Yokluğunu sarıp sarmalayışlarım artıyor her gece… Boş yatağımda, bir o tarafa, bir bu tarafa oluyor dönüşlerim.. Bulamıyorum seni… Birkaç dönüşte yorgun düşüyorum… Sırt üstü yatmakta buluyorum çareyi… Gözlerim tavanda takılı kalıyor. Evimin çatısı bir girdaba dönüşüyor sonra… <Uyumalıyım> diyorum kendi kendime… Uyumalıyım… Ama nasıl? Sen böylesine aklımdayken, yokluğun böyle koynumdayken nasıl?
Soluma dönüyorum, çekiliyorum yatağımın bir kenarına… Olur ya, belki gelirsin… Belki… Bu <Belki>’ ler nasılda yakıyor canımı.. Bir zamanlar, belki görürsün uğruna yanan bu yüreği diyordum… Evet.. Gördün.. <Belki sever> diyordum… Sevdin… Sonra <belki> dedim, <belki hiç bırakmaz beni>… Gittin… Şimdi ise <belki gelir> diyorum… Gelir misin?
Tüm bunları düşünmek bir asır gibi geliyor artık.. Oysa birkaç dakika olmuş yatağıma uzanalı.. Saat 00:00.. yine geciktin… Düşlerime gelişine de geç kalmaya başladın artık… Hayatıma geç geldin, yüreğime geç geldin, geç geldin en kutsal mahremlerime… Peki düşlerime… Düşlerime niye? Hadi ellerimden sıkıldın diyelim, gözlerimden sıkıldın hadi, sözlerimden, gülüşlerimden, sevgimin yüceliğinden, olgunluğumdan, çocukluğumdan sıkıldın… Düşlerimden? Seni hayal etmelerimden de mi sıkıldın?
Sana bir zararım yoktu oysa.. Haberin bile olmuyordu ellerini okşadığımdan, gözlerine bakarak söylediğim şarkıları duymuyordun… Hissetmiyordun sarılışlarımı… Ben her gece hayalinle sevişiyordum, farkında bile olmuyordun....
Uçsuz bucaksız bir hayatın kıyısında buluyorum kendimi seni beklemekten yorulduğum bir anda… Yıkık dökük yaşamlar var karşımda eskimeye yüz tutmuş… Yalın ayak adımlıyorum bak… Çok yordun beni sevgili, düşlerimde bile beklettin… Hiç gelmedin… Ben sana geliyorum şimdi…. Sen yine görmeyeceksin…
Karışımda duran eksik hayatlarda kaybolmaya gidiyorum, yok olurken yarım kalmışlıkların arasında hala seviyor olacağım seni, bilmeyeceksin… Şimdi yanımda olmalıydım sevgili! Yanımda olmalıydın…