orta yani en uzun parmaklar?n? gerip di?er parmaklar?n? yumruk gibi yaparlar ve ge?tikten sonra merdivene do?ru sallarlard?. Bizde, T?rkiye'de b?yle bir adet yoktur ama Amerikan filmlerinde kar??s?ndakine bu hareketi yaparak k?f?r veya hakaret edildi?i s?k?a g?r?l?r. Bunun k?keni de i?te bu Roma panzehiridir.
Neden tahtaya vuruyoruz?
Me?e a?ac?na insanlar?n ruhani bir de?er vermesi ?ok eskilere dayan?r. A?ac?n y?ksekli?i ve sa?laml??? nedeni ile baz? g??lere sahip oldu?una inan?l?yordu. Tahtaya vurma inanc? d?nyan?n apayr? iki yerinde birbirinden ba??ms?z olarak geli?ti. ?nce milattan ?nce 2000'li y?llarda Kuzey Amerika yerlilerinde, sonra da Ege'de Helen uygarl???nda.
Her iki k?lt?r de me?e a?ac?na ?ok s?k y?ld?r?m d??t???n? g?zlemlemi?ti. Amerika yerlileri me?enin, Tanr?n?n y?ld?r?mla yery?z?ne inip ?zerinde oturdu?u yer oldu?una, Helenler ise Y?ld?r?m Tanr?s? oldu?una inanm??lard?.
Kuzey Amerika yerlileri bu bat?l inanc? bir ad?m daha ileri g?t?rd?ler. Bu a?ac?n k?k?ne vurarak, ileride ba?lar?na gelebilecek tehlikelere ve ?ans?zl?klara kar?? Tanr? ile temasa ge?tiklerine inan?yorlar ve ondan kendilerini korumas?n? istiyorlard?.
Orta?a?da ise H?ristiyan din adamlar? bu inanc? kendi devirlerine ta??d?lar. Onlara g?re bu inan???n temelinde Hz. ?sa'n?n tahta bir ?arm?hta ?ld?r?lmesi yat?yordu. Hatta Avrupa'n?n her katedralinde orijinal tahta ha??n k???k bir par?as?n?n bulundu?una inan?l?yordu. Bu tahtaya vurmak ise "Tanr?m dua ve isteklerimi ger?ekle?tir" anlam?na geliyordu.
Bu arada di?er k?lt?rlerde inan??taki tahta ayn? kald? ama cinsi biraz de?i?ti. Amerika yerlileri ve Helen medeniyetinin a?ac? me?e iken, M?s?rl?lar incir a?ac?n?, Almanlar di?buda?? tercih ettiler. Hollandal?lar ise a?ac?n cinsine ?nem vermediler. Boyas?z ve cilas?z olmas? onlar i?in yeterliydi.
Amerikal?lar?n tahtaya vurma inanc?n?n k?keni ne gariptir ki Amerikan yerlilerine dayanm?yor. Romal?lar devrinde Avrupa'da iyice yayg?nla?an eski Helen inanc?n?n bir par?as? olarak Amerikal?lar tahtaya vuruyorlar.
Ba??m?za gelebilecek k?t? ?eyleri savu?turmak i?in tahtaya vurma inanc? hala devam ediyor ama uygulama alan? ?ok darald?. Her taraf plastik ve l*****t dolu. Si/ en iyisi yan?n?zda daima bir k???k tahta par?as? bulundurun. Me?e a?ac?ndan olursa daha da iyi olur!
Neden m?zikten ho?lan?yoruz?
M?zik nedir? D?z bi?imde konu?arak s?ylenebilecek bir ?eyin de?i?ik ses dalgalar? ile s?ylenmesinden ni?in ho?lan?r?z? M?zik ni?in keyif veya tam aksi h?z?n duygusu verebiliyor?
M?zik asl?nda ses dalgalar?n?n, belirli kurallar i?inde bir d?zene sokulmas?d?r. Bilindi?i gibi, ses dalgalar halinde yay?l?r. Bir saniye i?indeki dalga say?s? sesin karakterini tespit eder. Saniyede 260 dalga yapan, yani titre?en ses 'Do' notas?d?r.
Bu ?ekilde 7 temel nota olu?ur. Do-Re-Mi-Fa-Sol-La-Si. Son notadan sonra, Do'n?n titre?im say?s?n?n bir kat? kadar titre?imde daha ince bir Do gelir ki, bu iki Do aras?na bir oktav denir. ??te bu oktav, gam, akort denilen matematiksel diziler, bir ?e?it dizilerek m?zik olu?turulur. Ancak t?m bunlar bize, bu matematiksel diziden bihaber, Afrika yerlilerinin, da? ba??ndaki ?oban?n enfes m?zi?ini a??klayamaz.
Asl?nda k?lt?r?n m?zik ve bundan al?nan zevk ?zerinde do?rudan ilgisi vard?r. Do?u m?zi?inde yukar?da belirtilen matematik dizilerdeki perdelerin aras?nda kar???k gezinilme, Afrika'da ba? d?nd?r?c? ritimler, Avrupa'da ise notalar?n ideal d?zeni ?ne ??kar. Ancak bunlar da, de?i?ik m?zik t?rlerine ilgi duyan bizlerin ve m?zi?in ho?lan?lma nedenini a??klamaya yetmez.
M?zik ve dil yetenekleri bir?ok y?nden birbirine benzemektedir. Bilimciler insanlar?n m?zik yetene?i kazanmalar?n?n, konu?maya ba?lamalar? ile ayn? zamanlara denk d??t???n? ileri s?r?yorlar. Konu?ma yetene?i ??phesiz daha iyi bir ileti?im veya?ama ?ans? avantaj?n? getirmi?tir ama m?zi?in hangi ihtiyac? kar??lad??? hala me?hul.
Bebekler anlaml? kelimelere benzer sesler ??karmaya ba?larken ayn? zamanda ?ark? s?yler gibi m?r?ldanmaya da ba?larlar. Uzun ve kar???k c?mleler kurmay? becerdik?e, daha uzun ve kar???k ?ark?lar? s?yleme yetenekleri de artar. Ancak beynin konu?maya kumanda eden k?sm?nda hasar olan hastalar?n konu?amamala-nna ra?men m?zik yeteneklerinin devam etti?i de g?r?lm??t?r.
Son zamanlarda, beynimizde m?zi?i alg?layan bir al?c? bulunabilece?i tezi ileri s?r?lmektedir. E?er bir g?n bu al?c? bulunsa bile, bunun ni?in beynimize konuldu?unun sebebi yine anla??la-mayacakt?r.
??retilme yoluyla bir ?e?it dans yapabilen veya dans olarak alg?lanamayacak hareketleri olan canl?lar? saymazsak, do?ada m?zik ve ritim duygusu sadece insanda vard?r. Bu ?zelli?in nedeni ise hala tam olarak a??klanam?yor.
Aylar?n g?nleri neden 28, 30, 31 gibi farkl??
Romal?lar milattan 758 y?l ?nce 10 ayl?k takvim uygulamas?na ba?lad?lar. Bu ilk orijinal Roma takviminde aylar, g?nd?z ve gecenin e?it oldu?u, binlerce y?ld?r hayat?n ba?lang?? zaman? olarak kabul edilen Mart ay?ndan ba?lamak ?zere, Martius (Mart), Aprilis (Nisan), Maius (May?s), Junius (Haziran), Quin-tilis (Temmuz), Sextilis (A?ustos), September (Eyl?l), October (Ekim), November (Kas?m) ve December (Aral?k) idi.
Bu ay adlar?ndan Quintilis'den (Temmuz), December'a (Aral?k) kadar olanlar, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 rakamlar?n?n Roma'l?-larca telaffuz edili? ?ekliydi yani, Mart ba?lang??l? takvime g?re bu aylar y?l?n 5'inci, 6'nc?, 7'nci, 8'inci, 9'uncu, ve 10'uncu aylar?yd?lar. Bu 10 ayl?k takvim geride hesaba kat?lmam?? daha 60 g?n b?rak?yordu.
35
Yedek olarak b?rak?lan bu 60 g?n sorun yarat?nca, Janarius (Ocak) ve Februarius (?ubat) adlar? ile iki ay daha eklenerek takvim tamamland?. Yani y?l?n ilk ay? Martius (Mart), son ay? ise Februarius (?ubat) oldu.
As?rlar sonra milattan 46 y?l ?nce Roma ?mparatoru Julius Caesar (Sezar), muhtemelen politik sebeplerden takvimde baz? de?i?iklikler yapt?. On bir ay? 30 ve 31 g?n olarak iki ?ekilde d?zenledi, y?l?n son ay? olan ?ubat'a 29 g?n verdi, her d?rt senede bir ?ubat'a bir g?n ilavesini kabul etti. Ancak sonra nedendir bilinmez Janairus'u (Ocak) y?l?n ilk ay? olarak ilan etti. B?yle olunca da, her 4 y?lda bir eklenecek bir g?n?n, yeni durumda y?l?n ikinci ay? konumuna gelmesine ra?men Februarius'a (?ubat) eklenilmesine devam edildi.
Julius Caesar'in beklenmeyen ?l?m?nden (Sen de mi Br?t?s olay?!) sonra, Romal?lar bu ?ok sevdikleri imparatorlar?n?n an?s?na Quintilis (Temmuz) ay?n?n ismini July olarak de?i?tirdiler.
Ondan sora tahta ??kanlardan, Augustus kendi ?erefine, Sex-tilis (A?ustos) ay?n?n ad?n? kendi ismi ile de?i?tirerek, bu aya August ad?n? verdi. Ama ortaya ba?ka bir sorun ??km??t?. Sezar'm ay? 31 g?n, Augustus'un ay? ise 30 g?n ?ekiyordu. Sorunu yine imparatorun kendisi ??zd? ve zaten 29 g?n olan ?u-bat'tan bir g?n daha alarak A?utos'a ekleyiverdi. B?ylece iki ay da e?itlenmi? oldu.
??te size takvimin, ni?in 12 ay oldu?unun, aylar?n isimlerinin nas?l kondu?unun ve ni?in farkl? say?da g?nlerden meydana geldiklerinin, d?rt sene sonra eklenecek art?k g?n?n ni?in y?l?n sonuncu de?il de, alakas?z bir ?ekilde ikinci ay?na eklendi?inin k???k bir hikayesi.
?zellikle orta?a?da takvimler ?zerinde o kadar oynanm??t?r ki, yap?lan bilimsel hesaplamalara g?re, ?sa'n?n bug?n kabul edilen Milattan, yani ?sa'n?n do?umundan yakla??k 6 y?l ?nce do?du?u, 36 y?l ya?ay?p Milattan sonra 30 y?l?nda ?ld??? ileri s?r?lmektedir.
Bozuk paralar?n kenarlar? neden t?rt?ll?d?r?
?zellikle ka??t para devrinden ?nce, al??veri?te kullan?lan paralar alt?n ve g?m?? i?eriyorlard?. Her devirde oldu?u gibi, o devirde de bulunan baz? d?zenbazlar, bu paralar? kenarlar?ndan kaz?yarak, ?ok az miktarda da olsa, bu de?erli madenleri biriktiriyor, paray? da tekrar kullanabiliyorlard?.
O devirlerde t?ccarlar, paray? tart?yorlar ve a??rl??? eksikse kabul etmiyorlard?. Tabii, para da elinizde kal?yordu. Antik para kataloglar?nda dikkat ederseniz, paralar?n b?y?k bir k?sm?n?n tam yuvarlak olmad???n? g?r?rs?n?z.
Bu sorunu ??zmek ve halk? eksik paraya kar?? korumak i?in bozuk paralar?n kenarlar? t?rt?ll? yap?lmaya ba?land?. Bu t?rt?llar sayesinde paran?n kenar?n?n kaz?nd??? hemen belli oluyordu ve kenar? kaz?nm?? paray? kimse alm?yordu.
Bu adet g?n?m?ze kadar devam etti. Art?k i?inde de?erli bir maden bulunmamas?na ra?men, bozuk paralar?m?z?n kenarlar?nda ya t?rt?l ya da bir yaz? vard?r.
G?n?m?zde madeni paralar 'bozukluk' veya 'ufakl?k' ad? alt?nda sadece k?suratlar? ?demede kullan?l?yor. Bozuk paralar da para olma niteliklerini kanundan almalar?na ra?men, kullan?lmalar?nda baz? s?n?rlamalar vard?r.
Gerek ka??t, gerekse madeni para olsun, her ikisiyle de yap?lan ?demeleri kabul etmemek m?mk?n de?ildir. Buna 'Kanuni Tedav?l Mecburiyeti' denilir ki, ka??t paralarda bu mecburiyet s?n?rs?zd?r. ?denen miktar ne kadar b?y?k olursa olsun, bunu kar?? taraf kabul etmek mecburiyetindedir.
Madeni paralar?n ise mecburiyeti s?n?rl?d?r. En ?ok ?zerlerinde yazan de?erin 50 kat?n? tamamen bozuk para ile ?deyebilirsiniz. ?rne?in 50 bin liral?klarla, 2,5 milyona kadar ?demelerinizi yapabilirsiniz ama daha fazlas?n? da bozuk para ile ?deme iste?inizi kar?? taraf kabul etmeyebilir.
Ka??t paralar?n Merkez Bankas? taraf?ndan bas?ld??? bilinir de, madeni paralar? Maliye Bakanl???'n?n ??kard??? pek bilinmez. Madeni paralar?n toplam para stoku i?indeki oran? da yakla??k y?zde l civar?ndad?r.
Hi? dikkat ettiniz mi? ?nsan y?zleri ka??t paralarda ?nden, madeni paralarda ise yandand?r. Madeni paralarda yer ?ok k???k oldu?undan, kabartma tekni?i ile bir y?z?n tam detay?n? vermek m?mk?n olamamaktad?r. Yandan bir profil ki?iyi daha iyi tan?n?r k?lmaktad?r.
Sirk ?ad?rlar? neden daima daire bi?imindedir?
18. y?zy?la gelinceye kadar, cambazl?k, ate? yutma vb. g?steriler sokaklarda halka, saraylarda ise asillere yap?yordu.
Philip Astley, bug?nk? modern sirklerin kurucusu kabul edilir. 1763 y?l?nda kurdu?u sirkinde, ana g?steri ata binilerek yap?lanlard?. Astley atlar bir daire etraf?nda d?nd?klerinde, binicilerin at ?zerinde daha rahat ayakta durduklar?n? bildi?inden, sirk ?ad?r?n? ve g?steri yerini bir daire olu?turacak ?ekilde d?zenledi ve atlar?n g?steri s?ras?nda, daima daire bi?iminde d?nmelerini sa?lad?.
Bir ba?ka sirk sahibi, Antonio Franconi'de, dairenin en uygun ?ap?n?n yakla??k 13 metre oldu?unu saptad? ki, bu mesafe bug?n bile kullan?lan ?l??d?r.
Son bir not olarak, ?ngilizce'si 'circus' olan sirk kelimesinin, Latince'de daire anlam?na gelen, 'circle'dan t?redi?ini de belirtmeden ge?meyelim.
Neden kur?unkalemlerin ?o?u alt?gen ve sar? renkte?
Esas?nda en kolay ?retim bi?imi kare kesitli kur?un kalemdir ama yazarken elde tutulmas? pek kolay de?ildir. Yuvarlak kalemlerin elde tutulmas? kolayd?r ama ?retimi pahal?d?r. Alt?gen kesitli kalemler ise orta yoldur. Yuvarlak kesitli kalemler kadar kullan?lmas? kolay ve ?retimi daha ucuzdur.
Sekiz yuvarlak kur?unkalem i?in harcanan a?a?tan, dokuz alt?gen kesitli kalem yap?labilir ve ?retim safhas? bir kademe daha k?sad?r.
Tabii ki, al?c?lar i?in ?retim maliyetlerinin pek ?nemi yoktur. Alt?gen kesitli kur?unkalemlerin ?b?rlerine g?re hala on bir kat daha fazla tercih edilmelerinin sebebi, belki de konuldu?u masada yuvarlan?p, a?a??ya d??memeleridir.
Kur?unkalemlerin d???n?n sar?ya boyanarak sat??? 1854 y?l?na dayan?r. Ancak 1890 y?l?na kadar bu rengi kullanmak ?ok ?nemsenecek bir fakt?r de?ildi.
1890 y?l?nda Avusturya'da L&C Hardtmuth Co. isimli ?irket ?yle bir kur?un kalem ?retti ki, di?er ?reticiler de bu kaliteyi yakalamak zorunda kald?lar.
Bu kur?unkaleme me?hur Hindistan elmas? olan 'Koh-I-Mo-or' ad? verilmi?ti ve alt?n sar?s?na boyanm??t?. Ayr?ca i?indeki siyah renkli kur?un ucuyla birlikte Avusturya-Macaristan imparatorlu?unun bayra??n? olu?turuyordu.
Bu kur?unkalem o kadar be?enildi ve o kadar ba?ar?l? oldu ki, sar? renk kur?unkalemdeki kalitenin bir simgesi olarak kald?. Di?er kur?unkalem ?reticileri de bu ba?ar?dan pay alabilmek i?in ?r?nlerini piyasaya sar? renkte s?rmeye ba?lad?lar. Bug?n hala piyasada olan d?rt kur?unkalemden ??? sar? renktedir.
Kur?unkalemlerin i?inde kesinlikle kur?un yoktur. Ana madde olarak kullan?lan grafit 40 de?i?ik malzeme ile kar??t?r?larak, y?ksek s?cakl?kta ?ok ince ?ubuklar haline gelene kadar preslenir. Zaten kur?un ?ok zehirli bir elementtir. Kur?unkalem denilmesinin sebebi 16. y?zy?lda grafiti bulan ?ngiliz bilimcinin onu bir ?e?it kur?un elementi sanmas?d?r. Ancak 200 y?l sonra grafitin bir ?e?it karbon oldu?u anla??ld?.
Buz neden kaygand?r?
Evde cilal? parke ?zerinde ?orapla y?r?rken d??me olas?l???n?z, hal?ya oranla ?ok daha fazlad?r. ??nk? hal? ile aya??m?z aras?nda, cilal? parkeye nazaran daha ?ok s?rt?nme ve daha fazla temas vard?r. Buzlu bir y?zeyin ?zerinde aya??m?z?n kaymas?n? benzer bir sebebe dayand?rabiliriz, ancak buz pateni yapanlar p?t?rl? buz y?zeyinde, d?z bir buz y?zeyinden ?ok daha fazla bir h?zla kayarlar.
Buz, san?ld??? gibi, d?zg?n bir y?zey oldu?u i?in kaygan de?ildir. Olay, buz pateninin ?ok k???k y?zeyinin buza bas?n? yapmas? dolay?s?yla o noktadaki buzun erimesi ve olu?an bu ince su tabakas? ?zerinde patenin hareket etmesidir.
?nsan aya??n?n boyunun ortalama 25 santimetre, eninin ise 10 santimetre oldu?unu kabul edelim. Ortalama insan a??rl??? olan 75 kg., iki ayakla 500 santimetrekare yere bast???nda, her santimetrekareye 0,15 kg. a??rl?k biner. Topuklu ayakkab? giyen kad?nlarda yere bas?lan alan o kadar k???l?r ve bas?n? o kadar artar ki, kad?nlar?n topuklu ayakkab? izi s?cak asfaltta kal?r, hatta bu bas?n? nerede ise filinki ile ayn?d?r.
Ucu neredeyse b??ak gibi olan patenlerin buza de?en alan? o kadar k???kt?r ki, erime ?s?s?n? l derece azaltmak i?in 130 kg/cm2 gereken buz y?zeyini derhal eritir.
Buz p?t?rl? olunca, paten sadece buzun p?t?r?n?n ??k?nt?lar?na basar, b?ylece temas y?zeyi iyice k???l?r ve bas?n? artar ve buz daha kolay eriyerek, paten buz ile aras?nda olu?an ince su tabakas? ?zerinde rahat?a kayar.
Bu arada buzun bir ba?ka ?a??rt?c? ?zelli?ine de de?inmeden ge?emeyece?iz. Di?imiz a?r?d???nda elimizin ?zerine konulan buz bu di? a?r?s?n?n azalmas?na yard?mc? olur.
V?cudumuzun herhangi bir yerinde bir a?r? olu?tu?unda, uyar?c? sinirler buradan orta beyine a?r? sinyalleri g?nderirler.
Bu sayede beyin taraf?ndan uyar?larak v?cudun do?al a?r? kesicileri olan 'endorfin' ve 'enkefolin' salg?lan?r.
Bu salg?lar?n kayna?a gidebilmesi i?in sinir sisteminin di?er b?l?mlerine, a?r? alg?lar?n?n ge?ti?i di?er kap?lar? 'kapat' sinyali g?nderilir. El ?zerinden gelen a?r? sinyallerinden dolay? salg?lanan do?al a?r? kesiciler sonucu y?z sinirlerinden gelen a?r? kap?lar? beyinde kapanmaktad?r.
Di? a?r?lar?nda v?cudun ba?ka bir yerinde de?il de el ?st?ne buz konulmas?n?n nedeni bu olup, bu noktaya akapuntur uygulanmas?yla da benzer sonuca ula??lmaktad?r. Ba? parmakla i?aret parma?? aras?ndaki bu noktaya HO-KU noktas? denilmektedir.
Saatler neden ileri-geri al?n?r?
Birinci D?nya Sava?? s?resince bir?ok ?lke saatlerini y?l?n belli aylar?nda yeniden ayarlamaya ba?lad?. Bunun amac? g?n?n ayd?nl?k saatlerini, insanlar?n uyan?k olduklar? zamana uydurmak, dolay?s?yla evlerde ve sokaklarda yanan lambalar i?in gerekli enerjiden tasarruf sa?lamakt?.
Bug?n de ayn? uygulamaya devam edilmekte, Nisan ay?n?n ilk pazar g?n?nde saatler bir saat ileri, Ekim ay?n?n son pazar g?n?nde ise bir saat geri al?nmaktad?r. Di?er bir deyi?le ilkbaharda size kaybettirilen bir saat, sonbaharda geri verilmektedir.
ABD'de k?? aylar?nda standart zaman, yazlan ise g?n ?????ndan tasarruf zaman? uygulamas? kongre karar? olarak kabul edilmi? olmas?na ra?men baz? eyaletler bu uygulamay? reddetmi?tir. Bu eyaletlerde halen yaz-k?? standart zaman uygulamas? devam etmektedir.
Yaz g?nlerinde g?n ?????, yani ayd?nl?k saatler ?ok daha uzun olmas?na ra?men hala tasarruf i?in saatlerin ni?in bir saat ileriye al?nd??? ?o?unlukla anla??lmaz. Bunun en k?sa a??klamas? 'gece zaman?n? da g?nd?ze katmakt?r' ama bizler zaten karanl?k
olan saat 24:00'de de?il de 23:00'de yatmam?z?n ?lkemize ne kazand?raca??m genellikle anlayamay?z.
Saatleri ileri alman?n k?? mevsimi ile alakas? yoktur. K?? aylar?nda standart zaman uygulan?r. Ancak yaz g?nlerinde ?ok uzun ayd?nl?k ge?en bir zaman s?resi vard?r. Ama? bu s?renin ba?lang?c?n? ileri kayd?rarak, ak?am olma s?resini bir saat uzatmakt?r.
Yaz g?nleri hava ?ok erken ayd?nlan?r. E?er ?ift?i de?ilseniz saat 05:00'de uyanman?za gerek yoktur. Ancak g?n ?????ndan tasarrufa gerek duymayarak saatlerimizi ileri almasayd?k, bak?n
ne olurdu?
D?nyada g?ne?in 21 Haziranda 04:43'de do?du?u bir yer se?elim. Siz burada ya??yorsunuz ve saat sekizde i?te olmak i?in saat alt?y? ?eyrek ge?e yataktan kalkmak zorundas?n?z. Bu se?ti?imiz yerde g?ne? ufukla 6 derece a?? yapt???nda, standart saat ile saat 05:11 civarlar?nda etraf tamamen ayd?nlan?r. Bu durumda ileri al?nm?? saatler 06:15'I g?sterir yani ger?ekte siz i?e bir saat erken gitmi? olursunuz ama ????? yakmadan saate bakar, t?ra? olup kahvalt? yapabilirsiniz.
Ak?amlar? ise, her zaman 24:00'de yatmaya v?cudunu al??t?rm?? bir insan, bir saat ?nce yatmak zorunda kalm?? olur ama hava karar?nca gece evde ve sokakta lambalar?n yanma s?resi
bir saat k?salm?? olur.
G?n ?????ndan tasarrufun sanayinin kulland??? elektrikle alakas? yoktur. Onlar gece de, g?nd?z de olsa zaten ayn? elektrik enerjisini harcarlar..