**serseri prenses**
Ruhumun derinliklerinde kaçak bi ülke inşa ettim ben.adını aşk koydum kendimi içine hapsedip buranın sahibiyim burası benim gizli hazinem dedim.güzeller güzeliydi ülkem renk renk çiçekler ektim bahçelerine gözyaşlarımla suladım onları,umutlar yeşerttim,rengarenk boyadım her yanı benliğim gibi rengarek,salıncaklar kurdum dört bir yana çocuksu yanımın hiç sıkılmaması için...ülkemin girişindeki koca kapının önüne bir tane gururdan bir tane kibirden asker diktim ki her isteyen giremesin ülkeme...
Birde taht kurdum ülkeyi en iyi gören yere işte orayı bomboş bıraktım bir gün gelir sahibi diye koskoca kapılar kapadım üzerinede kilitler taktım odanın önünede en güzel bakışımı en içten gülümsemi nöbetçi olarak diktim gireni hoş karşılasınlar.sonra saklandım kapının ardına kendimi bu ülkenin yalnız prensesi ilan ettim bekledim belki prens gelir diye...
Günler haftalar sonunda dışarıda birşeyler olmaya başladı kapılar zorlanmaya kilitler bir bir açılmaya başaldı içeriye girmeyi başaranlar oldu zaman zaman kimisi beni aşk prensesi,kimisi bitanesi,kimisi masal perisi,kimisi yosun gözlü prenses ilan etti ama kimse şu özenerek kurduğum tahta yakışmadı yakıştırdıklarımda kıymetini bilemedi gitti sahte prenselerin gelmeleriyle şenlik yaşayan ülkem gitmeleriyle yasa büründü bir taraflar yıkıldı her gidenin ardından ama yeniden inşa ettim ülkemi acılarımın rengiyle boyadım solan yerleri sancılarımla surlarımı yükselttim gözyaşlarımla yeni kilitler taktım kapılara gururun kibirin yanına acımasızlıktan duyarsızlıktan askerler diktim her gidenle dahada güçlendim...
Her gidenle yükselen surlarımı görünce bir daha buraya kimse giremez diyordum ta ki seni görene dek yapma yapma die yalvarışlarımı dinlemedin askerlerim sana söz dinletemedi surlarım önünde eğildi adeta kilitlerim bir bir açıldı seni gören seni duyan herşey mavi oldu şenlik ne ki karnaval yaşadı bu ülke oysa içime doğmuştu bu tahtı en çok haketmene bu tahta en yakışan olmana rağmen bu tahtta seni bırakmayacaklardı sadece suretin kalacak ve sende gidecektin kısada olsa yaşadım seninle karnavalı doya doya kana kana unutulmamacasına...
Ve tahmin ettiğim oldu imkansızdın işte olmadı olamazdı seni bu tahtta tutmazlardı tutmadılar tutunamadın.ülkem gidişinle karardı her gidenin ardından yeniden toplanan ülkem bir türlü eski haline gelemedi her yanda sen her yanda sesin soluğun suretin anıların bir türlü silemedim seni buralardan uzun süre en kara zindanlarda ağladım sızladım ne yaptımsa başaramadım...Baktım olmuyor söktüm kalbimi yerinden ahhh bilsen ne kadar acıdı canım attım onu en kara zindana ama işkence edemedim her yanı senle doluyken yapamadım bunu çıktım zindandan gittim o tahtı yıktım şöyle bi baktım gidişinle zaten maf olmuş ülkeme yapacağım pek bişey kalmamış zaten olanlar olmuş...
Ağlayarak ateşe verdim ülkemin her yanını bir daha inşa edilememek üzere yok ettim ülkemi yandı cayır cayır yandı oturdum izledim tacımıda attım ateşe...
aşk alev alev eridi kül oldu gözlerimin önünde artık ne ülkem var ne de tahtım...Yaptıklarımı duyanlar artık bana serseri prenses diyorlar ben bunuda sevdim sebebi sen olan her şey gibi
aşk alev alev eridi kül oldu gözlerimin önünde artık ne ülkem var ne de tahtım...Yaptıklarımı duyanlar artık bana serseri prenses diyorlar ben bunuda sevdim sebebi sen olan her şey gibi