Kendine Sakla Yaralarını
Bir gül yaprağı gibi yaşam ayaklar altında
nereye baksan hüzün konar gözlerine
yıllardır ki, ırmağı yaralı canevinin
akıp gider sancıyarak mevsimlere
çekilir bir köşeye seyredersin sessizce
sessizlik ki, içine gömdüğün o derin çığlık
Gözünde hazan iklimleri, dudağında sızılı şiirler
ay küs, kayıp iz sürdüğün samanyolu
güneş doğmuyor artık yüreğinin pervazına
yüz üstü bırakıp gitti gecelerde yıldızlar
boş yere beklediğin ey ömrüm gidenler dönmüyor
ah! nereye baksan tül kanaması ince sızılar
kör karanlıklardasın ey kalbim
uçurumlar kadar derin, yalnız ve yaralı
Ayazda kalmış,
boynu bükük çiçekler gibi duruyorsun
günahkârsın ey kalbim, günahkar
bütün mevsimleri sevmekten suçlusun
bütün çocukları sevmekten
sevmelerin ki, kıyametten beter
anla ki, affetmiyor hayat yüreğiyle oynayanı
bir elinde ölüm fermanı
bir elinde aşk
aşk ki, ürktüğün mavi bir kuş
üşür durur pencerende her sabah
vuruldun, vuruldun işte ey kalbim
sevda bir yana düştü, hüzün bir yana
hayatın keyfi kendine, efkârı sana kaldı
ay kanaması
ince bir ışığın kavşağında
üşüyen bir serçe titremesi şimdi
yaralı yalnızlığın
incitir durur bakışlarındaki ince hüznü
öyle kırılgan, öyle ürkek ve acemi
sen ki, kocaman sevdaların büyüsü
dikbaşlı yamaçların örtüsüydün
haydi dayan yıkılma kalbim
ömürsüzde olsa bir gelinciğin sevinci
savrulup gitsede uçurumdan uçuruma
yine de ısıtabilir yaprağını bir avuç mavi
bir sarmaşık ısrarıyla tutunup yaşama.
aldırma yürü,
kendine sakla gece karası hüznünü
kendine sakla yaralarını ey kalbim
kimse bilmesin...
Bir gül yaprağı gibi yaşam ayaklar altında
nereye baksan hüzün konar gözlerine
yıllardır ki, ırmağı yaralı canevinin
akıp gider sancıyarak mevsimlere
çekilir bir köşeye seyredersin sessizce
sessizlik ki, içine gömdüğün o derin çığlık
Gözünde hazan iklimleri, dudağında sızılı şiirler
ay küs, kayıp iz sürdüğün samanyolu
güneş doğmuyor artık yüreğinin pervazına
yüz üstü bırakıp gitti gecelerde yıldızlar
boş yere beklediğin ey ömrüm gidenler dönmüyor
ah! nereye baksan tül kanaması ince sızılar
kör karanlıklardasın ey kalbim
uçurumlar kadar derin, yalnız ve yaralı
Ayazda kalmış,
boynu bükük çiçekler gibi duruyorsun
günahkârsın ey kalbim, günahkar
bütün mevsimleri sevmekten suçlusun
bütün çocukları sevmekten
sevmelerin ki, kıyametten beter
anla ki, affetmiyor hayat yüreğiyle oynayanı
bir elinde ölüm fermanı
bir elinde aşk
aşk ki, ürktüğün mavi bir kuş
üşür durur pencerende her sabah
vuruldun, vuruldun işte ey kalbim
sevda bir yana düştü, hüzün bir yana
hayatın keyfi kendine, efkârı sana kaldı
ay kanaması
ince bir ışığın kavşağında
üşüyen bir serçe titremesi şimdi
yaralı yalnızlığın
incitir durur bakışlarındaki ince hüznü
öyle kırılgan, öyle ürkek ve acemi
sen ki, kocaman sevdaların büyüsü
dikbaşlı yamaçların örtüsüydün
haydi dayan yıkılma kalbim
ömürsüzde olsa bir gelinciğin sevinci
savrulup gitsede uçurumdan uçuruma
yine de ısıtabilir yaprağını bir avuç mavi
bir sarmaşık ısrarıyla tutunup yaşama.
aldırma yürü,
kendine sakla gece karası hüznünü
kendine sakla yaralarını ey kalbim
kimse bilmesin...