Bir köyün camiinde, imam cemaate vaaz vermektedir. Ansızın içeri dalan bir köylü, köyü sel basmakta olduğunu haber verir. Bütün cemaat hemen kendilerini dışarı atıp kaçar. Sadece imam, bütün ısrarlara rağmen köyü terk etmeyi reddeder ve Tanrı’nın kendisini koruyacağını söyleyerek camide kalır.
Kısa bir süre sonra sular camiye ulaşır, imam çaresiz minareye çıkar. Sular minarenin ilk katına yükselirken bir tekne imamı kurtarmaya gelir. Ancak imam, Tanrı’nın kendisini koruyacağını söyleyerek tekneye binmez. Sular yükselir. İmam ikinci kata çıkmak zorunda kalır. Bir tekne daha gelir, ancak imam yine tekneye binmez. Sular iyice yükselir. İmam minarenin en tepesindedir. Bir helikopter yaklaşır, helikoptere gelmesi konusunda ısrar ederler. İmam helikoptere binmeyi de reddeder. Bir süre sonra sular iyice yükselir ve imam boğularak ölür.
Kendisini ahiretin kapısında melekler karşılar.
İmam: ‘Cennete girmek istemiyorum, Tanrı’ya biraz kırgınım...’ miley13:
Melek: ‘Ne oldu ki?..’
İmam: ‘Ben hep iyilik yaptım, günahtan uzak durdum. Yaşadığım köyü sel bastı, herkes kaçtı ama Tanrı’nın beni kurtaracağına inandığımdan ben kaldım. Görüyorsunuz ki şimdi burdayım.’
Tam bu sırada bir ses duyulur.
‘Ona iki tekne, bir helikopter gönderildi, kurtarmak için daha ne yapılmasını bekledi ki?’
Yukarıdaki fıkrayı kendimize uyarlamaya kalkacak olursak, belki de Tanrı bize diyecek ki;
[SIZE=4]‘Ben bu ulusa örnek alsınlar ve onu izlesinler diye Mustafa Kemal’i gönderdim. [/SIZE]
Her ihtiyaç duyduklarında bir Mustafa Kemal Atatürk gönderemeyeceğime göre, her biri, [SIZE=4]her vatandaş artık bir Mustafa Kemal olmayı öğrenmeli...’ :A:
Bu son söz size işte ey bilen okur, bir daha aynı yere damlayalım;
Her ihtiyaç duyduklarında bir Mustafa Kemal Atatürk gönderemeyeceğime göre, her biri, her vatandaş artık bir Mustafa Kemal olmayı öğrenmeli...’miley20:
[/SIZE]