"Ey ölümlü fani nefsim!
Elbette bir gün nefesin kesilecek. Hem de hiç ummadigin bir anda, hiç beklemedigin bir yerde. Iste o zaman umutlarin tükenecek, dünyan kararacak, göz kapaklarin hiç açilmamak üzere kapanacak, aglasanlari duyamayacak kadar sagirlasacaksin. Kalbinden hiçbir ses gelmeyecek, nabzin etrafindaki vaveylaya inat, hiç atmayacak. O kibirle, gururla, firavun gibi tozlari savurdugun ayaklarinin mecali kesilecek, nice günahlar isledigin ellerin iki yaninda mihlanmis gibi duracaklar. O hain gülüsün ile, hiç solmayacakmis gibi duran meymenetli yüzün burusup pörsüyecek ve nühusetli bir eda ve abus bir çehre ile terkedeceksin o çok sevip, ugruna en kiymetli seylerini tereddütsüz feda ettigin dünyani... Ve terkedileceksin dostlarin tarafindan, küreklerinden atilan topragin altinda birakilarak! Ne neslin, ne malin, ne canin, ne rütben, ne de dünyevi dostlarin hiçbir teselli veremeyecekler sana. O dem sesler kesilecek, tek renkli dünyana göç edeceksin! Bagirmak isteyeceksin bagiramayacaksin, pisman oldugunu defalarca haykirmak isteyeceksin, dilin tutulacak. Geri dönmek isteyeceksin, 'Bir kez daha!' diyeceksin. Kapilarn simsIki kapali oldugunu göreceksin. Hiçkira hiçkira aglamak isteyeceksin, gözünden tek damla yas akmadigini göreceksin. Kendi kendine hayiflanip, bes para kiymeti olmayacak serzenislerde bulunacaksin. Habire; sen vardim dedin, yok oldun iste! Sen oldum dedin öldün be iste.
Sen bildim dedin unutuldun iste. Gözün varken görmedin, kulagin varken dinlemedin, kalbin varken hissetmedin, aklin varken anlamadin. Simdi hepsini kaybettin. Sana hizmet eden bütün arzularin; artik senin nankörlügün, nâkadirsinasligin, vefasizligin, emanete hiyanet etmekligin yüzünden senden sikâyet etmeye baslayacaklar.
Ey miskin nefsim! En ufak bir menfaatin için, en habis Seytanlarin ayaklarni öpecek kadar zillete düsüyorsun. Sonsuz ve hakiki bir menfaat için neden basini secdeye götürmekte tereddüt ediyorsun? Hangi cesaretle kullugun izzetini elinin tersiyle itiyorsun? Karanlik ve soguk cehennem atesinin seni yakmayacagina dair elinde bir senet mi var? O karacik ve daracik kabre konulmamak için bir taahhüt mü aldin yoksa? Titre nefsim, titre! Titre de kendine gel! Çünkü ölüm gelince titreyemeyeceksin.
Elbette bir gün nefesin kesilecek. Hem de hiç ummadigin bir anda, hiç beklemedigin bir yerde. Iste o zaman umutlarin tükenecek, dünyan kararacak, göz kapaklarin hiç açilmamak üzere kapanacak, aglasanlari duyamayacak kadar sagirlasacaksin. Kalbinden hiçbir ses gelmeyecek, nabzin etrafindaki vaveylaya inat, hiç atmayacak. O kibirle, gururla, firavun gibi tozlari savurdugun ayaklarinin mecali kesilecek, nice günahlar isledigin ellerin iki yaninda mihlanmis gibi duracaklar. O hain gülüsün ile, hiç solmayacakmis gibi duran meymenetli yüzün burusup pörsüyecek ve nühusetli bir eda ve abus bir çehre ile terkedeceksin o çok sevip, ugruna en kiymetli seylerini tereddütsüz feda ettigin dünyani... Ve terkedileceksin dostlarin tarafindan, küreklerinden atilan topragin altinda birakilarak! Ne neslin, ne malin, ne canin, ne rütben, ne de dünyevi dostlarin hiçbir teselli veremeyecekler sana. O dem sesler kesilecek, tek renkli dünyana göç edeceksin! Bagirmak isteyeceksin bagiramayacaksin, pisman oldugunu defalarca haykirmak isteyeceksin, dilin tutulacak. Geri dönmek isteyeceksin, 'Bir kez daha!' diyeceksin. Kapilarn simsIki kapali oldugunu göreceksin. Hiçkira hiçkira aglamak isteyeceksin, gözünden tek damla yas akmadigini göreceksin. Kendi kendine hayiflanip, bes para kiymeti olmayacak serzenislerde bulunacaksin. Habire; sen vardim dedin, yok oldun iste! Sen oldum dedin öldün be iste.
Sen bildim dedin unutuldun iste. Gözün varken görmedin, kulagin varken dinlemedin, kalbin varken hissetmedin, aklin varken anlamadin. Simdi hepsini kaybettin. Sana hizmet eden bütün arzularin; artik senin nankörlügün, nâkadirsinasligin, vefasizligin, emanete hiyanet etmekligin yüzünden senden sikâyet etmeye baslayacaklar.
Ey miskin nefsim! En ufak bir menfaatin için, en habis Seytanlarin ayaklarni öpecek kadar zillete düsüyorsun. Sonsuz ve hakiki bir menfaat için neden basini secdeye götürmekte tereddüt ediyorsun? Hangi cesaretle kullugun izzetini elinin tersiyle itiyorsun? Karanlik ve soguk cehennem atesinin seni yakmayacagina dair elinde bir senet mi var? O karacik ve daracik kabre konulmamak için bir taahhüt mü aldin yoksa? Titre nefsim, titre! Titre de kendine gel! Çünkü ölüm gelince titreyemeyeceksin.