Bir şiir yazmalıydım sana...
İçinde daha önce hiç kimsenin yazmadığı sözcükler olmalıydı.
Daha önce hiç kimsenin hissettirmediği duyguları hissetmeliydin okurken,
Öyle bir şiir olmalıydı ki bu şiir;
Her okuduğunda en güzel günlerimizi anımsayacak,
Daha güzellerinin düşünü kuracaktın.
Öyle bir şiir yazmalıydım ki sana;
En usta şairlere bile okuduğunda parmak ısırtacak kadar kafiyeli,
“Bu duyguları ben yaşayamadım, yazamadım”
dedirtecek kadar içten olmalıydı.
Öyle bir şiir yazmalıydım ki sana;
Okuduğunda “bu benim şiirim, bu benim sevdam”
diyebilecek kadar “sen” kokmalı, Yürekten,
benim yüreğimden bir parça olduğunu
hissettirebilecek kadar da “ben” olmalıydı.
Öyle bir şiir yazmalıydım ki sana,
Yukarıda ki tanımlar o şiiri tanımlamaya yetersiz kalmalıydı.
Öyle bir şiir olmalıydı ki bu yazmayı '' senin için yazmayı '' düşündüğüm şiir;
Herkesin ilk aşkına benim son aşkıma benzemeliydi.
Ve öyle bir şiir olmalıydı ki bu;
Şiir yazmakdan nasibi olmayan, Otaboka şiir yazan,
Yazılan şiirlere bakıp da örnek almayan,
iki şiir yazıpda kedini şair sanan,
İnsanlara kapak olmalıydı bu şiir ..
Ve yine beceremedim sanırım,
Satırları cümleleri, Noktaları virgülleri sen kokacak,
Yapısı sen üzerine kurulmuş, sana senden bahsedecek, olan o şiiri yazmayı.
Ve ellerim boş , Sadece ben geldim sana...