Nicedir ellerim ısınmıyor sokağımda.
Yalnızlığın kaldırım taşları soğuk olur bilirsin.
Şayet, günün birinde, çıkarsa yolun o geceye;
kadınlığını sakla dudaklarımmda...
Çünkü senden bana kalan
tek kapı aralığı o.
Asıl yolculuk bundan sonra başlıyor.
Sevgimle kal.
Yalnızlığın kaldırım taşları soğuk olur bilirsin.
Şayet, günün birinde, çıkarsa yolun o geceye;
kadınlığını sakla dudaklarımmda...
Çünkü senden bana kalan
tek kapı aralığı o.
Asıl yolculuk bundan sonra başlıyor.
Sevgimle kal.
Aralıksız batan sözcüklerinin, an be an yüzünü ölüme çevirdiği yerden yazıyorum sana. Dinleme.
Ne bundan önce söylediklerimi ne de bundan sonra söyleyeceklerimi…
Bu defa dinleme!
Attığım her adımda bir parça daha yıkılan duvarların altında kalmaktan, ayıramadığın dakikaların geceler boyunca sinirini taşımaktan yoruldu ruhum. Ben çabuk yoruldum. Hiç bir masalın kahramanı olamayacak kadar uykum var. Sesinden esirgediğin yüreğin gibisin. Varlığının bir anlamı olsun derken, sen en çok da anlamsızlığa yakıştın nedense. Oysa bu değildi sana dair başlattığım yolculuğun sonu. Böyle olmamalıydı.
Şimdi sen kendi acılarında büyütürken, öğütürken geceyi; ben çoktan bir masalın sonunda gözlerimi sabaha açmış olacağım. Üzülme demeyi isterdim; ama buna gücüm yok. Senin de yeni; fakat tanıdık bir duygu travmasına ihtiyacın yok. İster taşı, ister at bir kenara. Fark eden “sadece” yokluğum olacak, senin fark etmeyeceğin.
Adresimi de sil adımlarından;sanırım bundan böyle evde olmayacağım.
Öfkem sıcak; hala canımı yakıyor umursamazlığın. Bir yol boyu içimdekileri kustum, geride bıraktığım her ağaç dibine. Tenimde acı bir tat, teninden kalma. Başımı koyduğum yerde büyük bir boşluk, yokluğundan olma. Ne yazmak, ne konuşmak ne de yazmak istiyorum. Yalnızca ölüm kadar sessiz bir uykuya yatmak ve toprağın kokusuna bırakmak istiyorum tüm bedenimi.
Nefesimle çoğalacakken, nefesimi tıkadın sen! Geçen her günde, soyunurken tüm kelimelerim yavaş yavaş sana, sen, durdurak tanımadan yeni bir kıyafetle çıktın karşıma.
(Ç)atıştık seninle!
( S )arınmadan ayrıldık!
Parmak uçlarımda kaybediyorum sıcaklığını. Yazdıkça uzaklaşıyorum sesinden, teninden ve bakışlarından.
Uzaklar çeker dizelerimi,
dizlerime batarken yokluğunun acısı.
Oysa ne zordur eyleme bürünmüş sevdaların,
kor alevinde titremek!
Yitip giden her sigaramda,
sana duyduğum düşkünlüğü anımsamak!
Senin için attığım zarlarda
hep kapı arkasında bırakılmak,
bilsen nasıl zordur.
(D)üşüyorum, düşünden bir gece vakti...
Masalım olursun sanmıştım.
Uykusuz gözlerime uyku.
Olmadın, olmadı, olamadık.
Şarkı sona yaklaşıyor sevgim...
Bir daha asla üşümem kollarında.
Ne bundan önce söylediklerimi ne de bundan sonra söyleyeceklerimi…
Bu defa dinleme!
Attığım her adımda bir parça daha yıkılan duvarların altında kalmaktan, ayıramadığın dakikaların geceler boyunca sinirini taşımaktan yoruldu ruhum. Ben çabuk yoruldum. Hiç bir masalın kahramanı olamayacak kadar uykum var. Sesinden esirgediğin yüreğin gibisin. Varlığının bir anlamı olsun derken, sen en çok da anlamsızlığa yakıştın nedense. Oysa bu değildi sana dair başlattığım yolculuğun sonu. Böyle olmamalıydı.
Şimdi sen kendi acılarında büyütürken, öğütürken geceyi; ben çoktan bir masalın sonunda gözlerimi sabaha açmış olacağım. Üzülme demeyi isterdim; ama buna gücüm yok. Senin de yeni; fakat tanıdık bir duygu travmasına ihtiyacın yok. İster taşı, ister at bir kenara. Fark eden “sadece” yokluğum olacak, senin fark etmeyeceğin.
Adresimi de sil adımlarından;sanırım bundan böyle evde olmayacağım.
Öfkem sıcak; hala canımı yakıyor umursamazlığın. Bir yol boyu içimdekileri kustum, geride bıraktığım her ağaç dibine. Tenimde acı bir tat, teninden kalma. Başımı koyduğum yerde büyük bir boşluk, yokluğundan olma. Ne yazmak, ne konuşmak ne de yazmak istiyorum. Yalnızca ölüm kadar sessiz bir uykuya yatmak ve toprağın kokusuna bırakmak istiyorum tüm bedenimi.
Nefesimle çoğalacakken, nefesimi tıkadın sen! Geçen her günde, soyunurken tüm kelimelerim yavaş yavaş sana, sen, durdurak tanımadan yeni bir kıyafetle çıktın karşıma.
(Ç)atıştık seninle!
( S )arınmadan ayrıldık!
Parmak uçlarımda kaybediyorum sıcaklığını. Yazdıkça uzaklaşıyorum sesinden, teninden ve bakışlarından.
Uzaklar çeker dizelerimi,
dizlerime batarken yokluğunun acısı.
Oysa ne zordur eyleme bürünmüş sevdaların,
kor alevinde titremek!
Yitip giden her sigaramda,
sana duyduğum düşkünlüğü anımsamak!
Senin için attığım zarlarda
hep kapı arkasında bırakılmak,
bilsen nasıl zordur.
(D)üşüyorum, düşünden bir gece vakti...
Masalım olursun sanmıştım.
Uykusuz gözlerime uyku.
Olmadın, olmadı, olamadık.
Şarkı sona yaklaşıyor sevgim...
Bir daha asla üşümem kollarında.