Bir tatlı yağmurdur gidiyor ağladığın vakitten beri İstanbulda.Sessiz sessiz usuldan düşüyor kaldırımlara göz yaşları.
Kuytu köşelerde iki yumruğu arasına almış başını derinden çekiyor sigarasını bir adam,sigarasını söndürmeye yeltenen yağmura aldırmadan.Hava ise hafiften soğuğa çalıyordu gecenin karanlığında.Önündeki çakıl taşlarından kurduğu onbire gol attırmaya dalmış atkısıyla siliyor bir yandan gözyaşlarını. Ulan diyor be burda attınız da orada niye tutuldunuz be ulan diyor bir nefes daha çekip atıyor sigarasını telaşlı.Eldivenin dışıyla da agzını yüzünü sildikten sonra başlıyor puan hesaplarına tüm kaybedilmiş puanları geride bırakıp kazanılmayı bekleyenlere bakıyor umutlu umutlu. O hesap senin bu hesap benim tamamlıyor tüm hesapları "sağlam"asınıda yaptıktan sonra tek ihtimal çıkıyor gözleri önüne;alnın akı gibi anasının helal sütü gibi nur topu gibi bir şampiyonluk.Tüm taktik ve teknikten ayrışmış kurduğu kadrosuyla, stoper nedir bilmeden liberoyu yeni öğrenekten ,çakıl taşlarıyla kurduğu kadrosuyla kucaklaşmıştı şampiyonluğu.Bayrak şiparişi verecekti ,o kumaşcının numarısını arıyordu cüzdanındaki kağıtlar arasında.Numaranın yazılı oldugu kagıt sararmış ,boyaları silinmiş .Uzun zaman oldu tabi açıp telefon etmeyeli,bayrak siparişi vermeyeli.Nerden geldiyse bir hüzün çöktü gönlünün orta yerine,hüzünle beraber bir damla yaş düştü kağıdın üstüne.Yine bir telaşla sildi kağıdın üstüne düşen damlayı.Dışarda gözyaşından bir yağmur ,hava karanlık ve soğuk.Eve girmeye hiç niyeti yoktu aslında,canı istemeye istemeye de olsa girdi, çöktü çekyatın üstüne,evin duvarlarıda onun üstüne.Bugün emzik ettiği sigarasından yaktı bir dal uzattı ,hani bir nevi pansuman niyetine kanayan ciğerlerine.Sebahattin Ali'nin romanını okuyordu dün gece yine ona buna küfürlerdeydi ,yine gördü o güzel bayrağını sıyrıldı tabi tüm acılarından.Oturduğu çekyatın üstünden başı eğik çekerken sigarasından, kitabın kapağındaki Sebahattin Ali'nin resmini düştü aklına o kendini ve Beşiktaşk'ını anlatan şiiri,yavaştan okumaya başladı usul usul en beğendi yerini;
Aşkını candan duymuşum dedi.Durdu.Boğuk gelen sesini şiire hakaret olmasın diye ayarladı,ve bıraktı elindeki sigarayı kültablasına.23 Nisanlarda çoşkuyla cumhuriyet şiiri okuyan çocuklar gibi başladı okumaya:
Aşkını candan duymuşum,
Canım yoluna koymuşum.
Tam dokuz yaşındaymışım
Dünyaya geldiğin zaman.
Kimbilir nasıl güzeldin,
Göklerden yere süzüldün...
Benim alnıma yazıldın
Dünyaya geldiğin zaman
zaman. Dedi bir kere daha kalktı sarıldı bayrağına gururlu.Ayaklarına dolanan kedisini bastı bağrına ve de oynat tuşuna.Tüm tüylerini bir anda ayağa kaldırırcısına girdi Edip Akbayram şarkıya,ve bir tokat attı çenesinden öne eğilmiş başına.Kalktı başı bir anda ve başladılar birlikte düet yapmaya aldırma gönül aldırma diye,başladılar deliler gib bayrağıyla sarılmaya.
Bıraktı bütün derdi kederi ve sona kalmış ama dona kalmamış hala ciğeri gibi sıcak göz yaşınıda bıraktı.Daldı yine o umut dünyasına,daldı sevdanın tam ortasına.Gol sonraları insanların on sıra aşağılara düştüğünü,deplasman yollarında bir ekmeği bölüştüğünü, bir mayıs sabahında şampiyonluk maçına uyandığını gördü.Bir anda güldü yüzü bir anda çözüldü boğazındaki yaş düğümü.
Kalktı uyandı hüzün uykusundan.Bir Allah'ına şükretti bir de Beşiktaşlılığana. Şükürler olsun ki bu dünyada bu dünyada birşey kalmasa bile geride kalanlara yadigar , bir bayrağı kalırdı bir de o gururun timsali Beşiktaşklılığı.
Bugün İstanbul ağlıyordu sen ağlıyordun.Ama her damla yaştan bak işte bugün yeniden doğdun,bu karanlık günlerin sonunda bir mayıs sabahı doğacak güneşi sende görüyorsun.O güne kadar ne sen ağla ne bizi ağlat.Dedi durdu kendi kendine.Ben bugün tüm gözyaşlarımı bir mayıs sabahı sevinç gözyaşı olarak dökülmek üzere gönlüme sakladım,çünkü ben senden umut etmeyi hiç bırakmadım ;BEŞİKTAŞ'ım deyip kalktı astı bayrağını yerine.
Üstüne çullanan odasının ışını kapattı bu hüzün gününün ardından.Hafifçe aralayıp baktı pencereden kaldırımlara, Beşiktaşk'ının gözyaşlarını seyretmeye.Boynunda atkısıyla, bir şehrin çöp teneklerinin içinden ekmek parası çıkarmaya çalışan o çocuğu görünce dayanamadı açtı pencereyi. Siyaaah diye bir nara attı sokağa ve saklandı, bomboş sokak yankılandı.Çocuk başını kaldırıp öyle bir bağırdı ki gururla tüm sokağa tüm gökyüzü alkışladı;beyaaaz
siz şimdi sorarsanız bu adama ;desekki Beşiktaş'ı ne kadar seviyorsun be arkadaş: eksiği ve sonu yok :SOKAÄžIN TAVANI KADAR !
Kuytu köşelerde iki yumruğu arasına almış başını derinden çekiyor sigarasını bir adam,sigarasını söndürmeye yeltenen yağmura aldırmadan.Hava ise hafiften soğuğa çalıyordu gecenin karanlığında.Önündeki çakıl taşlarından kurduğu onbire gol attırmaya dalmış atkısıyla siliyor bir yandan gözyaşlarını. Ulan diyor be burda attınız da orada niye tutuldunuz be ulan diyor bir nefes daha çekip atıyor sigarasını telaşlı.Eldivenin dışıyla da agzını yüzünü sildikten sonra başlıyor puan hesaplarına tüm kaybedilmiş puanları geride bırakıp kazanılmayı bekleyenlere bakıyor umutlu umutlu. O hesap senin bu hesap benim tamamlıyor tüm hesapları "sağlam"asınıda yaptıktan sonra tek ihtimal çıkıyor gözleri önüne;alnın akı gibi anasının helal sütü gibi nur topu gibi bir şampiyonluk.Tüm taktik ve teknikten ayrışmış kurduğu kadrosuyla, stoper nedir bilmeden liberoyu yeni öğrenekten ,çakıl taşlarıyla kurduğu kadrosuyla kucaklaşmıştı şampiyonluğu.Bayrak şiparişi verecekti ,o kumaşcının numarısını arıyordu cüzdanındaki kağıtlar arasında.Numaranın yazılı oldugu kagıt sararmış ,boyaları silinmiş .Uzun zaman oldu tabi açıp telefon etmeyeli,bayrak siparişi vermeyeli.Nerden geldiyse bir hüzün çöktü gönlünün orta yerine,hüzünle beraber bir damla yaş düştü kağıdın üstüne.Yine bir telaşla sildi kağıdın üstüne düşen damlayı.Dışarda gözyaşından bir yağmur ,hava karanlık ve soğuk.Eve girmeye hiç niyeti yoktu aslında,canı istemeye istemeye de olsa girdi, çöktü çekyatın üstüne,evin duvarlarıda onun üstüne.Bugün emzik ettiği sigarasından yaktı bir dal uzattı ,hani bir nevi pansuman niyetine kanayan ciğerlerine.Sebahattin Ali'nin romanını okuyordu dün gece yine ona buna küfürlerdeydi ,yine gördü o güzel bayrağını sıyrıldı tabi tüm acılarından.Oturduğu çekyatın üstünden başı eğik çekerken sigarasından, kitabın kapağındaki Sebahattin Ali'nin resmini düştü aklına o kendini ve Beşiktaşk'ını anlatan şiiri,yavaştan okumaya başladı usul usul en beğendi yerini;
Aşkını candan duymuşum dedi.Durdu.Boğuk gelen sesini şiire hakaret olmasın diye ayarladı,ve bıraktı elindeki sigarayı kültablasına.23 Nisanlarda çoşkuyla cumhuriyet şiiri okuyan çocuklar gibi başladı okumaya:
Aşkını candan duymuşum,
Canım yoluna koymuşum.
Tam dokuz yaşındaymışım
Dünyaya geldiğin zaman.
Kimbilir nasıl güzeldin,
Göklerden yere süzüldün...
Benim alnıma yazıldın
Dünyaya geldiğin zaman
zaman. Dedi bir kere daha kalktı sarıldı bayrağına gururlu.Ayaklarına dolanan kedisini bastı bağrına ve de oynat tuşuna.Tüm tüylerini bir anda ayağa kaldırırcısına girdi Edip Akbayram şarkıya,ve bir tokat attı çenesinden öne eğilmiş başına.Kalktı başı bir anda ve başladılar birlikte düet yapmaya aldırma gönül aldırma diye,başladılar deliler gib bayrağıyla sarılmaya.
Bıraktı bütün derdi kederi ve sona kalmış ama dona kalmamış hala ciğeri gibi sıcak göz yaşınıda bıraktı.Daldı yine o umut dünyasına,daldı sevdanın tam ortasına.Gol sonraları insanların on sıra aşağılara düştüğünü,deplasman yollarında bir ekmeği bölüştüğünü, bir mayıs sabahında şampiyonluk maçına uyandığını gördü.Bir anda güldü yüzü bir anda çözüldü boğazındaki yaş düğümü.
Kalktı uyandı hüzün uykusundan.Bir Allah'ına şükretti bir de Beşiktaşlılığana. Şükürler olsun ki bu dünyada bu dünyada birşey kalmasa bile geride kalanlara yadigar , bir bayrağı kalırdı bir de o gururun timsali Beşiktaşklılığı.
Bugün İstanbul ağlıyordu sen ağlıyordun.Ama her damla yaştan bak işte bugün yeniden doğdun,bu karanlık günlerin sonunda bir mayıs sabahı doğacak güneşi sende görüyorsun.O güne kadar ne sen ağla ne bizi ağlat.Dedi durdu kendi kendine.Ben bugün tüm gözyaşlarımı bir mayıs sabahı sevinç gözyaşı olarak dökülmek üzere gönlüme sakladım,çünkü ben senden umut etmeyi hiç bırakmadım ;BEŞİKTAŞ'ım deyip kalktı astı bayrağını yerine.
Üstüne çullanan odasının ışını kapattı bu hüzün gününün ardından.Hafifçe aralayıp baktı pencereden kaldırımlara, Beşiktaşk'ının gözyaşlarını seyretmeye.Boynunda atkısıyla, bir şehrin çöp teneklerinin içinden ekmek parası çıkarmaya çalışan o çocuğu görünce dayanamadı açtı pencereyi. Siyaaah diye bir nara attı sokağa ve saklandı, bomboş sokak yankılandı.Çocuk başını kaldırıp öyle bir bağırdı ki gururla tüm sokağa tüm gökyüzü alkışladı;beyaaaz
siz şimdi sorarsanız bu adama ;desekki Beşiktaş'ı ne kadar seviyorsun be arkadaş: eksiği ve sonu yok :SOKAÄžIN TAVANI KADAR !