Sonbaharda değmişti elin elime küçük bir merhabaydı sadece tokalaşmıştık bir tren garının önünde kalabalığın içinden lila gömleğinle, çakı gibi karşımdaydın gözlerine değdi gözlerim ,sonra elin uzandı elime bir “merhabay’la” Hoş gelmiştin… Kalbimin sessi o kalabalığın sessini bile bastırıyordu bambaşka duyguydu merak ettiğim şey seninde aynı duygular içinde olabilme ihtimallin var mıydı ? Dönüş biletini almak için gişe doğru giderken seni izledim neden buradasın ve neden kalbim böylesine atıyor,ayaklarım titriyor,ellerim soğuk terler içinde gözlerine bakmaya korkan iki çift göz…Her adım atışımızda binlerce soru varlığını yanımda hissetmenin mutluluğunu tatmak porsuk çayı’nın kenarından sen ve ben yürüyoruz inanılır gibi değil sevgilim sadece şiirlerimize konu olan o porsuk çayında birlikte ilerliyoruz soluklanmak için gittiğimiz serdivan manzarası porsuk çayına nazır ,kısa kısa muhabbetler ve soğuk mu sıcak mı anlayamadığım çayı yudumlayışımız konuşamadıklarımıza tercüman olan şarkılar ve bizim şarkımız gözlerinin kalbime akıp ordan kalbimi alıp senin kalbine gömen o şarkı kelimelerin düğüm düğüm olup gözlerin konuştuğu ve tebessümlerin savrulduğu hayal gibi sevgilim karşımdasın nefesini hissedeceğim kadar yakınımdasın…
Bir film serenomisi için sinema salonuna ilerleyişimiz “nefes” kaçamak dolu bakışlar, filmin bittiğimde adım atacak gücümün olmaması dizlerimde bir yaprak misali gibi yanında heyecandan titremek huzur bulmak…Adım adım veda’ya doğru ilerlerken bize eşlik eden yağmur hafiften hafiften çiseliyor sanki senin gidişine gökyüzü de ağlıyor zamanın su gibi akmasına benim gibi yağmurlarda isyan ediyor gözyaşlarımı saklayacak olan tanecikler,seninle şemsiyenin altında birlikte küçük adımlarla ilerlemek ve seni o gar’dan uğurlamak diğer yarımında benimle gitmesi kollarına yığılıp kalacağım sanki sonrası… Sen gittin sevgili’m başkent’e hızla bense seninle geçtiğim her yeri yavaş yavaş adımladım şemsiyemi tutacak sen yoktun,yağmur tanecikleri gözümdeki damlaları gizledi yine bir gün seninle yürüyeceğim bu yolları …
Bir film serenomisi için sinema salonuna ilerleyişimiz “nefes” kaçamak dolu bakışlar, filmin bittiğimde adım atacak gücümün olmaması dizlerimde bir yaprak misali gibi yanında heyecandan titremek huzur bulmak…Adım adım veda’ya doğru ilerlerken bize eşlik eden yağmur hafiften hafiften çiseliyor sanki senin gidişine gökyüzü de ağlıyor zamanın su gibi akmasına benim gibi yağmurlarda isyan ediyor gözyaşlarımı saklayacak olan tanecikler,seninle şemsiyenin altında birlikte küçük adımlarla ilerlemek ve seni o gar’dan uğurlamak diğer yarımında benimle gitmesi kollarına yığılıp kalacağım sanki sonrası… Sen gittin sevgili’m başkent’e hızla bense seninle geçtiğim her yeri yavaş yavaş adımladım şemsiyemi tutacak sen yoktun,yağmur tanecikleri gözümdeki damlaları gizledi yine bir gün seninle yürüyeceğim bu yolları …
Kasım [SIZE=1](2009) ,yağmurla devam ediyor yapraklar artık rüzgara teslim olmuş sensiz başladı bu kasım ellerin ellerimde uzakta yaşacağım ama sözün var bir dahaki kasım ellerin ellerimde olacak sevgilim sen hep sözlerinde durursun yüreği mert olanım soğuk ve zorlu bir kasım ay’ı sessini duyuyorum şimdilik onunla avunuyorum Seni uğurlayalı altı gün oldu daha oysa sadece iki kere görebilmiştim şimdi kocaman bir sensizlik ve bir bekleyişim var rakam söyleyemiyorum çünkü çok uzun bir zaman bir yıl sadece sessinle avunacağım sadece seni bekleyeceğim koskoca bir yıl…Olsun sevgilim ya sessinde olmasa buna da dayanırım sessin var ya ruhumu okşayan o sessinde olmasa dayanılır mı ? İki gün’e başkalarına göre küçükler sığdırdık ama benim için büyük şeyler hala inanmakta güçlük ettiğim şeylere sığınıp yatıyorum bir vesikalık fotorafın var elimde; ve kapının önüne çıktığımda sokak lambasının altında son bir kez sarılışının hayali gözlerimi kapattığımda sen uzaktayken sevebilir mi insan sadık kalabilir mi? Sevdiğine ama ben sensiz’de yaşasam bu kasım’ı sanki sen varmışcasına yaşacağım sevgilim senden gelen mektuplar,fotoraflar tesellim olacak…[/SIZE]
Ocak; Sensiz bir yıla girdim bu sensizliğin son yılı seneye birlikte olacağız yeni bir yılı birlikte karşılayacağız sevgilim orası soğuk üşüyorsun mektubunu aldım bugün yanında olmadan geçirdiğim ilk doğum günün olsun bu beni affet gelebilmeyi isterdim ama şartlar işte sevgilim seninde dediğin gibi bensiz son doğum günün burukta olsa geçirdiğimiz rabbim iyi ki sana nefes vermiş hayatımın anlamı sen nefes aldığın müddetçe bende sende yaşayacağım sevgilim…
Anlatılamayan zorlu zamanlardayım sensizlik gün güne daha zorlaşıyor savaşamıyorum yorulduğumu hissediyorum soğuk geçiyor her bir gün senin içinde zorlaştı her şey artık farkındayım gizli bahçem burada havaların ısınmasına karşın orada hala soğuklarla mücadelen ve karga’dan başka kuş görmemen zor uzun zamandır çarşı izninde yok kafayı yiyeceğim ah hep seni mi bulacak engeller zorlu başladı bu sevda aslında tek zorlu yanı “sensiz oluşum” sessinin yetmemesi saatlerce konuşmamıza rağmen çok bekletmedin mi sevgilim soğuk,titreyişli,sancılı bir sensizlik...
Ekim ; Mutluluğum” AŞK”ımın tek sahibine sarılıyorum bugün hasrettim vuslata eriyor soğuk sancılı geçen günlerin artıkdan gökkuşağı doğdu işte sevgilim ne çok özlemişim seni nefesini,o soğuk ama içimi titreden ellerinin varlığını dokunuyorum yanımdasın gülümsüyorsun işte bugün bayram koca bebeğim benim yüreğimi ısıtan adamım hoş geldin Aşkımız bir gün bile azalmadan çoğalan bu sevdayı birlikte yaşamaya hoş geldin çok beklettin ama geldin sonunda işte…
Kasım ; [SIZE=1](2010)“Aşk” buram buram sen kokan günlerim ...[/SIZE]
04.01.2011
[i]Hilal ÇiLeK[/i]
[i]Hilal ÇiLeK[/i]
[i](Çok uzun olduğu için bazı bölümler çıkartılmıştır; şiirler kaldırılmıştır)[/i]