Ateş de aşk ve ölüm gibi, sadece öz nefiste idrak edilebilecek
tecrübelerden. Kimse kimsenin yerine yanmıyor ve kimsenin yangını kimsenin
yangınına uymuyor.
tecrübelerden. Kimse kimsenin yerine yanmıyor ve kimsenin yangını kimsenin
yangınına uymuyor.
**
.. Uyumayı, sınırsız gibi görünen bir uykuyla uyumayı
ve arkasından aydınlık bir rüya görerek
hiçbir şey olmamış gibi uyanmayı diledim .
**
Anlatmasam aşkım beni yok ediyor. Anlatsam, ben aşkımı..
**
.. Değil mi ki, isteğe
yaklaşınca, istememeyi istemek artık imkansızlaşır.
Bu yüzden
değil mi Rabbim, senden gelen yasaklar “yapma†ile değil
“yaklaşma†emri ile başlar.
yaklaşınca, istememeyi istemek artık imkansızlaşır.
Bu yüzden
değil mi Rabbim, senden gelen yasaklar “yapma†ile değil
“yaklaşma†emri ile başlar.
**
Tamam. Yorgunsun. Allah şahit, bilenler şahit, çok yorgunsun. Yaşanmakta olan
bütün acılar gibi yaşanmış ve yaşanacak olan bütün acıların da kalbinin üzerine
çöreklendiğini zannetmekten yorgunsun. Böyle bir yükü bu kalp taşımaz,
biliyorsun. Ben de biliyorum.
Ama, ‘kaldır bu acıları benim kalbimin üzerinden Rabbim’,
diye bir dua da etmiyorsun.
bütün acılar gibi yaşanmış ve yaşanacak olan bütün acıların da kalbinin üzerine
çöreklendiğini zannetmekten yorgunsun. Böyle bir yükü bu kalp taşımaz,
biliyorsun. Ben de biliyorum.
Ama, ‘kaldır bu acıları benim kalbimin üzerinden Rabbim’,
diye bir dua da etmiyorsun.
**
Bir kalp bir kalbe nasıl yaklaşırsa, bir kalbin bir kalpten uzaklaşması da o kadar kolaymış. Tam dilimin ucunda adı telâffuz edemediysem de Nilüfer, anladım: ukde
Ukde, düğüm demek. Kalpte yığılıp kaldığında ve ardından yine o kalbe bir bilmek bıraktığına bakılırsa.
Keşke sözcüklerden başka yolu olsaydı bilmenin. Yanılmış olmanın damakta bıraktığı acı lezzetin alacaklılığı adına, duya duya,
keşke diye başlayan yazılar yazılmasaydı.
Nilüfer, keşke!
…
Hâlâ en güzel hikayeleri dünyalar bir araya gelse anlamayacaklara mı
anlatmaktasın?
anlatmaktasın?
ve sen hâlâ sağırlar ordusuna senfoniler mi çalmaktasın?
Ne seni hazmedebilen ne de senin hazmedebildiğin bir âlemde için sızlıyor,
biliyorum.
biliyorum.
~
Rabbim, benim Rabbim.
Yani kulu olduğum.
Ben ayağımın nerde sürçtüğünü,
ben hatamı, ben yanılgımı adımı bilir gibi biliyorum.
Ben bin kere kabul ettim kabahatimi.
Yani kulu olduğum.
Ben ayağımın nerde sürçtüğünü,
ben hatamı, ben yanılgımı adımı bilir gibi biliyorum.
Ben bin kere kabul ettim kabahatimi.
Sen bir kere affet .
~
Duru bir görüş bahşetsen bana Yâ Rab.
Her şeyin
yerli yerinde durduğunu, ağır ağır döndüğünü,
sakin sakin aktığını görmeme
yetecek bir bakış.
O bakışta, bu kadar çok olmasam. Tek yörüngede tek
merkezde toplansam.
Yekpâre olsam.
Kesrette dağılmasam.
Küçülsem. Tek noktada toplansam.
Yaşam büyük,
âmenna. Ama ben biraz azalsam.
Sadeleşsem. Durulsam, arınsam.
Her şeyin
yerli yerinde durduğunu, ağır ağır döndüğünü,
sakin sakin aktığını görmeme
yetecek bir bakış.
O bakışta, bu kadar çok olmasam. Tek yörüngede tek
merkezde toplansam.
Yekpâre olsam.
Kesrette dağılmasam.
Küçülsem. Tek noktada toplansam.
Yaşam büyük,
âmenna. Ama ben biraz azalsam.
Sadeleşsem. Durulsam, arınsam.
*
*
Aşki tanıyan her kalbin muhkem olduğunu zannediyordum oysa.
Meğer aşk, indiği
kalbi ihya ediyordu ya, ihya edemezse yok ediyordu.
kalbi ihya ediyordu ya, ihya edemezse yok ediyordu.
Kazasız belasız kurtulmanın
imkanı yoktu.
imkanı yoktu.
~
Hava soğuk, su soğuk ve yatak sıcacıkken ve uyku kollarına çağırırken
seni;
sabah namazına kalktığına yarın
ruz-i mahşerde,
seni;
sabah namazına kalktığına yarın
ruz-i mahşerde,
yatak tanıklık eder, yorgan tanıklık eder, su tanıklık eder.
*
Söylesene, nerde
kayboldun sen? Gülden hangi köşe başında
vazgeçtin?
kayboldun sen? Gülden hangi köşe başında
vazgeçtin?
Âh be.