Şimdi beklentisine küsmüş çocuklar gibi,kazınmıyor bakışlarım duvarlardan....
Tek başıma saklambaç oynuyorum bulunmaz bir hiçlikte...Ebe de ben sobe de...
Anlatıcalak ne kaldı ki ...sensiz her zaman biriminde geriye alıyorsam kendimi..
Ne vakit düşünsem gelecek beklentisini...Yapışkan geçmişim döve döve içeri alıyor beni...
Gece tüm karanlığıyla gelirken üstüme üstüme,kaçıncı sayışta uyuyabilirim...bir rüya olsun sensiz...
Biliyorum matematik çizelgelerini...kendime denedim..
anladım ..benden kaç olursa sen olmaz..sonsuza akan bir ırmağın iki yakasıyız seninle...
sessiz ...derinden..aşınan..
kıyımı aşındıran sulara soruyorum seni...sen kuşsuz bir dal gibi dururken karşı kıyıda...
artık beklentisine küsmüş çocuk gibi,gözleri yatırıp dudaklara..
kendimce sana bir tanım aramaktayım...ilk günaha ve son davete gün içirdin..
böyle sevdirdin bana ateşi...ve sonra ölüm koyusu bir sonla o sırra üşüşen sendin..
bense ilk kurşunda vurulan bir asker gibi kalakaldım kanlı meydanlar ortasında...
artık gelmeyecek trenleri bekliyorum ıssız grisinde peronların...
sabır tesbihleri yapıyorum mahpushane işi..
çekiyorum...susuyorum...susacaklarım bitmiyor..
yüreğime diktiğim bunca umut çiçekleri...çektiğim bunca hasret...sözcükleri yaza-çize ertelenmiş baharlardır yazdığım ..örselenmiş düşlerim saçak altlarında..
pusuda bekleyenler var...çattım kaşlarımı...dışarı çıkamam...çıkamam dışarı kaşlarım var..
al işte veriyorum: bunlar örgütsel dökümanları aşkın..
bedili ödenmiş...yarım kalmış ...ölümcül bir sevda....
(kahraman T.)