Büyük aşklar nefretle başlar sözcüğünün anlamını biz taşıyorduk. Sözlükte ki açıklamasında, ikimizin ismi yazıyordu ve biz her hikâyeye dıştan benzeyip, içten yeterince farklılığımızla bu aşkı yaşatmaya çalışıyorduk.
Her ne kadar uğraşsam da seni atmak için kalbimden, her defasında bir o kadar başarısız oluyorum. Sevgini kaldırdığın o yer, her kaldırışımda elimden kayıp düşmesiyle daha da yer ediyor içimde ve daha da yerleşiyor benliğime.
Hani hep sözlerde görürüz ya dile dolanmıştır birkaç kelime damar cümleler diye. Hani hani tek bir sigaraya isim yazarlar, sigara bitene kadar yazılan isim düşünülür ya. İzmarite gelince de o kişinin bittiği sanılır sigaranın bittiği gibi. Ama bilmezler, aslında içlerine nefes nefes çekip, hücrelerine tek tek nakış gibi işlediklerini amacı dumanlar arasında boğmak istemeleri olsa da. Aynı onun gibi ben de seni gün ve gün düşünerek yok etmek istedim, ama olmadı. Her kötülüğünü örten bir iyilik buldu gene kalbim. En büyük iyilik ise, yine benden geldi. Sevgim ağır bastı, tüm yaptıklarını bir çırpı da sildi.
Sensiz de acı çekiyorum, seninleyken de. Sensiz yarımım ama senle de acıyla işlenmiş bir bütünüm. Ne yanıma dönsem sen. Benliğime o kadar işlemişim ki seni, tek tek söküp atabilecek kadar ne benim zamanım, ne gücüm, ne de bunu yüklenecek kaldıracak bünyem kaldı.
İstediğim sadece bir parça mutluluktu. Ve ben hep, azla yetindiğim gibi, küçük sevgi gösterilerine de kandım bile bile. Sen kendini kandırırken sevdiğini sanıp, ben gözü kapalı inanmak istedim beni sevdiğine. Ve ben gözlerimi bir kapadım ki, sen kendine geldiğinde, ben hala sendeydim.
Ve şuan, sevgim hala öyle büyük ki, seni içime sığdırmamak mümkün değil. Ve sana nefretim de öyle şiddetli ki, dursan önümde seni ezip geçebilir.
Çok mu istediğim sadakat ya da sevgi gösterisi. Hak ettim ben bunları be sevdiğim. Hak ettim artık mutlu olmayı. Ve eğer mutlu edeceksen çık karşıma ben yenilmeden duygularıma. Ama etmeyeceksen de bırak vazgeç benden. Vazgeç ki, bende vazgeçeyim yüreğimden…
Her ne kadar uğraşsam da seni atmak için kalbimden, her defasında bir o kadar başarısız oluyorum. Sevgini kaldırdığın o yer, her kaldırışımda elimden kayıp düşmesiyle daha da yer ediyor içimde ve daha da yerleşiyor benliğime.
Hani hep sözlerde görürüz ya dile dolanmıştır birkaç kelime damar cümleler diye. Hani hani tek bir sigaraya isim yazarlar, sigara bitene kadar yazılan isim düşünülür ya. İzmarite gelince de o kişinin bittiği sanılır sigaranın bittiği gibi. Ama bilmezler, aslında içlerine nefes nefes çekip, hücrelerine tek tek nakış gibi işlediklerini amacı dumanlar arasında boğmak istemeleri olsa da. Aynı onun gibi ben de seni gün ve gün düşünerek yok etmek istedim, ama olmadı. Her kötülüğünü örten bir iyilik buldu gene kalbim. En büyük iyilik ise, yine benden geldi. Sevgim ağır bastı, tüm yaptıklarını bir çırpı da sildi.
Sensiz de acı çekiyorum, seninleyken de. Sensiz yarımım ama senle de acıyla işlenmiş bir bütünüm. Ne yanıma dönsem sen. Benliğime o kadar işlemişim ki seni, tek tek söküp atabilecek kadar ne benim zamanım, ne gücüm, ne de bunu yüklenecek kaldıracak bünyem kaldı.
İstediğim sadece bir parça mutluluktu. Ve ben hep, azla yetindiğim gibi, küçük sevgi gösterilerine de kandım bile bile. Sen kendini kandırırken sevdiğini sanıp, ben gözü kapalı inanmak istedim beni sevdiğine. Ve ben gözlerimi bir kapadım ki, sen kendine geldiğinde, ben hala sendeydim.
Ve şuan, sevgim hala öyle büyük ki, seni içime sığdırmamak mümkün değil. Ve sana nefretim de öyle şiddetli ki, dursan önümde seni ezip geçebilir.
Çok mu istediğim sadakat ya da sevgi gösterisi. Hak ettim ben bunları be sevdiğim. Hak ettim artık mutlu olmayı. Ve eğer mutlu edeceksen çık karşıma ben yenilmeden duygularıma. Ama etmeyeceksen de bırak vazgeç benden. Vazgeç ki, bende vazgeçeyim yüreğimden…