Asr-ı SaadetŞeddad b. Abdillah‘dan :
«Ebû Ümâme :
— Yâ Amr b. Abese! Sen neden islâmiyyetin dörtte biriyim dersin? dedi.
Amr :
— Câhiliyyette halkı sapıklık içinde görüyor ve putların bir şey olmadığını biliyordum. Sonra Mekke‘de bir adamın bir şeyler söylediğini işittim. Deveme binip Mekke‘ye geldim. Fakat Peygamber Efendimizin gizlenmek zorunda kaldığını, zira herkesin kendisine düşman kesildiğini ve bunun için O‘nu bulmanın mümkün olmadığını öğrendim. Sonra bir yolunu bulup yanına girebildim. Kendisine :
— Sen necisin? diye sordum.
— Allah‘ın Peygamberiyim, dedi.
— Allah‘ın Peygamber‘i ne demektir? dedim.
— Ben Allah‘ın elçisiyim, dedi.
— Gerçekten Allah seni göndermiş mi? dedim.
— Evet, dedi.
— Seni hangi vazifeyle göndermiştir? dedim.
— Allah‘ın bir bilinmesi, O‘na şerik koşulmaması, putların kırılması ve sılâ‘ya riâyet etmenin temini için göndermiştir, dedi.
— Bu hususta seninle beraber kimse var mıdır? dedim.
— Bir hür ile bir köle benimle beraberdir, dedi. —Ki o zaman Ebû Bekir b. Kahâfe ile, onun azatlısı olan Bilâl‘den başka, beraberinde kimse yoktu—
— Ben de sana tâbi olurum, dedim.
Bana :
— Sen bugün buna dayanamazsın, şimdilik çocuklarının yanına dön ve ne zaman benim ortaya çıktığımı öğrenirsen gel bana yetiş, dedi.
Ben de müslüman olup çocuklarımın yanına döndüm. Sonra Peygamber Efendimiz Medine‘ye hicret etmek üzere Mekke‘den çıktı, ben de durumunu öğrenmek için bekleyedurdum. Tâ ki, Medine‘den küçük bir deve suvâri kafilesi geldi, onlara .
— Size gelen o Mekke‘li adam ne yaptı? diye sordum.
Onlar:
— Kavmi O‘nu öldürmek istedi, fakat yapamadılar; Allah o imkânı onlara vermedi. Biz de çabuk yetişip O‘nu memleketimize getirdik, dediler.
Bunun üzerine ben deveme binip Medine‘ye doğru yola çıktım. Nihayet Medine‘ye varıp O‘nun yanına gittim ve :
— Yâ Resûlüllah! Benim bilmediğim ve Allah‘ın sana öğrettiği şeylerden bana öğret, dedim.» (1), (2)
İmam Ahmed‘in başka bir yerdeki rivayetinde :
— «Allah seni ne ile göndermiştir, dedim.
— Allah beni «Akrabalar birbirlerine acısın, kanlar muhafaza edilsin, yollar emniyyete kavuşsun, putlar kırılsın ve yalnız Allah‘a ibâdet edilip O‘na bir şey ortak koşulmasın,“ diye göndermiştir, dedi.
Ben de :
— Allah‘ın gönderdiği şeyler ne güzel şeylerdir. ŞÃ¢hid ol ki, ben sana inandım ve seni doğruladım, senin yanında kalayım mı? —veyahut— Sen nasıl istersen öyle yapayım, dedim.
Bana :
— Halkın, getirdiğim şeylere karşı olduğunu görüyorsun. Sen şimdi çocuklarının yanında kal. Ne zaman ki, benim çıkacağım yere çıktığımı öğrenirsen bana gel, dedi,» şeklindedir. (3), (4)
(1) imam Ahmed. c. IV, s. 112.
(2) ibn-l Sa‘d. c. I, S. 158.
(3) İmam Ahmed, c. IV, s. 111.
(4) Bu hadîs ayrıca ei-lsâbe, c. III, s. 6, el-îstiy‘âb, c. II, s. 500. Delâil, s. 68‘de de rivayet edilmiştir. Yine bunu, Müslim, Taberânî, Ebû Nuaym ve İbn-i Abdi‘l - Berr‘de rivayet etmektedirler.
Hayatüs Sahabe
«Ebû Ümâme :
— Yâ Amr b. Abese! Sen neden islâmiyyetin dörtte biriyim dersin? dedi.
Amr :
— Câhiliyyette halkı sapıklık içinde görüyor ve putların bir şey olmadığını biliyordum. Sonra Mekke‘de bir adamın bir şeyler söylediğini işittim. Deveme binip Mekke‘ye geldim. Fakat Peygamber Efendimizin gizlenmek zorunda kaldığını, zira herkesin kendisine düşman kesildiğini ve bunun için O‘nu bulmanın mümkün olmadığını öğrendim. Sonra bir yolunu bulup yanına girebildim. Kendisine :
— Sen necisin? diye sordum.
— Allah‘ın Peygamberiyim, dedi.
— Allah‘ın Peygamber‘i ne demektir? dedim.
— Ben Allah‘ın elçisiyim, dedi.
— Gerçekten Allah seni göndermiş mi? dedim.
— Evet, dedi.
— Seni hangi vazifeyle göndermiştir? dedim.
— Allah‘ın bir bilinmesi, O‘na şerik koşulmaması, putların kırılması ve sılâ‘ya riâyet etmenin temini için göndermiştir, dedi.
— Bu hususta seninle beraber kimse var mıdır? dedim.
— Bir hür ile bir köle benimle beraberdir, dedi. —Ki o zaman Ebû Bekir b. Kahâfe ile, onun azatlısı olan Bilâl‘den başka, beraberinde kimse yoktu—
— Ben de sana tâbi olurum, dedim.
Bana :
— Sen bugün buna dayanamazsın, şimdilik çocuklarının yanına dön ve ne zaman benim ortaya çıktığımı öğrenirsen gel bana yetiş, dedi.
Ben de müslüman olup çocuklarımın yanına döndüm. Sonra Peygamber Efendimiz Medine‘ye hicret etmek üzere Mekke‘den çıktı, ben de durumunu öğrenmek için bekleyedurdum. Tâ ki, Medine‘den küçük bir deve suvâri kafilesi geldi, onlara .
— Size gelen o Mekke‘li adam ne yaptı? diye sordum.
Onlar:
— Kavmi O‘nu öldürmek istedi, fakat yapamadılar; Allah o imkânı onlara vermedi. Biz de çabuk yetişip O‘nu memleketimize getirdik, dediler.
Bunun üzerine ben deveme binip Medine‘ye doğru yola çıktım. Nihayet Medine‘ye varıp O‘nun yanına gittim ve :
— Yâ Resûlüllah! Benim bilmediğim ve Allah‘ın sana öğrettiği şeylerden bana öğret, dedim.» (1), (2)
İmam Ahmed‘in başka bir yerdeki rivayetinde :
— «Allah seni ne ile göndermiştir, dedim.
— Allah beni «Akrabalar birbirlerine acısın, kanlar muhafaza edilsin, yollar emniyyete kavuşsun, putlar kırılsın ve yalnız Allah‘a ibâdet edilip O‘na bir şey ortak koşulmasın,“ diye göndermiştir, dedi.
Ben de :
— Allah‘ın gönderdiği şeyler ne güzel şeylerdir. ŞÃ¢hid ol ki, ben sana inandım ve seni doğruladım, senin yanında kalayım mı? —veyahut— Sen nasıl istersen öyle yapayım, dedim.
Bana :
— Halkın, getirdiğim şeylere karşı olduğunu görüyorsun. Sen şimdi çocuklarının yanında kal. Ne zaman ki, benim çıkacağım yere çıktığımı öğrenirsen bana gel, dedi,» şeklindedir. (3), (4)
(1) imam Ahmed. c. IV, s. 112.
(2) ibn-l Sa‘d. c. I, S. 158.
(3) İmam Ahmed, c. IV, s. 111.
(4) Bu hadîs ayrıca ei-lsâbe, c. III, s. 6, el-îstiy‘âb, c. II, s. 500. Delâil, s. 68‘de de rivayet edilmiştir. Yine bunu, Müslim, Taberânî, Ebû Nuaym ve İbn-i Abdi‘l - Berr‘de rivayet etmektedirler.
Hayatüs Sahabe