[INDENT] Sen Orada Kal, Ben Gidiyorum!
[INDENT][INDENT][INDENT]
Deniz olsam kururdum herhalde hasretinden. Bu ne karmaşa; ne dolambaçlı ve korkak bir yol! Üstelik bu kadar zahmete değecek tek bir ışık bile görmezken…
Ben vazgeçtim! Al senin olsun bu gökyüzü, bu dağ, bu orman.. Ben gidiyorum! Şehrin kalabalığına karışıp, insanların arasında yok olmaya gidiyorum.
Sıradanlaştırıyorum bizi, beni, seni. Herkes gibiyiz artık, herkes kadar olağan.. Böyle daha iyi olmalı! Bana değilse bile, sana iyi geliyordur sanırım…
Ne kadar boş olduğunu göremiyorsun bu hayatın! Sırtına aldığın yüklerin gereksizliğini anlamıyorsun.
Yüreğimdekileri anlatmak ne kadar zor bilsen! Bir kadının, ruhunu böylesine temiz ortaya dökmesi kolay mı sanıyorsun?
Arz ve talep meselesi elbette! Sen ne istiyorsun? Kendinden, benden, bu hayattan ne diliyorsun?
Sana çıkan bütün yolların kapalı olduğunu üzülerek görüyorum. Elimden başka bir şey gelmiyor. Duvarlarını aşamıyorum. Zaten artık canım da istemiyor…
Hevesim kırıldı! Bilir misin bu duyguyu? İçinin kıpır kıpır olduğu bir zamanı hatırla. Elinde, yüreğinde, aklında ne varsa paylaşmak istediğin o anları anımsa. Vardır mutlaka öyle zamanların, değil mi? Yoksa, zaten ben çok yanlış bir yolda yürüdüm demektir!
Yürek kıpırtısını söndüren cümlelerinden, egonun izin vermediği düşleri küçümseyişinden, özverisiz ve donuk hallerinden sıkıldım; gidiyorum!
Hep seni sevmeye niyetli yürekler bulacağını düşünüyorsan, haklısın! Çok gönül bulursun senin durağına uğrayacak. Ancak hiçbiri seni, kendini aşmaya zorlamayacak. Son savaşçı bendim; ben de gidiyorum!
Candan Ünal
[/INDENT]
Seni anlatmaktan yorgunum. Kimseye değil, kendime.. Seni özlemekten yoruldum. Vazgeçtim, gidiyorum.
[INDENT][INDENT][INDENT]
[/INDENT][/INDENT][/INDENT]Sen Orada Kal, Ben Gidiyorum!
Deniz olsam kururdum herhalde hasretinden. Bu ne karmaşa; ne dolambaçlı ve korkak bir yol! Üstelik bu kadar zahmete değecek tek bir ışık bile görmezken…
Ben vazgeçtim! Al senin olsun bu gökyüzü, bu dağ, bu orman.. Ben gidiyorum! Şehrin kalabalığına karışıp, insanların arasında yok olmaya gidiyorum.
Sıradanlaştırıyorum bizi, beni, seni. Herkes gibiyiz artık, herkes kadar olağan.. Böyle daha iyi olmalı! Bana değilse bile, sana iyi geliyordur sanırım…
Ne kadar boş olduğunu göremiyorsun bu hayatın! Sırtına aldığın yüklerin gereksizliğini anlamıyorsun.
Yüreğimdekileri anlatmak ne kadar zor bilsen! Bir kadının, ruhunu böylesine temiz ortaya dökmesi kolay mı sanıyorsun?
Arz ve talep meselesi elbette! Sen ne istiyorsun? Kendinden, benden, bu hayattan ne diliyorsun?
Sana çıkan bütün yolların kapalı olduğunu üzülerek görüyorum. Elimden başka bir şey gelmiyor. Duvarlarını aşamıyorum. Zaten artık canım da istemiyor…
Hevesim kırıldı! Bilir misin bu duyguyu? İçinin kıpır kıpır olduğu bir zamanı hatırla. Elinde, yüreğinde, aklında ne varsa paylaşmak istediğin o anları anımsa. Vardır mutlaka öyle zamanların, değil mi? Yoksa, zaten ben çok yanlış bir yolda yürüdüm demektir!
Yürek kıpırtısını söndüren cümlelerinden, egonun izin vermediği düşleri küçümseyişinden, özverisiz ve donuk hallerinden sıkıldım; gidiyorum!
Hep seni sevmeye niyetli yürekler bulacağını düşünüyorsan, haklısın! Çok gönül bulursun senin durağına uğrayacak. Ancak hiçbiri seni, kendini aşmaya zorlamayacak. Son savaşçı bendim; ben de gidiyorum!
Candan Ünal
[/INDENT]