BİR YAŞGÜNÜ İÇİN İÇDÖKÜMÜ
Gözlerinin aklarından dökülürler sokaklara
Her sabah işe giden çocuklar
Saçlarının kıvrımlarından kayarlar güle oynaya
Bağırışları karışır kentin bulvarlarında
Egzozlarla zehirlenen yaprakların hışırtısına
Sen o yaprakların altında beklersin
Saçlarında çocuk ağızları, kavun ve kirazlar
Bir hayatın en güzel rastlantısını.
- Hayatım bir çile yündür
Bacaklarım birer şiş
Her adımda bir ilmik örülür -
Sana yaklaşınca yaklaşırım Dünyaya
En güzel sesleri süzülür
Kirpik tuşlarına dokunduğumda,
Yüzünde karşılaştığım sanat
- En eski arkadaşım -
Hiç tanımadığım biri gibi
Durmadan şaşırtır beni.
Yemekler lezzetlenir
Yüzünün ışığı düşmüşse üzerlerine
Gözlerinin aklığında oynar çocuklar
Kediler gibi rarra rurra
Sevgiyi ilk kez gören bir çocuğun sesidir rakrak
Akşam olunca iner yatağına.
Yağmurlar yıkar bütün gece
Kentin en büyük alanı olan gözlerini
Sabahları yüzündeki sistir
Gemimi bağlayan yatağına
Sokaklarda trafik kilitlenir
Kol kıvrımından ayrılamazken dudaklarım.
İşte böyle geçti yıllar, daha da geçer belki
Bir insana alışmak, çaya, müziğe,
bir filme alışır gibi
İki kişi arasında kendine yer açması bir duygunun.
Boşluğa kurulan bir yuvadır o
Yılbaşında kestaneli hindilerden
Hayatıma karışan bir hastanenin nöbet odasından
Deniz kıyılarından, kitaplardan taşınan çerçöple
İçinde hayat yumurtası büyütülen.
İçte titiz bir anne gibi
Onu bir toz birikintisi sanıp süpürme isteği.
İşte böyle geçti yıllar, daha da geçer belki
Boşluğa kurulan o yuvaya taşıdıklarımızla
Acı ve özlemlerimiz
Geçmiş ve geleceğimiz.
Gözlerinin aklarından dökülürler sokaklara
Her sabah işe giden çocuklar
Saçlarının kıvrımlarından kayarlar güle oynaya
Bağırışları karışır kentin bulvarlarında
Egzozlarla zehirlenen yaprakların hışırtısına
Sen o yaprakların altında beklersin
Saçlarında çocuk ağızları, kavun ve kirazlar
Bir hayatın en güzel rastlantısını.
- Hayatım bir çile yündür
Bacaklarım birer şiş
Her adımda bir ilmik örülür -
Sana yaklaşınca yaklaşırım Dünyaya
En güzel sesleri süzülür
Kirpik tuşlarına dokunduğumda,
Yüzünde karşılaştığım sanat
- En eski arkadaşım -
Hiç tanımadığım biri gibi
Durmadan şaşırtır beni.
Yemekler lezzetlenir
Yüzünün ışığı düşmüşse üzerlerine
Gözlerinin aklığında oynar çocuklar
Kediler gibi rarra rurra
Sevgiyi ilk kez gören bir çocuğun sesidir rakrak
Akşam olunca iner yatağına.
Yağmurlar yıkar bütün gece
Kentin en büyük alanı olan gözlerini
Sabahları yüzündeki sistir
Gemimi bağlayan yatağına
Sokaklarda trafik kilitlenir
Kol kıvrımından ayrılamazken dudaklarım.
İşte böyle geçti yıllar, daha da geçer belki
Bir insana alışmak, çaya, müziğe,
bir filme alışır gibi
İki kişi arasında kendine yer açması bir duygunun.
Boşluğa kurulan bir yuvadır o
Yılbaşında kestaneli hindilerden
Hayatıma karışan bir hastanenin nöbet odasından
Deniz kıyılarından, kitaplardan taşınan çerçöple
İçinde hayat yumurtası büyütülen.
İçte titiz bir anne gibi
Onu bir toz birikintisi sanıp süpürme isteği.
İşte böyle geçti yıllar, daha da geçer belki
Boşluğa kurulan o yuvaya taşıdıklarımızla
Acı ve özlemlerimiz
Geçmiş ve geleceğimiz.