Aşkı tek kişilik yaşamak… Yükü ağırdır, yakar yüreğini, ruhunu, bedenini!
Dayanamaz, söylemek istersin ama dökülmez kelimeler dilinden! Gözlerin ise
inadına anlatır aşkını! Utanmaz gözler, korku nedir bilmez aşk söz konusu
olduğunda! Dilin bağlandığında o konuşur… Ama nafiledir! Çünkü anlamaz karşı
taraf gözlerin dilinden! Sen ise tek kişilik yaşamaya devam ettikçe aşkını, daha
da büyür aşkın… Yüreğine sığmaz olur! Ve her yeni günün başlangıcında ‘bugün
söyleyeceğim’ dersin. Ama o an geldiğinde, elin ayağın titrer, avuçlarının içi
terler ve tam anlatmaya başlayacakken ağzından başka kelimeler dökülür. Havadan
sudan konuşursun. Oysa bunlar değildi söyleyeceklerin!
Dayanamaz, söylemek istersin ama dökülmez kelimeler dilinden! Gözlerin ise
inadına anlatır aşkını! Utanmaz gözler, korku nedir bilmez aşk söz konusu
olduğunda! Dilin bağlandığında o konuşur… Ama nafiledir! Çünkü anlamaz karşı
taraf gözlerin dilinden! Sen ise tek kişilik yaşamaya devam ettikçe aşkını, daha
da büyür aşkın… Yüreğine sığmaz olur! Ve her yeni günün başlangıcında ‘bugün
söyleyeceğim’ dersin. Ama o an geldiğinde, elin ayağın titrer, avuçlarının içi
terler ve tam anlatmaya başlayacakken ağzından başka kelimeler dökülür. Havadan
sudan konuşursun. Oysa bunlar değildi söyleyeceklerin!
İçinden, ‘bugün olmadı ama yarın kesin…’ dersin. Ve böylece günler birbirini
kovalar ve sen zaman kavramını yitirirsin! Yaşamını ertelersin farkında
olmadan…
Aşkımızı dile getirmekten ne alıkoyar biz âşıkları? Aşkımızın
reddedilmesi sonucu küçük düşmekten mi korkuyoruz? Kaybetmekten mi korkuyoruz
yoksa? Kaybetmekten korkuyor isen gülerim doğrusu. Sana ait olmayan bir şeyi
kaybedemezsinde unutma!
kovalar ve sen zaman kavramını yitirirsin! Yaşamını ertelersin farkında
olmadan…
Aşkımızı dile getirmekten ne alıkoyar biz âşıkları? Aşkımızın
reddedilmesi sonucu küçük düşmekten mi korkuyoruz? Kaybetmekten mi korkuyoruz
yoksa? Kaybetmekten korkuyor isen gülerim doğrusu. Sana ait olmayan bir şeyi
kaybedemezsinde unutma!
Aşkın hamurunda cesaret vardır! Bu nedenle reddedilmekten ya da küçük
düşmekten korkmaz aşk! Aşk için asıl küçük düşürücü olan dilsizliğe mahkûm
edilmektir. Kendine ihanettir aşka göre, duygularından utanmak… Eğer
duygularından utanıyorsan, acınacak durumdasındır ve aşkı yüreğinde barındırmayı
hak etmiyorsundur! Esaret altındaki aşk onu esir edenden acı intikamını alır bu
durumda! Artık yüreğinizdeki saf aşk değildir! Kuzu postuna bürünmüş bir kurt
gibi aşk postuna bürünmüş sizi yiyip bitiren, ölmeden mezara koyan bir
hastalıktır artık.
İçinizden şu soruyu soruyorsunuz değil mi? ‘Duygularımdan
utanmadan aşkımı özgürce dile getirdim ancak reddedildim! Peki, şimdi karşılık
bulamamış aşkla dolu yüreğimin acısı ne olacak söyle bakalım? Nasıl iyileşecek
yarası?’ diyorsunuz değil mi?
düşmekten korkmaz aşk! Aşk için asıl küçük düşürücü olan dilsizliğe mahkûm
edilmektir. Kendine ihanettir aşka göre, duygularından utanmak… Eğer
duygularından utanıyorsan, acınacak durumdasındır ve aşkı yüreğinde barındırmayı
hak etmiyorsundur! Esaret altındaki aşk onu esir edenden acı intikamını alır bu
durumda! Artık yüreğinizdeki saf aşk değildir! Kuzu postuna bürünmüş bir kurt
gibi aşk postuna bürünmüş sizi yiyip bitiren, ölmeden mezara koyan bir
hastalıktır artık.
İçinizden şu soruyu soruyorsunuz değil mi? ‘Duygularımdan
utanmadan aşkımı özgürce dile getirdim ancak reddedildim! Peki, şimdi karşılık
bulamamış aşkla dolu yüreğimin acısı ne olacak söyle bakalım? Nasıl iyileşecek
yarası?’ diyorsunuz değil mi?
Aşkın acısız yaşanacağını kim söyledi? Önemli olan o acıyı başı dik, aşkın
hak ettiği şekilde yaşayabilmektir! Belki de dibe vuracaksınız reddedilmenin ya
da hayal kırıklığının acısıyla… Tıpkı yürümeyi öğrenen bebekler gibi…
Düşersiniz, dizleriniz parçalanır, acısından kıvranırsınız! Ancak bir süre sonra
acınız belki diner belki de dinmez ama yine de inatla kalkarsınız düştüğünüz
yerden! Ve her düşüşten bir şeyler öğrenerek kalkarsınız, aşkı yaşamaya dair bir
şeyler…
Aşkınızı dilsizliğe mahkûm etmeyin! ‘Sana aşığım! Evet, sen bana âşık
olmasan bile sana aşığım! Karşılıksız bile olsa aşkımı tek kişilik yaşamıyorum
artık!
hak ettiği şekilde yaşayabilmektir! Belki de dibe vuracaksınız reddedilmenin ya
da hayal kırıklığının acısıyla… Tıpkı yürümeyi öğrenen bebekler gibi…
Düşersiniz, dizleriniz parçalanır, acısından kıvranırsınız! Ancak bir süre sonra
acınız belki diner belki de dinmez ama yine de inatla kalkarsınız düştüğünüz
yerden! Ve her düşüşten bir şeyler öğrenerek kalkarsınız, aşkı yaşamaya dair bir
şeyler…
Aşkınızı dilsizliğe mahkûm etmeyin! ‘Sana aşığım! Evet, sen bana âşık
olmasan bile sana aşığım! Karşılıksız bile olsa aşkımı tek kişilik yaşamıyorum
artık!
Prangalarımdan kurtuldum ve ÖZGÜRÜM! Aşkımı ve onun meyvelerinden biri olan
aşk acısını hakkıyla yaşıyorum!
aşk acısını hakkıyla yaşıyorum!