05-24-2008, Saat: 03:56 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
24,960
-
Konuları:
3,597
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2006
-
Rep Puanı:
HEPATIT A
Hepatit A hastalığı, Hepatit A virüsünün (HAV) neden olduğu bir karaciğer hastalığıdır. Bulaşma dışkıdan olur. Hastalık geçirildikten sonra kanda HAV bulunmaz, bu nedenle taşıyıcılık ve kan nakli ile bulaşma olmaz. Siroz meydana getirmez.
Kuluçka dönemi 2-6 haftadır.
Kırıklık, hafif ateş, bulantı, kusma, ishal, iştahsızlık, hafif kas ve eklem ağrıları gibi genel şikayetlerle başlar. Sarılık bulguları 3-4 haftada kaybolur ve 6-8 haftada hastalar tamamen iyileşir. Sonuç genelde iyidir, ancak hastaların %1 inde fulminan hepatit denilen durum ve ölüm meydana gelebilir.
Tanı
İlk hafta içinde IgM tipi antikorlar yüksek düzeydedir ve 2 ay içinde tamamen kaybolur. IgG tipi antikorlar ise 1 ay sonra ortaya çıkar ve yıllarca kalır. IgG tipi antikorların saptanması hastalığın daha önceden geçirildiğinin bir göstergesi olarak kabul edilir ve kanda saptandığı sürece o kişide HAV hastalığı tekrar gelişmez.
Korunma
Hepatit A dan korunmak için, el ve tırnak temizliğine son derece dikkat etmek gerekir.
Şehirlerin kanalizasyon sistemlerinin uygun olması önemlidir.
Hepatit A geçiren kişilerin mikrobu bulaştırmalarını önlemek için, iç çamaşırlarının, çarşaflarının ve tuvaletlerin %3 lük formalin veya %2.5 lik kloramin solüsyonu ile temizlenmesi gerekir.
Hastayla ilgilenenlerin (doktor, hemşire, bakıcı, akraba gibi) sık sık ellerini mikrop öldürücü sıvılarla (zefiran) temizlemeleri gerekir.
Aşı
iyi seyirli bir hastalık olduğu için Hepatit A ile meydana gelen hastalıklar için aşı genelde gerekli değildir. Ancak hasta ile irtibatı olan kişiler için (hekim, aile fertleri gibi) immünglobülin ile korunma önerilebilir (Beriglobin). Yetişkinlere kas içine 4-5 ml yapılır ve 4-8 hafta korunma sağlar.
Tedavi
Yatak istirahati : Sırt üstü yatmak karaciğerin kanlanmasının en iyi şekilde olmasını sağlar. Bu şekilde istirahat edilerek karaciğerin yükü azaltılır ve iyileşme hızlanır.
Diyet : İlk günlerde hastalar genelde iştahsız olduklarından sindirimi kolay besinler (meyva suyu, açık çay, süt, çorba, püre, kızarmış ekmek, bal, reçel ve yoğurt) verilmelidir. Ancak hastaya yemesi için ısrar edilmemelidir; çünkü karaciğer kendini korumak için iştah azaltıcı bazı önlemler alabilir. İştahsızlık uzun sürerse asidik özel karışımlar hekim tarafından verilir. Böyle bir durumda iştah açılınca hemen proteinli besinler verilir. Karbonhidratlı gıdalar normal şekilde verilmeye devam edilir. Tuzsuz yemeğe gerek yoktur. Alkol yasaklanır. Günlük alınan yağ miktarı 50 gramı geçmemelidir. Günlük kalori 3000 i geçmemelidir. Sarılık ortadan kalktıktan sonra 6 ay boyunca alkol, kızartma, baharat, sirke ve mezeler verilmez.
İlaç : Sindirim zorluğu olanlara sindirimi kolaylaştırıcı ilaçlar verilir. Ayrıca B ve C vitaminleri verilir. Kaşıntı, bulantı-kusma için de gerekirse ilaç verilebilir. Kusmaları fazla olanlara serum takılabilir. Yine hastanın durumuna göre ilaç tedavisi hekim tarafından başlanabilir.
05-24-2008, Saat: 03:56 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
24,960
-
Konuları:
3,597
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2006
-
Rep Puanı:
HEPATIT B
Hepatit B, hepatit B virüsünün (HBV) neden olduğu, tedavisi bulunmayan ciddi bir karaciğer hastalığıdır. Belirti olmadan ya da iştahsızlık ve bulantı gibi hafıf belirtilerle geçirilebilir ya da enfeksiyonun yaşam boyu devam etmesi, karaciğer sirozu, karaciğer kanseri, karaciğer yetersizliği ve ölüm gibi ciddi bir hastalık tablosuyla seyredebilir. HBV ye karşı en iyi korunma, öncelikle virüsün bulaşmasını engellemektir. |HBVv nin Bulaşması:
HBV, enfekte kişinin kanı ya da vücut sıvılarıyla doğrudan temas yoluyla ya da enfekte anneden yenidoğana bulaşır. |Aşılanma ?
Hepatit B aşısı, tıbbi, bilimsel ve toplum sağlığı ile ilgili kurumlar tarafından, hastalık ve ölümün önlenmesi için güvenli ve etkili bir yöntem olarak önerilmektedir.
Hepatit B aşılarının içinde bulunan, timerosaldeki (aşıdaki koruyucu madde) küçük miktardaki cıvanın aşı uygulanan yenidoğanlar için oluşturabileceği risk konusunad çeşitli tartışmalar olmuştur, ancak günümüzde timerosal içermeyen yeni aşılar piyasaya sunulmuştur. Birçok bilimsel çalışma bu aşının çok güvenli olduğunu ve multipl skleroz gibi başka kronik hastalıklarla ilişkisinin bulunmadığını göstermiştir. ABD deki birçok sağlık örgütü, bu aşının çocuklara rutin olarak uygulanmasını önermektedir.|Hepatit B nin Bulaşmasının Önlenmesi:
·Sizde ya da eşinizde HBV enfeksiyonu varsa, cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanın.
·Cinsel ilişkide bulunduğunuz kişide hepatit B varsa, test yaptırınız, henüz enfekte olmamışsanız aşılanınız.
·HBV enfeksiyonu olan bir kişiyle birlikte yaşıyorsanız, , test yaptırınız, henüz enfekte olmamışsanız aşılanınız.
·Gebeyseniz, HBV enfeksiyonu için tarama yaptırmalısınız; enfeksiyon varsa ya da durumunuz kesin bilinmiyorsa, çocuğunuza doğumu izleyen birkaç saat içinde hepatit B aşısı yapılmalıdır.
·HBV ile enfekte kişilerin kan ya da diğer vücut sıvılarıyla temas etmeyin.|Hepatit B Enfeksiyonu Olanların:
Yapması Gerekenler:
·Kanınıza ya da diğer vücut sıvılarınıza dokunduktan sonra ellerinizi yıkayın.
·Kullandığınız kağıt mendilleri, adet sırasında kullandığınız petleri ve tamponları kağıt torbalara koyarak atın.
·Vücudunuzdaki tüm açık yaraların ve kesiklerin üzerini kapatın.
·Karaciğerle ilgili anormallikler yönünden kontrol edilmek için 6 ay ila 1 yılda bir hekiminizi müraccat edin.|Yapmaması Gerekenler:
·Ciklet, diş fırçası, jilet, havlu ya da kan ya da başka vücut sıvılarınızla temas edebilecek herhangi bir eşyayı başkalarıyla ortak kullanmayın.
·Bebeklere çiğnediğiniz yiyecekleri vermeyin.
·Kan, plazma, organ, doku ya da sperm bağışında bulunmayın.
·Kullandığınız şırınga ya da iğneleri başkalarıyla paylaşmayın.
05-24-2008, Saat: 03:57 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
24,960
-
Konuları:
3,597
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2006
-
Rep Puanı:
HEPATIT C
Hepatit C, hepatit C virüsünün (HCV) neden olduğu bir karaciğer hastalığıdır. Viral hepatite neden olan beş farklı virüsten (A, B, C, D ve E olarak tanımlanır) biri olan hepatitis C, karaciğerde iltihaba neden olur. Enfekte kişinin kanı ya da cinsel ilişki yolu ile yayılır. Her yıl, HCV ile enfekte kişilerin % 85 inde kronik enfeksiyon geliştiği tahmin ediliyor; bununla birlikte, enfeksiyon bulunan birçok kişide belirti görülmez. Bazılarında ise bu enfeksiyon, siroza (karaciğer hücrelerinde hasar), karaciğer yetersizliğine ve olası karaciğer kanserine yol açabilir.
Hepatit C, en sık görülen kanla bulaşan enfeksiyonlardan biridir ve karaciğer nakline yol açan nedenler arasında birinci sırada yer alır. Tüm dünyada yaklaşık 170 milyon kişi bu virüs ile enfektedir. Hastalığa yakalananlarda bazen 20 yıl boyunca belirti gözlenmediğinden, kişiler hastalıklarının farkına çok geç varırlar. Önümüzdeki on yılda bu hastalık nedeniyle ölenlerin ve karaciğer nakli için bekleyenlerin sayısında dramatik bir artış beklendiğinden, toplumda öncelikli bir sağlık sorunu durumuna gelme olasılığı yüksektir.
Erken tanı, hepatit C nin daha fazla yayılmasını önlemede ve virüsün karaciğerde yol açacağı hasarın azaltılmasında büyük önem taşır.|Hepatit C Testi:
Aşağıda belirtilen kişiler / gruplar risk altında oldugundan Hepatit-C testi uygulanmalıdır.
- Temmuz 1992 tarihinden önce kan nakli ya da organ nakli yapılan kişiler, 1987 yılından önce pıhtılaşma sorunları nedeniyle kan ürünü verilenler ya da uzun süreli böbrek diyalizine bağlı olanlar
- Kronik böbrek yetersizliği, hemofili ya da kemoterapi gerektiren kanser vakaları gibi sık olarak kan ürünlerinin verildiği hastalar
- Sağlık hizmetlerinde çalışanlar
- Enjeksiyonla madde kullananlar, eskiden enjeksiyonla madde kullanmış olanlar
- Yüksek risk taşıyan cinsel etkinlikleri, birden çok eşi ve/veya cinsel yolla bulaşan hastalığı olan kişiler|Korunma
- Üzerinde kan bulunabileceğinden iğne, diş fırçası, makas ya da benzeri araç ve gereci kimseyle paylaşmayın.
- Eldiven giymeden kimsenin kanına dokunmayın.
- Cinsel etkinliğiniz varsa, güvenli cinsel ilişki kurun ve prezervatif kullanın.
- Vücudunuza dövme yaptıracaksanız, kullanılan araç ve gerecin steril olmasına dikkat edin.
- Hepatit C virüsü taşıyorsanız, kan ya da plazma bağışlamayın.
- Hepatit C enfeksiyonunuz varsa fazla miktarda alkol kullanmayın.
05-24-2008, Saat: 03:57 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
24,960
-
Konuları:
3,597
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2006
-
Rep Puanı:
HEPATİT-A YAZ AYLARINDA DAHA SIK GÖZLENİYOR
Ateş, halsizlik, bulantı, karnın sağ üst tarafında ağrı ve idrarda koyulaşma halinde belirtilerle ortaya Hepatit A hastalığından korunmak için hijyene dikkat edilmesi, meyve ve sebzelerin kabuklu yenilmemesi ve kontrolsüz suların içilmemesi öneriliyor.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Reşit Mıstık, hava sıcaklıklarının giderek arttığı bu dönemlerde, çocuklarda hepatit A hastalığına yakalanma riskinin büyüdüğünü belirtti.
HİJYEN VE EL TEMİZLİÄžİ
Çocukların hijyene ve el temizliğine dikkat etmedikleri için hepatit A hastalığına daha kolay yakalandıklarını ifade eden Prof. Dr. Mıstık, hastalığın, genellikle tuvaletlerden ve iyi temizlenmemiş gıdalardan bulaştığına dikkati çekti.
Anneden çocuğa geçen antikorlar sayesinde hepatit A hastalığının 2 yaşına kadar hiçbir bulgu vermeden atlatıldığını vurgulayan Prof. Dr. Mıstık, yaşın büyümesiyle bu hastalığın oluşma riskinin yükseldiğini vurguladı. Hastalığın, su kaynaklarının kirletilmesiyle kolayca geniş kitlelere bulaşabileceğini anlatan Prof. Dr. Mıstık, bulaşıcı bir hastalık olan hepatit A’nın tıbbi bir tedavisi olmadığını, ancak yüzde 100’e yakın bir oranda kendiliğinden iyileşebildiğini bildirdi.Çocukların havaların ısınmasıyla serinlemek amacıyla havuzlara veya su birikintilerine girdiklerine dikkati çeken Prof. Dr. Mıstık “Sularda hepatit virüsü bulunma riski oldukça fazla. Bu nedenle havuzlarda ve su birikintilerinde dezenfeksiyona dikkat edilmelidir” diye konuştu.
BELİRTİLERİ VE KORUNMA YOLLARI
Hastalığın, ateş, halsizlik, bulantı, karnın sağ üst tarafında ağrı ve idrarda koyulaşma halinde belirtilerle ortaya çıktığını bildiren Prof. Dr. Mıstık, şöyle konuştu:
“Hepatit A, oldukça yaygın bir hastalıktır. Çocukların yüzde 70’inden fazlası hepatit virüsüyle karşılaşmıştır. Bu oran 7-20 yaş arasında yüzde 90’lara kadar çıkıyor. Bunun için, ileriki yaşlarda test yapılmadan hepatit aşısı yaptırmaya gerek yoktur. Aşı yapılacaksa erken yaşlarda yapılmalıdır. Hepatit A hastalığından korunmak için hijyene dikkat edilmeli, meyve ve sebzeler kabuklu yenilmemeli ve kontrolsüz sular içilmemelidir.”
05-24-2008, Saat: 03:57 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
24,960
-
Konuları:
3,597
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2006
-
Rep Puanı:
HIPERTANSIYON
Hipertansiyon Nedir ?
Hipertansiyon, kan damarlarinin içerisindeki basincin yukselmesidir; kelime anlami yuksek kan basincidir. Hipertansiyon kan damarlarina zarar verir. Felç, kalp krizi, kalp yetmezligi ve böbrek yetmezligi gibi ciddi rahatsizliklara neden olabilir.
Doktorum Hipertansiyon Hastasi Olduguma Nasil Karar Verdi ?
Buyuk tansiyon 140 veya uzerinde oldugu zaman veya kuçuk tansiyon 90 ve uzerinde ise hipertansiyon duşunulur. Tansiyonunuz yukseldiginde başagrisi, nefes darligi, gögus agrisi gibi şikayetler olabilir. Ama hipertansiyon hastasi oldugunuzu anlamanin tek yolu tansiyonunuzun ölçulmesidir.
Neler Hipertansiyona şebep Olur ?
Hipertansiyon bazi ailelerde sik olarak görulmektedir, dolayisi ile ailevi (kalitsal) olabilir, ancak bu kesin degildir. Diger bir çok durum hipertansiyona neden olabilmektedir. Bunlardan bazilari şunlardir : şeker hastaligi, şişmanlik, hareketsizlik, aşiri alkol kullanmak, çok tuzlu, çok yagli ve bol kalorili (hamur işleri, tatlilar) yiyecekler yemek, sebze ve meyveyi az yemek.
Tansiyonumun Yukselmesini Nasil Engellerim ?
Tansiyonunuzun yukselmesini engellemek ve meydana getirebilecegi rahatsizliklari engellemek için yaşam tarzinizi degiştirmeniz gerekmektedir. Yaşaminizda degiştirmeniz gerekenlerin başinda şunlar gelmektedir: Eger şişmansaniz, zayiflayin. Alkol kullaniyorsaniz, hiç içmeyin veya azaltin. Haftada 4 - 6 gun, en az 30 dakika spor yapin, en azindan açik havada yuruyun. Dengeli beslenin. Bol sebze ve meyve yeme alişkanligi edinin. Hamur işi ve tatli gibi yagli ve şekerli yiyeceklerden uzak durun. Hayvansal yag ve doymuş yag (margarin) kullanmayin. Yemeklerinize çok tuz atmayin. Ama tamamen tuzsuz yemek de yemeyin. şigara içmeyi birakin. Kahve ve çayi az için.
Doktorum Beni Nasil Tedavi Edecek ?
Doktorunuz hipertansiyonunuz olduguna kesin olarak karar verdikten sonra, bu hastaliga neyi sebep oldugunu araştiracak. Bunun için sizi muayene edecek, ailenizde kalp krizi, felç gibi bir hastalik olup olmadigini soracak ve size kan tetkikleri yaptirarak kan şekerinize, kan kolesterol duzeyinize bakacak. Doktorunuz daha sonra tedavinizi duzenleyecek. Tansiyonunuz hafif derecede yuksek ise yukarida siralanan tavsiyelere uymanizi isteyecek, eger tansiyonunuz daha yuksek ise veya başka bir hastaliginiz varsa doktorunuz bunlara yönelik ilaçlar yazacak.
Bu Hastaliktan Kurtulabilecek miyim ?
Hipertansiyon için 80 den fazla ilaç mevcuttur. Ilaçlarini duzenli olarak kullanan her 10 hastadan 9 u bu ilaçlardan fayda görmektedir. Aşagidaki önerilerimize uyarsaniz durumunuz daha da iyiye gidecektir. Doktorunuza yardimci olun ve ondan bir şey gizlemeyin. Yapacaginiz şeylere ailenizi de dahil edin ; onlarla birlikte spor(yuruyuş) yapin, onlarin da sizin gibi duzenli beslenmesini saglayin, onlara da sigara içirmeyin Tansiyonunuzu duzenli olarak ölçturun veya ölçun ve bunlari formun arkasindaki çizelgeye yazip doktorunuza gösterin. Ilaçlarinizi duzenli olarak alin. Doktorunuzun söyledigi herşeyi yerine getiriyor ama şikayetlerinizin geçmedigini duşunuyorsaniz bunu doktorunuza iletin. Tansiyonunuz normale inse bile doktorunuzun tavsiyelerini birakmayin. Doktorunuz aksine bir şey söylemezse 3 - 6 ayda bir doktorunuza kontrole gidin.
05-24-2008, Saat: 03:57 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
24,960
-
Konuları:
3,597
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2006
-
Rep Puanı:
HIPERTIROIDI
Hipertiroidi, kişide yüksek miktarda tiroid hormonu bulunması durumuna verilen isimdir. Boynun alt kısmında bulunan tiroid bezi tarafından üretilen tiroid hormonları, vücudun enerjisini düzenlemekten sorumludur. Tiroid hormon seviyeleri yüksek olduğunda, vücut hızlı bir şekilde enerji tüketir ve yaşamsal fonksiyonlar hızlanır.
Çoğu durumda, hipertiroidizm tiroid bezinin kendisindeki bir problemden kaynaklanmaktadır, ve tiroid bezi başka bir bulgu vermeksizin sadece fazla miktarda tiroid hormonu üretir. Bu durumun en sık nedeni Graves hastalığıdır; bu hastalık bağışıklık sisteminin rol aldığı bir hastalıktır ve tiroid bezinin hormon kontrol mekanizmasını tahrip eder, ayrıca kontrolsüz bir şekilde yüksek miktarda hormon üreten iyi huylu tümör gelişimi de vardır (tiroid bezi dışarıdan şişkin görülür). Tiroid infeksiyonları sonucu kısa süreli hipertiroidizm meydana gelebilir. Nadir olarak hipertiroidizm, hipofiz bezinden tiroid stimüle edici hormon (TSH) un aşırı üretilmesi sonucu meydana gelebilir.
Hipertiroidizmin en sık nedeni oaln Graves hastalığı, tipik olarak 20-40 yaş arasındaki genç kadınları etkiler, bununla birlikte hastaların yaklaşık olarak %12 si erkektir. Graves hastalığının genetik faktörlerle ilgisi vardır ve bu nedenle Graves hastalığı aynı ailede 3-4 kişiyi etkileyebilir.
Nadiren, fazla tiroid hormonun kaynağı tiroid bezi değil, dış kaynaklardır; struma ovarii (kadınlarda overlerde bulunan ve tiroid hormon üreten anormal bir doku). Tiroid takviyesi alan kişilerde de hipertiroidizm belirtileri saptanabilir.
Belirtiler
Sinirlilik, uykusuzluk, dramatik duygusal dalgalanmalar, titremeler, artmış kalp atım hızı, barsak hareketlerinde artma, nedeni açıklanamayan kilo kaybı (artmış iştaha rağmen), sıcak ortama karşı aşırı duyarlılık (daima sıcaklama hissi), kas zayıflığı, nedes darlığı ve çarpıntı. Kadınlarda adet dönemleri, kısalabilir (adetler sıklaşabilir) veya tamamen durabilir. Daha ileri yaşlarda, hastalar kalp yetmezliği veya angina ağrısından şikayetçi olabilir.
Hipertiroidizm özellikle Graves hastalığına bağlı olarak meydana geldiğinde egzoftalmus denilen duruma da neden olabilir. Egzoftalmus, gözlerin arkasında bulunan dokuların şişerek gözlerin ileri doğru çıkmasına verilen isimdir, hasta dik dik bakıyormuş gibi görünür.
Tanı
Yukarıda sıralanan belirtiler araştırılır. Bunun yanı sıra fizik muayene de yapılır. Test olarak kanda tiroid hormon, TSH seviyeleri ile radyoaktif iyot alımına (RAIU) bakılabilir. Sintigrafi faydalı olabilir. Kalp problemi olabilecek hastalarda ilave olarak kalple ilgili muayene ve testler yapılabilir.
Tiroid infeksiyonuna bağlı gelişen hipertiroidizmlerde, tiroid hormon seviyeleri 3-4 ayda normal düzeylerine inebilir. Graves hastalığı olanların az bir kısmında kendiliğinden iyileşme görülürken genelde tedavi gereklidir.
Hipertiroidizmden korunmayı sağlayacak herhenfi bir aşı veya yaşam şekli bilinmemektedir.
Tedavi
Hipertiroidi, anti-tiroid ilaçlar adı verilen ilaçlarla tedavi edilebilmektedir. Bunlar propiltiyourasil veya metimazol gibi ilaçlardır ve tiroid hormonlarının üretimlerini engellerler. Beta-blokör ilaçlar hipertiroidiye bağlı şikayetleri önlemek için tedaviye ilave edilebilir. En sık kullanılan tedavi yöntemlerinden birisi de radyoaktif iyot vermektir. Radyoaktif iyot tiroid bezini tahrip etmektedir. Tiroid bezinin bir kısmının çıkarılması da kullanılan cerrahi yöntemlerdendir, ancak daha nadir kullanılmaktadır.
Anti-tiroid ilaçlarla 12-24 ay tedavi edilen hastaların yarıyı yakınında uzun süreli şikayetsiz dönemler görülmektedir. Radyoaktif iyot tedavisi kısa süreli ve etkili bir yöntemdir. Ancak bu yöntemle hastaların %40-70 inde 10 yıl içerisinde hipotiroidi gelişebilmektedir. Ancak hipotiroidi çok daha kolay tedavi edilebilmektedir
05-24-2008, Saat: 03:57 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
24,960
-
Konuları:
3,597
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2006
-
Rep Puanı:
HIPERTROFIK KARDIOMIYOPATILER
Bilinmeyen bir nedenle, muhtemelen ailevi (doğuştan) olarak miyokart (kalp kası) hipertrofiktir (kalınlaşmıştır). Miyokardın kalınlaşması ilerleyici karakterdedir ve bütün kalbi ilgilendirmeyebilir. En ziyade ventrikül (kalbin karıncığı) septumunun (ara duvar) kaideye yakın kısmında ve sol ventrikülün serbest duvarında bulunan hipertrofi bazen de sadece septuma veya sağ ventriküle lokalizedir. En ziyade rastlanan lokalizasyonuna göre septum kaidesindeki hipertrofi, ventrikül boşluğundaki sistolojik basıncın (kalbin atımı sırasındaki basınç) sistolik aort basıncından (kalbin atımı sırasında aort ana atardamarında meydana gelen basınç) daha yüksek olmasına neden olur. Bundan dolayı hipertrofik kardiomiyopatinin bu formuna "İdiopatik hipertrofik subaortik stenoz" denmektedir. Böylece sol ventrikülün boşalması güçleşir.
Klinik tablo: Dispne, çarpıntı ve kalp ağrıları başlıca yakınmaları teşkil eder. Yorgunluk ve atım bozuklukları da olur. Aile hakkında sorulan sorularda bu tür yakınmalarla hastalanan bireylere rastlanır. Heredite (kalıtsallık) oranı % 30 dur. Erkekler daha sık hastalanır. Hastalık çocukluk yaşlarında ortaya çıkar. Bazen ömür boyu belirti vermeden kalır.
Muayenede kalbin uç kısmına denk gelen kısımda veya göğüs orta kemiğinin sol kenarında kalbin atımıyla uyumlu olarak hafif bir üfürüm (sistolik sufl) duyulur (stetoskopla). 2/6 şiddetindedir. Karotisler (şah damarı) boyunca yayılmaz. Bu üfürüm bacakların yukarı kaldırılmasıyla hafifler.
Röntgende kalp normal büyüklükte veya büyümüş bulunabilir. EKG her zaman anormaldir: Sol ve bazen de sağ hipertrofi bulguları, QRS dalgası ve T dalgası değişiklikleri, derin Q dalgaları, dal blokları v.s, görülebilir. Derin Q dalgaları nedeniyle miyokard infarktüsüyle karıştırılmalar olabilir.
Ekokardiogramda septumdaki ve sol ventrikül duvarındaki hipertrofi ile mitral kapağının ön kanadının öne doğru sistolik hareketi ayırt edilebilmekte ve kesin tanı konabilmektedir.
Sonuç: Hastalık oldukça ciddidir. Hasta kendine dikkat etmezse yaşam süresi son derece kısa olabilir. Ancak kendiliğinden iyileşmeler de görülmektedir. Hastaların çoğunda ölüm nedeni aniden gelişen atım (ritim) bozukluklarıdır.
Tedavi
Kesin bir tedavisi yoktur. Hastanın her tür efordan kaçınması gerekir.
Kullanılması sakıncalı olan ilaçlar: Digitalis, sempatikomimetikler, kalsium, nitrogliserin gibi ilaçlar verilmez. Digitalis pozitif inotrop (kalbin atım gücünü arttırıcı) etkisiyle hastanın durumunu bozar. Diüretikler de verilmemelidir. Ancak zorunlu hallerde düşük dozlarda verilebilir.
Beta reseptör blokerleri (Betadol, Dideral, Prent v.s.): Kullanılabilir. Negatif inotrop etkileri nedeniyle hastaya yararlı olabilirler. Dozaj: Günde 1 tablet Betadol veya 2 defa 20-40 mg Dideral.
Kalsium antagonistleri (Kardilat, Nidilat, İsoptin, Sensit, Diltizem): Negatif inotrop etkileri nedeniyle (yani kalp kontraksiyonlarını artırmadıkları için) kullanılırlar. Dozaj: Günde 3 defa birer adet yemeklerden birer saat önce.
Cerrahi girişim: Her hastada cerrahi tedavi olup olamayacağı mutlaka araştırılmalıdır. Ameliyata karar verilirse ventrikülomiyotomi yapılır, buna kas rezeksiyonu eklenir veya eklenmeyebilir. Bazı durumlarda mitral valvüloplasti de gerekli olur. Bu konu için bir kalp - damar cerrahı ile görüşmek faydalı olur.
05-24-2008, Saat: 03:58 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
24,960
-
Konuları:
3,597
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2006
-
Rep Puanı:
HIPOKRAT YEMINI
Tıp ta yemin denilince ilk akla gelen Hipokrat Andı dır. Hipokrat ( M. Ö. 460 - 370 ) yaklaşık 2500 yıl önce tıbbın özellik arzeden bir sanat olduğu fikrini benimseyerek, bu sanatı yapacak olanları belli bir yemin etrafında birleştirmek ve sanatın kutsallığını ifade edebilmek amacı ile böyle bir metni gelecek kuşak hekimlere miras bırakmıştır.
Tıpta yemin Hipokrattan sonra da Galen, Laennec, Hufeland gibi ünlü isimlerin de ilgi odağı olmuş ve bu hekimlerde kendi oluşturdukları metinleri tıp dünyasına armağan etmişlerdir. Ancak yeminlerin sadece isimleri değişmiş, anlam ise “Hipokrat Andı” nda olduğu şekli ile kalmıştır. ” Hayata saygı duymak ve zarar vermemek.”
ORJİNAL HALİ
"Hekim apollon aesculapions, hygia panacea ve bütün tanrı ve tanrıçalar adına!... and içerim, onları tanık ve şahit tutarım ki, bu andımı ve verdiğim sözü gücüm kuvvetim yettiği kadar yerine getireceğim. Bu sanatta hocamı, babam gibi tanıyacağım, rızkımı onunla paylaşacağım. Paraya ihtiyacı olursa kesemi onunla bölüşeceğim. Öğrenmek istedikleri takdirde onun çocuklarına bu sanatı bir ücret veya senet almaksızın öğreteceğim. Reçetelerin örneklerini, ağızdan bilgileri şifahi malumatı ve başka dersleri evlatlarıma, hocamın çocuklarına ve hekim andı içenlere öğreteceğim. Bunlardan başka bir kimseye öğretmeyeceğim. Gücüm yettiği kadar tedavimi hiçbir vakit kötülük için değil, yardım için kullanacağım. Benden ağı ( zehir ) isteyene onu vermeyeceğim gibi, böyle bir hareket tarzını bile tavsiye etmeyeceğim. Bunun gibi gebe bir kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermeyeceğim. Fakat hayatımı, sanatımı tertemiz bir şekilde kullanacağım. Bıçağımı mesanesinde taş olan muzdariplerde bile kullanmayacağım. Bunun için yerimi ehline terk edeceğim. Hangi eve girersem gireyim, hastaya yardım için gireceğim. Kasıtlı olan bütün kötülüklerden kaçınacağım. İster hür ister köle olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan mazarrattan sakınacağım. Gerek sanatımın icrası sırasında, gerek sanatımın dışında insanlarla münasebette iken etrafımda olup bitenleri, görüp işittiklerimi bir sır olarak saklayacağım ve kimseye açmayacağım. Vegrorum arcana visa, audita intellecta nemo eliminet."
GÜNÜMÜZDEKİ HALİ
"Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime ve bilgilerimi insanlık aleykine kullanmayacağıma mesleğim dolayısıyla öğrendiğim sırları saklayacağıma hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı göstereceğime din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim."
05-24-2008, Saat: 03:58 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
24,960
-
Konuları:
3,597
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2006
-
Rep Puanı:
HIPOPITUITARIZM
(Hipofiz Ön Lob Hormonlarının Yetersiz Salgılanışı) Hipopitüitarizm, hipofiz bezinin hipofiz bezi hormonlarından bir veya daha fazlasını yetersiz miktarda salgılaması ile görülen bir rahatsızlıktır. Hastalığın adı Yunancada "altında" anlamına gelen hipo kelimesinden kaynaklanır. Bazı kişilerde kalıtsal olarak hipopituitarizme eğilim vardır. Diğer insanlar bilinmeyen nedenlerden dolayı bu hastalığa yakalanırlar. Ancak olayların birçoğunda nedenin belirlenmesi mümkündür. Bu durum bezdeki herhangi bir tümör nedeniyle ortaya çıkabilir veya ciddi bir kafa yaralanmasından sonra gelişebilir. Hipopituarizm bazı kadınlarda doğumdan sonra ortaya çıkar. çünkü hamilelik sırasında normal olarak büyümesi gereken bez öylesine fazla büyür ki, bunun için gerekli olan oksijen veya kanla verilen diğer maddeler vücut tarafından temin edilemez hale gelir. Daha sonra hipofiz bezi dokularının bir kısmı veya hepsi ölür.
Belirtiler
Çocuklarda:
- Büyüme ve cinsel gelişimde yavaşlama,
- Hipoglisemi (kan şekerinin aşırı düşüşü)
Yetişkinlerde:
- Kadınlarda adetten kesilme, kısırlık veya doğumdan sonra süt verememe,
- Erkeklerde azalan cinsel istek, sakal ve vücut kıllarının dökülmesi,
- Göz ve ağız çevresindeki ciltte ince kırışıklıklar;
- Bitkinlik
- İştahta azalma ve bazen kilo kaybı.
- Stresli bir durum veya enfeksiyon nedeniyle tansiyonun çok fazla düşmesi ve ateş.
Hipofiz bezinin diğer bezleri de harekete geçiren diğer hormonları salgılaması nedeniyle, bu hormonların yetersiz salgılanması hipotiriodizm ve Addison hastalığı da dahil olmak üzere diğer bazı hastalıkların belirtilerini ortaya çıkarabilir.
Teşhis
Hipofiz hormonlarının yetersiz salınımı çocuklarda cüceliğe neden olacaktır.
En önemli bulgu büyümede yavaşlamadır. Bu yavaş gelişme çocuğun normal muayenelerinde doktor tarafından saptanacaktır Bu hastalık oldukça ender görülür. Akranlarından daha kısa çocukların çok azında hormon yetersizliği vardır.
Eğer doktorunuz hipopitüitarizmden kuşkulanıyorsa kan ve idrarda hormon düzeyini ölçmek üzere çeşitli testler yapacaktır. Kan şeker düzeyini düşürmek üzere insülin iğneleri - yapılır ve bu durum hipofiz bezinde hormon üretimini sağlar. Sonra bu hormonların miktarı ölçülebilir.
Eğer test sonucu hipofiz hormonlarının düşük düzeyde olduğunu gösteriyorsa, altta yatan nedeni saptamak üzere daha ileri tetkikler yapılır. Olasılıklardan biri hipofiz tümörüdür.
Hipofiz hormonlarının azlığı yada yokluğu yaşamı tehdit edebilir çünkü böbreküstü bezi herhangi bir güçlü stres ya da enfeksiyona cevap veremez hale gelebilir. Böyle bir durumda doktor kortikosteroid tedavisi yapacaktır.
Cüce bir çocuğa büyüme hormonu enjeksiyonu yapılarak normal gelişimini sağlamak mümkündür. çocuk tedavi edilmezse erişkin ölçülerine ulaşamayacaktır. cinsel gelişimi de diğer hormonların normal miktarda olup olmamasına bağlıdır.
Yetişkinlerde de aynı hormon tedavisi gereklidir.
İlaç Tedavisi
Hipopitüitarizmin tedavisi hipofiz bezindeki işlev bozukluğunun derecesine bağlı olarak çeşitli hormonların verilmesine dayanır.
Büyüme Hormonu: Bu ilaç tedavisi hipofiz bezi hormonlarının yerini tutabilecek hormonları içerir. Büyüme hormonunun yanı sıra böbreküstü bezi ve tiroid hormonları ve hatta yumurtalık hormonları (kadınlar için) ya da testosteron (erkekler için) gerekli olabilir.
Kortikosteroidler: Böbreküstü bezinin işlevi azaldığında doğal kortizol hormonunun yerine genellikle prednizon ya da hidrokortizon gibi bir ilacın günlük alınımı gerekir.
Ameliyat ya da ciddi bir stres karşısında bu steroid hormonların daha yüksek dozda alınması gerekebilir,
05-24-2008, Saat: 04:00 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
24,960
-
Konuları:
3,597
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2006
-
Rep Puanı:
HIPOTIROIDIZM
Aktivitesi az olan bir tiroid bezi hipotroidizme yol açar (hipertiroidizmin tam aksi durum). Adı Yunanca az manasındaki "hypo" ile "kalkan biçiminde" anlamındaki "thyreas" kelimelerinden gelmektedir. Belirtiler grubu uzun yıllardan sonra ortaya çıkar ve tedavi edilmezse, miksedemaya dönüşür.
Belirtiler
- Fiziki ve zihinsel fonksiyonların yavaşlaması ile ortaya çıkan letarji hali
- Nabzın yavaşlaması
- Soğuğa dayanıksızlık
- Kabızlık
- Saç ve cilt kuruluğu
- Guatr (bazı hastalarda)
- Ağır ve uzun aybaşı halleri
- Seksüel ilginin azalması
- Miksedema koması; bunun karakteristik belirtisi, soğuğa aşırı dayanıksızlık ve uyuklama duygusunun ardından derin letarji ve bilinç kaybıdır. Miksedema komasını sedatifler hızlandırabilir ve acil tıbbi müdahale gerektirir.
Tiroid hormonunun büyüme ve gelişme üzerinde öyle önemli ve belirgin etkileri vardır ki, eksiklikler çeşitli sağlık problemlerine yol açabilir.Aşın vakalarda eksiklik durumları bebeklerde ve çocuklarda zekA geriliğine ve yetişkinlerde zihinsel proseslerin yavaşlamasına normal vücut ısısını koruyamamaya ve hatta kalp yetmezliğine neden olabilir.
Hipotiroidizmde vücudun normal fonksiyon hızı, yani bazal metabolizma yavaşlamıştır. Tiroid hormonunun azlığı vücudun yavaşlamasına yol açar ve hastalığı fiziki ve zihinsel yönden tembel durumda bırakır.
Bazı durumlarda hipofiz bezinin TSH (tiroid uyarıcı hormon) üretmeyişi hipotiroidizme yol açar. Daha büyük sıklıkla, tiroid bezi anormal bir antikor tarafından yavaş yavaş tahrip edilmektedir. Diğer vakalarda hipotiroidizmin nedeni bilinmez. Daha da başka vakalarda hipotiroidizmin tedavisi, fazla başarılı olunca hipotiroidizm meydana gelebilir. Bu vakalarda tiroid hormonu durumu tersine döner (hormon fazlalığından hormon azlığına) bu durum geçici veya kalıcı olabilir. Bazen ender durumlarda bebekler tiroid bezleri olmaksızın doğarlar.
Hashimoto hastalığı (lenfositik tiroidit) de hipotiroidizmin nedeni olabilir.
Çok sık rastlanan bir rahatsızlık olmamakla birlikte hipotiroidizm ender bir hastalık da değildir. Her iki cinsiyette ve herhangi bir yaşta meydana gelebilir, Fakat yine de en fazla orta yaşlı kadınlarda görülür ve yaşlılarda teşhis konulmadan sürüp gitme ihtimali çok fazladır.
Teşhis
Hipotiroidizm genellikle aylar veya yıllar süren bir gelişme sonucu ortaya çıkar Böyle bir rahatsızlığı olan bir kimse, değişikliklerin bazılarını fark etmeyebilir. Fakat hastayı birkaç aydır görmemiş bulunan bir tanıdık veya akraba görünüşteki bozulmayı dikkat çekici bulabilir.
Başlangıçta adale ağrıları ve sürekli yorgunluk, serin ve soğuk yerlerde sıcak kalamamaktan başka belirti olmayabilir. Kabızlık da görülebilir. Yüz şişkin ve cilt donuk olacak ve kuru ve kalınlaşmış bir duruma gelecektir. Ses kısılabilir ve işitme, kaybı olabilir. hipotiroidizmde kilo almak sık görülen bir belirti sanılmakla birlikte, kilo alma eğer varsa bile çok azdır.
Hipotiroidizmi teşhis etmenin en etkili yolu laboratuvar testleridir. Kan örnekleri tiroid hormonunun çeşitli formları bakımından tahrip edilir ve tiroid uyarıcı hormonu (TSH) ve antikorlara bakılır (düşük tiroid hormonu ve yüksek TSİ] değerleri hipotiroidizmi düşündürür, yüksek bir antikor değeri ise hipotiroidizmin nedeninin Hashimoto hastalığı olduğunu düşündürür).
Çoğu kimselerde hipotiroidizm kronik veya ilerleyici değildir. Tedavi edilmesiyle normal hayata dönülür. Fakat ağır hormon eksikliği olan kimselerde tedavi özellikle önemlidir.
Miksedema koması
Hipotiroidizmin hayatı tehdit etme ihtimali pek yoksa da Miksedema Koması bunun dışındadır. Bu ender görülen durum genellikle uzun süreli teşhis konmayan hipotiroidizmin sonucudur ve hastalık soğukta kalma, kaza veya yaralanma veya ameliyat sonucu ortaya çıkabilir. Miksedema koması, genellikle hormon enjeksiyonu şeklinde yapılacak olan acil müdahaleyi gerektirir.
Kretinizm
Bebeklerde tedavi edilemeyen hipotiroidizm cücelik ve zeka geriliği (kretizm) sonuçlarını doğurabilir. Eğer durum hayatın ilk birkaç ayında teşhis edilirse, (sıklıkla da tespit edilebilir, çünkü doğumdan hemen sonra rutin kan tahlilleri yapılır) normal gelişme ihtimali çok büyüktür. Kretinizmin tipik belirtisi olan, gelişmesi durmuş çocukta karakteristik belirtiler sürekli olarak ağızdan salya akması, omuzlar geride karın şiş bir görünüş, kısa boy ve düzensiz dağılımı olan iyi gelişmemiş dişlerdir.
İlaç Tedavisi
Temel tedavi, tiroid hormonunun her gün alınmasıdır, Hayvan tiroid bezlerinden elde edilmiş ilaçların da kullanılabilmesine rağmen, bir çok doktorlar sentetik bir tiroid hormonu vermeyi tercih etmektedirler. Çoğu vakalarda, hormon tedavisine başlanmasından bir hafta içinde durum belirgin şekilde düzelir. Birkaç ay içinde bütün belirtiler kaybolur. Fakat hasta bu tedaviye hayatının sonuna kadar devam etmek zorundadır.
Beslenme
Bazı kimselerde, tiroid hormonu eksikliği, gıda rejiminde uzun süreli bir iyot yokluğun dan kaynaklanır. O zaman tiroid bezi açığı kapamak için büyür ve boynun alt kısmında bir şişlik, yani guatr oluşur. Bu durum Amerika Birleşik Devletleri nde son derece nadirdir. Çünkü sofra tuzlan iyot takviyelidir ve gıdalar genellikle iyottan yana zengindir. Fakat dünyanın toprakta iyot eksikliği olan bölgelerinde iyot eksik]iği guatr sebebi olarak çok sık görülen bir durumdur. Böyle bölgelerde iyotlu tuz kullanımı etkili bir halk sağlığı önlemidir.
|