Kulun önünde ölüm zahmetinden başka ne azap ne üzüntü ne de korku bulunmasa bile sadece ölüm anındaki şiddet onun gecesini gündüzüne katıp düşünmeye ve ölüm için hazırlanmaya yeterli olurdu..Üstelik ölüm de her an onunla karşı karşıyadır.. Hayret edilecek durum şudur ki; bir insan kendisinin birisi tarafından biraz sonra dövüleceğini bilse yiyeceği dayağın düşüncesi içinde hiçbir şeyden zevk almaz olur…Ölüm meleğinin her an kendisine ölüm pençelerini saplamak üzere olduğunu bildiği halde bundan dolayı herhangibir korku ve üzüntüye düşmez..Bu gaflet içindeki şuursuzluğun tek nedeni kuşkusuz cehalet ve aldanmadır..
Her canlı ölümü tadacaktır hiç şüphesiz..Allah gecinden versin ....İşte ölüm anı,o an
Ölüm acısını tatmayan kimseler onu başka acılarla kıyaslayarak yahut başkasının ölüm anında çektiklerini görerek bunu idrak etmeye çalışır..Muhakkak ki ruhsuz olan bir aza acı duymaz.Acıyı ve sancıyı duyanda çeken de sadece ruhtur..Can çıkması bedeni değil doğrudan doğruya ruhu ilgilendiren bir acıdır ve bu acı ruhun bütün parçalarına sirayet eder..Ruh bedenin her tarafını kapsamıştır.Ayağa bir diken batacak olsa acısı sadece ruhun oradaki parçasına sirayet eder..Fakat yangın gibi tüm bedeni kapsayan acılar böyle değildir…Ruh tüm bedene yayıldığından yangında kalma gibi durumlarda tüm ruh bu acıyı duymuş olur..
Ölüm acısına gelince bu doğrudan doğruya ruhun kendisine sirayet ettiği için acısı hiçbirşey e benzemez..Bütün sinirlerden damarlardan adale mafsal ve her kılın ucundan çıkarılan ruhun duyduğu acı; kılıç yarasındantestere ile biçilmekten makaslarla doğranmaktan daha ağırdır..
Ölüm anında kulun bunca acı karşısında feryad-ı figan etmemesinin sebebi ölüm acısının onun her tarafını kaplamış olup kendisinde imdat isteyecek derman bırakmamasındandır..
Ölüm anında dehşetten dolayı aklı karışır dili tutulur azaları dermandan düşer.Bu yüzden inlemeyi yardım dilemeyi çok istediği halde bunu yapması imkansızdır..Eğer biraz dermanı varsa oda canı çıkarken göğüs ve boğazında hırıltıya benzer sesler çıkarır.Rengi asıl yaratıldığı torağın rengine dönüşür.Göz kapakları açık olduğu halde tavana dikilir..Dudaklar sarkar ve dil içeri çekilir..Acı içine ve dışına yayılır..Her tarafı mosmor kesilir.Önce ayaklar sonra diz ve baldırlar…Böylece can boğaza gelinceye kadar acılar üstüne acılar eklenir..Her azanın her parçanın ölüşünde elem üstün elem ve acı üstüne acı vardır..Can boğaza dayandığı zaman işte o zaman..Kul bütün dünyalıktan gözünü çeker kimseye bakmaz olur..Artık tövbe kapısıda kapanmıştır..O anda kendisiyle sadece hasret ve pişmanlık kalır…
kaynakça: ölüm ve ötesi ( İmam Gazali )
Her canlı ölümü tadacaktır hiç şüphesiz..Allah gecinden versin ....İşte ölüm anı,o an
Ölüm acısını tatmayan kimseler onu başka acılarla kıyaslayarak yahut başkasının ölüm anında çektiklerini görerek bunu idrak etmeye çalışır..Muhakkak ki ruhsuz olan bir aza acı duymaz.Acıyı ve sancıyı duyanda çeken de sadece ruhtur..Can çıkması bedeni değil doğrudan doğruya ruhu ilgilendiren bir acıdır ve bu acı ruhun bütün parçalarına sirayet eder..Ruh bedenin her tarafını kapsamıştır.Ayağa bir diken batacak olsa acısı sadece ruhun oradaki parçasına sirayet eder..Fakat yangın gibi tüm bedeni kapsayan acılar böyle değildir…Ruh tüm bedene yayıldığından yangında kalma gibi durumlarda tüm ruh bu acıyı duymuş olur..
Ölüm acısına gelince bu doğrudan doğruya ruhun kendisine sirayet ettiği için acısı hiçbirşey e benzemez..Bütün sinirlerden damarlardan adale mafsal ve her kılın ucundan çıkarılan ruhun duyduğu acı; kılıç yarasındantestere ile biçilmekten makaslarla doğranmaktan daha ağırdır..
Ölüm anında kulun bunca acı karşısında feryad-ı figan etmemesinin sebebi ölüm acısının onun her tarafını kaplamış olup kendisinde imdat isteyecek derman bırakmamasındandır..
Ölüm anında dehşetten dolayı aklı karışır dili tutulur azaları dermandan düşer.Bu yüzden inlemeyi yardım dilemeyi çok istediği halde bunu yapması imkansızdır..Eğer biraz dermanı varsa oda canı çıkarken göğüs ve boğazında hırıltıya benzer sesler çıkarır.Rengi asıl yaratıldığı torağın rengine dönüşür.Göz kapakları açık olduğu halde tavana dikilir..Dudaklar sarkar ve dil içeri çekilir..Acı içine ve dışına yayılır..Her tarafı mosmor kesilir.Önce ayaklar sonra diz ve baldırlar…Böylece can boğaza gelinceye kadar acılar üstüne acılar eklenir..Her azanın her parçanın ölüşünde elem üstün elem ve acı üstüne acı vardır..Can boğaza dayandığı zaman işte o zaman..Kul bütün dünyalıktan gözünü çeker kimseye bakmaz olur..Artık tövbe kapısıda kapanmıştır..O anda kendisiyle sadece hasret ve pişmanlık kalır…
kaynakça: ölüm ve ötesi ( İmam Gazali )