6) Ölenin Akrabalarına Haram Olan Şeyler
22) Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem birtakım hususları haram kılmıştır.
Haramdan sakınmak için haramı bilmek gerekir. Bu nedenle onları açıklamak da kaçınılmaz bir husustur.
1) Ağıt yakmak.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
“Ümmetim arasında dört husus vardır ki bunlar cahiliye işlerinden olup onları terketmeyeceklerdir:
1) Şan ve şerefle öğünmek
2) Neseblere dil uzatmak
3) Yıldızlar ile yağmur yağmasını dilemek ve
4) Ağıt yakmak. Ağıt yakan kadın eğer ölümden önce tevbe etmeyecek olursa kıyamet gününde üzerinde katrandan bir şalvar ve uyuzdan bir gömlek olduğu halde ayakta bekletilecektir.”
Müslim 3/45 Beyhaki 4/63
Başka bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
“İnsanlar arasında iki husus vardır ki bunların onlarda bulunması küfürdür:
1) Nesebe dil uzatmak ve
2) Ölüye ağıt yakmak.”
Müslim 1/58 Beyhaki 4/63
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in oğlu İbrahim ölünce Usame bin Zeyd (Radiyallahu Anh) feryad etti. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Bu benden değildir. Feryad eden bir kimsenin hiçbir hakkı yoktur. Kalb üzülür göz yaş akıtır fakat Rabbı gazablandıracak bir iş yapılmaz.”
İbni Hibban 743 Hâkim 1/382
Ümmü Atiye (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bey’at ile birlikte bizden ağıt yakmamak üzere söz aldı. Bu hususa aramızdan sadece beş kadın vefa gösterip bağlı kaldı. Ümmü Süleym Ümmü el-Ala Ebu Sebre’nin kızı ve Muaz’ın hanımı.”
Buhari 3/137 Müslim 3/46 Beyhaki 4/62
Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh) mescidde bıçaklandığında Hafsa (Radiyallahu Anha) onun için ağladı. Ömer (Radiyallahu Anh):
−Ey Hafsa! Sen Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i kendisine ağlanılan kimseye azab edilir derken duymadın mı? dedi.
Suhayb (Radiyallahu Anh)’da vay kardeşim vay arkadaşım diyerek onun için ağladı.
Ömer (Radiyallahu Anh):
−Ey Suhayb! Kendisi için ağlanılan kimseye azab edildiğini bilmiyor musun? dedi.
Bir rivayette şöyledir:
−Şüphesiz ölen aile halkının bazılarının ağlaması sebebiyle azab edilir.
Bir diğer rivayette de:
−Kendisi için feryad edildiğinden ötürü kabrinde azab edilir şeklindedir.”
Buhari Müslim Beyhaki 4/72-73 Ahmed 268 288 289 290 315 334 254 İbni Hibban 741
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
“Şüphesiz ölen kimseye yakınları kendisi için ağladıklarından ötürü azab edilir.”
Bir diğer rivayette de şöyle denilmektedir:
“Ölmüş kimseye kendisine yakılan ağıttan ötürü kabrinde azab edilir.”
Buhari Müslim Ahmed İbni Hibban 742
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
“Kendisi için feryad edilip ağlanan kimse kıyamet günü kendisine feryad edildiğinden ötürü azab edilir.”
Buhari 3/126 Müslim 3/45 Beyhaki 4/72 Ahmed 4/245 252 255
Bu hadiste açıklandığına göre bundan önce sözkonusu edilen hadisteki ağlamaktan kastın mutlak olarak bir ağlama olmadığı aksine özel bir ağlama şekli olan feryad ve figan ağıt yakmak olduğu anlaşılmaktadır. Buna daha önce geçen Ömer (Radiyallahu Anh)’dan nakledilen ikinci rivayetteki hadis de işaret etmektedir ki o da:
“...Bazı ağlamalar sebebiyle...” ifadesidir. Diğer taraftan bu hadisin zahirdeki ifadesi ile ondan önceki hadisler nisbeten müşkildir anlaşılmaları ve izahları zordur. Çünkü bunlardaki ifadeler şeriatın kabul edilmiş birtakım esas ve kuralları ile çatışmaktadır. Mesela:
Allah (Azze ve Celle)’nin:
“Hiçbir nefis başkasının günahını yüklenmez” En’am 164. ayetinde olduğu gibi. İlim adamları buna sekiz türlü cevab vermişlerdir ki doğruya en yakın olanları şu iki görüştür:
Birinci Görüş:
Cumhurun kabul ettiği görüş: Bu hadis kendisi için ağıt yakılmasını vasiyet eden yahutta insanların adeten bunu yapacaklarını bilmekle birlikte böyle bir işin yapılmamasını vasiyet etmeyen kimseler hakkında kabul edilir. Bundan dolayı Abdullah bin el-Mubarek şöyle demiştir:
“Eğer hayatta iken bu işi yapmamalarını söylemekle birlikte onlar vefatından sonra bunu kısmen de olsa yapacak olurlarsa bundan dolayı ona hiçbir sorumluluk olmaz.”
İkinci Görüş:
Burada “azab edilir” lafzı aile halkının kendisi için ağladıklarını işitmekle acı duyar bundan dolayı onlara acır ve üzülür. Bu da berzah hayatında olacak bir şeydir kıyamet günü değil. Muhammed bin Cerir et-Taberi İbni Teymiye İbnu’l-Kayyim ve başkaları da bu görüşü destekleyerek şöyle demişlerdir:
“Bundan kasıt Allah hayatta olanların kendisi için ağlamaları sebebiyle onu azablandırıcı değildir. Azab Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:
“Yolculuk azabtan bir parçadır” sözünde olduğu gibi “ikab ceza”dan daha geneldir. Buradaki ikab herhangi bir günah sebebiyle yapılan bir ceza değildir. Bu bir çeşit azab görmek acı çekmek demektir.” Bu açıklamayı beş ve altıncı hadislerdeki “kabrinde” ifadesi desteklemektedir. Ben bir süre bu görüşteydim. Daha sonra sözkonusu edilen azabı kıyamet gününde gerçekleşmekle kayıtlayan yedinci hadise muhalif olduğundan ötürü bu görüşün zayıf olduğunu gördüm.
Çünkü belirttikleri şekilde teviline imkân yoktur. Bundan dolayı bizce tercih edilen görüş cumhurun görüşüdür. Onların bu açıklamasına göre bu kayıt ile diğer hadisteki “kabrinde” kaydı arasında da bir aykırılık olmaz. Aksine bu azab ötekine katılır ve sonuç olarak bunun hem kabrinde hem de kıyamet gününde azaba uğratılacağı anlaşılır.
Numan bin Beşir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Abdullah bin Revaha (Radiyallahu Anh) baygın düştü. Kız kardeşi ağlayarak:
−Ey benim dağ gibi kardeşim ey şöyle olan ey böyle olan deyip onun için ağıt yakmaya başladı.
Abdullah bin Revaha (Radiyallahu Anh) kendisine gelince kız kardeşine:
−Sen bir şey söyledikçe mutlaka bana da sen böyle misin? denildi. Onun için ben ölünce bana ağlama dedi.”
Buhari Beyhaki
2) Yanaklara vurmak yakaları yırtmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Yanaklarına vuran yakalarını yırtan ve cahiliye davasını güden bizden değildir.”
Buhari 3/127, 128, 129, Müslim 1/70, İbnu’l-Carut 257, Beyhaki 4/63 64
3) Saçları traş etmek.
Ebu Burde bin Ebi Musa (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Ebu Musa bir ağrıya tutuldu ve bunun sonucunda bayıldı. Başı hanımının göğsünde idi. Hanımlarından bir kadın feryad etti. Ona hiçbir şekilde cevap veremiyordu. Kendisine gelince şöyle dedi:
−Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in uzak olduğunu belirttiği kimselerden uzağım. Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ölüm musibeti karşısında sesini yükselten saçlarını traş eden elbiselerini yırtan herkesden uzak olduğunu belirtmişti.”
Buhari 3/129, Müslim 1/70, Nesei 1/263, Beyhaki 4/64
4) Saçları çözmek.
Çünkü bey’at eden hanımlardan birisi rivayet ettiği hadiste şöyle demiştir:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bizden söz aldığı maruf hususlar arasında maruf olan hiçbir hususda ona isyan etmemek yüzümüzü tırmalayıp yırtmamak vay başıma gelenler diye feryad etmemek yaka yırtmamak ve saçlarımızı matem sebebiyle çözmemek de vardı.”
Ebu Davud 2/59, Beyhaki 4/64
5) Bazı erkeklerin ölülerine üzüldükleri için birkaç gün sakal traşı olmamaları.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e uyarak sakallarını bırakması açıkça bilindiği gibi vacib bir sünnettir. Çoğu kimse bu sünneti yerine getirmekte kusurlu davranmaktadır.
Bu günler bitince tekrar sakallarını traş etmeye başlamaları. Bu şekilde sakalı traş etmemek açıkça görüleceği gibi saçları çözmek yani taramamak demektir. Ayrıca bunun bid’at olduğunu da eklemek gerekir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her bid’at bir sapıklıktır ve her sapıklıkta ateştedir.”
Nesei Beyhaki
6) Minare ve benzeri şeyler vasıtasıyla ölenin haberini vermek.
Çünkü bu bir çeşit ölümü yasak olan bir yolla ilan etmekdir. Huzeyfe bin Yeman (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Bir cenaze oldu mu kimseye bunu haber vermeyiniz. Çünkü ben bunun bir na’y olacağından korkuyorum diyordu. Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i na’y’ı yasaklarken dinledim.”
Tirmizi 2/129, İbni Mace 1/450, Ahmed 5/406, Beyhaki 4/74, İbni Ebi Şeybe, Musannef 4/98
22) Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem birtakım hususları haram kılmıştır.
Haramdan sakınmak için haramı bilmek gerekir. Bu nedenle onları açıklamak da kaçınılmaz bir husustur.
1) Ağıt yakmak.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
“Ümmetim arasında dört husus vardır ki bunlar cahiliye işlerinden olup onları terketmeyeceklerdir:
1) Şan ve şerefle öğünmek
2) Neseblere dil uzatmak
3) Yıldızlar ile yağmur yağmasını dilemek ve
4) Ağıt yakmak. Ağıt yakan kadın eğer ölümden önce tevbe etmeyecek olursa kıyamet gününde üzerinde katrandan bir şalvar ve uyuzdan bir gömlek olduğu halde ayakta bekletilecektir.”
Müslim 3/45 Beyhaki 4/63
Başka bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
“İnsanlar arasında iki husus vardır ki bunların onlarda bulunması küfürdür:
1) Nesebe dil uzatmak ve
2) Ölüye ağıt yakmak.”
Müslim 1/58 Beyhaki 4/63
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in oğlu İbrahim ölünce Usame bin Zeyd (Radiyallahu Anh) feryad etti. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Bu benden değildir. Feryad eden bir kimsenin hiçbir hakkı yoktur. Kalb üzülür göz yaş akıtır fakat Rabbı gazablandıracak bir iş yapılmaz.”
İbni Hibban 743 Hâkim 1/382
Ümmü Atiye (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bey’at ile birlikte bizden ağıt yakmamak üzere söz aldı. Bu hususa aramızdan sadece beş kadın vefa gösterip bağlı kaldı. Ümmü Süleym Ümmü el-Ala Ebu Sebre’nin kızı ve Muaz’ın hanımı.”
Buhari 3/137 Müslim 3/46 Beyhaki 4/62
Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Ömer bin Hattab (Radiyallahu Anh) mescidde bıçaklandığında Hafsa (Radiyallahu Anha) onun için ağladı. Ömer (Radiyallahu Anh):
−Ey Hafsa! Sen Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i kendisine ağlanılan kimseye azab edilir derken duymadın mı? dedi.
Suhayb (Radiyallahu Anh)’da vay kardeşim vay arkadaşım diyerek onun için ağladı.
Ömer (Radiyallahu Anh):
−Ey Suhayb! Kendisi için ağlanılan kimseye azab edildiğini bilmiyor musun? dedi.
Bir rivayette şöyledir:
−Şüphesiz ölen aile halkının bazılarının ağlaması sebebiyle azab edilir.
Bir diğer rivayette de:
−Kendisi için feryad edildiğinden ötürü kabrinde azab edilir şeklindedir.”
Buhari Müslim Beyhaki 4/72-73 Ahmed 268 288 289 290 315 334 254 İbni Hibban 741
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
“Şüphesiz ölen kimseye yakınları kendisi için ağladıklarından ötürü azab edilir.”
Bir diğer rivayette de şöyle denilmektedir:
“Ölmüş kimseye kendisine yakılan ağıttan ötürü kabrinde azab edilir.”
Buhari Müslim Ahmed İbni Hibban 742
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
“Kendisi için feryad edilip ağlanan kimse kıyamet günü kendisine feryad edildiğinden ötürü azab edilir.”
Buhari 3/126 Müslim 3/45 Beyhaki 4/72 Ahmed 4/245 252 255
Bu hadiste açıklandığına göre bundan önce sözkonusu edilen hadisteki ağlamaktan kastın mutlak olarak bir ağlama olmadığı aksine özel bir ağlama şekli olan feryad ve figan ağıt yakmak olduğu anlaşılmaktadır. Buna daha önce geçen Ömer (Radiyallahu Anh)’dan nakledilen ikinci rivayetteki hadis de işaret etmektedir ki o da:
“...Bazı ağlamalar sebebiyle...” ifadesidir. Diğer taraftan bu hadisin zahirdeki ifadesi ile ondan önceki hadisler nisbeten müşkildir anlaşılmaları ve izahları zordur. Çünkü bunlardaki ifadeler şeriatın kabul edilmiş birtakım esas ve kuralları ile çatışmaktadır. Mesela:
Allah (Azze ve Celle)’nin:
“Hiçbir nefis başkasının günahını yüklenmez” En’am 164. ayetinde olduğu gibi. İlim adamları buna sekiz türlü cevab vermişlerdir ki doğruya en yakın olanları şu iki görüştür:
Birinci Görüş:
Cumhurun kabul ettiği görüş: Bu hadis kendisi için ağıt yakılmasını vasiyet eden yahutta insanların adeten bunu yapacaklarını bilmekle birlikte böyle bir işin yapılmamasını vasiyet etmeyen kimseler hakkında kabul edilir. Bundan dolayı Abdullah bin el-Mubarek şöyle demiştir:
“Eğer hayatta iken bu işi yapmamalarını söylemekle birlikte onlar vefatından sonra bunu kısmen de olsa yapacak olurlarsa bundan dolayı ona hiçbir sorumluluk olmaz.”
İkinci Görüş:
Burada “azab edilir” lafzı aile halkının kendisi için ağladıklarını işitmekle acı duyar bundan dolayı onlara acır ve üzülür. Bu da berzah hayatında olacak bir şeydir kıyamet günü değil. Muhammed bin Cerir et-Taberi İbni Teymiye İbnu’l-Kayyim ve başkaları da bu görüşü destekleyerek şöyle demişlerdir:
“Bundan kasıt Allah hayatta olanların kendisi için ağlamaları sebebiyle onu azablandırıcı değildir. Azab Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:
“Yolculuk azabtan bir parçadır” sözünde olduğu gibi “ikab ceza”dan daha geneldir. Buradaki ikab herhangi bir günah sebebiyle yapılan bir ceza değildir. Bu bir çeşit azab görmek acı çekmek demektir.” Bu açıklamayı beş ve altıncı hadislerdeki “kabrinde” ifadesi desteklemektedir. Ben bir süre bu görüşteydim. Daha sonra sözkonusu edilen azabı kıyamet gününde gerçekleşmekle kayıtlayan yedinci hadise muhalif olduğundan ötürü bu görüşün zayıf olduğunu gördüm.
Çünkü belirttikleri şekilde teviline imkân yoktur. Bundan dolayı bizce tercih edilen görüş cumhurun görüşüdür. Onların bu açıklamasına göre bu kayıt ile diğer hadisteki “kabrinde” kaydı arasında da bir aykırılık olmaz. Aksine bu azab ötekine katılır ve sonuç olarak bunun hem kabrinde hem de kıyamet gününde azaba uğratılacağı anlaşılır.
Numan bin Beşir (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Abdullah bin Revaha (Radiyallahu Anh) baygın düştü. Kız kardeşi ağlayarak:
−Ey benim dağ gibi kardeşim ey şöyle olan ey böyle olan deyip onun için ağıt yakmaya başladı.
Abdullah bin Revaha (Radiyallahu Anh) kendisine gelince kız kardeşine:
−Sen bir şey söyledikçe mutlaka bana da sen böyle misin? denildi. Onun için ben ölünce bana ağlama dedi.”
Buhari Beyhaki
2) Yanaklara vurmak yakaları yırtmak.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Yanaklarına vuran yakalarını yırtan ve cahiliye davasını güden bizden değildir.”
Buhari 3/127, 128, 129, Müslim 1/70, İbnu’l-Carut 257, Beyhaki 4/63 64
3) Saçları traş etmek.
Ebu Burde bin Ebi Musa (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Ebu Musa bir ağrıya tutuldu ve bunun sonucunda bayıldı. Başı hanımının göğsünde idi. Hanımlarından bir kadın feryad etti. Ona hiçbir şekilde cevap veremiyordu. Kendisine gelince şöyle dedi:
−Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in uzak olduğunu belirttiği kimselerden uzağım. Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ölüm musibeti karşısında sesini yükselten saçlarını traş eden elbiselerini yırtan herkesden uzak olduğunu belirtmişti.”
Buhari 3/129, Müslim 1/70, Nesei 1/263, Beyhaki 4/64
4) Saçları çözmek.
Çünkü bey’at eden hanımlardan birisi rivayet ettiği hadiste şöyle demiştir:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bizden söz aldığı maruf hususlar arasında maruf olan hiçbir hususda ona isyan etmemek yüzümüzü tırmalayıp yırtmamak vay başıma gelenler diye feryad etmemek yaka yırtmamak ve saçlarımızı matem sebebiyle çözmemek de vardı.”
Ebu Davud 2/59, Beyhaki 4/64
5) Bazı erkeklerin ölülerine üzüldükleri için birkaç gün sakal traşı olmamaları.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e uyarak sakallarını bırakması açıkça bilindiği gibi vacib bir sünnettir. Çoğu kimse bu sünneti yerine getirmekte kusurlu davranmaktadır.
Bu günler bitince tekrar sakallarını traş etmeye başlamaları. Bu şekilde sakalı traş etmemek açıkça görüleceği gibi saçları çözmek yani taramamak demektir. Ayrıca bunun bid’at olduğunu da eklemek gerekir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her bid’at bir sapıklıktır ve her sapıklıkta ateştedir.”
Nesei Beyhaki
6) Minare ve benzeri şeyler vasıtasıyla ölenin haberini vermek.
Çünkü bu bir çeşit ölümü yasak olan bir yolla ilan etmekdir. Huzeyfe bin Yeman (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Bir cenaze oldu mu kimseye bunu haber vermeyiniz. Çünkü ben bunun bir na’y olacağından korkuyorum diyordu. Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i na’y’ı yasaklarken dinledim.”
Tirmizi 2/129, İbni Mace 1/450, Ahmed 5/406, Beyhaki 4/74, İbni Ebi Şeybe, Musannef 4/98