Özel sebeplerden dolayı kısa bir ayrılık sonrasında buradayım,
İzmirli kardeşime hoşgeldin diyorum, bir konuda çok mutluyum, doğru konuları foruma taşımam , foruma yeni üyeler katmakta..doğruya devam....
Kur'an içerikli yorum asla yapmayacağım, beni bilmemekle itham edebilirsiniz, bilmiyorda olabilirim.Düsturum inancıma sahip çıkarken, inancımı tartışılır hale getirmemek.İslamiyet kendi kuralları ile vardır, bizler acizane sadece var olanı anlamaya çalışmaktayız.
Kardeşim , Diyanet Başkanlığı Din işleri Yüksek kururulunun 1993 yılına ait tesbiti....
İzmirli kardeşim, bulmuş ve kopyalamış, eyvallah.2005 yılında Başkanlığa seçilen A.Bardakoğlunun, vermiş olduğu fetva konuyla birebir örtüşmekteydi...BAŞÖRTÜSÜ İSLAMIN ÖNCELİÄžİ DEÄžİLDİR. Eğer kurul böyle yorumlamışsa Başkan niye böyle bir açıklamaya gerek duymuştur.
Esas mesele Ayetlerin iniş sebeplerini bilmek,ilgili kelimelerin çok iyi bilinmesi ve dilimize çevrilebilmesidir.Bizler daha HIMAR kelimesine takılmış, bunda ithilafa düşmekteyiz.Dinimize örf ve ananelerimizi karıştırmış,dinselleştirmişiz.
Değerli kardeşim İzmirli, tartışabilmek için Kur'an dilini ne kadar bildiğimizi analiz etmeliyiz.Bu yüzden Kur'an içerikli yorum yapmamaya özen gösteriyorum.
Yine bir alıntıyla yanıt vermeye çalışacağım..
42/21: Yoksa onların bir takım ortakları var da, dinen Allah'ın izin vermediği şeyleri kendileri için yasallaştırıyorlar mı?...
39/3 : Dikkat edin! Halis din, yalnız ve yalnız Allah'ındır...
Din, yalnız ve yalnız Allah'a mahsustur. Peygamberlere de ancak tebliğ görevi verilmiştir. İnsanlar için gerekli ilâhî hükümler Kur'ân-ı Kerîm ile belirlenmiştir. Kitap'ta yer almayan, izin verilmeyen bir takım uydurulmuş şeyleri diledikleri gibi din yapanlar, Allah'a ortak koşan zalimlerden başkası değildir.
Kur'ân ve Sünnet'te aşırı örtünme olmadığı halde, niçin İslâm Ülkeleri'nde kadın, çarşaftan peçeye kadar, türlü bezlerle kapatılmıştır? Bunun nedenleri araştırıldığında, İslâm Din'i ile hiç bağdaşmadığı, hastalığın tamamen toplumun yapısında olduğu anlaşılır. Arap ülkelerindeki çok evlilik ve cariye sisteminin neticesinde, aile yuvasındaki evin hanımları, kocalarını birçok eş ve cariyelerle paylaşmak mecburiyetinde kalmışlar, kadınların haklı isyan ve kıskançlıklarını önleyebilmek için Din gereğidir. uydurmasıyla, onları aşırı örtünmeye tabi tutarak eve kapamışlardır.
... Nûr Sûresi'nin 31. âyeti kadın için, ahlâkî ve mecbûrî ev içi örtünmenin sınırlarını belirlemektedir. Bu sınırları belirlerken, saçları özellikle belirtmiş değildir. Âyet-i Kerîme metnindeki [SIZE=4]hımar kelimesi başörtüsü değil örtü (giysi) anlamındadır... Saçın mutlaka örtülmesi gerekse idi, bu husus da açıkça belirtildi. Kaldı ki saç, özel olarak çekici bir beden yöresi değildir...[/SIZE]
«... Nûr 30-31 ve öncesindeki ayetler, Hz. Aişe'ye atılan iftira olayı üzerine nazil olmuştur. Meal ve tefsirlerde bunun dikkate alınması, önceki ayetler ile birlikte bir bütün halinde değerlenmesi gerekirdi. O zaman görülecekti ki, Hz. Aişe'nin ziynetini - gerdanlığını - yitirmesi ve o nedenle başına iftira olayının gelmiş bulunması dolayısıyla, mü'min kadınlara ziynetlerini gizlemeleri, saklamaları tavsiye edilmektedir. Bu yapılmamış, ayetler müstakil ele alınmış ve hiç ilgisi olmayan yönlere çarpıtılmıştır...
[SIZE=4]...Ayette başın örtüleceğine dair kesin bir anlam yoktur. Başınızı şöyle örtün, diye bir ifade mevcut değildir. Hatta çok önemlidir, baş kelimesi de geçmemektedir... Arapça büyük lûgatlarda ise, humur ve hımar kelimelerinin kök ve asıl anlamlarının örtü, örtmek olduğu yazılı... ...Kaldı ki, o kelime, baş örtüsü anlamına gelse bile, bundan başı örtmek farzı çıkmaz. Çünkü açık emir yoktur. Amacın baş ve saç olduğunu ifade eden hiçbir işaret yoktur. Ayetin anlamı ve amacı gerdanlık ve halhal ziynetlerini örtüp korumaktır...[/SIZE]
Türban değil Başörtüsü vardır, demeniz dahi fikren uyuştuğumuzu göseriyor gibi. Sizden ricam TESETTÜR kelimesinin Kur'an kaynağı nedir?
Bilgilendirirseniz sevinirim
Sevgi ve saygıyla...
İzmirli kardeşime hoşgeldin diyorum, bir konuda çok mutluyum, doğru konuları foruma taşımam , foruma yeni üyeler katmakta..doğruya devam....
Kur'an içerikli yorum asla yapmayacağım, beni bilmemekle itham edebilirsiniz, bilmiyorda olabilirim.Düsturum inancıma sahip çıkarken, inancımı tartışılır hale getirmemek.İslamiyet kendi kuralları ile vardır, bizler acizane sadece var olanı anlamaya çalışmaktayız.
Kardeşim , Diyanet Başkanlığı Din işleri Yüksek kururulunun 1993 yılına ait tesbiti....
İzmirli kardeşim, bulmuş ve kopyalamış, eyvallah.2005 yılında Başkanlığa seçilen A.Bardakoğlunun, vermiş olduğu fetva konuyla birebir örtüşmekteydi...BAŞÖRTÜSÜ İSLAMIN ÖNCELİÄžİ DEÄžİLDİR. Eğer kurul böyle yorumlamışsa Başkan niye böyle bir açıklamaya gerek duymuştur.
Esas mesele Ayetlerin iniş sebeplerini bilmek,ilgili kelimelerin çok iyi bilinmesi ve dilimize çevrilebilmesidir.Bizler daha HIMAR kelimesine takılmış, bunda ithilafa düşmekteyiz.Dinimize örf ve ananelerimizi karıştırmış,dinselleştirmişiz.
Değerli kardeşim İzmirli, tartışabilmek için Kur'an dilini ne kadar bildiğimizi analiz etmeliyiz.Bu yüzden Kur'an içerikli yorum yapmamaya özen gösteriyorum.
Yine bir alıntıyla yanıt vermeye çalışacağım..
42/21: Yoksa onların bir takım ortakları var da, dinen Allah'ın izin vermediği şeyleri kendileri için yasallaştırıyorlar mı?...
39/3 : Dikkat edin! Halis din, yalnız ve yalnız Allah'ındır...
Din, yalnız ve yalnız Allah'a mahsustur. Peygamberlere de ancak tebliğ görevi verilmiştir. İnsanlar için gerekli ilâhî hükümler Kur'ân-ı Kerîm ile belirlenmiştir. Kitap'ta yer almayan, izin verilmeyen bir takım uydurulmuş şeyleri diledikleri gibi din yapanlar, Allah'a ortak koşan zalimlerden başkası değildir.
Kur'ân ve Sünnet'te aşırı örtünme olmadığı halde, niçin İslâm Ülkeleri'nde kadın, çarşaftan peçeye kadar, türlü bezlerle kapatılmıştır? Bunun nedenleri araştırıldığında, İslâm Din'i ile hiç bağdaşmadığı, hastalığın tamamen toplumun yapısında olduğu anlaşılır. Arap ülkelerindeki çok evlilik ve cariye sisteminin neticesinde, aile yuvasındaki evin hanımları, kocalarını birçok eş ve cariyelerle paylaşmak mecburiyetinde kalmışlar, kadınların haklı isyan ve kıskançlıklarını önleyebilmek için Din gereğidir. uydurmasıyla, onları aşırı örtünmeye tabi tutarak eve kapamışlardır.
... Nûr Sûresi'nin 31. âyeti kadın için, ahlâkî ve mecbûrî ev içi örtünmenin sınırlarını belirlemektedir. Bu sınırları belirlerken, saçları özellikle belirtmiş değildir. Âyet-i Kerîme metnindeki [SIZE=4]hımar kelimesi başörtüsü değil örtü (giysi) anlamındadır... Saçın mutlaka örtülmesi gerekse idi, bu husus da açıkça belirtildi. Kaldı ki saç, özel olarak çekici bir beden yöresi değildir...[/SIZE]
«... Nûr 30-31 ve öncesindeki ayetler, Hz. Aişe'ye atılan iftira olayı üzerine nazil olmuştur. Meal ve tefsirlerde bunun dikkate alınması, önceki ayetler ile birlikte bir bütün halinde değerlenmesi gerekirdi. O zaman görülecekti ki, Hz. Aişe'nin ziynetini - gerdanlığını - yitirmesi ve o nedenle başına iftira olayının gelmiş bulunması dolayısıyla, mü'min kadınlara ziynetlerini gizlemeleri, saklamaları tavsiye edilmektedir. Bu yapılmamış, ayetler müstakil ele alınmış ve hiç ilgisi olmayan yönlere çarpıtılmıştır...
[SIZE=4]...Ayette başın örtüleceğine dair kesin bir anlam yoktur. Başınızı şöyle örtün, diye bir ifade mevcut değildir. Hatta çok önemlidir, baş kelimesi de geçmemektedir... Arapça büyük lûgatlarda ise, humur ve hımar kelimelerinin kök ve asıl anlamlarının örtü, örtmek olduğu yazılı... ...Kaldı ki, o kelime, baş örtüsü anlamına gelse bile, bundan başı örtmek farzı çıkmaz. Çünkü açık emir yoktur. Amacın baş ve saç olduğunu ifade eden hiçbir işaret yoktur. Ayetin anlamı ve amacı gerdanlık ve halhal ziynetlerini örtüp korumaktır...[/SIZE]
Türban değil Başörtüsü vardır, demeniz dahi fikren uyuştuğumuzu göseriyor gibi. Sizden ricam TESETTÜR kelimesinin Kur'an kaynağı nedir?
Bilgilendirirseniz sevinirim
Sevgi ve saygıyla...